Yargının Siyasallaşması Paneli Yapıldı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ülke Politikaları Vakfı tarafından düzenlenen, ‘Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması’ konulu panelde konuştu.

21:39:33 | 2025-01-20

“Doğrudan ülkeyi yok etmeye ve çökertmeye kasteden ülkeyi bu duruma getirene şunu söylüyorum. Son sözüm...” diyen Özel, “Aracıyı aradan çıkar. Akın’ı çek, biz buradayız. Hesaplaşacaksan, korkun yoksa getir sandığı, milletten al cevabını. Millet ne diyorsa o olsun. Hodri meydan diyorum. Madem öyle getir sandığı. Benim partim hazır, ben hazırım, Cumhuriyet Halk Partisi her şeyiyle seçime hazır. Adaylarımız hazır, adayımız hazır. Çıkarsın karşıma, alırsın cevabını. Seni orada bu Akın Gürlek de kurtaramaz. Alnınızı karışlayacak millet, alnınızı karışlayacak” şeklinde konuştu.

İmamoğlu Başkanlığındaki İBB’nin, önceki yönetim dönemini kapsayan 37 yolsuzluk dosyası tespit ettiğini aktaran Özel, “Ankara’daki önceki Belediye Başkanı daha mahir olduğu için, onun dosya sayısı da 97. Manisa‘yı yeni aldık, 8 dosya verildi; kapağını açan yok. Ekrem Başkan’ın kendi denetimleri ile bulduğu dosyaya İçişleri Bakanlığı geliyor, el koyuyor. ‘Biz yapacağız, sen bırak’ diyor. El koyup da dokunmadığı dosyalardan sadece bir tanesinden bahsedeceğim. 2011 yılında bir özel şirket Fatih’te yeşil alan olan bir arsayı satın almış. İmar da yeşil alan. Alıyorsa park yapabilir, park olarak durabilir. Çim ekecek. Bu arsayı İBB‘den 25 milyon TL’ye satın almış. Sonra yeşil alan, İBB’den imar almış. Tabii değeri ne kadar artmış? Aynı arsayı 2017 yılında, 6 yıl sonra İBB‘ye geri satmış 430 milyon TL’ye. Dolar olarak da hesaplayınca 106 milyon dolar. Bugünkü parayla 3 milyar İBB‘nin zararı, şirketin karı var. Şimdi bunu nasıl yapar bir insan? Yapmak için hakikaten deli olması lazım. Türkiye’de Tayyip Erdoğan ve onun atadıkları İstanbul’u yönetecek. Bu gözü dönmüş işi yapıyor. İBB‘ye Ekrem Bey gelince ‘Bakın şunlara ne olmuş?’ derken, bu kabak gibi ortaya çıkıyor. Bunu kapattı adamlar” bilgilerini paylaştı.

İktidarın kendi kazandığı seçimleri meşru, kaybettiklerini ise “şaibeli” gördüğünü belirten İmamoğlu, “Onlar kaybedince seçimler, yargı organları, hatta millet şaibeli hale geliyor. Ne olursa olsun, her koşulda onlar kazanacak. Ne olursa olsun, koltuk onlara ait, onların malı mülkü. Her şey onların. Bizim bildiğimiz, bir tek yüzüktü onların; şimdi her şey onların. Şimdi bu zihniyet, bakın bu şaibeli diye ifade ettiği YSK ve o yönde adım atan ve kararlar alan koca kurulu suçlayan aynı akıl, ‘heybeden’ bahsediyor. Yani yürütmeyle yargının nasıl iç içe geçtiğini, talimatı kimden aldığını, hani varsa bir soruşturma, varsa bir yol yürüyüş, o yürüyüş esnasında bile varsa bir detay ya da uydurdukları detaylar, onlara hakim olduğunu ve ona bilgi olarak aktığını ve heybede olduğunu yine pervasızca milletle paylaşıyorlar. Bundan daha büyük bir somut delil olamaz. Bu millet, sizi bu güzel Cumhuriyet tarihinden silip atacak. Başka bir kurtuluşu da yok. Çünkü kendilerini, yetkiyi geçici süreliğine milletten alan bir hükümet olarak değil, ülkenin tek sahibi, milletin üzerinde bir güç olarak görüyorlar. Millet neymiş ki? Esas olan ‘şahsım!’” dedi.

Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer ve Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın hukuksuz biçimde tutuklanmalarına değinen İmamoğlu, “Bunların yargılanması, soruşturma süreçleri, bir yanda 90 gündür hala yazılmayan iddianame… Niye yazmıyorsunuz o zaman iddianameyi? Niye yargı sürecini başlatmıyorsunuz? Çünkü hala uydurmaya çalışıyorsunuz. İşte bu yapılanların temel meselesi, İstanbul'u kaybetmeleri meselesidir. Oluşturdukları yargı tacizi atmosferi, net olarak budur. Milletin vermediği yetkiyi yargı yoluyla ele geçirmeye, önümüzdeki seçimi de bugünden kurgulayıp, dizayn etmeye, milletin iradesini de bugünden baskı altına almaya çalıştıkları nettir. Bugün siyasi erklerini sağlama alma adına, siyasi kişiliklere yapmış oldukları şafak baskınlarını, yarın iş yerlerinize, fabrikalarınıza yaparlar. Sakın bunu ‘bana yapılamaz’ diye kimse düşünmesin. Sanmasınlar bu mesele, Ekrem İmamoğlu meselesidir; sanmasınlar bu mesele Cumhuriyet Halk Partisi ya da onun Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in meselesidir. Bu mesele, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milleti ve bu güzel cumhuriyetin geleceği, beka meselesidir. Biz onun için feryat ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Yargının denetleyemediği bir iktidar olursa, mutlaka o yozlaşma ve çürüme, bizim sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de mahveder” diyen İmamoğlu, “Adaletin olmadığı yerde devlet de kalmaz, birlik de kalmaz, düzen de kalmaz. Hazreti Ali'ye, ‘Devletin dini olur mu’ diye sormuşlar. O da, ‘Devletin dini adalettir. Adaleti olmayan devlet, dinsizdir’ demiştir. Bu kadar net. Gerçekten bir ülkede adalet yıkılırsa, herkes altında kalır, kimse ‘kurtuldum’ diyemez. Mücadelemiz onun için millet mücadelesidir, milletin mücadelesidir. İhtiyacımız olan tek şey ne biliyor musunuz? Hakikati söylemek ve cesaret. Cesur olmayan var mı aranızda? Yok. Bu millet cesurdur. Cesarete ihtiyacımız var, dayanışmaya ihtiyacımız var. Örgütlü, güçlü, erdemli bir dayanışmaya ihtiyacımız var. Dayanışmayı ortaya koyduğumuzda bu millet aramıza katılır ve sizinle beraber yürür. Hiç başka yolu yok kardeşim. Başka yolu yok. Başka türlü kurtulamayız bunlardan” ifadelerini kullandı.

CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın’ın gözaltına alınış biçimine tepki gösteren İmamoğlu, “Neymiş amacı? Bizim gözümüzü korkutmakmış. Amacın senin, milletin gözünü korkutmak. Bak Başsavcı, sana söylüyorum: Biz var ya, senin evlatlarını bile, -sana hiçbir faydamız olmaz, senin zihnin çürümüş de- senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için, seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Bunu unutma. Söküp atacağız ki, senin evlatlarının kapısına birileri dayanmasın. Senin evlatlarını sabahın köründe evinden kimse almasın. Senin tıynetini, senin aklını, senin zihninin içinden geçen yol ve yöntemleri, bu memleketin her ortamından söküp atacağız ki, senin dahi, senin bile yuvana, ailenin o çocuklarına, geleceğine huzuru temin edelim. Bizim derdimiz bu. Kötü niyetli insanlardan bu memleketi temizlemek zorundayız sevgili dostlarım. Başka yolu yok bu işin. Buna mecburuz” dedi.

