17 . Kent Lokantası Silivri'de

TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kent Lokantalarının 17’cisini Silivri’de açtı. Kent lokantalarının emeklinin, öğrencinin, işsizin onuru olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Bugün bu canım coğrafyada, dünyada zenginliğin konuşulması gereken bu güzel Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde yoksulluğa mahkum edilen on milyonlarca yurttaşın hakkını almaya geldiği yerdir kent lokantası. Onun için çok değerli” dedi.

20:28:52 | 2025-02-18

“Ama bu arkadaş, bu dönemin yöneticileri meseleye şöyle bakıyor” diyerek iktidar yöneticilerini hedef alan İmamoğlu, “Ekrem İmamoğlu o partiden; ona bakma. Bu, bu partiden; her şeyi ver. Hem de usulsüz ver. Yargı mı? Buna usulsüz uygula, siyaset yasağı ver! Bundan sonra ben diyorum ki, bu yolculukta ‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!’ Böyle bir atasözü yok; yalan. Değiştirdim: Bu ülkede, bu canım topraklarda, bu cennet vatanda, Mustafa Kemal Atatürk'ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti'nin içinde bulunan 86 milyon insanımızın yaşadığı bu topraklarda net bir atasözü var: Bu ülkede yalan söyleyeni dokuz köyden kovarlar, yalan söyleyeni. Onun için bize yalan söylemeyin kardeşim. Ne yapıyorsanız mertçe yapın, mertçe mücadele edin.” Mertçe mücadelenin yerine neresi biliyor musun? Aha burası, aha bu meydan, Silivri. Mertçe mücadelenin şekli ne biliyor musun? Kent Lokantası açmak. Biz onu yapıyoruz. Sen de bizimle mertçe mücadele et. Onun da yeri sandıktır. Biz seni sandığa her gün davet edeceğiz, her gün. Niye biliyor musun? Millet hakkını senden de alacak, millet yaşadığı bu zorlukların hesabını senden de soracak. Nerede? Demokrasinin kutsal hazinesi o sandıkta, sandıkta” ifadelerini kullandı.

“Bu güzel ülkede, çok güzel anlar yaşayabiliriz” diyen İmamoğlu, “Ama ne yazık ki her gün, her saat onur kırıcı, insanlarımızın umudunu yerle bir eden, hakkın-hukukun çiğnendiği, insanların itibarlarının zedelendiği, adaletin yok sayıldığı, yargının ne yazık ki birilerinin silahı gibi kullanılması yönünde çalışmaların yapıldığı her gün, İstanbul'da birisinin, bir kişinin bir gündemi var. O da ne biliyor musunuz? Ekrem İmamoğlu. O kişiyi biliyorsunuz değil mi? Ben de diyorum ki, ‘Yahu Allah aşkına; bu memleketin onlarca derdi var, onlarca sıkıntısı var. Sen bunlarla ilgilenmiyorsun, bu sorunları çözmek için… Ekonomi, adalet, işsizlik, işsizlik, istihdam, mülakatı kaldırmak, sağlık, eğitim, çevre… Yani o kadar konu var ki… Deprem bölgesinde verdiğiniz ama yerine getiremediğiniz sözler, birçok konu... Bunlarla ilgilenmeyip, muhtemelen gece yatıyor rüyasında Ekrem İmamoğlu, sabah kalkıyor Ekrem İmamoğlu. Güne başlarken ilk talimatlarını Ekrem İmamoğlu üzerinden veriyor. Böyle yapıyor. Bunu görüyorum, hissediyorum, yaşıyorum” şeklinde konuştu.

***

TAKSİCİLER ESNAF ODASI DAVA AÇTI: İBB’NİN 2.500 YENİ TAKSİ PLAKASI İHALESİ DURDURULDU

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul'daki taksi hizmetlerini genişletmek amacıyla 2.500 yeni taksi plakasını hizmete sunmak için planladığı ihalenin ilk etabında 150 taksi plakası için 18 Şubat 2025’te ( Bugün) ihale düzenlemeye hazırlanıyordu. Ancak, İstanbul Taksiciler Otomobilciler Esnaf Odası tarafından açılan dava sonucunda yürütmeyi durdurma kararı çıktı.

TAKSİCİLER ODASI YARGIYA BAŞVURDU

İstanbul Taksiciler Otomobilciler Esnaf Odası, ihale sürecinin iptali ve yürütmenin durdurulması için mahkemeye başvurdu. Davacı taraf, İBB'nin taksi plakalarını 29 yıl süreyle ihale etme yetkisi bulunmadığını ve bu sürecin hukuka aykırı olduğunu öne sürdü. İstanbul 14. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma talebini önce reddetti. Ancak İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdari Dava Dairesi, yapılan itirazı değerlendirerek yürütmenin durdurulmasına karar verdi.

