Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen, “Bölgesel İstihdam Ofisi (BİO) İstanbul’un İstihdamına Katkı Ödül Töreni”nde konuştu. BİO’ların 2019 yerel seçim vaatleri arasında bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, “İlçe belediye başkanı iken, Kariyer Merkezleri kurarak, onun tadını almış, orada profesyonel çalışmanın mutlak iyi bir sonucunu elde etmiş kişi olarak, bunu İstanbul ölçeğinde çok daha güçlü yapabileceğimize inanmıştım. O gün masada birebir çalıştığımız Yiğit Bey arkadaşım burada. Seçim beyannamemize, ‘İstanbul'a BİO’lar kuracağız’ diye ilave etmişlerdi. Bu fikir ortaya atıldığında ve seçimde bunu seçim meydanlarına taşıyıp aktardığımda, rakibimden gelen ilk tepki, ‘Bu senin işin değil ki’ olmuştu” dedi.
“SEÇİM İPTAL OLUNCA, BİR BAKTIK RAKİBİMİZ BU PROJEYE DAHİL OLDU”
2019 yerel seçimlerinin ikinci kez tekrarında rakibinin de aynı vaade sahip çıkmak zorunda kaldığını hatırlatan İmamoğlu, “İlk seçim turunda, -turu diyoruz, adı da tur oldu ya neyse- 31 Mart seçimlerine kadar anlattığımız bu süreçte, hedefimiz, ilk 5 yıl 150 bin kişiye iş bulmaktı. Ama daha sonra seçim iptal olunca, bir baktık rakibimiz bu projeye dahil oldu. ‘Biz de kuracağız’ dedi. El yükseltti, ‘200 bin kişiyi işe alacağız’ dedi. Biz zaten temkinli davranmıştık. 150 binin üstüne çıkacağımızı umut ediyorduk. Ve 200 bin hedefini ortaya koyarak, 23 Haziran seçimlerine gittik” diye konuştu. Bugün itibariyle BİO’ların büyük bir hizmeti gerçekleştirdiğinin altını çizen İmamoğlu, “Pandemiye rağmen… Pandemide malum bu alanda ne kadar uğraşsak da çok verimli işler yapamamıştık. Artı, seçim sonrası zamanımızın bir miktarının çalınmış olmasına rağmen, 200 bine çok yakın sayıda İstanbulluya iş imkanı sağlama becerisini ortaya koyduk. Ve 2019 yılından bu yana, bugüne kadar tam 227 bin istihdama aracılık etmiş durumdayız. Sadece 2024 yılında 57 bin insanı İstanbul'da iş sahibi yaptık” bilgilerini paylaştı.
“30’NCU BİO’YU KASIMPAŞA’DA AÇACAĞIZ”
Tüm bunları vatandaşların talepleri ve iş verenlerin katkısıyla gerçekleştirdiklerinin altını çizen İmamoğlu, “Şu anda, İstanbul genelinde 29 şubesiyle, iş gücü piyasasına özenli bir fayda sağlamak ve aynı zamanda bunu ciddi bir sosyal projeye dönüştürmeyi başardık. Kısa sürede yakaladığımız bu ivme, bu iş birliği ortamı, ‘İyi ki bölgesel istihdam ofislerini kurmuşuz’ dedirtiyor bize. 2025 yılının Ocak ayında, Kasımpaşa'da da 30’ncu ofisimizi faaliyete açmış olacağız. Tabii 30 ofisimizin yanı sıra, iki mobil ofisimiz de muhtelif alanlarda, nüfusun yoğun, hareketli olduğu bölgelerde insanlarımıza hizmet sunmakta” şeklinde konuştu. Özellikle kadın ve genç istihdamına önem verdiklerini vurgulayan İmamoğlu, bu kapsamda İstanbul ve ilçeler genelinde kariyer fuarları düzenlediklerini, bu sayede iş arayanlarla iş verenleri buluşturduklarını anlattı. Down sendromlu vatandaşlar için ayrı bir çalışma içinde olduklarını belirten İmamoğlu, Enstitü İstanbul İSMEK'leri de süreçte etkin biçimde kullandıklarını kaydetti.
“DİJİTAL VE TEKNOLOJİ ÜZERİNE SEFERBERLİK İLANI YAPMAK ZORUNDA OLDUĞUMUZ BİR ORTAMDA VE DÖNEMDEYİZ”
Teknolojinin hızla ilerlediği ve yapay zeka gibi farklı alanların öne çıktığı bir dönemde yaşadığımıza vurgu yapan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Aslında bu bahsettiğim her hususu, bir emekleme dönemi diye de düşünebilirsiniz. Yani biz, aslında bundan sonra çok daha etkin eğitimleri, dijital eğitimleri, yapay zeka üzerine toplumsal eğitimleri, entegrasyonu sağlamak konusunda çok ciddi çalışmaları yapmak zorundayız. Dijital ve teknoloji üzerine seferberlik ilanı yapmak zorunda olduğumuz bir ortamda ve dönemdeyiz. Aksi takdirde, ülkenin bugünkü dünyada, dünyanın koştuğu istikamette çok geride kaldığı bir ortamda, ülkenin her insanına, her güzel ve yetenekli insanına yazık etmiş oluruz. O bakımdan ben, bu sahayı başından beri çok önemsedim, önemsemeye devam edeceğim. Bugünün özgürlüğü, toprak bütünlüğünü sağlamakla mümkün asla olmuyor. Aynı zamanda ekonomik özgürlük, aynı zamanda yetenekleriyle kendi milli sermayesini, milli üretimini destekleyen, yeni bir milli üretim, milli sanayi politikalarını ortaya koymasıyla mümkün olabilecektir. Dünyanın bu yeni düzenine ayak uydurmadığımız takdirde, tam anlamıyla bağımsız bir devlet, bağımsız bir millet olma şansımız ne yazık ki mümkün değildir. O bakımdan her yöneticinin, her çalışma arkadaşımın önemli bir sorumluluk alanı."
“İNSANLARIMIZIN İŞ BULMASINA O KADAR CİDDİ KATKILAR SUNMA GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ Kİ…”
“Fırsatları o kadar kovalıyoruz ki, insanlarımızın iş bulmasına o kadar ciddi katkılar sunma gayreti içerisindeyiz ki, hiç kimseyi bu çabadan geri bırakmamak adına çok özenli fırsat aralıkları yakalamaya çalışıyoruz. Mesela iş arama süreçlerinde bize gelen, o iş başvurusu yapan kardeşlerimize, işinin başına gitmek ya da işinin çağrısına gidip, iş görüşmesini yapmak için, 4 kez toplu ulaşımdan ücretsiz faydalanmasıyla ilgili katkılar sunuyoruz. Bu kadar detaylı düşünüyoruz aslında. Yine İBB'den sosyal yardım alan İstanbulluların, ‘Sistem Mezuniyeti Projesi’ aracılığıyla özel sektörde istihdam ederek, sosyal yardım alan vatandaş sınıfından, çalışan ve üreten vatandaş sınıfına dönüştürülmesi için gayret gösteriyoruz. Yani sürekli devletin katkı verdiği bir vatandaş olması değil, tam aksine, kendi ekmeğini kazanan, kendi özgürlüğünü elde etmiş bir birey olması noktasında, ona katkı sunmaya gayretli bir ekibiz. Ekonomik anlamda ayakları üzerinde durabilen bağımsız bir birey olmasına destek oluyoruz.”