KADIKÖY / İSTANBUL

***

 

ÖZEL VE İMAMOĞLU’NDAN ‘JET SORUŞTURMA’ TEPKİSİ

ÖZEL: EKREM İMAMOĞLU'YLA UĞRAŞMAKTAN ÖZEL SORUMLU BİR BAŞSAVCIYLA MUHATABIZ

 

İMAMOĞLU: BEN, SAYIN CUMHURBAŞKANI İÇİN, ‘BİZİMLE YATIP, BİZİMLE KALKIYOR’ DEMİŞTİM

AMA HERHALDE BAŞSAVCI DA AYNI PSİKOLOJİDE. GECE-GÜNDÜZ BİZİ DÜŞÜNÜYOR

 

O PSİKOLOJİYİ HEM ALLAH'A HEM 16 MİLYON İSTANBULLUYA HEM DE 86 MİLYON MİLLETİMİZE HAVALE EDİYORUM

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Özel, canlı yayınla konuşma yaptığı sırada İmamoğlu hakkında soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e tepki gösteren Özel, “Gerçekten şizofrenik bir halle karşı karşıyayız. Şizofrenik davranışlar bunlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, ‘İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı tehdit edildi’ soruşturma başlatıyor. Bırak onu da bir başkası başlatacaksa başlatsın. Canlı yayında soruşturma açmak ne demek yani? Bütün dikkati burada ve şu çok belli: Özel yetkili savcılar olur ya, özel yetkili mahkemeler… Özel görevli, İstanbul'u karıştırmaktan, Ekrem İmamoğlu'yla uğraşmaktan özel sorumlu, yetkili bir başsavcıyla muhatabız” dedi.

İmamoğlu da aynı konuyla ilgili, “Bu işin karar vericilerine, bu işi zorlayan akla, otoriter akla defalarca dedim ki, ‘Biz öyle bir mücadele veriyoruz ki, sizin evlatlarınızı da bu tür muamelelerden kurtaracağız.’ Bunu dönün meydanlarda, yaptığım basın açıklamalarında görebilirsiniz. Aynı benzerini burada, bu kararın altına imza atan başsavcıya ifade ederek, ‘Senin evlatlarını bu tür muamelelerden kurtarmak için bu mücadeleyi veriyoruz’ diyorum. Bunu o kadar net ifade ediyorum ki. Ama bunu bile ‘siyasi müsteşarlığının’ bir parçası olarak ve ne yazık ki, hani her yol mubahtır anlayışıyla, bu işi bile kendini ispat etme ve emre tabi olduğunu ifade etme biçimi içerisinde kullanarak, ailesini bile bu meseleye alet etme paylaşımıdır soruşturma açma ifadesi ve süreci. Bu kadar meseleyi kişiselleştiren bir avuç insanın, bu kadar meseleyi İstanbul'a yığan, Ekrem İmamoğlu'nun üstüne dönük böyle bir saldırıya dönüştüren aklı, o psikolojiyi, o kişiyi hem Allah'a hem 16 milyon İstanbulluya hem de 86 milyon milletimize, milletimizin vicdanına havale ediyorum. Ben, sayın Cumhurbaşkanı için, ‘Bizimle yatıp, bizimle kalkıyor’ demiştim. Ama herhalde başsavcı da aynı psikolojide. Gece-gündüz bizi düşünüyor. Bizimle sürece dair artık mesleğini yürütüyor” ifadelerini kullandı.

KADIKÖY / İSTANBUL

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ile Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ülke Politikaları Vakfı (ÜPV) tarafından düzenlenen, “Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması” konulu panelin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

ÖZEL’DEN ‘AKIN GÜRLEK’, ‘TURPUN BÜYÜĞÜ’ VE ‘CUMHURBAŞKANI ADAYI’ SORULARINI YANITLADI

Özel, gazeteci Şamil Tayyar’ın “Turpun büyüğü İmamoğlu’dur” açıklaması ve “’Seçime hazırız, adayımız hazır’ dediniz ama isim açıklamadınız” sorularına şu yanıtı verdi:

 

“Değerli arkadaşlar, biraz önce yargının siyasallaşmasıyla ilgili bir panelin açılış konuşmalarını yaptık. Orada da söylemiştim: Olacak O Kadar Televizyonu’nda, ‘Tam yerine denk geldi manzara koyduk’ diyorlardı. Tam gününde bunu tartışıyorken, tam burada yargının siyasallaşması noktasında dünya rekorunu kırdı. Denedi ve kırdı. Ekrem İmamoğlu, değerli Başkanımız, konuşmayı yaptı, kürsüden 15 adım uzaklaştı, kürsüden 15 adım ötedeyken hakkında soruşturma açtı. Bir kere insan şunu düşünüyor: İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın bir işi, gücü olmaz mı? Pazartesi günü sabah, bu vakitte, açıp Ekrem İmamoğlu'nu izliyor. Bir yerde bir konuşma yapılır, içinde, hiç yok ama, bir suç unsuru varsa bile haberdar olur, sonra onu izler, inceler, minceler. Canlı yayında soruşturma açmak ne demek yani? Bütün dikkati burada ve şu çok belli: Özel yetkili savcılar olur ya, özel yetkili mahkemeler… Özel görevli, İstanbul'u karıştırmaktan, Ekrem İmamoğlu'yla uğraşmaktan özel sorumlu, yetkili bir başsavcıyla muhatabız. Yoksa İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu kadar işi olması gerekirken, işi gücü bırakıp, canlı yayında bizi izleyip, dünya rekoru denercesine soruşturan falan… Kendi kendine…”

