Vize Yok Çöp Var

Zafer Partisi Çevre, Şehir ve Kültür Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mimar Esmaül Hüsna Aslan, plastik atık ithalatında zirveye yerleşen Türkiye’nin geleceğini bekleyen tehlikeleri açıkladı, korkutucu rakamları hatırlattı.

17:29:03 | 2025-01-05

BEŞ YILDIR ATIK İTHALATINDA ZİRVEDEYİZ: TOPRAKTAKİ KANSEROJEN MADDE MİKTARI 400 BİN KAT ARTTI!

2004’ten bu yana plastik atık ithalatının 196 kat arttığını belirten Aslan, “Atık ithalatında son beş yıldır birinciyiz. İkinci Malezya, üçüncü Endonezya. 2018’de Çin’in plastik ithalatını yasaklamasının ardından ne yazık ki iktidarın sürdürdüğü yanlış politikalar her geçen yıl artan miktarda plastik atık ithal etmemize neden oldu. Avrupa’nın ‘çöpçüsü’ olmakta ısrar ederken topraklarımıza ve havamıza kanseri işledik. Türkiye’de toprakta rapor edilen en yüksek toksit düzeye ulaştık. İthal plastik çöpler nedeniyle topraktaki kanserojen madde miktarı normalin 400 bin katına çıktı. Bu maddeler çocukların kemiklerinde birikiyor ve büyüme ile gelişmeyi bozuyor. İktidarın atık sevdası vatandaşımızı ömrünü kısaltıyor ” dedi.

HEDEF “YAŞANAMAYACAK BİR TÜRKİYE” Mİ?

Eurostat verilerine göre Türkiye, yalnızca Avrupa’dan 315 bin ton plastik atık ithal ederek birinci sırada yer aldı. İngiltere, Almanya ve Belçika başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinden gelen bu atıkların yanı sıra İsrail’den de 11 bin tondan fazla plastik atığın Türkiye’ye gönderildi.

İngiltere: 140.907 ton

Almanya: 87.109 ton,

Belçika: 74.141 ton,

İtalya: 41.580 ton,

Hollanda: 27.564 ton plastik atığı Türkiye’ye gönderdi.

İthal edilen plastiklerin yüzde 40 ile yüzde 60’ı “atığın atığı” olarak topraklarımıza bırakılıyor ve bu plastiklerin geri dönüştürülme ya da başka bir şekilde değerlendirilme ihtimali yok diyen Aslan, “Bugüne kadar yaşadığımız çevre ve sağlık sorunları yarın karşımıza katlanarak çıkacak. İthalatın bugün durması durumunda bile yüzlerce yıl topraklarımızdan silinemeyecek bir felaket ile karşı karşıyayız. Türkiye’de ayyuka çıkan yasadışı atık bertarafı ve atık ticaretine rağmen bu konuda bilinen hiçbir yasal soruşturma açılmaması ve herhangi bir kişi veya şirkete yönelik suçlama yapılmadı. Kimler yasadışı şekilde plastik atıkları ‘dönüştürüyor’? Yasadışı yakma işlemlerini kimler yapıyor? Kamuoyuna bu yönde bir hesap verilmelidir! Geri dönülmesi mümkün olmayan izler bırakan bu politikanın sorumluları cezasız kalmamalıdır. Sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalı sistemde hiçbir açık bırakılmamalıdır” sözlerine uyarıda bulundu ve çözüme çağırdı.

DOLAYLI BİR “CİNAYETE TEŞEBBÜS”