“AMACIMIZ; HEMŞEHRİLERİMİZİN HAK ETTİKLERİ ÖZ GÜVENLİ YAŞAMI SAĞLAYABİLMELERİNE DESTEK OLMAK”
“İşte bu büyük metropolde, hemşehrilerimizin bu ekonomik koşullarda ayakta kalabilmek, kimseye muhtaç olmadan onurlu bir yaşam sürebilmesi için benzersiz mücadeleler verdiğini ve çok zorluklar içerisinde olduklarını biliyoruz. Amacımız; tam da işte bu hemşehrilerimizin hak ettikleri güvenli yaşamı, öz güvenli yaşamı sağlayabilmelerine destek olmak. Bu süreçte sizlerin iş birliğine, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yoğun bir biçimde ihtiyacımız var. Hayatlarına dokunduğunuz yüz binlerce hemşehrimizin, gerçekten yeni bir yaşama adım atar gibi mutlu olduklarını görüyorum ve yaşıyorum. Şunu da ifade etmek isterim: İstanbul'umuz ya da Türkiye'mizde, işinin sahibi olan, işini öğrenmiş, mesleğine tutkusu olan her insan, aynı zamanda mutlu insandır. Mutlu insan, huzurlu insandır. Huzurlu insan, hiçbir zaman herhangi bir aykırılığı ya da toplumsal anlamda topluma zarar vereceği hiçbir unsurun parçası olmaz. Öyle olursa, memleketimizin tamamı mutlu ve huzurlu olur. O zaman hiçbir ayrıştırıcı politikanın, insanları birbirine düşüren, kötü dilin hiçbir zaman karşılık bulmayacağı çağdaş bir toplum seviyesine hep beraber ulaşırız. İşte bu kadar çok yönlü bir sosyal projedir Bölgesel İstihdam Ofisleri.”
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen ve artık geleneksel hale gelen törende, 2024 yılı içerisinde 100’ün üzerinde istihdam sağlayan 73 firma, ödüllerini, İmamoğlu ile birlikte İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar, İBB Başkan Danışmanı Yiğit Oğuz Duman, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Zeynep Neyza Akçabay ve İBB Hizmet ve İletişim Grup Başkanı Banu Saraçlar’ın elinden aldı.
*
İMAMOĞLU’NDAN İKTİDARA ‘SGK HACZİ’ TEPKİSİ: BU KAFAYLA GİDERSENİZ, CHP 850 BELEDİYE ALIR
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çerkezköy Kent Lokantası açılışında konuştu. Vatandaşların yoğun ilgisi nedeniyle mini mitinge dönüşen buluşmada konuşan İmamoğlu, iktidara, “Neymiş efendim; kent lokantasını boşuna açıyormuşuz! Kent lokantasına laf ediyorlar. Niye? Milletin parasını millete veriyoruz, diye. ‘Kreşleri kapatacağız’ diye bağırıp çağırıyorlar. Niye? Milletin parasını millete veriyoruz diye. Öğrencilere burs veriyoruz; ona da bağırıp çağırıyorlar. Niye? Milletin parasını millete veriyoruz diye. Anne Kart dağıtıyoruz. Milletin parasını millete veriyoruz. Bak bu kafayla giderseniz, diyorum, 850 belediye alır bu Cumhuriyet Halk Partisi. Çünkü bizim derdimiz, milletin parasını millete vermekle. Ama siz, birilerini korumakla hayatınızı geçiriyorsunuz” sözleriyle yüklendi.
“Bunlar, milletin parasını millete verme şiarını kaybettikleri için, bize sataşıyorlar” diyen İmamoğlu, “Bugün yeni bir sataşma modelini çıkarttılar. SGK borçlarına muhtelif şehirlerimizde haciz koyuyorlar. İstanbul'a da koydular diye haber yaptılar, henüz erişemedik. Bakanına diyor ki, ‘Sayın Bakan, silkele şu belediyeleri, silkele’ diyor değil mi? Senin emir kulun değil o, bakan, bakan, milletin bakanı. Bakanına ne der bir cumhurbaşkanı? Der ki, ‘Şu SGK borçlarını tahsil etmenin bir yöntemini bulun. Sayın Bakan, yapılandırır mısınız veya tahsilatını şöyle yapar mısınız, böyle yapar mısınız’ der. Lafa bakar mısınız? Silkeleyin! Yahu burası pehlivan meydanı. Gel bir tane vatandaşımızı sen silkele bakalım. Hadi bakalım. Varsa yüreğin, gel silkele. Trakya dedin mi, er meydanı. Gel silkele bakalım. Lafa bakar mısın? ‘Belediyeleri silkele! Ayıptır, ayıp” ifadelerini kullandı.
İktidarın gözünü CHP’li belediyelerin kasasına diktiğine vurgu yapan İmamoğlu, “CHP’li belediyelerin sayısı, 200’lerden 400’lere çıktı. İki kat arttı. Yani CHP'li belediyeler 7-8 ayda mı borç yaptı? Yahu biz, AK Partili belediyelerin borcunu ödüyoruz. Bir de böyle bir derdimiz var. Allah'ın izniyle, ilk genel seçimde geleceğiz, sizin yaptığınız borçları da ödeyeceğiz, ekonomiyi de düzelteceğiz. Bir de bunlar ne yapıyor biliyor musunuz? Seçimde kendi belediyeleri kazansın diye, sadece İstanbul'daki AK Partili belediyelerin 25 tanesinin kasasına tam 1 milyar lira Cumhurbaşkanlığı özel örtülü ödemekten para aktarıyorlar. Niye? Seçim kazansın diye. Peki o belediyelerin o dönemde SGK borçları var mıydı? Hem de milyarlarca lira vardı. Onu o dönem kesmiyorsun, bir de örtülü ödenekten parayı AK Partili belediyelere yolluyorsun. Bunların aklı ancak bunu yapar. Bunların aklı, milletin parasını bir avuç yandaşa dağıtır” şeklinde konuştu.
VİZE / KIRKLARELİ
SARAY - ÇERKEZKÖY / TEKİRDAĞ
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kırklareli’nin Vize ilçesinde düzenlenen “İSKİ Istranca Su Havzası Atık Su Yatırımları Temel Atma Töreni” için geldiği Trakya bölgesinde bir dizi ziyaretlerde bulundu. İmamoğlu, vatandaşların coşkulu katılımlarıyla gerçekleşen buluşmalarda; Vize Belediye Başkanı Ercan Özalp, Saray Belediye Başkanı Abdül Taşyasan ve Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay’ı makamlarında ziyaret etti. İmamoğlu, Çerkezköy Belediyesi tarafından ilçe meydanında hizmete alınan Kent Lokantasının da açılışını gerçekleştirdi. Açılış için meydanı hınca hınç dolduran Çerkezköylüler, İmamoğlu’na sevgi gösterilerinde bulundu. Açılış töreninde, İmamoğlu ve Akay birer konuşma yaptı.
“KENT LOKANTALARI, 2019 YILI SEÇİM VAATLERİMİZ ARASINDAYDI”
Kent lokantalarının, 2019 yılı seçim vaatleri arasında bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, “2019 seçimlerinden önce, özellikle birkaç noktada, insanlarımızı sağlıklı gıdaya erişemediğini, beslenemediğini, gidip bir öğün yemeğini dahi yiyemediğini ta o zaman tespit etmiştik. Ancak göreve geldiğimizin hemen 4-5-6 ay sonrasında, hatırlayın, pandemi oldu. 2-2,5 sene farklı sorunlarla uğraştık, boğuştuk. O sorunları toparlar toparlamaz da ilk kent lokantamızı İstanbul'da açtık. Yani biz, 2017’den beri özellikle başlayan ekonomik krizin, başta üniversite gençlerini, sonra asgari ücretle çalışan işçi kardeşlerimizi, emekçi kardeşlerimizi ve ne yazık ki son dönemde de kıymetli büyüklerimizi, yani emekli amcalarımızı, ablalarımızı çok yoran bir çerçevede olduğunu gördüğümüz bu noktada, şimdi benim kıymetli hemşehrilerim gelecek, bir öğün yemeğe parasını verecek, ama o para cebini yakmayacak; kendi gururuyla, onuruyla bizim buralarda müşterimiz olacak. Ama cebini yakmayacak. Kendi parasıyla burada o yediği yemeği, evet ne yazık ki gidip bir başka yemek yerde, en az 4 katına, 5 katına yiyemez” dedi.
