Bahçeli Hamasete Devam Ediyor

Bahçeli Hamasete Devam Ediyor : 81 Düzce'den Sonra 82 Kıbrıs Olmalıdır. Bahçeli KKTC seçimlerine ilişkin olarak "Kıbrıs Parlamentosu acilen toplanmalı seçim sonucu ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyetine katılma kararı almalıdır" dedi.

16:24:36 | 2025-10-21

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, KKTC seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmesinde "Kıbrıs Parlamentosu acilen toplanmalı seçim sonucu ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyetine katılma kararı almalıdır" ifadelerini kullandı. Kıbrıs'ın önemine vurgu yapan Bahçeli  "81 Düzce'den sonra 82'nin KKTC olması artık hayat memat konusudur!" dedi. 

KKTC'de pazar günü gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin resmi olmayan sonuçlarına göre Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) lideri Tufan Erhürman, oyların yüzde 60,32'sini alarak seçimi kazandı. Türkiye hükümeti, KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki devletli çözümü savunan Ersin Tatar'ı destekliyordu. 

Vatandaşlarının büyük kısmının yurt dışında yaşadığı KTTC'de seçim katılım oranı yüzde 64,87 olarak kaydedildi. 2020'de Ersin Tatar'ın Cumhurbaşkanı olarak seçildiği seçimlerde katılım oranı 67,29 idi. 

TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkan satır başları şu şekilde:

 

"Aydınlığın sürekli olarak hem ışık hem de ısı üretmesi, milli birlik ve kardeşliğin toplumsal uzlaşması ve dayanışmanın varoluş enerjisine doğrudan doğruya bağlı olmayı hedefliyoruz.

Evvel emirde söylemek ve üzerinde durmak istediğim birinci hakikat şudur: Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün öz vatanıdır. Federasyon tez ve tekliflerinin geçerliliği ve geleceği kesinlikle yoktur."

"Kıbrıs milli davamızdır"

 

"Kıbrıs millî davamızdır; muhterem ecdadımızın alın teri, göz nuru, gönül suru, hatıra ve hafıza yurdudur. Bu haklı ve hakikatli davadan geri dönüş kat’iyen yoktur.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 6. Cumhurbaşkanı’nı seçmek maksadıyla geçtiğimiz pazar günü Kıbrıs Türkleri sandık başına gitmişlerdir. Seçmen sayısının 218.313 kişi olduğu bu seçimde, katılım oranı yaklaşık %62,83 düzeyinde gerçekleşmiştir.

Bu suretle Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman, kullanılan oyların %62,80’ini alarak yeni Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne saygı, şükran ve takdirle anılacak hizmetleri geçen Sayın Ersin Tatar ise kullanılan oyların %35,77’sini alarak bu demokratik yarışta maalesef geride kalmıştır."

"KKTC Türkiye'ye katılmalı"

"Seçimlerin geçici sonuçları belli olur olmaz, kamuoyuyla şu görüş ve değerlendirmemi paylaştım:

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılmış olan seçimin sonuçları, çok az bir katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türkü’nün kaderi, bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır.

Seçim sonucu, Seçim Kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Parlamentosu acilen toplanmalı; seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.

Bununla birlikte, geride kalan haftada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi’nde “Kıbrıs sorununa iki devletli çözüm” konulu öneri oy çokluğuyla kabul edilmişti. Cumhuriyet Meclisi’nin iradesi, federasyon değil; egemen eşitliğe dayanan iki devletli çözümün sağlanmasıdır.

Anılan yaklaşımla bizim ortaya koyduğumuz görüş arasında esasen hiçbir fark yoktur.

“Cumhur İttifakı’nda çatı uçtu, vazo çatladı, anlaşmazlıklar sertleşti, görüş ayrılıkları ayyuka çıktı” iddiaları ne kadar yaygın ve yoğun olsa da, Türkiye’nin hak ettiği huzurlu, güvenli ve refah dolu günlere ulaşıncaya kadar çatlama, patlama, uçma, kaçma veya niyet okuyuculuğundan mülhem abuk subuk ifadeler hükümsüz, itibarsız ve asılsızdır.

