Rusya'nın Nükleer Doktrini

Putin, Rusya'nın Nükleer Doktrini Hakkında Zaten Bilinen Bir Konuya Açıklık Getirdi.

21:47:59 | 2024-09-26

Rusya, ABD'nin “derin devleti” içindeki şahin güçlerin etkisinin artmasından ve nihayetinde Ukrayna üzerinden vekaleten de olsa kendisine karşı geniş çaplı bir konvansiyonel saldırıya yol açabileceğinden endişe ediyor ve bunun Üçüncü Dünya Savaşı ile sonuçlanacağını hatırlatarak caydırmayı umuyor.

Rusya'nın güncellenmiş nükleer doktrini üzerine koparılan yaygara yersizdir zira Putin'in yaptığı tek şey, tüm ciddi gözlemciler için zaten aşikâr olan bir hususu açıklığa kavuşturmak olmuştur. Hiç kimse Rusya'nın kendisine ya da ortak savunma müttefiki Belarus'a yönelik nükleer olmayan ezici bir saldırıya nükleer bir karşılık vermeyi düşünmeyeceğini ya da vekaleten böyle bir provokasyona katılanları görmezden geleceğini düşünmemeliydi. Putin Çarşamba günü yapılan son toplantıda Güvenlik Konseyi'ne tam olarak şunları söyledi

“Özellikle şu hususa dikkatinizi çekmek isterim. Belgenin güncellenmiş versiyonu, Rusya'ya karşı nükleer olmayan herhangi bir devletten gelen ancak herhangi bir nükleer devletin dahil olduğu ya da desteklediği bir saldırıyı, Rusya Federasyonu'na karşı ortak saldırı olarak değerlendirmektedir. Ayrıca Rusya'nın nükleer silah kullanımına geçiş koşullarını da açıkça belirtmektedir.

Hava ve uzay saldırı silahlarının kitlesel olarak fırlatılması ve bunların devlet sınırımızı geçmesi konusunda güvenilir bilgiler aldığımızda böyle bir olasılığı değerlendireceğiz. Stratejik ve taktik uçakları, seyir füzelerini, İHA'ları, hipersonik ve diğer hava araçlarını kastediyorum.

Birlik Devletinin bir üyesi olarak Rusya ve Belarus'a karşı bir saldırı durumunda nükleer silah kullanma hakkımızı saklı tutuyoruz. Tüm bu hususlar üzerinde Belarus tarafı ve Belarus Devlet Başkanı ile mutabık kalınmıştır. Düşmanın konvansiyonel silahlar kullanarak egemenliğimize yönelik kritik bir tehdit oluşturması durumu da buna dâhildir.”

İşte tüm bunların ne anlama geldiğini analiz etmeden önce gözden geçirmeniz gereken bazı arka plan brifingleri:

* 19 Ağustos: “Ukrayna Neden Rusya'nın Nükleer Silah Kullanmasını İstiyor Olabilir?”

* 21 Ağustos: “ABD'nin Ukrayna'nın Kursk İşgaline Müdahalesine Rusya'dan Radikal Bir Yanıt Beklemeyin”

* 12 Eylül: “Korybko'dan Karaganov'a: Rusya'nın Nükleer Doktrini Herhangi Bir Bölgesel Tecavüze Uygulanmamalıdır”

* 15 Eylül: “Rusya ve Batı, Ukrayna'nın Uzun Menzilli Silahlar Kullanması Konusunda Siyasi Koreografi Yapıyor”

* 15 Eylül: “Rusya'nın Ukrayna'da Nükleer Silah Kullanması Bu Noktada Gerçekten Ne Sağlar?”

* 18 Eylül: “‘Yıpratma Savaşı’ Doğaçlamaydı ve Başından Beri Rusya'nın Planı Değildi”

* 21 Eylül: “Lavrov, Rusya'nın Kırmızı Çizgileri Hakkında Konuşarak Ne Elde Etmeyi Umduğunu Açıkladı”

* 24 Eylül: “Rusya, Önce ABD Yapmadığı Sürece Nükleer Deneme Yapmayacağını Teyit Ederek Şahinleri Azarladı”

Yukarıda anlatılanlar okuyucuya kolaylık sağlamak amacıyla özetlenecektir.

Rusya'nın Ukrayna'da ilk olarak nükleer silah kullanması için hiçbir neden yok çünkü bu doğaçlama “yıpratma savaşında” tüm hedeflerine konvansiyonel yollarla ulaşabilir. Bu eşiği aşmak, Ukrayna'nın istediği gibi yakın Çin ve Hintli ticari ortaklarının desteğini kaybetme riskini doğurur. Rusya ayrıca bazılarının iddia ettiğinin aksine NATO'ya karşı nükleer bir ilk saldırı başlatmayacaktır. Putin, Batı'nın her tırmanışında sakinliğini korudu ve Üçüncü Dünya Savaşı'ndan kaçınmak için elinden geleni yapmaya devam ediyor.

Batı'da bazıları onun bu itidalini zayıflık olarak algılayıp ne kadar olumsuz değerlendirirse değerlendirsin, başlıca karar alıcıları Rusya'nın kendisine ve/veya Belarus'a karşı doğrudan bir saldırı ya da Ukrayna'daki vekilleri aracılığıyla onlara karşı geniş çaplı bir saldırı başlatmak gibi nihai kırmızı çizgilerini aşmamaları gerektiğini çok iyi biliyorlar. İlk senaryo tamamen ihtimal dışı iken, ikinci senaryo Ukrayna'nın uzun menzilli silahlarını kullanmasına izin verilmesi tartışmaları sırasında bazı Batılılar arasında açıkça tartışıldı.