“BAZEN BUNLARIN AKILLA ARALARINDAKİ MESAFENİN AÇILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”
Bu hizmeti, ihtiyacı olan kesimlerin sağlıklı ve ucuz gıdaya erişmesi amacıyla verdiklerinin altını çizen İmamoğlu, iktidar kanadından bu konuda alaycı yaklaşımlar geldiğini hatırlattı. Milyonlarca İstanbullunun kent lokantalarında karnını doyurduğunu kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Efendim, ‘Kent lokantası niye açmışmış? Kent lokantası şöyleymiş, böyleymiş.’ Yok efendim ‘Aş evlerinde eskiden ücretsiz yemek varmış da şimdi kel lokantaları üzerinden parayla veriyormuş!’ Yahu ben, bazen bunların akılla aralarındaki mesafenin açıldığını düşünüyorum. Gerçekten. Öbürünü diyemiyorum, dava açarlar diye. Bak neler söylüyorum bak. Tarif yapıyorum, bir şey dersem… Akılla aralarındaki mesafenin açıldığını düşünüyorum. Akıl onlardan uzakta. Akıl bir türlü yok. Kent lokantasına laf edeceğine, memleketin ekonomisini düzelt, ekonomisini. Neymiş efendim; Kent lokantası boşuna açıyormuşuz! Kent lokantasına laf ediyorlar. Niye? Milletin parasını millete veriyoruz, diye. ‘Kreşleri kapatacağız’ diye bağırıp çağırıyorlar. Niye? Milletin parasını millete veriyoruz diye. Öğrencilere burs veriyoruz; ona da bağırıp çağırıyorlar. Niye? Milletin parasını millete veriyoruz diye. Anne Kart dağıtıyoruz. Milletin parasını millete veriyoruz.”
“BUNLAR, MİLLETİN PARASINI MİLLETE VERME ŞİARINI KAYBETTİKLERİ İÇİN, BİZE SATAŞIYORLAR”
“Bunlar, milletin parasını millete verme şiarını kaybettikleri için, bize sataşıyorlar. Bugün yeni bir sataşma modelini çıkarttılar. SGK borçlarına haciz koyuyorlar. SGK borçlarına muhtelif şehirlerimizde haciz koyuyorlar. İstanbul'a da koydular diye haber yaptılar, henüz erişemedik. Şimdi bakın; birkaç sayı vereceğim, rakam vereceğim size. Neymiş efendim, ‘SGK borçlarını ödesin belediyeler.’ Bakanına diyor ki, ‘Sayın Bakan, silkele şu belediyeleri, silkele’ diyor değil mi? Dinlediniz değil mi? Yahu bir cumhurbaşkanı, bakanına ne der? ‘Sayın Bakanım.’ Bakın; sayın bakanım. Böyle demez yani, ‘Silkele şu belediyeleri’ demez. Senin emir kulun değil o, bakan, bakan, milletin bakanı. Bakanına ne der bir cumhurbaşkanı? Der ki, ‘Şu SGK borçlarını tahsil etmenin bir yöntemini bulun. Sayın Bakan, yapılandırır mısınız veya tahsilatını şöyle yapar mısınız, böyle yapar mısınız’ der. Lafa bakar mısınız? Silkeleyin! Yahu burası pehlivan meydanı. Gel bir tane vatandaşımızı sen silkele bakalım. Hadi bakalım. Varsa yüreğin, gel silkele. Trakya dedin mi, er meydanı. Gel silkele bakalım. Lafa bakar mısın? ‘Belediyeleri silkele! Ayıptır, ayıp.”
“BU KAFAYLA GİDERSEN, BİR DAHAKİ SEÇİMDE 850 OLACAK”
Kalabalıktan gelen, “Biz onları silkeleyeceğiz” sesine, “Aynen öyle” yanıtını veren İmamoğlu, konuşmasını özetle şu sözlerle noktaladı:
“Bakın; size birkaç rakam vereyim. Belediyelerin 96 milyar lira SGK borcu var. SGK'nın 2024 gelirleri, 3,5 trilyon lira. Yani tüm belediyelerin. Bakın; CHP'lisi, osu, busu yok. Tüm belediyelerin SGK'ya olan borcu, toplam gelirinin yüzde 2,7’si değil. Yani 2,5 borcu olan belediyelerin üstüne, peşine çullanıyorsun. Niye? Belediyeleri seçimde kaybettin diye. Yani, 420’ye yakın belediyeyi CHP kazandı diye. Bu kafayla gidersen, bir dahaki seçimde 850 olacak, 850. Allah akıl versin. Neymiş? Haciz koyacakmış! Bakın; biz, Belediyeler Birliği olarak dedik ki, ‘Bunu yapmayın.’ Maliye Bakanı'na gittim. Sonra yazıyla bildirdim. Bir yapılandırma yapın. İnsanlar, belediyeler borçlarını ödeyebilsin. Yahu belediye kimin? Milleti. Belediye, hizmet yapıyor. Bak Başkanım, şu anda burada 10 dakikaya onlarca hizmetini sığdırdı. Vatandaş memnun, bir daha seçti. Bir daha seçti. Bir daha seçti.”
“GÖZÜNÜZÜ CHP’Lİ BELEDİYELERİN KASASINA DİKTİNİZ”
“Bu tarz kurumsallara bu şekilde laf olur mu? Böyle ‘silkele’yle veya hesabına haciz koymayla olur mu? Daha kötüsü, şu anda öyle abartılacak bir mesele de yok. Ama belli bir medyada; ‘Bu haberleri yapalım, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin itibarlarını zedeleyelim’ anlayışı var. Yahu bizim itibarımız, milletin gönlüne girmiş. Ona sen hiçbir şey yapamazsın. Yapamazsın. Bak bu kafayla giderseniz, diyorum, 850 belediye alır bu Cumhuriyet Halk Partisi. Çünkü bizim derdimiz, milletin parasını millete vermekle. Ama siz, birilerini korumakla hayatınızı geçiriyorsunuz. Gözünüzü Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin kasasına diktiniz. Kaldı ki, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin sayısı, 200’lerden 400’lere çıktı. İki kat arttı. Yani CHP'li belediyeler 7-8 ayda mı borç yaptı? Yahu biz, AK Partili belediyelerin borcunu ödüyoruz. Bir de böyle bir derdimiz var. Allah'ın izniyle, ilk genel seçimde geleceğiz, sizin yaptığınız borçları da ödeyeceğiz. Ekonomiyi de düzelteceğiz. Onun için ekonomiyi düzeltmekle uğraş. Emeklinin, benim amcamın, teyzemin, abimin, ablamın başını öne eğdirme. Emeklinin maaşını düzelt. Asgari ücreti düzelt. Vatandaşın çoluğunu, çocuğunu okutması için cebine para koy. Okullara gidip temizlik yapan, ilkokula gidip beslenme çantasını dolduran, paralarını harcayan, vatandaşı için harcayan belediyelerin kasasına göz dikme.”