Fakat herkesin aklını başına alarak Kıbrıs’taki seçimleri iyi okumasını; federalizme giden, mayınlarla dolu güzergâhın ülkemize ve bölgemize nasıl yansıyacağını dikkatle tefsir etmesini halisane temenni ediyorum."

"81 Düzce'den sonra 82 Kıbrıs olmalıdır"

"Meselenin demokratik haklarla ve sandığa saygıyla alakası hiç yoktur. Zira mesele; vatan meselesidir, millet meselesidir, beka meselesidir, güvenlik meselesidir, onur ve şeref meselesidir. KKTC parlemantosu toplanmalı ve Türkiye'ye katılma kararı almalıdır. 81 Düzce'den sonra 82'nin KKTC olması artık hayat memat konusu haline gelmiştir.

Azgın treni görür. Adeta kalıcı, adil ve sürdürülebilir barış ile huzurun sağlanması için, egemen eşitlik temelinde iki devletli bir çözümün vasat ve varlık bulması kaçınılmazdır. Federasyona dümen kırmak demek, Kıbrıs Türklüğünü asimilasyon çarkında israf etmek, millî ve hukukî kazanımları tırpanlamak demektir. Buna da hiç kimsenin, hiçbir siyaset önerisinin hakkı yoktur.

Hatta bırakınız hakkı olup olmadığını; Kıbrıs Türklüğü’nün Türkiye Cumhuriyeti ile ortak geleceğini darboğaza sokmanın ihanet ve cinayet olacağını bilmek ve görmek mutlak bir gerekliliktir. Güvenlik garantileriyle Kıbrıs’taki Türk askeri varlığını, federasyon gevelemesiyle tartışmaya açmak için müsait zaman ve zemin kollayanların çabaları boşuna, hevesleri beyhudedir.

Tarihî ve millî bir hakikatin hile ve hıyanetle, dış bağlantılı ayak oyunlarıyla, Rumlara şirinlik yapan ucuz numaralarla tahribi diye bir şey söz konusu dahi edilemeyecektir. Bunun önündeki aşılamayacak bariyer; tarihtir, çekilen acılardır, Türk milletinin egemen ve yüce mazisidir."

"Kıbrıs Türk'tür"

"Kıbrıs, bir adadan çok daha ötesidir. Kıbrıs; Doğu Akdeniz’deki sancak, Türk milletinin can damarı, Türk istiklâl ve varoluş ruhunun siyasî, stratejik ve jeopolitik misyonudur. Kıbrıs’ın güvenliği ve geleceği, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği ve geleceğiyle bir ve aynıdır. Bu kapsamda, Kıbrıs Türk’tür; hep de böyle kalacaktır.

Kıbrıs Türklüğü’nün arasına yuvalanan mandacı ve teslimiyetçi kimi EOK ve Enosis muhibleri, şahsımı ve partimizi hedef alarak “size ne sonuçlardan, sizi neden ilgilendiriyor” demek suretiyle ağız ve ahlak bakımından seviyesiz ve dibe batan birer evriye hâline geçmişlerdir. Bu gafiller iyi dinlesin:

Nasıl olsa beş parmak dağlarında dökülen kanlar sizin değil; nasıl olsa Akdeniz’de yankılanan çığlıklar sizden çıkmadı; nasıl olsa “gelene ağam, gidene paşam” demeye alışkınsınız. Hamdolsun tarihsel hafızada taşıdığımız vatan topraklarıyla bağımızı ve ilgimizi manen, fikren ve hasretle hiç kesmedik.

Çünkü biz Kıbrıs’a bakınca vatan görüyoruz. Çünkü biz “Kıbrıs” denildi mi akan suları durduruyoruz. Çünkü biz Kıbrıs gündeme geldi mi 1571’den itibaren Türk milletinin hâkimiyet, haysiyet, asalet ve adaletiyle sivrildiğini anlıyor, anlatıyor ve bununla da övünüyoruz. Kıbrıs’taki seçimlerden “size ne diyenler”in, kimin kundağına sarıldığı veya kimin beşiğinde sallandığı beni ilgilendirmez. Ama biz, vatanı namus bilen; Kıbrıs’ı da namus bilen soylu bir duruşun, sorumlu bir duyuşun, bıçkın ve ülkücü seslenişiyiz. Bu seslenişin inanmış, müellif-müteahhis neferleri olmayı bir hak olarak nesiller boyunca sürdüreceğiz."