ÖZEL’DEN GÜRLEK’E: “ŞİZOFRENİK DAVRANIŞLAR BUNLAR”

“Gerçekten şizofrenik bir halle karşı karşıyayız. Şizofrenik davranışlar bunlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, ‘İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı tehdit edildi’ soruşturma başlatıyor. Bırak onu da bir başkası başlatacaksa başlatsın. Ben, Ekrem Başkan yanıma oturduğunda dedim ki, ‘Çok iyi oldu. Ortam çok gerildiğinde insanlar ‘İktidar değişince de bize mi bunlar yapılacak, kaygısı oluyor. İyi bir güvence oldu. ‘Bizim evladımıza yapıyorsunuz, ama biz, sizin evlatlarınıza bunlar yapılmasın’ diye yargıyı düzelteceğiz. Bu lafın neresi…? ‘Ben, ‘İyi bir güvence oldu geleceğe dair’ dedim. ‘Bunu duyan insanlar, ‘Bu işin rövanşı benim evladıma gider’ diye düşünmez hiç olmazsa’ dedik. Bu kadar insancıl, bu kadar yapıcı, bu kadar doğru yerden kurulmuş. ‘Sen, benim evladıma yaptın bu sabah. Ama biz, değil senin, hiç kimsenin evladına yapmayacağız. Senin evladının da güvencesi biziz’ demeyi…”

“BİZ, O KÖTÜLÜĞÜN İNSANLARI DEĞİLİZ”

“İçinde ‘evlat’ lafı geçiyor diye, ailesinin üstüne çekip… Dinlemeyen, duyan da oradan buradan okuyan da sanacak ki Akın Gürlek’in evladı tehdit edilmiş. Biz, o duygunun insanları değiliz ki. Biz, o kötülüğün insanları değiliz. Senin bizim evladımıza yaptığına, bizim elimiz senin evladına yapmaya varmaz. Bu güvence ortaya konuyurken ben tebrik ettim. ‘Çok iyi bir yerden ifade ettiniz bu güvenceyi’ dedim. Onun ve şu anda görev yapan birçok insan olabilir. AK Parti’ye oy veren vatandaş, ‘Sıra bize mi gelir, bunlar gelince de intikam mı alır...? ‘Rövanşist değiliz. İntikamcı değiliz. Hukukun gereğini yaparız. Evlatla, çocukla uğraşmayız’ dedi. Bir kere bunu söyleyelim. İki; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu süreci, bize bir savaş ilanı olarak gördük. ‘Bunu görüyoruz’ dedik. Kimseye savaş ilan ettiğimiz yok, ama bize savaş ilan edildi. Bu şartlar altında 2025 yılının bir seçim yılı olacağını söyledik. Biz hazırız. Programımız yazılıyordu, biliyorsunuz. O artık bir hükümet programına, bir iktidar programına evrilmek durumundadır. Hızla yapılıyor. Sandık görevlilerini çalışıyoruz. Mesela Ensar Aytekin, 81 ile ‘Sandık görevlilerini hazırlayın’ talimatı verdi. Sandık güvenliğini çalışıyoruz.”

