10 farklı ülke ve 15 şehirden gelen belediye başkanları ve diplomatik temsilcilere seslenen İmamoğlu, “Bu tarihi toplantıyı açarken, şehirlerin barış, istikrar ve kalkınmayı teşvik etme rolünü güçlendirmek adına bir yol haritası sunuyorum. Orta Doğu ve Kuzey Afrika şehirleri arasında bir barış ve refah ağı kurarak, sürekli diyalog ve bilgi paylaşımı içerisinde ortak projeler geliştirelim. Gelin hep birlikte, savaştan çıkan kentlere, insan ayırımı yapmaksızın bölgesel destek mekanizmaları kuralım. En başarılı projelerimizi birbirimizle paylaşalım. Uluslararası toplumun, bölgemizdeki çatışmalardan zarar görmüş kentler için bir yeniden güçlü imar fonu oluşturmasına sözcülük ve liderlik yapalım. Bu fon sayesinde, sadece kentlerin yeniden inşa edilmelerini değil, başka topraklara sığınmak zorunda kalan milyonlarca insanın evlerine onurlu biçimde dönmelerini hep birlikte mümkün kılalım” dedi.
“Suriye’deki yıkımın sorumlusu, yalnızca halkına baskı yapan ve yıllarca sıkıntı çektiren, halkını yok sayan bir otokratik rejim değildir” diyen İmamoğlu, “Suriye’nin bugünkü durumu, aynı zamanda ülkenin etnik ve dini farklılıklarını çıkarları için kullanan, bir taraftan Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsedip, diğer taraftan ülkeyi parçalamaya uğraşanların eseridir. Büyük bir direnç gösteren, kendi kaderine sahip çıkan Suriye halkı, şimdi ülkelerini ve demokratik kurumlarını yeniden inşa etmek için çalışacak. Yapmak, yıkmaktan çok daha zordur. Önümüzde çok çetin bir süreç var. Temennimiz ve arzumuz, Türkiye için neyse Suriye için de odur: Özgür, bağımsız, kapsayıcı ve demokratik bir Suriye. Bugün 2 milyona yakın Suriye vatandaşına ev sahipliği yapan İstanbul, savaştan çıkan kentlerin sosyal ve ekonomik gelişmesinde, Suriye’ye en üst seviyede destek olmaya kararlıdır” ifadelerini kullandı.
EYÜPSULTAN / İSTANBUL
Türkiye, Filistin, Irak, Ürdün, Fas, İran, Mısır, Libya, Suudi Arabistan ve Kırgızistan'ın önemli şehirlerinin belediye başkanları ve diplomatik temsilcileri, bölgesel barışa katkı sunmak amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) ev sahipliğinde bir araya geldi. Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu; Ramallah, Salfit, Bağdat, İsfahan, Amman, Rabat, Kazablanka, Erbil gibi şehirlerin yöneticileri ve birçok ülkenin diplomatik temsilcilerini, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Barış ve İş Birliği Başkanları (ODKA) Toplantısı kapsamında İstanbul’da ağırladı. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Kilis Belediye Başkanı Hakan Bilecan da ODKA toplantısına katılan isimler arasında yer aldı. Uluslararası toplantıda; Türkçe, Kürtçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde anlık çeviri yapıldı.
“İSTANBUL, BİR KEZ DAHA BİR KÖPRÜ GÖREVİ GÖRÜYOR”
Misafirlerini, Artİstanbul Feshane’de ağırlayan İmamoğlu, ODKA açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Sizleri bugün, İstanbul’da, tarihin mirası ile günümüzün dinamizmini bir araya getiren Feshane’de bulunuyoruz. 19. yüzyılın ilk yarısında fes imâl eden bu sanayi tesisi, bugün kütüphanesi ve sergi alanlarıyla bir kültür merkezi. Feshane de İstanbul gibi, bölgemizin kültürel zenginliğini, direncini ve kendini yenileyebilme gücünü simgeliyor. Bugün, Orta Doğu ve Kuzey Afrika şehirlerinin temsilcileri olarak, barış ve iş birliği vizyonuyla bir araya geldik. Çünkü yoksulluk, adaletsizlik, savaş ve göç gibi sınır aşan pek çok sorunun birlikte yaşandığı bu dönemde, biz yerel yöneticilere tarihi bir sorumluluk düşüyor. Ukrayna’da, Gazze’de, Lübnan’da ve Suriye’de yaşananlar, bize önemli bir gerçeği bir kez daha hatırlatıyor: Komşumuzda istikrarsızlık ve çatışma varken, biz ne refah ne de güven içinde olabiliriz. Bu nedenle birlikte hareket etmeliyiz. Yalnızca krizleri yönetmekle kalmamalı, şehirlerimizde yaşayanların refahını arttıracak bir gelecek vizyonu ortaya koymalıyız.”
“ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA’NIN TARİHSEL MİRASINDA BARIŞ, REFAH VE BİLİMİN ÖNEMLİ BİR YERİ VARDIR”
“Bugün karşılaştığımız zorluklar ne olursa olsun, unutmayalım ki, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın tarihsel mirasında barış, refah ve bilimin önemli bir yeri vardır. Hep var olmuştur. Bu miras, bize, bölgemizin en parlak dönemlerinin yalnızca güçlü liderlere değil, şehirleri, toplumları ve kültürleri birbirine bağlayan ilişkilere dayandığını hatırlatır. Örneğin; İskenderiye’nin ünlü kütüphanesi, farklı medeniyetlerin bilgisine ev sahipliği yaptı. Aynı dönemde, Bergama’da da rakip bir kütüphane kuruldu. Tarih, bu dönemlerde şehirlerin, orduları ile değil, kütüphaneleriyle yarıştıklarına tanık oldu. Abbasi Halifeliği'nin Bağdat’ı, bilginin ve bilimin merkeziydi. Beyt-ül Hikme'de üretilen bilgi, yalnızca İslam dünyasını değil, Avrupa Rönesansını da besledi. Osmanlı İmparatorluğu ise, merkezi İstanbul olmakla birlikte, gücünü Halep, Şam, Bağdat, Kahire, Tunus gibi çok kültürlü şehirlerin oluşturduğu ağlardan aldı. Bu şehirler, Doğu Akdeniz'den Balkanlar'a, Karadeniz'den Hint Okyanusu’na halkları ve ekonomileri birbirine bağlayan köprüler oldu.”
“BARIŞI KORUMANIN KOLAY OLDUĞUNU KİMSE İDDİA EDEMEZ”
“Bugün burada, bu iş birliği ve ilişki ağlarını yeniden nasıl canlandırabileceğimizi birlikte konuşacağız. Elbette barışı korumanın kolay olduğunu kimse iddia edemez; özellikle de günümüzde. Güney komşumuz Suriye’de, 61 yıllık Baas rejiminin 10 gün içinde yıkılışını izledik. 13 yıllık iç savaş sürecinde, Suriye çok ağır bir bedel ödedi. 600 bine yakın Suriyeli, ne yazık ki iç savaşta hayatını kaybetti. Nüfusun yarısından fazlası yerlerinden edildi; ya ülke içinde ya da Türkiye, Lübnan, Ürdün başta olmak üzere, komşu ülkelerde farklı şehirlere sığındılar. Altyapı, yollar, hastaneler, okullar tahrip edildi; ekonomi, eğitim ve sağlık sistemi çöktü. Suriye halkı, bir savaş travması ve belirsizlik içerisinde.”
“SURİYE’NİN BUGÜNKÜ DURUMU, BİR TARAFTAN SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNDEN BAHSEDİP, DİĞER TARAFTAN ÜLKEYİ PARÇALAMAYA UĞRAŞANLARIN ESERİDİR”
“Suriye’deki yıkımın sorumlusu, yalnızca halkına baskı yapan ve yıllarca sıkıntı çektiren, halkını yok sayan bir otokratik rejim değildir. Suriye’nin bugünkü durumu, aynı zamanda ülkenin etnik ve dini farklılıklarını çıkarları için kullanan, bir taraftan Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsedip, diğer taraftan ülkeyi parçalamaya uğraşanların eseridir. Büyük bir direnç gösteren, kendi kaderine sahip çıkan Suriye halkı, şimdi ülkelerini ve demokratik kurumlarını yeniden inşa etmek için çalışacak. Yapmak, yıkmaktan çok daha zordur. Önümüzde çok çetin bir süreç var. Temennimiz ve arzumuz, Türkiye için neyse Suriye için de odur: Özgür, bağımsız, kapsayıcı ve demokratik bir Suriye. Bu noktada, terör örgütlerinin istikrarsızlıktan ya da yoksunluktan faydalanarak Suriye halkını istismar etmelerinin engellenmesi hayati önem taşıyor. Bu konuda biz yerel yöneticilere de çok önemli sorumluluklar düşüyor.”
“İSTANBUL, SURİYE’YE EN ÜST SEVİYEDE DESTEK OLMAYA KARARLIDIR”
“Bugün 2 milyona yakın Suriye vatandaşına ev sahipliği yapan İstanbul, savaştan çıkan kentlerin sosyal ve ekonomik gelişmesinde, Suriye’ye en üst seviyede destek olmaya kararlıdır. Sevdiklerini, evlerini ve tüm mal varlıklarını bırakarak, Türkiye ve civar ülkelere giden Suriyeliler, yurtlarına geri döndüklerinde yeni bir bedel ödememeli. Bu yüzden, geri dönerek ülkelerini yeniden inşa etmek isteyenlere, elimizden gelen her türlü desteği vermeye hazırız. Gönüllü olarak geri dönmek isteyenlere, İBB Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları İSMEK’lerde, belediyecilikten zanaatkarlığa pek çok alanda eğitim verebiliriz. Kardeş şehrimiz Şam’la çatışma sonrası kentlere yönelik bir eylem planını onlarla birlikte hazırlayabiliriz. Bu çerçevede; kapsayıcılık, kalkınma ve refah ilkeleri üzerine oturan ‘İstanbul Modeli’nin birikiminin ve geliştirdiğimiz pek çok ‘dayanışma belediyeciliği’ uygulamasının, bölgedeki büyük şehirlere ilham kaynağı olabileceğini biliyorum ve düşünüyorum. İBB olarak, afet ve acil durum sonrası müdahaleler konusundaki tecrübemizi dahil olmak üzere, her türlü bilgi birikimimizi paylaşmaya hazırız.”