MAHKEMEDEN YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI

Mahkeme kararında, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında belediyelerin taksi plakalarını en fazla 10 yıl süreyle kiralayabileceği, ancak İBB’nin 29 yıl süreyle ihale yapmasının hukuka aykırı olduğu vurgulandı. Mevcut taksi plakalarının süresiz kullanım hakkı olduğu düşünüldüğünde verilen bu karar, uygulamadaki çelişkiyi bir kez daha gözler önüne serdi.

SÜREÇ NETLEŞTİĞİNDE İHALEYE ÇIKILACAK

İhale kapsamında her bir taksi plakasının muhammen bedeli 4 milyon 250 bin TL + KDV olarak belirlenmiş, geçici teminat bedeli ise 127 bin 500 TL olarak açıklanmıştı. Ancak mahkemenin kararı sonrası ihale süreci şimdilik askıya alındı. Dava konusu işlemin yargılanmasına ilgili İdare Mahkemesinde devam edilecek. İBB, mahkeme kararının ardından süreç netleştiğinde ihaleyi gerçekleştirecek.

***

DEMOKRASİNİN BİZE BAHŞETTİĞİ EN GÜÇLÜ YER SANDIK

TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri’de STK üyeleriyle bir araya geldi. Yöneticiler olarak vatandaşlara hizmet etmek üzere göreve geldiklerini vurgulayan İmamoğlu, “Biz, size hizmet ediyoruz. İstemediğiniz zaman da gitmek zorundasınız. Siz seçilirken, ‘Seçildin, hayırlı olsun’ demedik mi? Dedik. E biz seçildik, ‘Haydi görevden alın!’ Ne oldu? 13 bin fark 806 bin oldu. Sonra 1 milyon oldu. Şimdi sayamayacağın kadar olacak. Onun için ‘İnsanların, vatandaşın iradesine ben baskı kurarım, set koyarım’ falan filan; geç. Devlet baki, bu ülke baki; insan fani. Bunu unutma. İnsan fani. Yani bu ‘saltanat maltanat işleri Sultan Süleyman'a kalmadı’ diye güzel bir söz vardır. Fani olduğunu unutma. Ama devlet baki. Bu canım bayrak, insanlık var oldukça dalgalanacak gökyüzünde. Meselenin özü bu kadar basit. Verdiğimiz mücadele bu. Başka bir mücadelemiz yok” dedi.

Ülkenin gerçek gücünün vatandaşların hep beraber ayağa kalkmasıyla sağlanacağının altını çizen İmamoğlu, “Bu ülkenin gerçek gücünü birlikte olarak göstereceğiz. Milletimizin, demokrasinin bize bahşettiği en güçlü, kimsenin karışamayacağı yer de sandık. Sağlıklı bir biçimde sandığa gideceğiz. Ve sağlıklı bir biçimde gittiğimiz sandıkta, ülkenin geleceğini hep birlikte inşa edeceğiz. Yapmak istediğimiz bu. İstanbul, bizim ortak evimiz. Burayı güzel hale getirmek istiyoruz. Ama artık Türkiye, vatanımızı güzel bir alan haline getireceğiz. Bu büyük milletin hakkıdır. Ve dayanışmanız çok önemli. Dayanışmanız baki olsun. Dayanışmanız, güzel ve güçlü olsun. Bu dönemde yaşadığımız bütün kötü olaylar, bütün kötü vakalar hepimize ders olsun” diye konuştu.

SİLİVRİ / İSTANBUL

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri ziyaretinin ikinci ayağında sivil toplum kuruluşu (STK) üyeleriyle bir araya geldi. Silivri Belediyesi Yaşar Kemal Sergi Salonu’nda düzenlenen buluşmada, sırasıyla; Anadolu İl Dernekleri Federasyonu Başkanı İrfan Yıldırım, Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. Demokrasinin, fikir beyan etme ve eleştirme kavramlarını bünyesinde barındırdığını belirten İmamoğlu, “Demokrasiyi ne kadar güçlendirir, ne kadar güzelleştirirsek, toplumdaki huzuru ve mutluluğu da o kadar güçlü hale getiririz. O bakımdan işte bu bir araya gelişleri ne kadar nitelikli ve kaliteli, sürdürülebilir, amasız, fakatsız, benden, senden, ‘Ben onu sevmiyorum.’ Niye? ‘Beni eleştiriyor’ vesaire falan demeden… Fikir hürriyeti, konuşma özgürlüğünün kısıtlanmadığı bir ortamın varlığı, aslında hepimizi güçlendiren bir mekanizma. İşte o demokrasi” dedi.