“SEÇİMDE KENDİ BELEDİYELERİ KAZANSIN DİYE…”
“Bakın; bizim kasamızın şöyle bir bereketi var. Bizim kasamız, milletin vergileriyle bizim kasamıza gelen paralar. Ama bir de bunlar ne yapıyor biliyor musunuz? Seçimde kendi belediyeleri kazansın diye, sadece İstanbul'daki AK Partili belediyelerin 25 tanesinin kasasına tam 1 milyar lira Cumhurbaşkanlığı özel örtülü ödemekten para aktarıyorlar. Niye? Seçim kazansın diye. Peki kimin kasası? Cumhurbaşkanlığı'nın örtülü ödenek kasası. Peki kimin parası? Milletin parası. Peki millet bunu o ödenekten nereye kullanması için veriyor sana? Hayırlı işlere. Sen ne yapıyorsun? AK Partili belediyeler kazansın diye, AK Partili belediyelerin kasasına örtülü ödenekten para yolluyorsun. Peki o belediyelerin o dönemde SGK borçları var mıydı? Hem de milyarlarca lira vardı. Onu o dönem kesmiyorsun, bir de örtülü ödenekten parayı AK Partili belediyelere yolluyorsun. Bunların aklı ancak bunu yapar. Bunların aklı, milletin parasını bir avuç yandaşa dağıtır. Allah'ın izniyle, biz, Vahap Başkanım veya bütün Cumhuriyet Halk Partili başkanlarımızla ne yapacağız? Milletin parasını millete dağıtmaya devam edeceğiz.”
Konuşmaların ardından vatandaşların yoğun ilgisi altında Kent Lokantası’nı açan, İmamoğlu ve Akay, ilk yemeklerin dağıtımını gerçekleştirdi. Çerkezköy Kent Lokantası’ndan 4 çeşit yemek, 70 TL’den satışa sunulacak.
**
İSKİ İSTANBUL’UN SUYUNU KORUMA ALTINA ALIYOR
İBB’nin bağlı kuruluşu İSKİ, kente su sağlayan en önemli kaynaklardan biri olan Istranca Su Toplama Havzası’ndaki kirliliğe son verecek projeyi başlattı. Kırklareli’nin Vize ilçesinde hayata geçirilen altyapı yatırımlarıyla atık suların barajlara karışması engellenecek, hem bölge halkı hem de İstanbul fayda sağlayacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bağlı kuruluşu İSKİ, Kırklareli Vize İlçesi’nde yer alan Istranca Su Toplama Havzası’ndaki kirli su girişine kalıcı çözüm getirecek projesini başlattı. “Istranca Su Havzası Atık Su Yatırımları” kapsamında; 300 milimetre çapında, 30 kilometre atık su şebeke kanalı ve 5 adet fosseptik doğal arıtma yapısı imalatlarının yapımına başladı.
7 KÖYE ALTYAPI YATIRIMI
Proje kapsamında, Kazandere ve Pabuçdere barajlarının içme suyu havzalarında yer alan Aksicim, Balkaya, Hamidiye, Kışlacık, Kızılağaç, Kömürköy ve Küçükyayla köylerinde atık su şebeke hattı ve doğal arıtma yapıları inşa edilecek. Toplamda 30 kilometre uzunluğunda atık su şebekesi ve 5 adet foseptik ile doğal arıtma yapısı yapılacak.
SORUNLARA KALICI ÇÖZÜM
İSKİ’nin hayata geçirdiği bu proje, baraj sularının kirlenmesini engelleyerek içme suyunun kalitesini koruyacak. Proje ekolojiye, bölge halkının refahına ve yaşam kalitesine de büyük katkı sağlayacak.
İMAMOĞLU: SUYA GÖZÜMÜZ GİBİ BAKMALIYIZ
Güncel maliyeti 250 milyon TL olan projenin temeli Kırklareli’nin Vize ilçesinde TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile İSKİ Genel Müdürü Doç. Dr. Şafak Başa ve Trakya bölgesinden ilçeye gelen coşkulu kalabalığın katılımıyla atıldı. İmamoğlu konuşmasında, “Gözümüz gibi bakmalıyız suya. Doğaya gözümüz gibi bakmalıyız. Yani bu ülkeyi çocuklarımızdan ödünç aldığımızı bilerek hareket etmeli ve onlara yine tertemiz bir vatan emanet etmek için çok çalışmalıyız. Aksi takdirde, bu cennet vatana en büyük ihaneti yapmış oluruz” ifadelerini kullandı.
Projeyle ilgili detaylara konuşmasında yer veren Başa ise, “Hem bölge halkının yaşam standartlarını yükselteceğiz hem de gelecek nesillere daha temiz ve daha yeşil bir çevre bırakacağız. Ayrıca yetersiz kesite sahip olan, kullanım ömrünü tamamlamış atık su hatları ve foseptik yapılardan kaynaklı çevre ve içme suyu havzalarında yaşanan kirlilikleri kalıcı olarak ortadan kaldıracağız” dedi.
***
TUZLA SOSYAL YAŞAM MERKEZİ TEMEL ATMA TÖRENİ’NDE KONUŞTU
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi Temel Atma Töreni’nde konuştu. İktidarın, muhalefet partilerince yönetilen belediyeler üzerindeki kayyım ve SGK borçları bahanesiyle başlatılan haciz baskılarına yanıt veren İmamoğlu, satır aralarında çarpıcı yanıtlar verdi. Konuşmasında iptal edilen 31 Mart 2019 yerel seçimlerini hatırlatan İmamoğlu, özetle şu ifadeleri kullandı:
“‘Bir oyla on üç bin oyla sen seçimi kazandın mı zannediyorsun’ diyerek, yargıyı baskı altında tutarak, seçimi milletin elinden çaldılar. Bunları unutmayın. ‘Ne yapabilirler?’ Her şeyi yapabilirler. Bizi yıldırabilirler mi? Asla! Asla! Vallahi biz hem şehrimizin, muhafızları hem de bu güzel devletimizin, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin yılmaz bekçileriyiz, o kadar. Yılmaz bekçileriyiz. Biz, onlara benzemeyiz.”
“Bizimle siyaset yapan herkes, ‘biz’ diyecek. Bizimle siyaset yapan herkes, memleketini ve milletini düşünecek. Partisiyle ilgili bir çember çizip, sadece onun içindekileri değil, milletini görecek. 86 milyon insanını hissedecek. Bizim siyaset anlayışımız, siyaseti bir araç haline getirir, amaç haline getirmez. Partisinin başındakini kutsallaştırmaz. Onun söylediklerinin her şeyini, eğrisini, doğrusunu ölçmeyi bırakıp, ‘Emir telakki ederim’ demez.”
“Bizim için milletin parasını millete dağıtmak esastır. Ölürüz de bundan vazgeçmeyiz. Çünkü böylesi bir yol, milletin parasını millete dağıtma yolu, bizim için haysiyet ve şeref yoludur. Bundan vazgeçmeyiz. Milletin parasını millete vermenin erbabı, uzmanı biziz. Millet bunu gördü. Bakın; bundan vazgeçmeyecek. Onların zihniyeti, onların uzmanlığı başka. Onların uzmanlığı, milletin parasını millete vermiyor. Onların uzmanlığı, milletin parasını israf çarkının içine sokup, çarçur edip, oradan kalan posasını millete dağıtıyor. Biz ise, milletin parasının tamamını, milletin cebine sokmak için gayret ediyoruz.”
“Öyle soruşturmayla davayla, hacizle bizi durduramazsınız. Milletin gönlünde edindiğimiz o şerefli, tertemiz yeri kirletemezsiniz. Tek yapacağınız iş; böyle devam ederseniz, tepeden aşağı kirlenirsiniz. Bu kadar söyleyeyim. Tepeden aşağı kirlenirsiniz. Ve o kirli halinizle milletin karşısına çıkarsınız. Millet de o tertemiz eliyle sizi sandıktan yollar, gidersiniz. Tarihe gömülürsünüz.”
“Sadece İstanbul'a seslenmiyorum, Türkiye'nin her yerinde, ‘Ben bu yolculuğun, bu davanın bir parçasıyım’ diyen herkes, çok büyük bir sorumluluk ve vebal altındadır. Amasız fakatsız, tepeden tırnağa, en baştan en küçük görev yapan arkadaşıma kadar, ‘Ben bu yolun, ben bu ülkenin geleceğine başımı koymuş, elimi koymuş, kolumu koymuş, gövdemi koymuş çalışacağım’ diyen bizim yol arkadaşımızdır. Bunu demiyorsa, bu yolculuğun bir parçası değildir. Bu kadar net. Cumhuriyet Halk Partisi'nin evlatlarıyız, ama memleket için çalışan Atatürk gençliğiyiz. Bu yürekle çalışacağız. Bunun başka bir tarifi yok. Bu yolda da engel tanımayacağız.”
