ABD'nin BRICS ülkelerine yönelik tam teşekküllü bir ekonomik baskı kampanyası eli kulağında olabilir.
Trump, Kasım ayı sonunda BRICS ülkelerine, doların yerini alacak yeni bir para birimi yaratma ya da mevcut bir para birimini destekleme planlarını hayata geçirmeleri halinde %100 gümrük vergisi uygulama tehdidini yeniden paylaştı. Bu tehdidin yanlış öncüllere dayandığı, zira bu tür planların sadece grup tarafından ortaya atıldığı ve hiçbir zaman ciddi bir şekilde ilerletilmediği değerlendirilmişti. Kremlin'in resmi web sitesindeki konuşmalara atıfta bulunulan söz konusu analizde kanıtlandığı üzere Putin bile bu planları küçümsemiştir.
Gerçek şu ki BRICS, 2014'te Yeni Kalkınma Bankası'nı kurmaya karar vermesinden bu yana geçen on yılda elle tutulur hiçbir şey başaramadı; hatta geçen Ekim ayındaki Kazan Zirvesi bile, o dönemde burada ayrıntılı olarak açıklandığı üzere öncesinde yaşanan eşi benzeri görülmemiş abartıya rağmen başarısız oldu. Trump'ın ilk tehdidinden kısa bir süre sonra Hindistan Dışişleri Bakanı Dr. Subrahmanyam Jaishankar, ülkesinin dolarsızlaştırma planı olmadığını açıkladı ve bu son tehdidin ardından Rusya tarafından da yinelendi.
Her halükarda, Trump'ın neden iki ay sonra aynı tehdidi tekrarladığını merak etmekte fayda var; bu soruya, fentanil belasını durdurmasına yardımcı olmadıkları gerekçesiyle Kanada ve Meksika'ya %25, Çin'e ise %10 gümrük vergisi uygulamasından hemen önce geldiğini hatırlayarak cevap verilebilir. Dolayısıyla Pekin'in BRICS aracılığıyla dolara rakip olarak yuanı uluslararasılaştırmaya çalıştığı bahanesiyle bu tarifelerin Çin karşıtı boyutunu genişletmeyi planlıyor olabilir.
Grubun diğer ülkelerine gelince, ya bu amaçla Çin'le birlikte çalıştıkları ya da BRICS içinde yeni bir para birimi yaratmaya çalıştıkları bahanesiyle vaka bazında yaptırım uygulanabilir ve bu tür tehditler kendisine onlar üzerinde güçlü bir pazarlık kozu verir. BRICS iddiasının daha önce de gösterildiği gibi kanıtlanabilir bir şekilde yanlış olduğu göz önüne alındığında, Çin'in yuanı uluslararasılaştırmasına yardımcı olma bahanesiyle gümrük vergileri uygulamasına ilişkin ilk senaryo daha olasıdır, dolayısıyla en azından Hindistan hariçtir.
Elbette, ticaretle ilgili konuları müzakere ederken Çin'e başka şekillerde baskı uygulayabilir, ancak Hindistan'ın Çinli rakibiyle henüz çözülmemiş sınır anlaşmazlıklarının ortasında yuan'ı uluslararasılaştırmak için komplo kurduğunu iddia etmenin inandırıcı bir temeli yok. Diğer ülkelerin Çin ile böyle bir gerilimi ve para birimini dolar pahasına uluslararasılaştırmasının önünde engeller yok, dolayısıyla yakında bu bahaneyle gümrük vergileriyle tehdit edilmeleri mümkün.
Bu durumda, ekonomik olarak daha az güçlü ve siyasi olarak egemen olan bazı ülkeler, ABD'nin kendilerinden talep ettiği şeylere boyun eğebilir ve bu da ticaret ve yatırımlarını kademeli olarak Çin'den uzaklaştırıp ABD'ye doğru yeniden dengelemek şeklinde olabilir. Pratikte bu durum, ticaret ve yatırım anlaşmalarının yeniden müzakere edilmesinin yanı sıra, BRICS ülkelerinin Çinli işletmeler için gayri resmi olarak dostane olmayan bir ortam yarattığını görebilecek el altından yapılanlar da dahil olmak üzere, bunu gerçekleştirmenin diğer yollarına yol açabilir.
Kimse bunun hemen gerçekleşmesini ya da BRICS'ten çekilmeleri bir yana Çin'le ilişkilerinde bir kopuşa yol açmasını beklememeli, sadece Trump'ın az önce yeniden paylaştığı dolarsızlaştırma bahanesiyle onları gümrük vergisiyle tehdit etmesi halinde hedefleyeceği en mantıklı amacın bu olduğunu düşünmeli. Başka bir deyişle, ABD'nin BRICS ülkelerine karşı tam teşekküllü bir ekonomik baskı kampanyası başlatması yakın olabilir.
Yazan : Andrew Korybko
Gazeteci / Politik Analist
World Media Group (WMG) Haber Servisi