CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında, İBB’ye ait 879 aracın AK Parti’ye tahsis edildiğini belirterek İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e seslendi. Özel, “Sen, 2019 öncesine bakmıyorsun ya, neden? Çünkü adaletin peşinde, suçun peşinde, yolsuzluğun peşinde değilsin. O yüzden bir şey bulamıyorsun 2019’dan sonra. Sen ismin peşindesin ve Ekrem İmamoğlu’nun peşindesin. Suç arasan 2019’un öncesine gitmen lazım” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:
“19 Mart darbesinin üzerinden tam 90 gün geçti. Arkadaşlarımız dünya kadar iftiraya rağmen bir kuruşu bile ispatlanamayan bir yolsuzluk iddiasıyla içeride tutuluyorlar. Her gün televizyonlarda kendilerinin, yakınlarının, ailelerinin haysiyetiyle oynanıyor. Gözaltında günlerce tutuluyorlar. Çağrıldıklarında gidecekleri bir emniyet müdürlüğüne apar topar sabahın köründe tıkılıyorlar. Dört gün tutuluyorlar. Kimi bırakılıyor, üç gün sonra bir daha alıp dört gün daha aynı işkenceye tabi tutuluyor. Silivri'de zindanlarda, yüksek güvenlikli cezaevlerinde terör örgütünün, suç örgütlerinin başıymışçasına tecritte tutuluyorlar. Içlerinden çocuğu olanlar çocuklarıyla tehdit ediliyor. ‘Gel, şuraya imza at, çocuğuna kavuş. Yoksa 20 yıl göremezsin.’ Birbirlerine düşürmek için yalanlar, iftiralar söyleniyor. Hangisinin annesi yola gidemeyecekse 500 kilometre öteye o arkadaşımız yollanıyor. Hangisinin evladı, eşi ona ulaşamayacaksa 400 yüz kilometre öteye yollanıyorlar. 50 kişinin yatması gereken koğuşlarda 80 kişinin kaldığı, yer yatağında nöbetleşe yatıldığı, kendine ait yataklarının olmadığı koğuşlarda tutulup sonra hızla geri çağırılıp ‘Oraya mı gidersin, evine mi gidersin? Bence sen bu iftira metnine imza atarsın’ diyorlar.
“Ya aklınızı başınıza alacaksınız ya onu biz aklınıza getireceğiz”
Böyle bir zulüm varken CHP kendi doğrularından sapmadan, kendi tutarlılığını terk etmeden ama asla mücadeleyi bırakmadan ve bu Tayyip Erdoğan'ın ‘İç cepheyi güçlendirmek lazım, çatışmamak lazım’ derken bir yandan da bu zulme asla ve asla sessiz kalmayacaktır. Mücadelemizi sonuna kadar meydan meydan, miting miting, eylem eylem sürdüreceğiz. Ya aklınızı başınıza alacaksınız ya onu biz aklınıza getireceğiz.
“Özdağ’ın tahliyesi Zafer Partisi’ne hayırlı, uğurlu olsun”
Bir gözüm, Silivri'deki mahkemesindeydi. Geçen mahkemesine katılmıştım. Bugün Mansur Başkan hepimiz adına orada. Biz grup toplantısı için buradaydık. Aylardır büyük bir haksızlıkla Silivri'de tutulan ve bizim de her mitingimizde kendisine destek verdiğimiz Sevgili Ümit Özdağ'dan iyi haber var. Tahliye oldu. Zafer Partisi'ne hayırlı uğurlu olsun. Bunun önemli bir adım olmasını, şunu söylemiştim hep: Bir siyasi partinin genel başkanını alıp içeri atamazsınız. Bir siyasi partinin belediye başkanlarını, milletin ‘Yönetsin’ diye oy verdiklerini suçu ispatlanamadan asla içeri atamazsınız. Tayyip Erdoğan yıllarca yarıglandı ama bir gün gözaltına alınmadı. Yıllarca yargılandı, bir gün tutuklu yargılanmadı. Cezası onaylandığında bile evine polis gidip almadı. ‘Cezanız onaylandı. Buyurun, cezaevine teslim olun’ dendi. Davulla, zurnayla, konvoyla, mitingle gitti, teslim oldu. Dün kendisine yapılmayan zulmü, bugün genel başkanlara ve belediye başkanlarımıza yapıyor. Bunun için bir kez daha ki Ümit Özdağ'ın kararı bu açıdan önemli bir kazanımdır. Tüm siyasi tutsaklar için; hem Selahattin Demirtaş için hem Ekrem Başkan için, Figen Yüksekdağ için, tüm belediye başkanları, meclis üyeleri için tutuksuz yargılanma istiyoruz. Kendimize güvenimiz tam. TRT'den canlı yayın istiyoruz.