“BARIŞ İÇİN SİLAHLARIN SUSMASI YETMEZ”
“Suriye’de yeni bir dönem başlarken, Gazze’de savaş ve yıkım ne yazık ki sürüyor. Son 13 ayda hayatını kaybedenlerin sayısı, 45,000’e yaklaştı. Bunlardan yüzde 70’i kadın ve çocuk. Filistin halkı, topraklarına geri dönüş ve bağımsızlık için onlarca yıldır mücadele ediyor. Ancak durumları her geçen gün daha da zorlaşıyor. 5 milyondan fazla Filistinli mülteci, vatansızlık ve en temel haklarından mahrum kalmakla karşı karşıya. Filistin davasının adil ve kalıcı bir şekilde çözülmesi, yalnızca bölgesel istikrar için değil, küresel adalet ve barış için de kritik öneme sahiptir. Oysa uluslararası toplumun önemli bir kısmı, Filistinlerin yaşamakta olduğu trajediye de İsrail’in bölgedeki fütursuz saldırılarına ve yayılma politikalarına karşı da dilsiz ve sağır. Barış için silahların susması yetmez, insanların güvenlik ve huzur bulması gerekir. Silahların sustuğu durumlarda bile, savaşların ve politik istikrarsızlığın mirası olan göç, yoksulluk, işsizlik ve eşitsizlik devam ediyor.”
“GÜVENSİZLİK VE İSTİKRARSIZLIK, İNSANLARI KÖKTENCİ ARAYIŞLARA SÜRÜKLEYİP, SONRA DA İÇ ÇATIŞMALAR VE SAVAŞLARA İTİYOR”
“Yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı, 190 milyonu aştı. Gençlerimizin yaklaşık yüzde 30'u işsiz. Bu oran, dünya ortalamasının iki katı. İklim değişikliği ve su kıtlığı, şehirleri doğrudan etkiliyor. Burada bulunan arkadaşlarımın bölgesindeki iklim değişikliği ve su kıtlığı, şehirleri doğrudan etkiliyor. Hepiniz bunu yaşıyorsunuz. Orta Doğu ve Kuzey Afrika, kişi başına düşen su miktarı açısından dünyanın en fakir bölgesi. Ekonomik zorluklar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan göçler, bölgemizin toplumsal yapısını derinden sarsıyor. Gelir eşitsizliği derinleşirken, halkların yönetimlere olan güveni azalıyor, siyasal istikrarsızlık artıyor. Güvensizlik ve istikrarsızlık, insanları önce köktenci arayışlara sürüklüyor, sonra da iç çatışmalar ve savaşlara itiyor.”
“SAVAŞ, GÖÇ VE YOKSULLUK, HEPİMİZİN ORTAK İNSANLIK DEĞERLERİNE MEYDAN OKUYOR”
“Savaş, göç ve yoksulluk, hepimizin ortak insanlık değerlerine meydan okuyor. Bu sorunlarla mücadele, sınırların ötesine uzanan bir dayanışmayı ve çabayı zorunlu kılıyor. Ancak bugün, siyasi engeller ve gerilimler, şehirlerimizi birbirinden koparmış, hatta düşmanlaştırmış durumda. Bu gidişatı hep birlikte değiştirmek zorundayız. Başlattığımız bu girişim, Orta Doğu ve Kuzey Afrika şehirlerinin uluslararası ilişkilerde artan rollerini ön plana daha güçlü bir şekilde çıkarmayı hedefliyor. Orta Doğu gibi, çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelerde, şehirler gerilimleri azaltarak, uzlaşmanın merkezleri haline, güçlü ve güzel yaşamın merkezleri haline, her birimizin çabasıyla gelebilir. Vatandaşlara en yakın, her gün dokunan, onlarla birlikte yaşayan idari yapılar olan kentler, katılımcı politikalarla, büyük çatışmaların temelinde yatan eşitsizliklerin giderilmesine önemli katkılarda bulunabilir.”
“ŞEHİRLERİN BARIŞ, İSTİKRAR VE KALKINMAYI TEŞVİK ETME ROLÜNÜ GÜÇLENDİRMEK ADINA BİR YOL HARİTASI SUNUYORUM”
“Bu tarihi toplantıyı açarken, şehirlerin barış, istikrar ve kalkınmayı teşvik etme rolünü güçlendirmek adına bir yol haritası sunuyorum. Orta Doğu ve Kuzey Afrika şehirleri arasında bir barış ve refah ağı kurarak, sürekli diyalog ve bilgi paylaşımı içerisinde ortak projeler geliştirelim. Ortak coğrafyamızın yaşadığı sarsıcı dönüşümler karşısında, özellikle çatışma sonrası toplumlarda kentsel kalkınmayı hızlandıracak kurumsal bir bilgi birikimini oluşturmamız ve bunu birlikte geliştirmemiz gerekiyor. Gelin hep birlikte, savaştan çıkan kentlere, insan ayırımı yapmaksızın bölgesel destek mekanizmaları kuralım. En başarılı projelerimizi birbirimizle paylaşalım. Sınır ötesi girişimleri teşvik ederek, ortak sanat etkinliklerinden ticaret fuarlarına ve kentsel planlama projelerine kadar, kültürel ve ekonomik değişimleri, güçlü şehirlerimiz öncülüğünde geliştirelim. Birleşmiş Milletler gibi uluslararası aktörlerle çalışarak, şehirlerin barış inşasında kilit aktörler olarak tanınmasını ve desteklenmesini sağlayan girişimleri hep birlikte başlatalım. Uluslararası toplumun, bölgemizdeki çatışmalardan zarar görmüş kentler için bir yeniden güçlü imar fonu oluşturmasına sözcülük ve liderlik yapalım.”