“STK’LARIN KAPILARINA KİLİT VURULMAYA ÇALIŞILAN BİR DÖNEMİ YAŞIYORUZ”

STK’ların bu kapsamdaki önemine dikkat çeken İmamoğlu, “Son dönemde Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarının çürütülmeye, içi boşaltılmaya, engellenmeye, hatta kapılarına kilit vurulmaya çalışılan bir dönemi yaşıyoruz. STK’ların güçlendirilmesi yerine, kapısına kilit vurmak. Ya da ‘Açık olsun ama bana bağlı olsun. Ben ne diyorsam onu yapsın!’ Hâlbuki STK’lar, dünyanın güçlü demokrasi ve yönetim sistemi olan ülkelerin en dinamik, en ana omurgası halindedir. Bakın siyasi partiler demiyorum, sivil toplum kuruluşları… Çünkü sivil toplum kuruluşları, uyarıcı mekanizmalardır, önerici mekanizmalardır. Yöneticiyi, seçilen, seçilmiş insanları kendine getirir. Onların o pür dikkat hali, sizi takip eden, denetleyen, öneride bulunan o vücut bulmuş hali, demokrasinin teminatı olduğu kadar hizmet kalitesinin, siyaset kalitesinin, hatta siyasi siyasetçi kalitesinin de teminatıdır” diye konuştu. Bu anlamda STK’ların Silivri’nin, İstanbul’un ve Türkiye’nin inşasında çok önemli olduğunun altını çizen İmamoğlu, “İşte tam da bu misyonla Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İlişkiler Müdürlüğü’nü kurduk ve geliştirdik. Yani bu ilk kez kuruldu ve geliştiriliyor” bilgisini paylaştı.

“O ZAMAN NİYE YEREL YÖNETİM VAR?”

Dünyanın birçok noktasında yerel yönetimlerin güçlendirildiğini kaydeden İmamoğlu, Türkiye’de ise uzun yıllardır tersi bir sürecin yaşandığını aktardı. İktidarın, “Olabildiğince yetkileri yerelden alalım, merkeze verelim” anlayışında olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Yani aslında insanı merkez alan, ‘ademi merkeziyet’ dediğimiz, insanı odak alan bir düzenden ve sistemden; tamamen her şeyi merkeze taşıyan, her şeyi Ankara'dan yapmaya… Olmaz böyle. O zaman niye yerel yönetim var? Tam aksine Silivri’yi güçlendireceksin, İstanbul'u güçlendireceksin. Ankara'dan da işler doğru yapılıyor mu; gece-gündüz denetleyeceğiz. Yapılmıyorsa hesabını soracaksın. Ama yetkiyi yerelde tutacaksın. Yereldeki yönetimin güçlü olması, yani vücuttaki kılcal damarların çalışıyor, ellerin, kolların, ayakların, gözün, insanın uzuvlarının her birinin sağlıklı olması anlamına gelir. Bitkisel hayat yaşa, kalple beyin çalışsın; hiçbir anlamı yok. Bu bağlamda biz, her uzvuyla, vücudun her hücresiyle güçlü bir Türkiye istiyoruz. Yereldeki demokrasinin işte güçlenmesi meselesi tam da böyle bir şey” ifadelerini kullandı.

“KONUŞANIN KAFASINA VURMA, KONUŞANA BİR GÜN SORARIZ SORUŞTURMA AÇMA ÇABASI İÇİNDE OLAN BİR DÖNEM YAŞIYORUZ”

“Sivil toplumun sesini kısan bir dönemden geçiyoruz” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

“Bırakın kısmayı, konuşanın kafasına vurma, konuşana bir gün sorarız soruşturma açma çabası içinde olan bir dönem yaşıyoruz. İki; merkeze yetkileri topla, kimsenin yetkisi kalmasın, her şeye ben karar vereyim! Çuvallarsınız. Siz çuvallasanız umurumda değil. Bir kişi çuvallasa bana ne? Ama milleti perişan ediyorsunuz. Ama ekonomide ama tarımda ama yaşamda ama eğitimde ama liyakatte ama istihdamda ama meslek edinmede; her hususta. Bunu da sivil toplumlarla, işte yerelin güçlendiği yerde daha hızlı aşarız. Fakirimize daha hızlı koşarız. Hep birlikte hizmeti daha hızlı çözer hale getiririz. Derdimiz; İstanbul'da ortak aklı büyüterek, iş birliğini arttırarak çözüm üretme meselesi. Baskı altında olan sivil toplum kuruluşlarının, merkezine insanı koymayan, hep şeyi merkeze toplayan bir yönetim anlayışının tam tersine, biz, konuşan sivil toplum kuruluşlarını istiyoruz. Yereli güçlendiren bir mekanizma istiyoruz ve birlikte daha güzel bir yaşam inşa etmek istiyoruz.”