Plastik atık ithalatının derhal yasaklanması gerektiğinin altını çizen Esmaül Hüsna Aslan acil eylem planı hazırlanması çağrısında bulundu, şu ifadeleri kullandı: “ Plastik atıkların yalnızca yüzde 9’u dönüştürülebiliyor. Plastik kullanımını azaltmak adına market poşetlerinin ücretli hale getirildiği Türkiye’de ithal edilen plastik atıkların yüzde 91’i dönüştürülemiyor, kullanılamıyor. Ancak yasadışı bir şekilde yakılıyor ya da doğaya terk ediliyor. İşte iktidarın ‘çevreyi koruma’ anlayışı ancak vatandaşa ödeme yaptırmak olunca aklına geliyor. Çevre politikaları adına gerçek bir eylem planı sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin de katkılarıyla hazırlanmalıdır. Geri dönüşüm alanlarına indirilmeden doğrudan doğaya bırakılan atıkların yerleri tespit edilmeli ve temizlik kampanyaları düzenlenmelidir. Plastiklerin toprakta kaybolmasını beklemek ve kıyamete seyirci kalmak dolaylı olarak cinayete teşebbüs olarak adlandırılmalıdır. Küresel Plastik Anlaşması bir an önce imzalanmalıdır. 2021’de yaptıkları gibi ‘sözde’ yasaklarla milletimizi kandırmalarına müsaade etmeyeceğiz. Kimlikli, kimliksiz plastik atık ithalatının karşısındayız ve tamamen durdurulması dışında hiçbir seçeneği kabul etmiyoruz.

TÜM KÖTÜLÜKLERDE ZİRVEDE OLMAK BİR POLİTİKA MI?

“Ekolojik dengeyi ve halk sağlığını tehlikeye atarak günlük 150 kamyon plastik atık alan, OECD ülkeleri arasında en fazla plastik alan ülke olan Türkiye’nin tek birinciliği bu değil” diyen Aslan, gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında Türkiye’nin birinci, adalet güveni endeksinde ise sondan ikinci, yoksulluğun önlenmesinde 41 ülke arasında 31. sırada, adil eğitim fırsatlarında ise sonuncu sırada olduğunu hatırlattı.

***

“İLK MİTİNGİMİZİ 9 OCAK PERŞEMBE GÜNÜ KARAMAN'DA GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ.

‘MEHMETÇİK KATİLLERİNE AF YOK’ MİTİNGLERİNİ SADECE İLLERDE DEĞİL, İLÇELERDE DE YAPACAĞIZ.

Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ, Bolu’da basın açıklaması yaptı.

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Türkiye'nin hızla değişen gündeminde bazı kesimler için şaşırtıcı olmakla birlikte Zafer Partisi olarak bizim uzun süreden beri incelediğimiz, izlediğimiz ve gerçekleştiği zaman şaşırmadığımız hadiseler yaşanıyor. Bunlardan birincisi hiç şüphesiz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terörle ikinci müzakere sürecini başlatan açıklamayı yapmış olmasıdır.

Sayın Bahçeli'nin bu konuşmayı yapmasından çok önce geçen sene Türkiye Büyük Millet Meclisi MHP kulislerinde bu konuşmanın altyapısının nasıl milletvekilleri arasında hazırlandığını bildiğimiz için ve Bahçeli'nin ‘Önümüzdeki dönemde çok şey değişecek inşallah Türkiye değişmez’ diyerek bu yaşananlarla ilgili korkusunu da beyan ettiği için Meclis’te yapmış olduğu şaşırtıcı açıklama ve İstiklal Harbini vermiş, bir terör örgütü tarafından bombalanmış Gazi Meclis’e bir Mehmetçik katilini, bir teröristi konuşmaya davet etmesi bizi şaşırtmadı. Şimdi sürecin devam ettiğini görüyoruz. Türk kamuoyuna şu mesaj verilmek isteniyor; Abdullah Öcalan çıkacak ve affedilecek, affı karşılığında PKK'ya silahları gömülecek ve PKK'da terör eylemlerinin sona erdirecek ve gömecek.

Değerli arkadaşlar, bu büyük bir yalan. Dünya tarihi boyunca hiçbir terör örgütü bu şekilde silahlarını gömüp terörü sona erdirmemiştir. Hele PKK terör örgütü gibi sadece Türkiye'de değil Ortadoğu'da Avrupa'nın bütün şehirlerinde, Uzakdoğu'da, Rusya'da, değişik Afrika kentlerinde ve Kuzey Amerika'da örgütlenmiş, sadece Avrupa kaynaklarından dikkat edin, ayda 30 milyon avro Kandil’e aktaran ve terörün dışında yaygın bir narkotik ağının ve casusluk ağının parçası olan uluslararası istihbarat ve terör otoyolunun ana ekseni olan bir terör örgütü bu şekilde teröre son vermez.