“MİLYONLARCA İNSANIN EVLERİNE ONURLU BİÇİMDE DÖNMELERİNİ HEP BİRLİKTE MÜMKÜN KILALIM”
“Bu fon sayesinde, sadece kentlerin yeniden inşa edilmelerini değil, başka topraklara sığınmak zorunda kalan milyonlarca insanın evlerine onurlu biçimde dönmelerini hep birlikte mümkün kılalım. Bugün, İstanbul’dan, Orta Doğu ve Kuzey Afrika şehirlerinin, yeniliğin ve dayanıklılığın sağlam kaleleri olduğu bir gelecek hayal ettiğimizi bütün dünyaya en güçlü şekilde duyuralım. İstanbullular olarak, bu ilk toplantımıza ev sahipliği yapmaktan büyük onur duymaktayım. Dilerim ki; bugün tohumlarını attığımız bu birliktelik ve dayanışma da tıpkı üç yıl önce aynı hayallerle kurduğumuz B40 Balkan Şehirleri Ağı gibi büyüsün ve güçlensin, birbirimizi birlikte olmaya doğru güzel bir geleceğe kavuştursun. Bu tarihi toplantıyı, oluşan barış ve iş birliğine yönelik güçlü irademizi, yarın aramıza katılacak yeni belediye başkanlarımızın da okuduğunda ilham alacağı ve davete icabet etmekte kendisini hararetli kılacağı, tüm dünyaya duyuracağımız ortak beyanımızı sizlerle oluşturacak şekiliyle sabırsızlıkla beklediğimi ifade ediyorum. Bu anlamlı buluşmaya katıldığınız ve böylesi bir iradenin kurucusu olma iradesini ortaya koyma duygunuzu kabul ettiğiniz ve buraya geldiğiniz için her birinize teşekkür ediyorum.”
ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA 3 FARKLI OTURUMLA ELE ALINDI
Toplantı, İmamoğlu’nun açılış konuşmasının ardından, gün boyu oturumlarla devam etti. “Barış İnşasında Şehirlerin Rolü: Fırsatlar ve Zorluklar” başlıklı oturumun konuşmacıları; Bağdat Belediye Başkanı Ammar Mousa Kadhim, Ramallah Belediye Başkanı Issa Kassis, İsfahan Belediye Başkan Yardımcısı Kamal Heidari, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat oldu.
“BİNLERCE YILLIK TARİHİ SORUMLULUĞUN BUGÜNKÜ SORUMLULARI, MUHAFIZLARIYIZ”
Oturumu yöneten İmamoğlu, yaptığı değerlendirme konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul, bugün özellikle sığınmacı misafirleriyle birlikte, neredeyse aktif bir biçimde 20 milyona yakın insana hizmet ediyor. Yani aslında baktığımızda, bu masada bulunan halkların kendi yaşadığı bölgedeki en güçlü izleri, İstanbul'da şu an yaşayabilirler. Ve bu, bugüne dair değil. Tereddütsüz ifade ediyorum ki; kuzeyden güneye, en doğudan en batıya burada bulunan dostlarımız, kendi şehirlerinden izleri İstanbul'da bulabilirler. İçinde etnik kökenleri içinde mezhepleri, içinde farklı inançları güçlü bir şekilde hissedebilecekleri bir şehirdeyiz. Demokrasi, çoğunluğun yönettiği bir duyguyu kapsar. Ama aynı zamanda bütün haklarını savunmak ve onu en güçlü şekilde eşit birey haline getirme duygusunu da korur. Bu kapsamda biz, özellikle tarih boyunca coğrafi merkez olan İstanbul'da, bu duyguyu en üst seviyede tutan, bireysel hak ve özgürlükleri, inançlarıyla ilgili ortamlarını kolaylaştırıcı çalışmaları yapmayı, kendi adımıza, bize binlerce yıllık tarihi sorumluluğun bugünkü sorumluları, muhafızları olarak görüyoruz.”
