1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü Kutlu Olsun… (World Media Group)

Her üretim şekli, altyapısal olarak yeni bir ekonomik dizilişi ortaya çıkarırken; düşünsel, sosyal, siyasal ve kültürel değişimleri de tetikler.

23:37:17 | 2024-04-30

I.Sanayi Devrimi ve buharın üretimde kullanılmaya başlaması sonrasında yaşanan süreci göz önüne getirdiğimizde; siyasal ölçekte, coğrafyalardaki uluslaşma süreçleri, imparatorlukların ortadan kalkması sonucunu doğurdu. Ardı sıra; sosyal yaşamda bir dizi değişim ve devrim hayata geçti. Topraklarından koparılarak kentlerin çevresinde Gettolara yerleşen bu yeni sınıf proletaryaydı. Kır’larından koparak kentlerin dışındaki madenlerin ve fabrikaların periferine aileleriyle birlikte yerleşen bu yeni sınıf dünyayı değiştirecek ve dönüştürecek tek güç olarak tarih sahnesindeki yerini alıyordu. Emile Zola’nın “Germinal” eserinde bu durum son derece edebi ve gerçekçi bir şekilde anlatılmakta.

1800’lerden 1900’lere üretim sisteminde binlerce yıl süren tarımsal yapılanma / din tarım toplumu- kol ile kas gücüne dayanan - üretimden kopuşun adım adım gerçekleşmesi sonrası; üst felsefi planda; pozitivizm ve modernizm yaşamın en küçük hücrelerine kadar hayata geçti. Ağır sanayide yalnızca yetişkin erkek iş gücü yeterli değildi. Bu tarihlerde; mavi yakalı kadın ve çocuk işçileri de madenlerde, demir çelik fabrikalarında ve ağır sanayi de görüyoruz.

Sanayi Devrimi sonrası; makinelerin devreye girmesi, kas ve kol gücüne ihtiyacın ortadan kalkacağı ve işsizliğe yol açacağı inancını ortaya çıkarmıştı. Bu durum Proletarya içerisinde ludist hareketin – makine kırıcıların- ortaya çıkmasına yol açmıştı. Ancak beklenenin tam tersine bir durum ortaya çıktı. Ağır sanayi daha fazla işçiye ihtiyaç duydu. Bu daha fazla köyden kente göç ve daha fazla sanayi işçisi demekti.

Günümüzde ise; Endüstri 4. Aşamaya geçiyor ve –yapay zeka, nesnelerin interneti – / IOT- arttırılmış gerçeklik- dijital fabrikalar kavramları çok sık dillendiriliyor. Yeni bir çağ başlıyor. Bu çağ geçmiş literatürle mavi yakalı işçilere değil beyaz yakalı işçilere göz kırpıyor. Siyasal oluşumlarımızı, Sivil Toplum Örgütlerimizi, İş dünyamızı, Kitle iletişim araçlarımızı ve üniversitelerimizi buna göre şekillendirmemiz gerekiyor. Tabi aralarındaki iletişimi de kurarak ekosistemi yeniden kurgulamamız gerekiyor. Yoksa bir çağı daha “es geçerek” orta çağda üç yüzyıl takılıp kaldığımız gibi bu çağda da bir 300 yılı heba etme riski ile karşı karşıyayız.

2021 yılında “verilerin” elli misli artması bekleniliyor. İnsanlık tarihinde ne siyasal ne kültürel ne ticari hiçbir şey on yılda elli misli artmadı. Önce hız artardı ve hızlanırdık. Geleceğin endüstrisi ve dolayısıyla “işçi sınıfı” çok hızlı bir şekilde farklılaşıyor ve daha hızlı değişim geçirecek. 1800’lü yılların “işçi sınıfı” algılayışı ile 1900’lü yılların örgüt anlayışının bu değişimi kavraması zor ve zor olduğu kadar olanaksız.