Bu mümkün değil. Onun için Türk milletinden gizlenen bir pazarlık yapılıyor. Bu pazarlık sadece Abdullah Öcalan’ın serbest kalmasıyla ilgili değil, hapishanelerdeki PKK'lıların da serbest kalması, şu anda örgütün terör kadrosundaki unsurları için af gelmesi, tabii böyle bir şeyin olması durumunda bu sadece PKK'yı değil, FETÖ'yü de kapsar. Ankara'da FETÖ'cülerin, 4500 sanıyorum şu anda FETÖ'cü yatıyor cezaevinde Ankara'da, aralarında mesela büyük bir heyecan dalgası başlamış, ‘biz de çıkıyoruz’ diye.

IŞİD'i de tutamazsınız. Bu bir tecavüzcünün, katilin, uyuşturucu tüccarının, teröristin hepsini kapsayacak bir genel hafta dönemi. Bunun ötesinde biliyoruz ki PKK ve Abdullah Öcalan anayasada değişiklik yapılmasını istiyorlar. İlk üç maddeyi gündeme getirmişler.

Kürtçenin resmi dil olması, eğitim dili olması, özellik bunların hepsinin masada tartışma konusu olduğunu biliyoruz. Dolmabahçe mutabakatıyla almış olduklarından daha azıyla yetineceklerini Cumhur İttifakı hiç kimseye anlatmıyor. Doğru değil. Suriye'de ‘Şam fatihi şöyle galibiz, böyle galibiz’ diye bir başarı hikayesi anlatmaya çalıştılar. Ama Suriye'de projenin gerçek sahibi İsrail ve gerçek kazananı da İsrail oldu. Yine hatırlayacaksınız bütün televizyonlarda ‘Amerikan ordusu gidiyor. PYD'ye silah bırakacak ya yok olacak’ dediler. PYD başkanını Amerikalılar, HTS Başkanı Golani ile görüşmeye bizzat götürdüler. Şam yakınlarındaki bir üste helikopterle görüşmede bulundular. Anlaşma sağlanamadı ve geri getirdiler. Hangi konuda anlaşması alınamadı?

Bir, biz dağılmayız. Değişik sayılar veriliyor biliyorsunuz. PYD'nin 100 bin, 120 bin vs. tabii gerçek eğitimden geçmiş 77 bin tane elemanı var. Diğerleri yan unsurlar. ‘Bunları lağvetmeyiz. Suriye ordusunun parçası olursak bir kol ordu olarak bütün bir PYD yapısı birliğimizi komuta sistemimizi bozmadan olur. Bizim bölgemiz özerk olur. Şam petrolün yüzde 20'si sizin yüzde 80'i bizim’ dedi. Ona da ‘Hayır’ dediler, ‘yüzde 50'si bizim, yüzde 50'si sizin’ dediler. Anlaşma sağlanamadı. Gittiği söylenen Amerikan ordusunun Kobani'ye Aynel Araba şimdi üst kurduğuna dair görüntüler geliyor. Pentagon ne kadar yalanlarsa yalanlasın.

Birden IŞİD dediğimiz istihbarat yapılanması Amerika Birleşik Devletleri'nde terör eylemleri yapmaya başladı. Bir fırsat kaçmıştır, nedir biliyor musunuz o fırsat? HTŞ Şam'a girerken eğer TSK'da Suriye'nin kuzeyine girip bu işi halletseydi bir sonuç alınabilirdi. Ama Ankara'dan yapılan ‘Gelirsem oraya seni çok fena döverim. Bırak bakayım silahlarını’ şeklindeki tehditlerin hiçbir geçerliliğinin olmadığını bir kez daha gördük.

Suriye ve terörle müzakerelerde durum buyken ekonomide de en ağır krizden geçtiğimiz dönemlerden birisini halkımız yaşıyor. Ben Ankara'da her gün bir başka pazar yerine gidiyorum ve dolaşıyorum. Dar gelirli dediğimiz asgari ücretli, emekli, dul, yetim ve memur açlıkla mücadele ediyor. Hiç kimse filesini doldurarak, torbasını doldurarak pazardan çıkamıyor. Pazara girip 50 lirayla alışveriş etmeye çalışan insanları gördük. Saatlerce pazarda elindeki 50 lirayı veya 120 lirayı neye harcayacağına karar veremeyip ayrılan insanları elinde küçük bir torbayla görüyoruz ve iktidarın yapmış olduğu zam, zam değil adeta bir sadaka niteliği taşıyor.