“KOMŞULARIMIZIN HUZURU, BİZİM İÇİN DE BİR GÜVENCEDİR”
“Bu kapsamda böylesi kapsayıcı bir duyguyu, bu kadim kentte ortaya koyma bakış açısıyla olduğunda, inanınız ki Müslümanları, Hristiyanları, Musevileri ya da Türkleri, Kürtleri, Arapları ya da farklı mezhepleri kendi içinde barındıran bütün duygularla, her bireyi mutlu etme ve kendi özel yaşamında kendini güvende hissettiği bir şehir var etme duygusunu, tereddütsüz başımızın tacı ve önümüzdeki en birinci unsur olarak görüyoruz. Bu yönüyle hareket ettiğimizde, biz inanıyoruz ki, İstanbul'umuz, şehrimiz huzurlu olur. İnsanlarımız kendini güvende hisseder. Ve biz inanıyoruz ki, bu duygu buradan başka şehirlere de dağılır. Sadece ülkemizde değil ve inanıyoruz ki sizin gibi çok yakınımızdaki komşularımıza geçer ve dayanışma içerisinde onlardan bize, bizlerden onlara pozitif duyguyu en güçlü şekilde birbirimize hissettiririz. Ve şu inançla ifade etmek isterim ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, her komşumuzun kendi içindeki bütün hak ve hukukun korunduğu, adaletin önde olduğu, huzurlu bir ülke olabilmesi, güvende bir olabilmesi, bizim için de bir güvencedir. Bizim de huzur içinde olmamız ve güvende olmamız, onlar için de bir güvencedir. İşte bu dayanışmayı, şehirlerden başlayan, ülkelerimize, sonra ülkeler arası diyaloğa taşıyan, iyi örneklerle birbirimize iyi olmayı hissettiren bir süreci var etmek...”
“BARIŞA DAİR GÜÇLÜ İFADELERDEN ÖTÜRÜ BÜTÜN KATILIMCILARI TEBRİK EDİYORUM”
“O bakımdan gerçekten değerli bir başlığı, ‘Barış İnşasında Şehirlerin Rolü’ başlığını, çok güçlü kavramlarla tartıştık ve paylaştık. Özellikle güçlü bir biçimde İsfahan Belediye Başkan Yardımcımız Kamal Bey'in, bu buluşmanın bir kurumsallığa dönüşmesi noktasında önerisini de çok değerli bulduğumu ifade etmek isterim. Umarım bu buluşma, bir sonraki buluşmayı, daha sonra da bunu kurumsal buluşmalara dönüştürerek, farklı şehirlerde de ev sahibi olmalarını sağlayıp, dayanışmayı daha üst seviyeye taşıyarak, yine farklı dünya ölçeğindeki kuruluşlara da altlık oluşturan, onlara daha farklı seviyedeki şehirlerin buluşmalarında oluşan duyguyu aktaran ve dünyayı temsil ettiğini düşünen kurumlarda da eşitsizliklerin ya da güven duygusunu ortadan kaldıracak duyguların var olmasını sağlayacak bir zemini oluşturan bir masaya dönüşebilir, diye de ifade etmek isterim. Ben, barışa dair güçlü ifadelerden ötürü bütün başkanları, bütün katılımcıları tebrik ediyorum.”
“Barış ve İşbirliği İçin Şehir Diplomasisinde En İyi Uygulamalar” başlıklı oturumda; Amman Belediye Başkanı Yousef Alshawarbeh, Rabat Belediye Başkanı ve Metropolis Başkan Yardımcısı Fatiha El Moudni, Salfit Belediye Başkanı ve Filistin Yerel Yönetimler Birliği (APLA) Başkanı Abdal Karim Zubaydi, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile Tahran Belediye Başkan Danışmanı ve Sözcüsü A. Motahar Mohammad görüşlerini paylaştı.
“Kentsel Kalkınmanın Yerel Yönetimlerce Teşvik Edilmesi” başlıklı günün son oturumu ise, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Kazablanka Belediye Başkanı Nabila Rmili, Kilis Belediye Başkanı Hakan Bilecan, Erbil Valisi Omed Abdulrahman Hasan Khoshnaw ve İBB Başkan Danışmanı Serkan Özcan’ın katılımlarıyla gerçekleştirildi.
*
İBB ACİL DURUMLAR İÇİN İHA ALACAK
İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB), afet anında lojistik destek sağlamak, enkaz altında canlı aramak gibi kritik konularda hizmet verecek yüksek kapasiteli İHA satın alacak. İBB 2025 yılı yatırım programında, İHA alımı için 35 milyon TL'lik kaynak ayırdı.
Dünyanın çeşitli silahlı çatışma bölgelerinde etkin bir şekilde kullanılan ve performanslarıyla büyük bir ilgi uyandıran İHA’ları(insansız hava aracı)İBB insanlık için kullanacak. Geçen yıl bir tane İHA alan İBB, aracı kullanacak pilotlara eğitim aldırıyor. İBB daha gelişmiş ve kapasitesi daha yüksek yeni bir İHA alımını, 2025 yatırım programına koydu. Afet Koordinasyon Merkezi Şube Müdürlüğü’ne(AKOM) alınacak olan yeni İHA için 35 milyon TL’lik kaynak ayrıldı. Geçen yıl alınan İHA’nın 14 kilogram yük taşıma kapasiteli olduğu, yeni alınacak olanın ise 25 kilo yük taşıma kapasitesi olacağı öğrenildi.
Arama kurtarmada İHA büyük görev üstlenecek
İBB yetkililerinden alınan bilgiye göre İHA, afet sonrası ve acil durumlarda çok yönlü bir platform olarak görev yapacak. Yetkililere göre İHA, termal ve yüksek çözünürlüklü kameralarıyla enkaz altında canlı arama çalışmalarında kritik bir rol üstlenecek.