“BUGÜN ALDAN, YARIN ALDAT… BÖYLE DAVRANIRSAN HER ORTAMDA VE HER KOŞULDA KAYBEDEN OLURSUN”

“Hepimizin geldiği yöreler vardır. Hepimizin farklı etnik kökenleri, hatta inançları da vardır. Olmalıdır da. Çünkü bu söylediğimiz şeyler, insanımızın kendi özeli, gurur duyacağı sahası. Bizim Kürt vatandaşımız da var, Boşnak vatandaşımız da var, Çerkez vatandaşımız da var. Ama biz, birlikte çok yüce bir milletiz. 86 milyon insanıyla, aynı bayrak altında gücünü bir araya getirmiş, çok güçlü bir milletiz. Bunu unutmayacağız. Bu gücümüzü birbirimizden alacağız. Ve bu gücümüzü, ulusal barışımıza ve uluslararası barışa dönük bir merkez olmaya namzet bir ortam olarak organize edeceğiz. O bayrağın altında güçlü olduğumuzu unutmayacağız. Ne bayrağımıza ihanet edeceğiz ne de bu vatanın tek bir metrekaresinin bölünmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu olduğu zaman, bizim bileğimizi kim bükebilir? Hiç kimse. Ama bir gün oraya, bir gün buraya, bugün aldan, yarın aldat… Böyle davranırsan her ortamda ve her koşulda kaybeden olursun. Bizim milletimiz de bu güzel coğrafyada kaybetmeyi hak etmiyor. Kolay kurulmadı. Çanakkale'de ne İstiklal mücadelesinde hayatını kaybeden büyüklerimizin, dedelerimizin, ninelerimizin o kanları, o şehit kanlar altında boğuluruz. Onun hakkını vermek zorundayız. Bunun da tek yolu var; bir ve beraber olmak.”

“EFENDİM TÜSİAD, EKONOMİDE CUMHURBAŞKANI'NI ELEŞTİRMİŞ”

“Efendim TÜSİAD, ekonomide Cumhurbaşkanı'nı eleştirmiş. Yahu işi o; eleştirecek zaten. Bazen önerecek. Geçmişte övdüğü toplantılar da oldu. Övecek. Övebilir. Yanlış bulduğunda da eleştirecek. Vay eleştirdin; soruşturma. Niye? Senin evinle ilgili bir şey mi söyledi? Ailenle ilgili, eşinle ilgili, çocuğunla ilgili bir şey mi söyledi? Git dava aç, o ayrı. Ülkeyle ilgili bir şey diyor. Diyor ki; şunu yanlış yapıyorsun. Adaleti eksik yapıyorsun, yanlış yapıyorsun, yanlış uyguluyorsun. Böyle akşamdan sabah insanları tutup da hapse at; yanlış. Ekonomiyle ilgili yanlış politikalar üretiyorsun. E yanlış. Ben de diyorum; ekonomi yanlış. İnsanlara, efendime söyleyeyim ‘Faiz sebep, enflasyon, sonuç’ diye diye, kur korumalı mevduatı önümüze koydun. Yani 100 milyar dolara yakın milletin parası -sadece 50 milyar dolar civarı kur korumalı mevduattan geliyor- bu yanlış politikalardan uçtu gitti. Ne kadar zamanda? 5-6 yılda, 7 yılda. Kim verecek bunun hesabını? Tabii ki sen vereceksin. E bunu TÜSİAD diyecek. Başka bir STK da diyecek. Diyenin; ağzını kapatacaksın. Diyenin; hemen soruşturma yapacaksın. Olur mu böyle saçma şey?”