“Aracı teslim almayan, haberi olmayan, onunla bir ilişki kurmayan Utku Caner Çaykara içeride”
Pırıl pırıl belediye başkanlarımız, hangisini saysam diğerlerinin hatırı kalır ama en genç ikisini söyleyeyim. Gaziosmanpaşa, Avcılar ikisi de pırıl pırıl arkadaşlarımız. Sabahın köründe, biri beş aylık evli, evi basılarak, daha yeni taşınmış komşuları ‘Gel buraya’ deyip ev didik didik aranarak, insanlık onuruna aykırı şekilde içeriye atıldılar. Suçlama: Adayken daha sonra birlikte çalışmadıkları, eskiden AK Parti'yle çalışan bir müteahhit. Bu müteahhite demişler ki kendi ifadesi o: ‘Sen AK Partililere seçimde araba veriyorsun. Bu CHP'liler de yok. Gelince seni duman ederler, onlara da ver.’ Kendi ifadesiyle diyor ki ‘Ağabey 10 buraya verdiysem bir tane de bunlara yolladım.’ Arkadaşlarımız adayken ilçe başkanlığına, adayın resminin giydirildiği birer-ikişer araç verilmiş. Başkanların bunlarla teması yok. Daha sonra da ilişkileri yok. Araç gelmiş, giydirilmiş araç, ‘Bir iş adamı yolladı. Bir partili yolladı’ demişler. Bildiğiniz gibi kullanılmış, gitmiş. Bunun için aracı teslim almayan, haberi olmayan, onunla bir ilişki kurmayan arkadaşlarımız; Utku Caner Çaykara bunun için içeride. Diğeri de o kişi, kendinden önceki AK Parti belediye başkanının imzalayıp yolladığı AK Parti belediye meclis çoğunluğu elinde olduğu için Gaziosmanpaşa'da geçen bir karardan dolayı başkan içeride.
“Siz Gaziosmanpaşa’yı almadınız, yamyam gibi Gaziosmanpaşa’nın iradesine çöktünüz”
Başkan içeride. O belediye meclis grubu, kendi içinden bir AK Partili’yi seçiyor belediye başkan vekili diye. Düşünün, Gaziosmanpaşa'da millet oturmuş, karar vermiş, ‘Belediye Başkanı Hakan’ demiş. Kendinden önceki AK Partili’nin yolladığı, AK Partili komisyon üyelerinin onaylayıp meclise yolladığı, AK Partili belediye meclis üyelerinin oylarıyla geçmiş bir karardan Hakan'a tutuklama yapıyorlar. Yerine de Gaziosmanpaşa, ‘Hakan yönetecek’ diyor. Hala Hakan belediye başkanı, ünvanı o, maaşının üçte ikisi yatıyor. Vekil seçilecek, AK Parti çoğunluğuyla bir AK Partili’yi vekil çıkarıyorlar. Sonra da Sayın Erdoğan arıyor bu kişiyi, kahkahalar arasında gülerek tebrik ediyor, ‘Gaziosmanpaşa'yı aldık’ diyor. Siz Gaziosmanpaşa'yı almadınız. Gaziosmanpaşa'yı, Gaziosmanpaşalılar Hakan'a verdi. Siz yamyam gibi gittiniz, Gaziosmanpaşa'nın iradesine çöktünüz.