Afet sonrası hasar tespit çalışmalarında, yüksek irtifadan elde edilen görüntüler ile hızlı ve etkin bir şekilde hasar analizi yapılabileceğini belirten yetkililer özetle şunları söyledi:
“İHA, afet anında lojistik destek sağlama, bilgi paylaşımı ve koordinasyon gibi kritik görevlerde kullanılır. Ayrıca, arama kurtarma ekipmanlarını afet bölgesine hızlı bir şekilde taşır. Zor erişilen alanlarda acil durum ekiplerine destek sağlama ve malzemeleri ulaştırma yeteneğine sahiptir. Yeni alınacak olan İHA öncekine göre daha büyük ve daha kabiliyetli olacak. 25 kilogram yük taşıyabilecek. Daha uzun süre havada kalabilecek. İniş kalkış koşulları daha kolay olacak.”
İHA’nın arama kurtarma faaliyetlerinde etkin bir rol oynayacağını vurgulayan yetkililer, “Hayat kurtarmaya yönelik operasyonlarda da kritik bir araç olarak hizmet verecek” dedi.
Ulaşılması zor bölgelerde İHA’nın ekipleri destekleyeceğinin, bu bölgelere kritik malzemeleri ulaştıracağının, termal ve gece görüş özellikleri sayesinde yüksek irtifada bile net görün sağlayacağının altını çizen yetkililer, İHA sisteminden gelen görüntü ve bilgilerin, İtfaiye Bilgi Sistemi ve Afet Yönetim Bilgi Sistemiyle (AKOMAYS) entegre çalışacağını belirtti. Alınmış olan İHA’lar, uygun bir alana hangar yapıldıktan sonra kullanılmaya başlanacak.
**
İSPARK’IN YENİ FİYAT TARİFELERİ BELLİ OLDU
İBB Meclisi’nden dün geçen İSPARK yeni fiyat tarifesiyle ilgili artış yüzdeleri belli oldu. Yeni tarife 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak. İstanbul’un Esenyurt ve Küçükçekmece gibi kalabalık ilçeleri ortalama artış oranı yüzde 12,82 olarak gerçekleşti. Tarihi Yarımada ve Kadıköy Rıhtım Bölgesi’nde yer alan toplam 54 otopark hariç İstanbul geneli tarife artış ortalaması %27,40 oldu. Tarihi Yarımada ve Kadıköy Rıhtım bölgesi dahil edildiğinde İstanbul geneli tarife artış ortalaması ise %45,53 olarak gerçekleşti.
Toplu taşımaya erişimin kolay olduğu, Tarihi Yarımada ve Kadıköy Rıhtım bölgelerinde ortalama fiyat artışı oranı yüzde 99.91 olarak belirlendi. Bu bölgelerde hedef trafiği azaltmak, toplu taşımayı teşvik etmek ve çevre dostu ulaşım yöntemlerini özendirmek.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi aralık ayı toplantısının üçüncü oturumu, Saraçhane'deki belediye binasında dün yapıldı.
Meclis’te, İBB iştirak şirketi İSPARK tarafından işletilen otoparkların yeni ücret tarifesi de kabul edildi.
İLÇE İLÇE ARTIŞ YÜZDELERİ
1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak yeni İSPARK tarifelerinin artış yüzdeleri şöyle:
1. BÖLGE OTOPARKLARI (Beşiktaş, Beyoğlu, Fatih, Kadıköy, Şişli, Üsküdar) Ortalama fiyat artış oranı %49.07
2.BÖLGE OTOPARKLARI
(Ataşehir, Bakırköy, Bağcılar, Beykoz, Bayrampaşa, Bahçelievler, Esenler, Eyüpsultan, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kartal, Kağıthane, Maltepe, Pendik, Sarıyer, Zeytinburnu, Tuzla, Ümraniye) Ortalama fiyat artış oranı %20.31
3.BÖLGE OTOPARKLARI (Adalar, Arnavutköy, Avcılar, Başakşehir, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Çatalca, Çekmeköy, Esenyurt, Küçükçekmece, Sancaktepe, Silivri, Sultangazi, Sultanbeyli, Şile) Ortalama fiyat artış oranı %12.82
TARİHİ YARIMADA ve KADIKÖY RIHTIM BÖLGESİNDE ise 54 otopark 4.207 kapasite: Ortalama fiyat artış oranı %99.91
Böylelikle Tarihi Yarımada ve Kadıköy Rıhtım Bölgesi’nde yer alan toplam 54 otopark hariç İstanbul geneli tarife artış ortalaması %27,40 oldu. Tarihi Yarımada ve Kadıköy Rıhtım bölgesi dahil edildiğinde İstanbul geneli tarife artış ortalaması ise %45,53 olarak gerçekleşti.
TARİHİ YARIMADA’DA TRAFİĞİ AZALTMA HEDEFİ
Tarihi Yarımada ve Kadıköy Rıhtım; Metro, Marmaray, tramvay, lastikli toplu ulaşım ve deniz ulaşımının yaygın olduğu bölgeler olmaları nedeniyle pilot bölge olarak belirlendi. Trafik yoğunluğu ve karbon emisyonlarının yüksek olduğu birincil merkezi alanlarda (Fatih, Beşiktaş, Kadıköy gibi), otopark ücretleri artırılarak özel araç kullanımının sınırlandırılması hedeflendi. Toplu taşıma erişiminin kolay olduğu bu bölgelerde, bisiklet, yürüme ve toplu taşıma gibi çevre dostu ulaşım yöntemleri teşvik edildi. Ayrıca, düşük emisyon alanları oluşturularak hava ve gürültü kirliliğinin azaltılması hedeflendi. Tüm bu düzenlemeler, sürdürülebilir bir kent ulaşım planını hayata geçirerek İstanbullulat için erişilebilir, çevre dostu ve entegre bir ulaşım altyapısı oluşturmayı amaçlıyor.