İktidar olanca hızıyla devlet kaynaklarını israf ederek harcarken yine gereksiz kamu harcamaları, binalar, lüks araçlar böyle bir ekonomik krizin içinde utanmazca para harcanarak tedarik edilirken sıra vatandaşa geldiğinde Mehmet Şimşek ‘Enflasyonu arttırır’ diyerek vatandaşın gırtlağından kestiği gibi esnafı da taciz edecek, zaten siftah yapamayan insanı daha da zora sokacak vergilerle tepesine biniyor.

Eğer Mehmet Şimşek'in yüreği varsa, ben gerçekten adamım diyorsa, bu halka karşı zerre saygım var diyorsa, çok bir şey istemiyoruz Zafer Partisi olarak; kendi Bakanlığının Saray’a yollamış olduğu yasa teklifinden çıkartılan maddeleri tekrar o yasaya koymazsanız istifa ediyorum desin, biz de görelim. Bakın bizim önerdiğimiz maddeleri değil. Bugünkü Maliye Bakanlığı bürokrasisinin hazırladığı ama Saray’ın çıkarttığı maddeleri. Zenginleri, rantiyeyi korumak için Erdoğan'ın çıkarttığı maddeleri koymazsanız ben bakanlık yapmıyorum desin bizde görelim.

Maliye Bakanlığı fakir halkın asgari ücretlinin dar gelirlinin elindeki iki kuruşa saldırmakla olmaz. Mehmet Şimşek, Maliye Bakanlığı yapacaksa kur korumalı mevduat sahiplerine aktarmış oldukları paradan alsınlar vergiyi. Beşli çetenin vergi aflarından alsınlar.

Ama bunu yapmayıp asgari ücretiyle bebeğine süt ve mama alan veya bez alan, anneden vergi alarak yapılan Maliye Bakanlığı, Maliye Bakanlığı değil zulüm bakanlığıdır. Bu programın Türkiye'yi ekonomik krizden çıkaracağına dair de ortada hiçbir veri yok. Bolca yeni borçlar ekleyerek adeta tefeci faizi ödeyerek sıcak parayla günü kurtarmaya, jeopolitik tavizler vererek iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

Kuruluşumuzun üzerinden 29 ay geçti, kongremizi yaptık. Yeni Genel İdare Kurulumuzu ve Deni Divanımızı oluşturduk. Bu Genel İdare Kurulu ve Divanımızla yeni bir çalışma dönemini başlattık.

17-19 Ocak'ta Antalya'da il başkanlarımızla 2025 içerisinde muhtemelen Haziran ama yetiştiremezlerse sonbaharda yapılacak seçimlere hazırlık için ilk kamp çalışmamızı gerçekleştireceğiz.

Zafer Partisi, ekonomi yönetiminin Türk halkına çektirmiş olduğu acıları gündemde tutmak için nasıl sahaya çıkıyorsa, Mehmetçik katillerinin affa uğramaması, teröristlerin serbest kalmaması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin terör örgütünün önünde diz çökmemesi, teröristlerin şartlarının kabul edilmemesi için de artık meydanlara çıkma zamanının geldiğini düşünüyoruz.

İlk mitingimizi 9 Ocak Perşembe günü Karaman'da gerçekleştireceğiz ve sonra Anadolu'nun değişik yerlerinde ‘Mehmetçik katillerine af yok’ mitinglerini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Sadece illerde değil, ilçelerde de miting yapacağız.

‘Parlamentoda değiliz ama Türkiye'yi parlamentoya çeviririz’ demiştik. Şimdi sıra madem Anayasamıza el uzatılıyor, madem Türk milletinin elinden devleti alınmaya çalışılıyor, madem altmış altıncı maddeyle oynanıyor, ilk üç madde gündeme getiriliyor ve madem terörist başı elinde binlerce askerimizin, polisimizin, öğretmenimizin, posta memurumuzun 12 tane posta memuru şehit oldu mesela, vatandaşımızın, kundaktaki bebeklerin kanı varken kravat takıp Ankara sokaklarında bu serseriyi dolaştırmamamız gerekiyor. Biz de bunun mücadelesini vereceğiz.