“İBB’nin 879 tane aracı Okçular Vakfı’nda, TÜGVA’da, AK Parti’de”
Şimdi bütün milletimizin gözünün içine bakarak öyle bir noktadayız ki bizim arkadaşların suçu neymiş; bu iftiracı adam güya bir-iki araba giydirmiş, AK Parti’ye yolladığı gibi bizimkilere yollamış, o araçlar kampanyada kullanılmış, belediye başkanı suçluymuş, içeride. 2019 yılı, Ekrem İmamoğlu İBB Başkanı olur, ‘Bir envantere bakalım, araçlarımız kaç taneymiş ve neredeymişler?’ Sonuç: 879 tane İBB aracı, İBB’nin kendisini ya da kiraladığı araçlar yok, belediye hizmetinde değil. Nerede bunlar? Okçular Vakfı'nda, TÜGVA’da, AK Parti’de, AK Parti Genel Merkezi’nde, AK Parti İstanbul il Başkanlığı’nda, AK Parti’nin İstanbul’daki çeşitli ilçe başkanlıklarında. Bunlardan sadece 59’una bakalım. Her birinin dökümü uzun uzun var.”
“Akın Gürlek sen sen yolsuzluğun peşinde değilsin, İmamoğlu’nun peşindesin”
Kürsüden 59 aracın plakalarının, modellerinin ve tahsis edilen kurumların listesinin yer aldığı fotobloku gösteren Özel, şunları söyledi:
"59 tanesi AK Parti İl Başkanlığı’nda bu araçların. Damatların, kızların, oğlanların vakıflarında bolca araç var. Böyle en tepedekiler çoğunlukla kendileri tarafından kullanıyorlar, vakfın başkanı olarak. 879 tane araç. Örneğin bu araçlardan bir tanesi. 34 NU 3819. Renault, Fluence binek oto. Tahsis tarihi 2019, 7 Şubat. Ak Parti İl Başkanlığı’na verilmiş. Ne zaman kullanılacakmış? ‘Seçim süresince’ yazıyor. Belediyenin aracını, belediyenin şirketten kiraladığı aracı AK Parti İl Başkanlığı’na seçim süresince, pek çoğu 18-20 ay boyunca... Bakın, Gaziosmanpaşa’nın yeni belediye başkanı var ya, 10 yıl boyunca hiç çalışmadan bankamatik memuru olarak İBB’den maaş almış, o da ispatlı. Şimdi buradan Akın Gürlek’e söylüyorum: Sen, 2019 öncesine bakmıyorsun ya, neden? Çünkü adaletin peşinde, suçun peşinde, yolsuzluğun peşinde değilsin. O yüzden bir şey bulamıyorsun 2019’dan sonra. Sen ismin peşindesin ve Ekrem İmamoğlu’nun peşindesin. Suç arasan 2019’un öncesine gitmen lazım.
“Akın Gürlek 2019 öncesine gitse 879 arabanın AK Parti siyasetine emanet olduğunu görecek”
2019 öncesine gitse Akın Bey ne görecek? Ekrem İmamoğlu’nun gelir gelmez Teftiş Kurulu’na bir yazı yazdığını, Teftiş Kurulu’nun 879 arabayı bulamadığını, arayınca bunların kiminin AK Parti Genel Merkezi’nde, kiminin o vakıfta, bu vakıfta, AK Parti siyasetine emanet olduğunu görecek. Bu arabaların bazılarının konu gündeme gelince hemen getirilip bırakıldığını, bazılarının Teftiş Kurulu’nun raporundan sonra geldiğini ama bazılarının Teftiş Kurulu’nun Bakanlığa yazı yazmasından, Bakanlığın da aracın peşine düşmesinden bir ay sonra ancak geri geldiğini görecek. Bunlardan bir tanesi lüks bir araç, Opel Insignia.”