PARK ET-DEVAM ET UYGULAMASI
2024 yılında hayata geçirilen Park Et-Devam Et (PD) sistemi, SKUP vizyonu kapsamında ilk olarak Yenikapı Otoparkında uygulanmaya başlamış; Tarihi Yarımadaya bireysel araç yerine toplu taşıma ile ulaşımın teşvik edilmesi amaçlandı. Bugün itibariyle 10 otoparkta 8.591 araç kapasitesiyle aktif olan sistemin, 2025 yılında 20 otoparkta 13.000 araç kapasitesine ulaşması hedeflenmektedir.
PD statüsü verilen otoparklara araçlarını park ederek İstanbulkart ile seyahatlerine devam eden vatandaşlar otopark ücretlerinde %50 indirim hakkından faydalanıyor.
EMİSYONUN AZALTILMASINA KATKI
Kadıköy ve Tarihi Yarımada’da %100 elektrikli araçlara %20 otopark indirimi uygulanarak emisyon azaltımı ve çevresel sürdürülebilirliğin desteklenmesi hedeflenmiştir. Çevre dostu bu yaklaşımla kullanıcı memnuniyetinin artırılması ve elektrikli araç kullanımının teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.
ÜCRETSİZ OTOPARK ALANLARI
Çevreci ulaşımı desteklemek ve vatandaşların ekonomik yükünü hafifletmek ve amacıyla şehir genelinde 67 noktada toplam 4.000 araç kapasiteli ücretsiz otopark alanları oluşturuluyor. Bu düzenleme ile araç sahiplerine alternatif çözümler sunulurken, ekonomik ve çevresel faydalar sağlanıyor.
İSTANBUL’UN GELECEĞİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ
İBB ve İSPARK, İstanbul'u daha yaşanabilir, temiz ve sürdürülebilir bir şehir haline getirmek için çalışmaya devam ediyor. Bu yenilikçi adımlar, vatandaşların memnuniyetini artırarak geleceğe daha sağlıklı bir şehir bırakmayı hedefliyor.
***
İMAMOĞLU: MAKAM DEĞİL, YAŞADIĞIMIZ ŞEHRİ GELECEĞE HAZIRLAMAK HEDEFİNDEYİZ
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Nobel ödüllü dünyaca ünlü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun da katıldığı, ‘İstanbul'da Ekonominin Kalbinden Finansın Merkezine Şişli-Ataşehir Konferansı’ konuştu. Kentteki tüm ilçeleri birbirleriyle hizmet ve üretimde yarışmaya davet eden İmamoğlu, “Onun için hedefinizi lütfen çok ileri noktalara koyun. Ama bu hedef, elbette ki bir makam elde etme hedefi değil, yaşadığımız şehri, kurumları, kurallarıyla güçlendirerek geleceğe hazırlamak ve 21. yüzyılı çok güçlü şekilde şehrimize, ülkemizde yaşatmak. Emin olun, bunu başardığınız zaman, yakın coğrafyamızda da barışı ve huzuru konuşuruz ve gerçekten dünyaya ve insanlığa büyük katkılar sunarız. Çünkü biz, medeniyetin ve insanlığın doğduğu şehirlerin beşiğindeki kişileriz” dedi.
BEYOĞLU / İSTANBUL
Şişli ve Ataşehir Belediyeleri tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen, “İstanbul'da Ekonominin Kalbinden Finansın Merkezine Şişli-Ataşehir Konferansı”, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmaları, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel tarafından yapıldı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu da konferansın “Kent Ekonomilerinin Yeni Dinamikleri” başlıklı özel oturumunda, gazeteci Deniz Bayramoğlu’nun sorularını yanıtladı.
DUAYEN EKONOMİST PROF. ACEMOĞLU’NUN ARDINDAN KONUŞTU
Prof. Acemoğlu’nun ardından konuşan TBB ve İBB Başkanı İmamoğlu ise, İstanbul’un Türkiye ve dünya ölçeğindeki ekonomik büyüklüğünü anlatan çarpıcı rakamlar paylaşarak, özetle şunları söyledi:
“Yüzyıllar boyu dünyanın önde gelen ticaret, eğitim ve inovasyon merkezlerinden birisi olmayı başaran İstanbul, son yıllarda oluşan fırsatları kaçırmamak adına, hızlı bir yapısal dönüşüm yaşamakta ve çok yönlü uluslararası ağları, İstanbul'umuzu belki de göbeğine, merkezine oturtacak şekilde, modern bir kent ekonomisini bu şehirde var etme konusunda güçlü adımları atmaktadır. Bilgi temelini ve yüksek katma değer üreten sektörlerdeki kümelenmelerde dahi, onlar da dahil olmak üzere, birçok yenilikçi sektör sayesinde kent ekonomisi, girişimciler ve yatırımcılar için oldukça cazip olan bir altyapıya sahip bir çeşitliliğe sahip. İstanbul, yüksek katma değer üreten yenilikçi ve yaratıcı ekonomisiyle, Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı konumundadır, olmak zorundadır. Olduğu ortamdan ve konumdan da henüz elbette ki tatmin olmuş değiliz, memnun değiliz. Daha üst seviyeleri yakalamak zorundayız.”