****

“TÜRK DEVLETİ, TERÖRİST BAŞINDAN BARIŞ SAĞLAMAK İÇİN YARDIM DİLEMEZ.

TERÖRLE MÜZAKERE DEĞİL MÜCADELE EDİLİR.”

Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Mustafa Işık’ı makamında ziyaret etti.

Video indirme linki : https://we.tl/t-usCdANOEkW

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Temsil ettiğiniz yüksek hassasiyetlere Zafer Partisi olarak tam anlamıyla katıldığımızı ifade etmek istiyoruz. Ülkemiz 1984'ten 2024'e kadar PKK terör örgütünün ağır saldırılarına maruz kalmış ve bu saldırılara Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kahraman mensupları gereken cevabı vermiş ve dünya terörizm tarihinde devlet güçlerinin kazandıkları nadir başarı terörizmle mücadele de Türkiye'de elde edilmiştir.

Bu mücadele sonunda PKK terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan yakalanmış ve mahkum edilerek hapse atılmıştır. Daha sonra AKP iktidarının mücadele etmek yerine müzakere etmeyi tercih etmesiyle 2009 ile 2015 arasında terör örgütü büyük bir rahatlıkla şehirlerimizle, ilçelerimizle hakimiyet kurma yoluna gitmiş.

Biz bu filmi daha önce de gördük. Bu filmi tekrar Türk milleti seyretmek istemiyor. Bu filmi Güneydoğu'da, Doğu Anadolu'da yaşayan ve ellerinde Türk bayrağı, ellerinde silah, Türk devletinin ve Türk milletinin birliği için mücadele eden korucu kardeşlerimiz ve aileleri bu filmi tekrar seyretmek istemiyor.

Türkiye büyük devlettir. Büyük bir devlet bir terör örgütüyle pazarlığa oturmaz. Bir terörist başından sulh sağlamak, barış sağlamak için yardım dilemez. Terörle müzakere değil, mücadele edilir.

Terörist ancak teslim olur. Oysa bugün kamuoyundan gizlemeye çalışıyorlar. Biliyoruz ki söz konusu sadece Abdullah Öcalan'ın umut hakkıyla serbest bırakılması değil, hapishanelerdeki bütün PKK'lıların da serbest bırakılması, PKK'nın dağdaki terörist unsurlarının bu affın kapsamına girmesi, topluma kazandırılmaları planı çerçevesinde belediyelerde kendilerine iş verilmesi, Anayasanın 66. maddesinin değiştirilerek Türk milleti tanımının ortadan kaldırılması, 42. maddesinin değiştirilerek Türkçe dışında dillerde eğitime izin verilmesidir.

Bunlar üzerinde mutabakat sağlandığı ifade ediliyor. Anayasanın ilk üç maddesi de ayrı bir tartışmanın söz konusu. Hal böyleyken Türk milleti başta bu milletin ve bu devletin varlığı için mücadele eden ve evlatlarını şehit veren aileler olmak üzere bütün aziz fertleri bu milletin yüzünü kızartacak ve devleti küçük düşürecek anlaşmaya ‘hayır’ diyeceklerdir.

Sizlerin de bu hayırı büyük ve güçlü bir sesle ifade etmeniz Türk milleti için büyük önem taşımaktadır değerli Başkan. Onun için size ve 55 ildeki değerli kardeşlerimize bugün yapmış olduğunuz basın açıklamasından ötürü çok teşekkür ediyoruz.

Türk milletine bu konuda yeni bir ruh verdiniz ve bundan sonra göreceksiniz Türk milletinin bu konudaki direnci daha güçlü bir şekilde kamuoyuna yansıyacaktır.

****

Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ, partimizin “Mehmetçik katillerine af yok” mitinginden önce Karaman’da basın toplantısı düzenledi.