“İRADEMİZ KESİN, YOL YÜRÜYÜŞÜMÜZ KESİN”

“Her şeyle hazırken, bir de aday olacak. Bizim adayı belirleme irademiz kesindir. Bu süreci başlatacağız. Ama aday bir kişinin, bir kurumun ağzından çıkacak, öyle karar verilecek değil… Ben koltuğa oturduğum ilk gün -oturduğumuz koltuk Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı koltuğudur- orada da söylemiştim, burada da söyleyelim. En adil, en açık, en şeffaf ve en katılımcı şekilde; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, Avrupa ülkesi, dünya ülkesine uygun, 2025 yılı demokrasisine uygun bir şekilde, öyle bir adayı, o yöntemle belirleyeceğiz. Yoksa varıp da ‘Aday belli. Kimdir?’ Onu tek başına Genel Başkan belirleyecek olsa ya da bir kurul ile dar bir yerde belirleyecek olsa, bizim onlardan farkımız kalmaz. Bu konuda çok netiz. Ama irademiz kesin, yol yürüyüşümüz kesin. Çok güçlü bir süreç hazırlıyoruz ve tarif ediyoruz. Bunun için de el ele, omuz omuza, kol kola kimseyi dışlamadan, kimseyi dışarıda bırakmadan, bir kişiyi arkada bırakmadan Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar yürüyüşünü gerçekleştiriyoruz. Biz hazırız, onlar da iktidarı devretmeye hazır olsunlar.”

“AHMET ÖZER VE RIZA AKPOLAT SİYASİ TUTSAK”

Özel, “Yeni yol haritasını Ekrem İmamoğlu ile beraber konuşacak mısınız? Yol haritasını beraber mi açıklayacaksınız?” sorusunu ise, “Arkadaşlar, az ve bazen olan şeylerin haber değeri vardır. Bizim Ekrem Başkan ile baş başa sohbetimizin bir haber değeri yok. En son iki gün önce yaptık. Bugün yapacağız, yarın yapacağız. Bütün süreci sürekli, bu kadar ağır bir saldırı varken hele hele -ki normalde de siyaseti yorumlarken, yürürken, dostane, ailelerimizle birlikte- baş başa çok kalıyoruz. Yine kaldık, yine konuşacağız. Hele hele bu kadar ağır bir saldırıyı, ‘İstanbul’un muhafızıyım’ diye İstanbullulardan yetki isteyen biriyle, İstanbul bu kadar ağır saldırı altındayken... Çünkü Ahmet Özer ya da Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat… Ne biri ‘terörist’, ne bir diğeri ‘hırsız’. Onlar, siyasi tutsak. Savaş şartlarında siyasi tutsaklar ve onları seçenlerin iradesi hapsedilmeye çalışılıyor. İstanbul’un muhafızı ile bu işleri konuşmayacağız da kiminle konuşacağız?” şeklinde yanıtladı.

“İKTİDARI DEVRALACAĞIMIZ BİR SÜRECİ PLANLIYORUZ”

Özel, “CHP’nin eylem planı nedir, detaylar nasıl olacak?” sorusuna, “Normal bir olaya tepki verecek olursanız, bir eyleme ya da eylemlere, eylemlilik planına ihtiyaç olabilir. Gün, o gün değil. Bize savaş ilan ettiler ve bu şartlar altında kimsenin bu vakitten sonra hiçbir güvencesi yok. Görüyorsunuz, savcı neler yapıyor. O yüzden biz, iktidarı devralacağımız bir süreci planlıyoruz. Bu süreç, bütün bir süreç. O yüzden şu gün şurada bu miting, bugün burada bu... Bunun çok ötesinde bir süreç tarif ediyoruz. Olgunlaştıkça, haberdar olacaksınız. Yürüdükçe, heyecanla takip edeceksiniz. Tarihin akışına, bu yıl hep birlikte tanıklık edeceksiniz. Bu yıl, bu iktidarın defterini pazara çıkarmak, sandığı ortaya koymak, millete sormak için üstümüze düşen her şeyi yapacağız. Bundan sonra uzun ve güçlü bir sürecin içindeyiz. Teker teker, vaka bazında bunlarla mücadele etmenin artık normal siyasi zeminde bir karşılığı kalmadı, tükendi” yanıtını verdi.