Gazze mesajı

"Değerli dava arkadaşlarım, söylemek ve üzerinde durmak istediğim ikinci hakikat şudur: Gazze’de özelde Gazzelilerin, genelde ise Filistin halkının hakkı iadesidir. 1967 sınırlarıyla iade edilmiş, başkenti Doğu Kudüs olan; coğrafi bütünlüğü sağlanmış, bağımsız ve egemen Filistin Cumhuriyeti’nin kurulması ve Birleşmiş Milletler nezdinde tam üyelik statüsünün elde edilmesi bir lütuf değil, hakkın ve hakikatin gereğidir. Zorbalığa ve istilâlara yaslanarak bu hakikati çiğnemek, bu hakikatin üzerine basarak geçmek tıpkı bu bayrak gibi ters dönecek; siyonist-emperyalist kumpası boşa düşürecektir."

İsrail'in ateşkes ihlalleri

"Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde Türkiye ile birlikte Katar, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ara buluculuğu, garantörlüğü ve imzasıyla hayat bulan deklarasyon, bir başka ifadeyle niyet metni veya mektubu, hukuken bağlayıcı olmayabilir; fakat ahlaken bağlayıcı mahiyettedir. Ne var ki Hamas ile İsrail arasında varılan geçici ateşkes kararı henüz kalıcı ve kesin bir bağlayıcılığa kavuşmamıştır; beklendiği gibi İsrail’in ateşkes ihlalleri peyderpey görülmeye başlanmıştır.

CHP'nin ülkemizi sürekli dışarıdan şikayet etmesi anlaşılır gibi değildir."

"İmralı sözünü tuttu"

"Son günlerde Terörsüz Türkiye adımları yıpratılmaktadır. Son günlerde bir komplo mekaniği devreye sokuldu.

İmralı sözünü tutmuştur. Örgütün tüm bileşenleri silahları bırakmalıdır. 

Terörsüz Türkiye'yi bozmak istiyorlar. Siyasi ihtiraslarla aşırıya kaçmak bir şey getirmez. 

Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Terörsüz Türkiye hedefimiz, bu bütünlüğü korumak, kollamaktır. Son günlerde terörsüz Türkiye adımlarını yıpratmak, yıkmak ve yıldırmak üzerine kurgulanmış, farklı gerekçelerle ilerletilen komplo mekaniği devrededir. Türk milletinin sinir uçlarına dokunan söz, iddia ve ihtiraslı istekler, barış, huzur ve kardeşlik ortamını sulandırmaya matuftur. Terörsüz Türkiye bölünmüş, bölünmesi hayal edilmiş, çatısı çökmüş bir Türkiye'nin kisvesi, gizli sığınağı değildir. Hizmet edenler, tarih ve hukuk huzurunda kaçamayacakları mükellefiyet altındadır. Kervan yoldayken olmayan ganimetin paylaşım telaşına düşmek, iyi niyetle izah edilemeyecek sapmadır. 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerleriyle Türk milletinin birliğini, dirliğini ve dayanışma azmini kıracak hiçbir dayatma veya teklifin geçerliliği ve konuşmaya değecek tarafı yoktur. Olması düşünülemez! 

Milletimiz bellidir, adı Türk milletidir. Ne yapacaksak bu millet gerçeğinden ilham olarak yapacağız. Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Devlete ortak koşmak, otorite paylaşımını ümit etmek, demokrasiyi ufalayarak özerkliğe kılıf aramak sonu uçuruma açılan kontrolsüz araçlardır. 

Anaysa'nın 66. maddesiyle ilgili polemik yapmak, zemin yoklamak abesle iştigaldir, sonu hüsrandır."  

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   bahceli-aciklama

Tümü
G-E326TP51F5