 

Prof. Dr. Ümit Özdağ: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mayıs 2023'te‘Önümüzdeki süreçte çok şey değişecek, inşallah Türkiye değişmez” diyerek ifade etmiştir. Demek ki girişilen proje o kadar büyük tehditler içermektedir. Ülkemiz birliği bütünlüğü dirliği bu projeden ötürü tehdit altındadır. Esasen iktidar yandaşlarının, iktidarın psikolojik harp elemanlarının televizyonlarda terörle yeniden müzakere sürecinin propagandasını yaparken Türk halkının aklına Annan Planını kabul ettirmek için yapılan çalışmalar geliyor. Kıbrıs'ta kahraman Türk ordusunun büyük fedakarlıklarla ve Türk süngüsünün zaferiyle kazanılan büyük zafer sonrasında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni bir komplo olan Annan Planına nasıl feda etmek için AKP iktidarının o zaman çalıştığını, yandaşlarının Kıbrıs'ın jeopolitik öneminin olmadığını iddia ettiklerini hala hafızalarımızda dehşetle taşıyoruz.

Sonunda milli kahramanımız Denktaş’ı bile karalayarak, düşmanlaştırarak bu Birleşmiş Milletler - İngiliz – Yunan oyunu olan plan Rumların harisliğinden dolayı reddedildi de KKTC yıkılmaktan kurtuldu. Bugün eğer bir Doğu Akdeniz politikamız varsa bu AKP sayesinde değil AKP'ye rağmen olan bir politikadır. Eğer AKP'nin 2003'te istediği gerçekleşseydi bugün Türkiye Doğu Akdeniz'de değil doğalgaz aramak balık bile tutamazdık.

Aynı psikolojik operasyon teknikleriyle kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine Ergenekon kumpasının, Balyoz kumpasının nasıl kurulduğunu hatırlıyoruz. Bir terör örgütü ve casusluk örgütü ile işbirliği yapılarak yüzlerce generalin, albayın ve subayın nasıl hapislere atıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin ordusunun Genelkurmay Başkanının 33 tane silahsız eri her birisine en az 55 kurşun sıkarak öldürten bir terörist ile mahkemeye getirilip o teröristin nasıl Genelkurmay Başkanı aleyhine şahitlik yaptırıldığını da hatırlıyoruz

Terörle müzakere adı altında Oslo'da düzenlenen toplantıları PKK'yla ve Öcalan'la yapılan pazarlıkları, bu pazarlıklar konusunda kendilerini uyardığınız da terörle pazarlık yapılmaz, “Siz bilmezsiniz, biz biliriz” diyerek yola devam ettiklerini de unutmadık. Çok biliyorlar ya sonunda müzakereler başarısızlıkla sonuçlanıp Hendek teröründe 793 jandarma ve polis özel harekat mensubu gencimizi şehit verdik. Neden? Çünkü müzakere döneminde PKK'nın dağlara hakim olmasını, şehirlere yerleşmesini, ilçelere silah deposu yerleştirmesini, tüneller kazmasını adeta seyrettiler izin verdiler. AKP'nin yapmış olduğu hataların bedelini Türk askeri ve Türk polisi kanıyla ödedi, canıyla ödedi, uzuvlarıyla ödedi. Bütün bunlardan ders almadan şimdi AKP iktidarının ve Milliyetçi Hareket Partisi ortağının özetle Cumhur İttifakı elemanlarının tekrar bu sefer Oslo değil İmralı müzakerelerini başlattıklarını görüyoruz. İmralı'da Abdullah Öcalan'la Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili olan şahıs görüşüyor.

TBMM; Türkiye’deki üç erkin birisidir. Yasama, yürütme, yargı. Yasama organının başkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanıdır. Numan Kurtulmuş, onun vekilleri vardır. Parlamentonun başkanvekili bir terör örgütünün liderinin ayağına gidip görüşür mü? Bu parlamentonun gitmesi demektir. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İmralı'ya gitmesi demektir.

Siz 22 seneden beri devleti yönettiğiniz zannediyorsunuz, siz devletin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Yanına daha 3 ay önce terörden dolayı görevden aldığınız kayyum atadığı Ahmet Türk'ü takıyorsunuz. Terörü durdurmak için terörden dolayı görevden aldığınız adamdan mı medet umar hale geldiniz?