Geleceğin sanayi işçileri bugünkü gibi olmayacak; geleceğin çok karmaşık fabrikalarında insanların ve robotların yan yana çalıştığı ortamlarda farklı bir iş yaşamı ortaya çıkacak. Endüstri yeni bir döneme evriliyor ve iki büyük vaatle bunu gerçekleştiriyor. Biri çok insancıl bir vaat; insanın eğitimini, bilgisini, öngörü kabiliyetini, takım çalışmasını, problem çözebilme kabiliyetini ve program analizi kabiliyetini kullanmasını amaçlaması. İkincisi de daha az enerji ile daha fazla üretmeyi hedeflemesi.

Şu anda bu yeni endüstriyi – buna endüstri 4.0’da diyebiliriz- uygulayan ülkeler robotlarla üretim yapıyorlar. Artık bu fabrikalarda insan etkisi çok az, sadece yüzde 25... Bu yüzde yirmi beş; satış, muhasebe, pazarlama, programlama, mühendislik gibi meslekler. Hata oranı yok denilecek kadar az. Çünkü insanı sistemden çekmişler ve sistem mükemmel çalışıyor.  

Teorik olarak “işçi sınıfı iktidarı” olan Çin’in robotlaşma hızı batıdan daha yüksek. Peki bu durum Çin’in işsizlik sorunu yaşamasına sebep oluyor mu? Çin İstatistik enstitüsünün son on yıllık verilerini incelediğimizde 4.1 – 6.2 arasında işsizlik oranlarının dalgalandığını görüyoruz. Toplumu derinden sarsacak bir işsizlik oranı söz konusu değil.  

Yine 10 yıllık istatistikleri incelediğimizde Endüstri 4.0’ın merkezi Almanya’da sürpriz bir durum var. İşsizlik oranlarında düşüş var. Son on yıllık dönemde – ki bu dönem Endüstri 4.0’ın – ivme kazandığı dönemdir. 2010 yılında yüzde 8.9 olan işsizlik oranı, 2021 yılında 6.1’e gerilemiş görünüyor.  

İşsizlik değil de tam tersi istihdamdan artışından bahsediyoruz. Su buharı bulunduktan sonra, elektrik bulunduktan sonra işsizlik olmadı, dijitalleşmeden sonrada olmayacak. Bilgisayarlardan sonra bile on beş – yirmi tane yeni meslek ortaya çıktı. Endüstri 4.0 sürecinin 2050 yılına kadar kodlama ile ilgili yüz yeni meslek ortaya çıkaracağı ve işçi sınıfının yaşam tarzından karakteristik yapısına kadar bir dizi değişimin daha gündeme geleceğini de belirtelim. Klasik tanımlama ile ifade edecek olursak Önümüzdeki 30 yılda; “mavi yakalı” el emeğine dayalı işçilerden; “beyaz yakalı” kafa emeğine dayalı işçilere yoğun bir geçiş yaşanacak. Sınıfsal tespitler yapılırken bu değişimi hesaba katarak yapılması ve bunun üzerine siyasal, sosyal, kültürel ideolojik teoriler inşaa edilmesi daha sağlıklı sonuçlar ortaya çıkarır.

Bizde ise durumun olumlu geliştiğini söyleyemiyoruz. Yukarıda bahsettiğimiz kendini geliştirmiş genç kuşak “beyaz yakalı” birikimli gençlerin 250 bini geçtiğimiz yıl yurtdışına gitmiş. Hatrı sayılır oranda “beyin göçü” vermişiz. Bu göçü durduramadığımız ve ülkeyi bu gençler için cazibe merkezi haline getiremediğimiz sürece ne desek ne yapsak karşılıksız kalmaya mahkum !!!

Emeğiyle hayatını ikame ettiren herkesin

1 Mayıs emek ve dayanışma günü kutlu olsun…

Yazar :World Media Group Genel Yayın Yönetmeni Ilker Kaplan

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   emek-dayanisma-bir-mayis

Tümü