NATO destekli ama Ukrayna cepheli birkaç uzun menzilli saldırı kesinlikle bir tırmanma olacaktır ama Rusya'nın yukarıda bahsedilen nihai kırmızı çizgilerini aşmayacaktır. Ancak sorun şu ki bazı Batılılar Rusya'nın gerçekten de kendisine karşı geniş çaplı bir saldırı senaryosunda nükleer bir karşılık vermeyi düşünmeyecek kadar zayıf olduğuna kendilerini ikna etmiş durumdalar. Batılı elitlerin bu şahin kanadının etkisinin artmasından korktuğu için mesajını onlara yöneltiyor.

Halen söz sahibi olan nispeten daha pragmatik rakipleri, Rusya'nın kendini hazırlayabilmesi ve böylece Üçüncü Dünya Savaşı'nı riske atacak şekilde “aşırı tepki” verme ihtimalinin azalması için tırmandırıcı niyetlerini her zaman çok önceden bildirirler. Aynı şekilde Rusya da, Batı'nın jeopolitik projesini kurtarmak için çatışmaya doğrudan müdahale ederek “aşırı tepki” vermesi ve böylece Üçüncü Dünya Savaşı'nı riske atması olasılığını azaltmak için ABD'nin “şok et ve gaza getir” kampanyasını taklit etmekten kaçınmaya devam ediyor.

Bu etkileşimin, her iki tarafın daimi askeri, istihbarat ve diplomatik bürokrasilerinin (“derin devlet”) tehlikede olan şeyin büyüklüğünü göz önünde bulundurarak kendi başlarına sorumlu davranmalarından mı yoksa bir “centilmenler anlaşmasının” sonucu mu olduğu sadece tahmin edilebilir. Gerçek ne olursa olsun, yukarıda bahsedilen model her iki tarafın da beklenmedik hamlelerini ya da hamle eksikliklerini açıklıyor: ABD buna uygun olarak tırmandırıcı niyetlerini telgrafla bildirirken, Rusya hiçbir zaman ciddi bir tırmanışa geçmedi.

Ancak Rusya, ABD'nin “derin devleti” içindeki bu gruplar arasındaki etki dengesinin nispeten pragmatik olandan daha şahin rakiplerine doğru kayıyor olabileceğini hissediyor ki bu da Putin'in neden ülkesinin nükleer doktrini hakkında zaten aşikar olan bir şeyi açıkça netleştirme ihtiyacı hissettiğini açıklıyor. Açıklamalardan biri, ABD'nin iktidardaki liberal-küreselcilerinin, Trump'ın olası ikinci göreve gelişi öncesinde, barış anlaşması yapma vaadini sabote etmek için Küba benzeri bir kriz çıkarmak istedikleri yönünde.

Bir diğeri, ki bu birbirini dışlamıyor, nispeten pragmatik olan grup bile Rusya'nın zayıf olduğunu ve dolayısıyla ABD'nin Ukrayna üzerinden kendisine ve/veya Belarus'a karşı geniş çaplı bir saldırı başlatması halinde gerilimi tırmandırma ihtimalinin düşük olduğunu düşünmeye başladı. Onlara göre bu durum Rusya'yı barış karşılığında tek taraflı tavizler vermeye zorlayabilir ki bu da Şubat 2022'den bu yana kontrol altına almak için büyük mücadele verdiği Ukrayna'ya ait toprakların bir kısmından çekilmesi şeklinde olabilir.

Putin, istemeden de olsa Üçüncü Dünya Savaşı'na yol açabilecek herhangi bir şey yapma riskini almak istemiyor, bu nedenle şimdiye kadar Batı'nın her seferinde karşılıklı olarak gerilimi tırmandırmayı reddetti, onlar ve Ukraynalı vekilleri Rusya'nın daha önceki kırmızı çizgilerini aştığında da bundan bahsetmedi. Bununla birlikte, Batı'nın bu kaygıları istismar ederek Rusya'yı sonu gelmeyen bir dizi tek taraflı tavize zorlamak için şantaj yapması halinde Rusya'nın egemenliğini kaybetmesini de istemiyor, bu yüzden özel operasyona izin verdi.

Dolayısıyla Amerikan “derin devletinin” şahinlerini ülkesine ve/veya Ukrayna üzerinden vekaleten Belarus'a karşı geniş çaplı bir saldırı başlatmaktan caydırmak için Rusya'nın nükleer doktrini hakkında zaten aşikar olan şeyleri açık bir şekilde netleştirmenin zamanının geldiğini fark etti. İşin ciddiyetine bağlı olarak Rusya, Ukrayna'ya ve/veya hatta bazı NATO ülkelerine karşı nükleer silahlarla karşılık vermeyi düşünebilir, hatta “büyük çaplı bir saldırıya ilişkin güvenilir bilgi aldıktan sonra” zararın ne olacağı bilinmeden önce de bunu yapabilir.

Bir kez daha, hiç kimse Rusya'nın böyle bir senaryoya nükleer bir karşılık vermeyi düşünmeyeceğini ya da buna katılanları görmezden geleceğini düşünmemelidir. Bunun daha önce doktrininde açıkça ifade edilmemiş olması Putin'in bunu göz ardı etmek zorunda kalacağı anlamına gelmez. Hiçbir lider ellerinin bu şekilde bağlanmasına izin vermez. Bunu herkes biliyor ama ABD'li şahinlere, böyle bir saldırıyı cezasız bir şekilde gerçekleştirebileceklerini düşünecek kadar hayalperest olmaları ihtimaline karşı yine de hatırlatılması gerekiyordu.

Yazan : Andrew Korybko

Gazeteci / Politik Analist

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   rusya-nukleer-doktrin

Tümü