“Suriye meselesinde Doğru adımlar atılmaz ise, çok büyük bir tehditler önümüzde birikir ve barındırmaktadır. Doğru adımlar atılır ise, ülkemiz adına büyük fırsatlar barındırır, barındırmaktadır. Geçmişten bugüne, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü dış politikasının yapıldığı Suriye'de, artık yanlış yapılamaz. Eksik davranılamaz. Bu sorunlar varken, sen dönüyorsun Ekrem İmamoğlu'yla dava üzerinden uğraş, birini kayyımla içeride tut, belediyelerin hacziyle uğraş, hukuksuzluk yap, hukuku baskı altında tut vesaire vesaire… Yahu bunları bırak. Memleketin daha büyük işleri var. Memleketin sınır dışı büyük işleri var. Memleketin ekonomiyle sorunları var. Eğitimle sorunları var. Adaletle sorunları var. Bir alanda tek bir iyi hamle görelim, seni alkışlayalım. Niye bu fırsatı vermiyorsun bu millete?”
TUZLA / İSTANBUL
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi Temel Atma Töreni”ne katıldı. Törende sırasıyla; İBB Genel Sekreter Yardımcısı Arif Gürkan Alpay, Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. İmamoğlu, hemen her paragrafında çarpıcı mesajlar verdiği konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı:
“39 İLÇESİNİN TAMAMINDA EŞİTLİKÇİ BİR SÜRECİ YAKALAYAMASAYDIK BAŞARILI OLAMAZDIK”
“Bugün eğer Tuzla'da veya İstanbul'un 39 ilçesinin tamamında eşitlikçi bir süreci yakalayamasaydık, bu hizmeti yapmasaydık, bu icraatçı ruhu buradan bütün Türkiye'ye yaymasaydık, gerçekten biz başarılı olamazdık. Başarılı olmamızın temelinde elbette iyi belediyecilik, iyi belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız var İstanbul'da ve diğer şehirlerimizde. Elbette icraatçı ve sosyal tarafı güçlü yardımlarıyla, destekleriyle güçlü bir belediyecilik var. Günün ihtiyaçlarını çözen belediyecilik var. Ama aynı zamanda eşitlikçi bakan, her ilçeye hizmet eden bir bakış açısı var. Tuzla, bizim siyasi anlayışımıza ait bir belediye değildi ama bu yaptığımız çalışma ve düzenli hizmet anlayışıyla, bugün diğer belediye başkanlarımıza olduğu gibi, değerli Eren Ali Başkanımıza da Tuzla halkının gösterdiği teveccühle hem Büyükşehir Belediyesi oylarında hem ilçe belediyesi oylarında ciddi bir farkla birinci parti olmayı ve kazanmayı başardık. İşin nihai özeti budur yani. Onun için, emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.”
“TÜRKİYE, BİZDEN ÇOK ŞEYLER BEKLİYOR”
“Zira heyecanımızı, enerjimizi, tempomuzu her gün daha da arttırarak çalışmamızın altındaki en büyük güç, milletimize hizmet etme arzusudur. Onun için ‘tam yol ileri’ derken, yürekten söylüyoruz. Gerçekten içimizden gelerek ifade ediyoruz. Beş yılda, birçok konuda iş üretmenin ve üretirken nitelikli üretmenin, kaliteli üretmenin, günün ihtiyaçlarını çözerken aynı zamanda bölgesine yakışan işleri üretmenin de gururunu yaşıyorum. O bakımdan o 31 Mart'taki desteğin altyapısı çok önemli. Türkiye'nin dört bir yanını ve İstanbul'un tarihinde ilk kez bu kadar bir partiye emanet edilmiş bir siyasi haritayı, Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerine İstanbul halkı emanet etmiştir. Bu, çok değerli bir sorumluluk. Ve her gün o sorumluluğun içimizde bizi titretmesi lazım. Bizim, ayağa kalkıp silkelenmemiz lazım. ‘Bugün daha fazla ne yapabilirim’ diyebilmemiz lazım. Bugünü ve yarını, geleceği birbirine karıştırarak güzel bir iş birliğini sağladığımızda, Türkiye, bizden çok şeyler bekliyor değerli dostlarım.”
“31 MART'TA MESAJI ALIP, BAŞINI ÖNE EĞİP, YOLUNU ONA GÖRE ÇİZMEYENLER VAR”
“O yönüyle biz, mesajımızı almış, yolumuza devam ediyoruz. Mesajını almayanlar var. 31 Mart'ta mesajı alıp, başını öne eğip, yolunu ona göre çizmeyenler var; Ankara'da hükümet olduğunu düşünen anlayış. ‘Düşünen’ diyorum, çünkü 31 Mart'tan itibaren Türkiye'de birinci parti CHP ise ve yerel yönetimlerde bu kadar hizmet yapıyorsak, tutum ve tavrımız iktidar tavrı olmalıdır. Elbette yetkili olduğumuz alanları biliyoruz. Yetkinin bize ait olmadığı alanları da biliyoruz. Merkezi idareye ait olan alanları da biliyoruz. Ancak değerli dostlarım, kötü olan şu: Evet, 31 Mart'ta iktidar, seçim sonuçlarından gerekli dersi almadı. Seçim öncesi yaptığı hataların farkında değil. Seçim öncesi ne yaptı? Ayırmacılık, kayırmacılık yaptı, işleri engelledi. Daha kötüsü; işleri engellediği gibi, gerçekten alışılagelmemiş, hani siyasette bazen partili olma yönünde kayırmacılık uygulamalarını görmüş olabiliriz… Geçmişte de vardı bu. Ama bu seçimden önce, hatta 2019’dan itibaren yaşadığımız genel seçimler dahil, orantısız güç kullanma, rakibini ezmek, rakibini çiğnemeye çalışmak, demokraside ve hukuk devletinde asla olmayacak uygulamaları yapmak, bugünkü iktidarın yaptığı hatalar.”
“ONUN İÇİN DOĞRU DÜRÜST İCRAAT YAPAMIYORLAR, ONUN İÇİN VATANDAŞA HİZMET GÖTÜREMİYORLAR”
“Yani, ‘Ben seçimi niye kaybettim? Niye ikinci parti durumuna düştüm’ diye ders alacağına, hatalarına devam ediyor. Trajikomiktir. Bunu her yerde hatırlatın. Trajikomik olan, seçimden önce İstanbul'da AK Partili belediyelerin kasasına, 25 ilçe belediyesinin kasasına Cumhurbaşkanlığı örtülü ödenekten 1 milyardan fazla parayı aktarmak, görülmüş bir şey değil. Yani bu, işte milletin parasını millete aktarmama duruşunun çok ahlak dışı bir tutumudur. Kamucu devlet anlayışı tutumunun tamamen dışındadır. Edebin dışındadır. O bakımdan, yarattıkları o dev israf ekonomisi ve düzenin kölesi haline geldiklerini görüyorum. Ekonomiden adalete, eğitimden birçok konuda ülkemizin ne denli sıkıntıda olduğunu hep beraber yaşıyoruz. Kamuda liyakati bir kenara bırakıp, devlet yönetiminde liyakati bir kenara bırakıp, her hususta partizanlık… Ama her hususta partizanlık… Böylesi bir duruşu, gerçekten bu millet hak etmiyor. Onun için doğru dürüst icraat yapamıyorlar. Onun için vatandaşa hizmet götüremiyorlar.”