“İSTANBUL, TAM KAPASİTEDE DEĞİL”
“İstanbul, tam kapasitede değil. Ama öyle olmasa da girişimciler için her tür imkan ve fırsatın olduğu ve o altyapıya, o kapasiteye sahip, dünyanın nadir, belki de ilk üç-beş şehrinden birisidir. Girişimcilik kültürü, nitelikli eğitim veren üniversiteleri, özgür üniversiteleri, genç ve dinamik nüfusu, kuluçka merkezleri, hızlandırma programları, melek yatırım ağları, girişim sermayesi fonları, pazar gümrüğü gibi olanakların yanı sıra, bu güzel şehrimiz, dünyanın merkezi olan bu güzel İstanbul'umuz, girişimcilerin bürokratik ve yasal işlemlerini kolaylaştırmak için, gelişkin bir destekleyici hizmet ağını sunabilmeyi, en üst seviyede kolaylaştırabilmeyi de sağlama yolunda ilerlemektedir. Sahip olduğu tüm bu üst düzey hizmetler ile İstanbul'un günümüzde girişimcilik ve inovasyonun tetiklendiği, kesinlikle doğal, kendi ruhunda olduğu bir karakteriyle çekim merkezidir. İstanbul'un bu niteliğini pekiştiren, şehrimize büyük değer katan iki ilçemiz de tam da bu yönüyle birbiriyle bağ kurarak, bu gelişimi daha marka bir seviyeye taşımak konusunda bilinçli bir adım atmıştır.”
“BU DÖNEMDE FASONCU DEĞİL, ÖNCÜ FİKİRLERİN İLK ÖNDEKİ LOKOMOTİFİ OLMALIYIZ”
40-50 yıllık bir süreçte, İstanbul ve çevre illerinde baş döndürücü bir akış yaşandığına dikkat çeken İmamoğlu, “İyi yönetemediğiniz zaman, gerçekten çağı yakalayamıyorsunuz ve fasoncu olabiliyorsunuz. Ben de diyorum ki; tam da bu dönemde fasoncu değil, yaratıcı, öncü fikirlerin ilk öndeki lokomotifinde, hatta direksiyon başındaki kaptanları olan, şoförleri olan, yönlendiricileri olan bir şehir ve bir ülke olmak durumundayız. Bu şehrin ve bu ülkenin yaratıcı insanları istediğinde, dünyanın en iyi noktalarına gelebilmektedir. En iyi örneği de işte Sayın Daron Acemoğlu burada, hepimizin önünde oturuyor ve bize örnek oluyor. Bu bakımdan tam da bu iki ilçenin önümüze çizdiği bir perspektifi, bilinçli olarak, gelecek vizyonu olarak tüm ilçelerimizin, ilçe belediye başkanlarımızın kendi misyonlarına göre ‘neyi öne çıkartabilir, o şehrin, o ilçenin neyle alınmasını sağlayabiliriz’ bakış açısıyla mutlak kısa, orta, uzun vadeli gelecek planını yapmaya, bütün ilçelerimizde davet ediyorum” şeklinde konuştu.
“BEYLİKDÜZÜ ŞİŞLİ’Yİ GEÇECEK” ANISINI PAYLAŞTI
“Her ne kadar şimdi Ataşehir, ‘finansın merkezi’ tarifini kendilerine mal etmişlerse de onlara partner olabilme kapasitesine sahip ilçeler, bu hedeflerden vazgeçmeden, diğer arkadaşlarıyla yarışabilme marifetini göstermelidirler” diyen İmamoğlu, “Beylikdüzü'ne belediye başkanı adayı olduğumda, ‘Beylikdüzü Şişli’yi geçecek’ diye Beylikdüzü'ndeki billboardları donatmıştım. O dönemki büyükşehir belediye başkan adayı Mustafa Sarıgül, otobüsten görünce buna bozuldu. Bildiğiniz kızdı. Ama hedefimiz oydu. Neyse, Şişli'yi es geçtik, şimdi İstanbul lokomotif olmaya devam ediyor. Yolculuğu böyle devam ediyor. Onun için hedefinizi lütfen çok ileri noktalara koyun. Ama bu hedef, elbette ki bir makam elde etme hedefi değil, yaşadığımız şehri, kurumları, kurallarıyla güçlendirerek geleceğe hazırlamak ve 21. yüzyılı çok güçlü şekilde şehrimize, ülkemizde yaşatmak. Emin olun, bunu başardığınız zaman, yakın coğrafyamızda da barışı ve huzuru konuşuruz. Ve gerçekten dünyaya ve insanlığa büyük katkılar sunarız. Çünkü biz, medeniyetin ve insanlığın doğduğu şehirlerin beşiğindeki kişileriz. Bu bakımdan sorumluluğumuz çok büyük” ifadelerini kullandı.
World Media Group (WMG) Haber Servisi