İMAMOĞLU’NDAN “JET SORUŞTURMA” YANITI: “KASITLI BİR SÜREÇ TARİFİ”

Gazeteciler, İmamoğlu’na, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in hakkında başlattığı “jet soruşturmayı” sordu. İmamoğlu bu soruya şu yanıtı verdi:

“Çok üzücü bir güne başladık aslında sabah. Evladımız, genç kardeşimiz, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın, hiç olmayacak bir biçimde ifade vermek için -sekiz polisten bahsediliyor- gidilerek, evinden alınarak, apar topar Çağlayan Adliyesi'ne götürülüyor. Bu bizim evladımız. Beylikdüzü'nde bizim çocukluğundan beri tanıdığımız, güzel bir ailemizin evladı. İfadesi alınıyo. Neyle ilgili aldınız ifade? Kurumsal sayfada yayınlanan, Genel Başkanımızın konuşmalarını, ifadelerinin içinde olduğu bir videoyu kurumsal sayfadan paylaştığı ya da beğendi diye. Ve o kadar enteresan ki; Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'nin bütününde, genelinde çalışacak olan bir Genel Başkanı, daha 30’lu yaşlarına gelmemiş bir genç kardeşimizi, üç kez adli… Yani kendini gidip beyan edecek. Muhtemelen ‘Beylikdüzü'nden ayrılma’ diyorsun aslında. Ya da ‘İstanbul'dan ayrılma’ diyorsun bu arkadaşımıza. Bu, tamamen kasıtlı bir süreç tarifidir. Başka bir tarifle asla yan yana durmayacak bir uygulama biçimi. Adaletle de uyuşmayan…”

“O KADAR NETİM Kİ…”

 

“Tabii bunları bahsederken, ifadem o kadar net ki. Benim dönün birkaç tane daha miting konuşmama; bu işin karar vericilerine, bu işi zorlayan akla, otoriter akla defalarca dedim ki, ‘Biz öyle bir mücadele veriyoruz ki, sizin evlatlarınızı da bu tür muamelelerden kurtaracağız.’ Bunu dönün meydanlarda, yaptığım basın açıklamalarında görebilirsiniz. Aynı benzerini burada, bu kararın altına imza atan başsavcıya ifade ederek, ‘Senin evlatlarını bu tür muamelelerden kurtarmak için bu mücadeleyi veriyoruz’ diyorum. Bunu o kadar net ifade ediyorum ki. Ama bunu bile ‘siyasi müsteşarlığının’ bir parçası olarak ve ne yazık ki, hani her yol mubahtır anlayışıyla, bu işi bile kendini ispat etme ve emre tabi olduğunu ifade etme biçimi içerisinde kullanarak, ailesini bile bu meseleye alet etme paylaşımıdır soruşturma açma ifadesi ve süreci. Üzülerek gördüm.”

“Bu kadar meseleyi kişiselleştiren bir avuç insanın…”

“Tabii konu çok önemliydi. Onu dinlerken, Sayın Genel Başkanımızla birlikteyken bu soruşturmadan haberimiz oldu. İlginç bir durumdayız. Yani ülkemiz, İstanbul… Bu kadar meseleyi kişiselleştiren bir avuç insanın, bu kadar meseleyi İstanbul'a yığan, Ekrem İmamoğlu'nun üstüne dönük böyle bir saldırıya dönüştüren aklı, o psikolojiyi, o kişiyi hem Allah'a hem 16 milyon İstanbulluya hem de 86 milyon milletimize, milletimizin vicdanına havale ediyorum. Ben, sayın Cumhurbaşkanı için, ‘Bizimle yatıp, bizimle kalkıyor’ demiştim. Ama herhalde başsavcı da aynı psikolojide. Gece-gündüz bizi düşünüyor. Bizimle sürece dair artık mesleğini yürütüyor. Ben, bu vesileyle gerçek ve ciddi bir çağrıda tekrar bulunmak istiyorum Genel Başkanımızın da yanında. Bu ülkenin yüksek yargı mensuplarına, yüksek yargının kurumsal yapılarına, yapısına ve bütün yargıçlara, savcılara, bu ülkenin namuslu savcılarına, yargıçlarına gerçekten süreci iyi analiz etmelerini, buna tepki göstermelerini… Yani böyle bir süreç olamaz. Bu kadar meseleyi kişiselleştiren, ‘Ben nereden, ne yakalarım’ diyerek… Tümüyle -o kadar masumiyet içeriyor ki- ettiğim cümle üzerinden soruşturma çıkartan bir aklın, İstanbul ve Türkiye’yi ciddi anlamda, hukuki zeminde tehdit ettiğini düşünüyorum.”

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   imamoglu-ozel-ozdag

Tümü