“BUNLAR, TOPLUMU GERECEKLER”
“Bakın; şu zor halimizle bile, 31 Mart'tan bugüne temel atıyoruz, hizmetleri vatandaşımızla buluşturuyoruz, açılışlar yapıyoruz. Bütün bu hizmetleri yaparken devlet adına, devletimiz adına, ekonomik krizden emeklinin cebinde parasının pul olduğu bir dönemde, eğitimde beslenemeyen çocuklardan başka ne duyuyoruz Allah aşkına? Başka ne duyuyoruz? Bunları duyuyoruz. O bakımdan şunu net olarak söylüyorum: Bunlar, toplumu gerecekler. Kutuplaştırmaya ve siyasi rakiplerini engellemeye devam edecekler. Karalayacaklar. Mümkünse siyasetin dışına atmaya çalışacaklar. Bunun peşinde olacaklar. Yetinmeyecekler, belediyelerin bir kısmına kayyım atayacaklar. İşte atadılar, Esenyurt Belediye Başkanımızı hapse koydular. Her gün bir şey uyduruyorlar. Kiracısına gidiyorlar, öğrencisine gidiyorlar. Hayatında tek bir soruşturma geçirmemiş bir insanı, bir akademisyeni, bir profesörü, kendi etkinliklerine çağırıp akıl sordukları, brifing aldıkları bir insanı, sırf CHP’den Esenyurt'ta belediye başkanı olduğu için hapse atıyorlar.”
“31 MART'I NİYE KAYBETTİKLERİNİN HALA FARKINDA DEĞİLLER”
“Bunu yapan akıl, oraya kayyım atıyor. Sözüm ona devletin kaymakamını bir günde vali yardımcısı yapıyor, oradan kayyım atıyor. Belediye başkan yardımcıları, AK Parti’de siyaset yapmış insanlar. Müdürler, AK Parti'de siyaset yapmış, AK Partili siyasilerle görev yapmış insanlar. Tuzla'dan Beyoğlu'na, oradan buradan, yahu hiç mi şaşırıp bir tane de CHP'li bir belediyeden bürokrat alıp, niye götürmüyorsunuz oraya? Bu var ya, utanmazlığın aymazlığın dip halidir. Onun için 31 Mart'ı niye kaybettiklerinin hala farkında değiller. Hala devam ediyorlar kötülüğe. Memleketin insanına kötülük yapmayla devam ediyorlar. Akıllarınca bizi iş yapamaz hale getirecekler. Akıllarınca bizi başarısız gösterecekler. Ama biz, her koşulda işimizi yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Her zorluğun üstesinden geldik, gelmeye devam ediyoruz. Unutmayın sevgili hemşerilerim; anamızın ak sütü gibi helal, 31 Mart 2019’daki seçimi, 6 Mayıs kararıyla hepimizden çaldılar. Öyle değil mi? Çaldılar mı? Bunu bile yaptılar. Bu, Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinin en kara lekesidir bakın.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI: “SEN, 13 BİN OYLA İSTANBUL'U KAZANDIĞINI MI ZANNEDİYORSUN?”
“20 milyonluk bir şehrin inisiyatifini, sandıkta çıkan sonucunu hem de dil ile ikrar ederek, itiraf ederek, ‘Sen, 13 bin oyla İstanbul'u kazandığını mı zannediyorsun...?’ Bir oyla bile kazanılmaz mı seçim? ‘Bir oyla on üç bin oyla sen seçimi kazandın mı zannediyorsun’ diyerek, yargıyı baskı altında tutarak, seçimi milletin elinden çaldılar. Onun için, bunları unutmayın. ‘Ne yapabilirler?’ Her şeyi yapabilirler. Bizi yıldırabilirler mi? Asla! Asla! Vallahi biz hem şehrimizin, muhafızları hem de bu güzel devletimizin, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin yılmaz bekçileriyiz, o kadar. Yılmaz bekçileriyiz. Biz, onlara benzemeyiz. Bizim prensiplerimizin kökü sağlam, temeli güçlü. Biz, ‘biz’ diyoruz çünkü. ‘Ben’ demedik. Mustafa Kemal Atatürk, bir gün ‘ben’ dedi mi? ‘Biz’ dedi, biz. Jendini düşündü mü? Düşünmedi. ‘Biz’ dedi; memleketini, milletini düşündü.”
“BİZİMLE SİYASET YAPAN HERKES, MEMLEKETİNİ VE MİLLETİNİ DÜŞÜNECEK”
“Bizimle siyaset yapan herkes, ‘biz’ diyecek. Bizimle siyaset yapan herkes, memleketini ve milletini düşünecek. Partisiyle ilgili bir çember çizip, sadece onun içindekileri değil, milletini görecek. 86 milyon insanını hissedecek. 20 milyona yakın insanın yaşadığı İstanbul'u hissedecek. İlçesini öyle hissedecek. Bizim siyaset anlayışımız, siyaseti bir araç haline getirir, amaç haline getirmez. Partisinin başındakini kutsallaştırmaz. Onun söylediklerinin her şeyini, eğrisini, doğrusunu ölçmeyi bırakıp, ‘Emir telakki ederim’ demez. Doğruyu bulmak için, doğruları yapmak için, güçlü demokrasiyi üretmek için bir parçası olur. Onun için, bizim için milletin parasını millete dağıtmak esastır. Ölünüz de bundan vazgeçmeyiz. Çünkü böylesi bir yol, milletin parasını millete dağıtma yolu, bizim için haysiyet ve şeref yoludur. Bundan vazgeçmeyiz. Tam da işte bu bizim vazifemizin kökü, Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne büyütmeye çalıştığımız bu toprakların değerleri, bu toprakların insanları, görenekleri, gelenekleri, yaşamları, o insanların inançları, dili, her şeyi… Bizim esasen baktığımız mesele budur.”
“ONLARIN UZMANLIĞI, MİLLETİN PARASINI MİLLETE VERMİYOR”
“Milletin parasını millete vermenin erbabı, uzmanı biziz. Millet bunu gördü. Bakın; bundan vazgeçmeyecek. Onların zihniyeti, onların uzmanlığı başka. Onların uzmanlığı, milletin parasını millete vermiyor. Onların uzmanlığı, milletin parasını israf çarkının içine sokup, çarçur edip, oradan kalan posasını millete dağıtıyor. Biz ise, milletin parasının tamamını, milletin cebine sokmak için gayret ediyoruz. Buna uğraşıyoruz. Nasıl mı? Onun için kreş açıyoruz. Onun için yurtlar açıyoruz. Bakın, kreşlere bile göz koymaya çalıştılar. Yurtlar açıyoruz. Gücümüz yettikçe aşacağız. Onun için Kent Lokantaları açıyoruz. On milyonlarca insan oradan besleniyor. Onun için süt dağıtıyoruz bebelerimize. Onun için Anne Kart dağıtıyoruz yüz binlerce anneye. Onun için emekliye pazar desteği veriyoruz. Üniversiteliye burs veriyoruz. Bu sene tam 1,5 milyar lira burs veriyoruz. Evlilik desteğinden Yenidoğan Paketi’ne… Onun için ihtiyaç sahibi ailelerin amasız, fakatsız yanında olmaya devam ediyoruz. İnsanımıza katkı sunmaya devam ediyoruz. Onun için Bölgesel İstihdam Ofislerimizde 230 bine yakın insana bugüne kadar iş bulmanın gururunu yaşıyoruz. Çiftçilerimize verdiğimiz destekten her insanımızın yanında olmaya devam ediyoruz bu zor zamanda.”