“Bu rezilliğin içinde bizzat kendin varsın”
Bu kez de kürsüden İBB Sorşuturma Raporu’nun Teftiş Kurulu Başkanlığı’na ait 34’üncü sayfasının fotoğrafını gösteren Özel, 34 NZ 2301 plakalı araca ilişkin şunları söyledi:
“Kime tahsis edilmiş? Akın Gürlek’in kendisine. Hem de en son o teslim etmiş arabayı. 34 NZ 2301 plakalı Opel Insignia arabasına, İBB tarafından verilip de bu araca 540 gün boyunca bindiniz mi? Bindin. OGS’sini, HGS’sini, benzinini ve şoförünü, bakım masraflarını hepsini İBB karşıladı mı? Karşıladı. Bir müteahhidin bir belediye kampanyasına araç yollamasından belediye başkanı tutukluyorsun. 11 belediye başkanımız tutuklu eften püften. Bu rezilliğin içinde bizzat kendin varsın. Ondan 2019’un öncesine gitmiyorsun. Şu kadarını söyleyeyim: CHP’li belediyelerden CHP’nin ne il başkanlığına ne ilçe başkanlığına ne bir başka yere ta beş yıl önce ‘İstanbul İl Başkanlığı’na bir araç tahsisliymiş Beşiktaş’tan’ dediler, Emniyet’in kullandığı koruma aracı çıktı. Ondan bile bir siyasi tahsis çıkmadı. Emniyet’in dört şoförünün istediği koruma aracı çıktı. CHP’de bu işler asla ve asla yaşanmazken AK Parti burasına kadar içinde, içinde olanlardan bir tanesi de bir araba için belediye başkanı tutuklayan Akın Gürlek.
“Tuz kokmamış, kokmuş bir şeyi tuzluğun içine koymuşlar, tuz diye yutturmaya çalışıyorlar”
Akın Gürlek’in 87 yıl boyunca alacağı bütün maaşları harcamayıp, biriktirip verse alabileceği bir lüks yat gezdiğini biliyorum, ispatı elimde, inkar etmesini bekliyorum. Akın Gürlek’in ‘korunması gereken kültür varlığı’ olarak geçen, Maliye Hazinesi’ne kayıtlı, İstanbul Öngörünüm Boğaziçi bölgesinde, ‘İmar mevzuatına aykırı ekleri var’ diye tutanak tutulmuş bir evin kendisine tahsis edildiğini, aşırı lüks döşendiğini, kurşun geçirmez camlarla donatıldığını, projede olmayan havuz yapıldığını, yakınları, korumaları, şoförleri için kaçak müştemilat inşaatı yapıldığını biliyorum, inkar etsin, açıklamayı bekliyorum. Hodri meydan. Bu kadar açık, bu kadar net. Tuz kokmuş diyeceğim. Tuz kokmamış, kokmuş bir şeyi tuzluğun içine koymuşlar, tuz diye yutturmaya çalışıyorlar.
“Yaptıklarınızın açtığı yoldan yarın başkası yürür, bir taneniz dışarıda kalmaz”
Buradan AK Parti’nin vicdan sahibi siyasetçilerine sesleniyorum: Şu kadar vicdanınız varsa, 879 araba partinize tahsis edilmiş, açıp bakan yok. Seçimde bir buçuk ay bir Peugeot Partner kullanılmış diye belediye başkanı görevden alıyorsunuz. Başkanın haberi yok, ilgisi yok. Bu kadar zulüm, bu yaptıklarınızın açtığı yoldan yarın başkası yürür, bir taneniz dışarıda kalmaz. Bu kadar haksızlık, bu kadar hukuksuzluk, bu kadar vicdansızlık; hâlâ hiçbir şey yokmuş gibi yüzümüze bakıyorsunuz ya vallahi bu da bu kadar büyük bir yüzsüzlük. Yazıklar olsun.”
World Media Group (WMG) Haber Servisi