“KOLTUKTA OTURAN KİŞİ, KENDİNİ PARANIN, PULUN, KURUMLARIN SAHİBİ ZANNEDİYOR”

“Şöyle bir anlayış gelişti: Sanki o koltukta oturan kişi, kendini sahibi zannediyor. Paranın, pulun, kurumların sahibi. Yani millete parmak sallanır mı? Ben milleti temsil ediyorum. Bora Başkan ne dedi? ‘Enerjimi sizden alıyorum’ dedi. Çünkü sizin işinizi iyi yapmak için seçtiniz onu. Yahu buraya zorla mı getirdiniz bizi. Biz dedik ki, ‘Ben İstanbul'a iyi hizmet etmeye talibim.’ Siz de beğendiniz ve görev verdiniz. Aynı şekilde Bora Başkan. Ve biz size hizmet ediyoruz. İstemediğiniz zaman da gitmek zorundasınız. Siz seçilirken, ‘Seçildin, hayırlı olsun’ demedik mi? Dedik. E biz seçildik, ‘Haydi görevden alın!’ Ne oldu? 13 fark 806 bin oldu. Sonra 1 milyon oldu. Şimdi sayamayacağın kadar olacak. Onun için ‘İnsanların, vatandaşın iradesine ben baskı kurarım, set koyarım’ falan filan; geç. Devlet baki, bu ülke baki; insan fani. Bunu unutma. İnsan fani. Yani bu ‘saltanat maltanat işleri Sultan Süleyman'a kalmadı’ diye güzel bir söz vardır. Fani olduğunu unutma. Ama devlet baki. Bu canım bayrak, insanlık var oldukça dalgalanacak gökyüzünde. Meselenin gözü bu kadar basit. Verdiğimiz mücadele bu. Başka bir mücadelemiz yok.”

“TÜRKİYE’NİN GÜÇLÜ BİR HUKUK VE DEMOKRASİ DEVLETİ OLMASINA UKRAYNA’NIN, SURİYE’NİN, FİLİSTİN’İN, AVRUPA’NIN İHTİYACI VAR”

“Ülkemizin güçlü olması lazım. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güçlü bir hukuk devleti, güçlü bir demokrasiye sahip olmasına, sanmayın ki sadece bizim ihtiyacımız var. Çevremizdeki her ülkenin ihtiyacı var. Ukrayna'nın ihtiyacı var, Suriye'nin ihtiyacı var. Filistin'in, Filistin'in bize var ya, yana yana ihtiyacı var. Lübnan'ın ihtiyacı var, Irak'ın var, İran'ın var. Her ülkenin. Avrupa’nın bile. Bilemediğiniz kadar var. Ama bu şekilde davranırsan, sadece içinde yaşayan insanlara zarar vermekle kalmazsın, uluslararası itibarını da yerle bir eder, birçok masaya artık davet edilmez hale gelir. Halbuki biz, gerçek gücümüzde ve kuvvetimizde olsak bugün, ki olmalıyız, bırakın masaya davet edilmeyi, biz masa kurarız masa. Masaya davet edilen değil, masa kuran devletiz biz. Böyle olmalıyız biz. Bu bakımdan meselenin gerçekten özünde siz varsınız sevgili hemşehrilerim. Zannetmeyin tek başına bir kişi sorumlu. Hep beraber sorumluyuz.”

“SORUMLULUK NEREDE?”

“Sorumluluk nerede? Hep beraber ayağa kalkmakta. Birlikte ayağa kalkacağız. Silivri'de ayağa kalkacağız, İstanbul'da ayağa kalkacağız, Türkiye'de ayağa kalkacağız; bu ülkenin gerçek gücünü birlikte olarak göstereceğiz. Milletimizin, demokrasinin bize bahşettiği en güçlü, kimsenin karışamayacağı yer de sandık. Sağlıklı bir biçimde sandığa gideceğiz. Ve sağlıklı bir biçimde gittiğimiz sandıkta, ülkenin geleceğini hep birlikte inşa edeceğiz. Ülkenin geleceğini hep birlikte, ikinci yüzyılın mutlu, huzurlu, refah içinde, adil, eşit, iyi eğitim, iyi tarım, iyi yaşam, kaliteli şehirler, güzel köyler şeklinde inşa edilmesinin temellerini hep beraber atacağız. Yapmak istediğimiz bu. İstanbul, bizim ortak evimiz. Burayı güzel hale getirmek istiyoruz. Ama artık Türkiye, vatanımızı güzel bir alan haline getireceğiz. Bu büyük milletin hakkıdır. Ve dayanışmanız çok önemli. Dayanışmanız baki olsun. Dayanışmanız, güzel ve güçlü olsun. Silivri'de olsun, sonra İstanbul'a yansıtsın, sonra ülkemize, milletimize. Bu dönemde yaşadığımız bütün kötü olaylar, bütün kötü vakalar hepimize ders olsun.”

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   kent-lokanta-silivri

Tümü