“ÖYLE SORUŞTURMAYLA DAVAYLA, HACİZLE BİZİ DURDURAMAZSINIZ”
“Zor zamanda yaptığımız her işin, aslında bir sosyal dayanışma olduğunu unutmadan yapıyoruz. Buradaki tesis de öyle. Onun için 20 tane kütüphaneyi 71 tane yaptık sadece 5 yılda. Her birisi bir kültür merkezi gibi çalışıyor. Onun için sosyal yaşam merkezlerini açıyor, vatandaşlarımızın hizmet alma duygularında şunu besliyoruz: Ben eşitleniyorum. Ben mağdur değilim. Onun için sosyal tesislerimizi arttırıyoruz. Daha ucuza gıdaya erişsinler, çayını, kahvesini içsinler diye. Sosyal destekleri yaparken, aynı zamanda İstanbul tarihinin en büyük altyapı yatırımlarını yapıyoruz. 100 milyarı aştı İSKİ'yle yaptığımız altyapı yatırımı 5 yılda. Sadece İSKİ. Onun için bu çalışmaları, o güçlü icraatları yapmaya devam ediyor. Öyle soruşturmayla davayla, hacizle bizi durduramazsınız. Milletin gönlünde edindiğimiz o şerefli, tertemiz yeri kirletemezsiniz. Tek yapacağınız iş; böyle devam ederseniz, tepeden aşağı kirlenirsiniz. Bu kadar söyleyeyim. Tepeden aşağı kirlenirsiniz. Ve o kirli halinizle milletin karşısına çıkarsınız. Millet de o tertemiz eliyle sizi sandıktan yollar, gidersiniz. Tarihe gömülürsünüz. Yok SGK borcu, yok belediyelerin üstüne git, yok efendim belediyelerin hesaplarına haciz koy, yok ‘silkele, bilmem ne! Şaka gibi yahu! Komedi filmi.”
“İLÇE BELEDİYELERİ NE İŞ YAPTI?”
“Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı oldum. Tabii ilçeleri daha iyi tanıyoruz, gidiyoruz. Geçmişte bir iki belediye; yahu helal olsun, ne güzel tesisler yapmışlar falan. Bakıyoruz; birini Spor Bakanlığı yapmış, öbürünü Kültür Turizm Bakanlığı yapmış, öbürünü Tarım Orman Bakanlığı yapmış. Tesislerin yarısından fazlasını Büyükşehir Belediyesi yapmış. Yahu ilçe belediyeleri ne iş yaptı? Sonra dönüp bakıyorum; biz beş yılda mucize yapmışız Beylikdüzü gibi bir yerde. Beylikdüzü gibi yerde mucizeler yaratmışız veya diğer arkadaşlar… Böyle bir şey olur mu? Al şunu eşit dağıt, öyle değil mi? Ve ben size bir şey söyleyeyim mi? Vallahi billahi, Tuzla'ya gelip hizmet ederken, burada… Ki o zaman da Eren Ali Başkanımız ilçe başkanıydı. Biliyor. Gelir şu koltukta otururken, bu koltuğa da o dönemin Tuzla Belediye Başkanı'nı davet ederdik. ‘Çıksın, konuşma yapsın’ derdik. Tuzla'ya yaptığımız işi, onun önünde anlatmanın bendeki gururu daha başka. Niye biliyor musunuz? Eşit olma duygusu beni gururlu yapar. Bunlar nasıl bir huya sahip? Bilmiyorum yani. Hani, ‘Çaktırmadan benim adamıma vereyim!’ Yahu gizli gizli millete dağıtsana bunu. Bunu yap. Bunu yapmıyorlar. E ne oldu? O da kasıtlı geldi, kışkırtmaya kalktı. Toplumun içinde olay çıkartmaya kalktı. Ne oldu? Milletin huzurunda kirlendi. Millet de tertemiz eliyle, bak Tuzla'da yolladı seni. Bunun özeti budur.”
“MUHALEFET KONUŞMASI YAPMIYORUM, YAKARIR GİBİ ANLATIYORUM”
“Ben buradan bir muhalefet konuşması yapmıyorum. Bakın, yakarır gibi anlatıyorum. Niye biliyor musunuz? Belki düzelirler diye. Çünkü, bu kötü niyetli politikalarla beraber, bu milletin ızdırabını arttırıyorlar. Hala cebindeki para azalıyor. Hala milletin ekonomisi perişan. Ticaret perişan. Ekonomi perişan. Eğitim perişan. O bakımdan yıkıcı ve insanların canını sıkan, paramparça eden enflasyon hala düşürülemiyor. Dedim ya az önce, yok efendim SGK borcu, şu, bu… Yahu bütün SGK borcu, bütün SGK'ya alan borçlu kurumların sadece 10’da 1’i belediyeler. 2024’teki SGK'nın toplam gelirinin yüzde 2,5’u değil belediyelerin olan borcu. Belediyeler derken, bütün belediyeler yani. AK Partilisi, CHP'lisi… Göz diktiğin şeye bak. Yaptığın işe bak. Şaka gibi yani. Sonuçta bugünkü belediyelerin yarısı CHP'li değildi de 6 ay önce, 7 ay önce. Yarısı başka belediyelerde. Çoğu AK Partiliydi. Borçları oradan devraldı arkadaşlarımızın çoğu. Biz dahil. Bu bildiğiniz bir sayfa yani, ayıp değil mi? Peki ne olmalı? Yolunu da gösteriyoruz: Davet edeceksin, oturacağız. Gittik de anlattık da bakanlara. Oturacağız, borçları konuşacağız. Ödenebilecek bir şekilde yapılandırılacak ve belediyeler, onları yapılandırılmış şekliyle ödeyecek. Bunlar yapılır.”
“BELEDİYENİN KASASINDAKİ PARAYA GÖZ DİKİLİR Mİ?”
“Belediyenin kasasındaki paraya göz dikilir mi? Eskiden 20 senede aldıkları, bakanlığın yapıp belediyeye devrettiği metroların tam 11 milyarını, bizden 10 ayda aldılar biliyor musunuz? 10 ayda 11 milyar lirayı cebimizden aldılar. Niye? Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partili diye. Yani ne olacak? ‘Ekrem'in birazcık boğazını sıkalım, iş yapamasın!’ Yahu boğaz sıktıkça biz işimizi daha çok yapıyoruz, onu söyleyeyim. Bu bakımdan, bu şekilde tutum ve tavırlardan vazgeçmezseniz, bu millet sizi, gerçekten zaten gözünden düştünüz de tamamen tarihe gömüleceksiniz. Tarihe gömüleceksiniz. Bak bu kadar net. Bakın; Türkiye'nin en itibarlı dış borçlanmasını yapan belediye olduk. Ve tarihte olmamış uygulamalarla, tahvil ihraçlarıyla yurt dışından kaynaklar bulduk. Bu kadar itibarlı bir İBB… 5 senedir, ona buna, havalara uçuşurcasına kredi dağıtan kamu bankalarından 1 lira kredi kullanamadık, bir lira, bir lira. Ayıp değil mi? Kimin bu? Milletin bu. Bakın bunları anlatın. Ama ne yaparsanız yapın, bu millet israfçı ve icraatçı yönetim arasındaki farkı görüyor. Milletin, milletin durumunun farkında değiller. Onun için ne yapacak bu millet? Rantçılık devrine son verecek, halkçılık devrine ‘buyur gel kardeşim’ diyecek. Bu kadar basit. Halkçılık dönemi başlayacak.”