Öcalan'ın 7 maddelik metni, Türkiye'nin bölünmesi talebiyle dolu. Bu metin Türkiye'ye tehditlerle dolu. Yeni bir devlet kurma talebiyle dolu. Ne diyor, ‘halkların kaderlerini tayini’ cümlenin içine yerleştirilmiş. Ne diyor ‘Bahçeli ve Erdoğan tarafından desteklenen yeni paradigmaya ben de destek vermeye ehil durumdayım’ yani paradigma örgüt jargonunda devlet anlamına geliyor. Yeni bir devlet kurulacakmış bunu da Abdullah Öcalan, Devlet Bahçeli ve Erdoğan yapacaklarmış ama diyor bunu yapmazsanız Gazze'de olanları Suriye'de olanları unutmayın diyor. Esasen bir DEM’li milletvekili ve başkan yardımcısının da genel başkan yardımcısının da yapmış olduğu açıklamayı unutmadık. Nasıl tehdit edildiğimizi unutmadık.

Bütün bunlar olurken TUSAŞ’ta PKK terörü sonrasında şehit olan yurttaşlarımız daha kanı kurumadı ve televizyonlarda Abdullah Öcalan’ın evlenmek istediği konuşuluyor. O da insanmış. Binlerce delikanlı yavuklusu kavuşamadan şehit oldu bu ülkede. Böyle utanmazlık olur mu?

Bakın, dün Hatay'da Gaziler devlet övünç madalyasını çıkartarak iade ettiler, daha bu başlangıç. Eğer iktidar şöyle düşünüyorsa çok yanılıyor, “Biz bir ekonomik krizle bu milleti açlıkla boğuşturuyoruz. Asgari ücretlinin dar gelirlinin, emeklinin dulun, yetimin aldığı maaş 10 bin – 14 bin lira. Bununla karnını zaten zor doyuruyor. Bunlar ona odaklandıkları için böyle siyasi meselelerle uğraşamaz, Öcalan falan düşünemezler. Biz de bu arada bir açılım yapar Öcalan'la anlaşır, hem Öcalan'ı çıkartır hem de DEM’in desteğini alarak yeni anayasayı yapar bu anayasada 66 maddede Türklüğü çıkartır, 42 maddede Türkçe dışındaki eğitime izin verir, bir de Recep Tayyip Erdoğan'ın ömrünün sonuna kadar Cumhurbaşkanı olması önündeki engelleri kaldırırsak yolumuza devam ederiz” diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz bay Erdoğan, bay Bahçeli.

Türk milleti hiçbir milletin sahip olmadığı bir atasözüne sahiptir: “Allah devlete, millete zeval vermesin.” Bu millet aç kalır, susuz kalır ama devletine yönelik bir hadsizlik, terbiyesizlik saldırganlık olduğunda tokadı öyle bir çakar ki sesini Dünyanın öbür ucundan duyarsınız.

Unutmayın Sayın Erdoğan, Haziran 2015’te bu halk sizi iktidardan açılım maceranız dolayı düşürdü. 400 milletvekili diyordunuz iktidardan düştünüz ama her zaman yanınızda olan size açık ve örtülü destek veren Devlet Bahçeli o akşam da erken seçim diyerek duyduğumuza göre şükür namazı kılmanı sağlamış.

Doğru, Bahçeli her zaman sizin gizli yardımcınız oldu 2002'den itibaren ama 2015 Haziranında yediğiniz bu halktan tokadı unutmayın. Bugün Türk halkı 2015'te olduğundan çok daha öfkeli.

Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli, siz halkın arasına çıkıp dolaşmıyorsunuz. Bir pazara gidin dolaşın. O torbasını, elindeki çantada tuttuğu 130 lirayla dolduramayan teyze bile size ‘O adamı bırakacak mısınız’ diye soracak. Vatandaş aç ama devletine de sahip çıkıyor.

Biz de Zafer Partisi olarak ilk gün açıkladığımız gibi Anayasamızın değiştirilmemesi Abdullah Öcalan'ın umut hakkıyla veya genel afla serbest bırakılmaması, PKK'lılara, FETÖ’cülere, IŞİD’çilere, uyuşturucu tacirlerine, tecavüzcülere af gelmemesi için bütün Türkiye'yi parlamentoya çevirmeye karar verdik. Sokaklar ve meydanlar vatandır. Biz de vatanı, vatanın sokaklarında ve meydanlarında savunacağız. Yasalara uygun şekilde Türk halkına kurulan komployu, Türkiye'nin sürüklendiği büyük tuzağı anlatacağız.

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   zafer-parti-vize-çöp

Tümü