“’BEN BU YOLCULUĞUN, BU DAVANIN BİR PARÇASIYIM’ DİYEN HERKES…”
“O bakımdan milletin güvenini, milletin bize olan inancını kaybetmeden işini gece gündüz yapmak, benim her dava arkadaşımın, her yol arkadaşımın boynunun borcudur. Bunu hiç kimse unutmasın. Bunun adı meclis üyesidir, bunun adı belediye başkanıdır, bunun adı bürokrattır. Adı her neyse… Sadece İstanbul'a seslenmiyorum, Türkiye'nin her yerinde, ‘Ben bu yolculuğun, bu davanın bir parçasıyım’ diyen herkes, çok büyük bir sorumluluk ve vebal altındadır. Amasız fakatsız, tepeden tırnağa, en baştan en küçük görev yapan arkadaşıma kadar, ‘Ben bu yolun, ben bu ülkenin geleceğine başımı koymuş, elimi koymuş, kolumu koymuş, gövdemi koymuş çalışacağım’ diyen bizim yol arkadaşımızdır. Bunu demiyorsa, bu yolculuğun bir parçası değildir. Bu kadar net. Ben dahil, hiçbirimiz bir gruba, bir parçaya, bir bölüme tabi değiliz. Biz, memleket yoluna tabiyiz. Biz Cumhuriyet yoluna, biz devletimizin yoluna talibiz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin evlatlarıyız, ama memleket için çalışan Atatürk gençliğiyiz. Bu yürekle çalışacağız. Bu kadar net. Bunun başka bir tarifi yok. Bu yolda da engel tanımayacağız.”
SURİYE MESAJLARI: “BİRİLERİ SANKİ BİR SAVAŞA GİRMİŞ, SAVAŞ KAZANMIŞ GİBİ DAVRANIYOR”
“Bakın; güneyimizde, Suriye'de çok büyük bir olaylar yaşanıyor. 13 yıllık büyük bir trajedinin, zulmün, sıkıntının parçalanmanın sonucu, şimdi başka bir dönemin başlangıcındayız. Birileri, zafer naraları atıyor. Birileri, sanki bir savaşa girmiş, savaş kazanmış gibi davranıyor. Ben nasıl bakıyorum biliyor musunuz Suriye meselesine? İktidarıyla, muhalefetiyle, yerel yönetimiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla topyekun davranmamız gereken, milli bir mesele olarak bakıyorum. Maksimum derecede sınır güvenliğini koruyan, en büyük ölçüde sınır güvenliğini teminat altına alan, Suriye'nin toprak bütünlüğü içerisinde her ferdini, her inancını, her yaşamının teminat altına alınabilmesi için en dirayetli, en muktedir devlet duruşunu gösteren, orada da bağımsız bir Suriye devleti kurularak, kendi içindeki demokrasinin var olması için en güçlü çabayı ortaya koyan, orada yaşayan hiçbir kesimin yanındayız görüntüsünü değil, herkesi koruyan kollayan, yani komşusunu öyle demokrasiye, hukuk devletine dönüşmesini sağla ki, yarınlarda onun o gücü seni de güçlendirsin… O şekliyle bakabileceğimiz bir geleceğin tasarlanması konusunda hepimiz mesulüz.”
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNİN EN KÖTÜ DIŞ
POLİTİKASININ YAPILDIĞI SURİYE'DE, ARTIK YANLIŞ YAPILAMAZ”
“Doğru adımlar atılmaz ise, çok büyük bir tehditler önümüzde birikir ve barındırmaktadır. Doğru adımlar atılır ise, ülkemiz adına büyük fırsatlar barındırır, barındırmaktadır. Geçmişten bugüne, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü dış politikasının yapıldığı Suriye'de, artık yanlış yapılamaz. Eksik davranılamaz. ‘Dostum Esad'tan Esed oldu. Sonra tekrar ‘dostum Esad'a dönüşürken, tekrar Esed'e dönüşen bir dış politika, tutarlı bir durum değildir. Bizi itibarsızlaştırmıştır. Bundan sonra, güçlü duruşumuzla, geleceği hep birlikte tasarlamak zorundayız. Ülkemizin birliği ve beraberliği için çok önemli konuları barındırmaktadır. Meseleye bu özle bakılmalıdır. Bu sorunlar varken, sen dönüyorsun Ekrem İmamoğlu'yla dava üzerinden uğraş, birini kayyımla içeride tut, belediyelerin hacziyle uğraş, hukuksuzluk yap, hukuku baskı altında tut vesaire vesaire… Yahu bunları bırak. Memleketin daha büyük işleri var. Memleketin sınır dışı büyük işleri var. Memleketin ekonomiyle sorunları var. Eğitimle sorunları var. Adaletle sorunları var. Bir alanda tek bir iyi hamle görelim, seni alkışlayalım. Niye bu fırsatı vermiyorsun bu millete?”
“DEVLET YÖNETİCİLİĞİ BÖYLE OLUR”
“Bu millete kötülük yapmayı bırakın. Hep beraber iyilikte yarışalım. Hep beraber daha güçlü bir ülkenin var edilmesi konusunda birlikte yarışalım. Suriye meselesi… Ben ne dedim? ‘Belediye olarak hazırız. Suriyeli insanların buradan gitmesine, orada sosyal belediyecilik üzerinden, bakın kreşinden sosyal yaşam merkezlerine, bazı tesislerin yapılmasına, hizmete alınmasına, her hususta, bütün deneyimimizle seferberliğe hazırız’ dedim. Hazırız. Olmak zorundayız. Çünkü bu ülkede sayısı belli olmayan, 6 milyon mu, 7 milyon mu mülteciyle karşı karşıya kaldık? Niye kaldık? Niye 13 yıldır buraya birikti? Bundan sonra bunu düzeltmek için büyük bir iş birliğine, büyük bir el birliğine, büyük bir seferberliğe, milli bir mesele üzerinden mücadeleye ihtiyacımız vardır. Bunlarla uğraşın, bunları çözün. Aynı masaya gelelim, aynı masada konuşalım. Aynı masada bu tür olayları çözmeye gayret edelim. Devlet yöneticiliği böyle olur. Devletin esasen sorunlarına çözüm bulmak böyle olur.”
“AYNI ZAMANDA KREŞİ, AYNI ZAMANDA BERBERİ, AYNI
ZAMANDA ETKİNLİK ALANLARI, SPOR SALONLARI OLAN BİR ALAN…”
“İşte biz, tam da bu yolculuğu anlatırken, bir yandan icraatlarımıza devam ediyoruz. İşte burada Sosyal Yaşam Merkezi… Öylesine bir sosyal yaşam merkezi değil. Burada, afet anında, bir kentsel dönüşümde acil barınma ihtiyacında ya da başka hususlarda evsiz, barksız olan bazı insanların geçici bir dönem burada barındırılıp, belki memleketlerine yollanmada ya da belli bir kitlenin buraya getirilip, bir kamp gibi eğitim aldırarak, meslek eğitimi verdirerek iş bulmalarına fırsat tanıyacağımız, geniş bir sosyal yaşam merkezi. Aynı zamanda kreşi, aynı zamanda berberi, aynı zamanda etkinlik alanları, spor salonları olan bir alan. Hemen sırtında hal binası… Proje değişikliği yaptık, hemen yanında İstanbul'un en büyük ikinci lojistik merkezini kurarak, afet anlarında çok etkili bir merkez. Yani bir nevi burası, aslında hem Tuzla için hem özellikle Anadolu yakası için önemli bir lojistik alana dönüşüyor. Farklı farklı yeni yatırımlarla beraber büyütülecek bir merkeze dönüşüyor. Yaptığımız bu iş, önemli bir iştir.”
“DİĞER KONULARI NİYE KONUŞUYORUZ?”
“2025’te burada hal binamız açılacak inşallah yaz başında. Hemen yanındaki lojistikle beraber, buradaki Sosyal Yaşam Merkezi 2026’da açılacak. Ve hep birlikte burayı büyüteceğiz. Hep birlikte bu alanla beraber, dayanıklı bir şehir var edeceğiz. Bunları yapalım. Bunları yaptıkça insan mutlu. Diğer konuları niye konuşuyoruz? Mecbur konuşuyoruz. Sizin kötü aklınızı, kötü emellerinizi vatandaşın önüne seriyoruz. O bakımdan inşallah bu yolda yolculuğumuza devam edeceğiz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sorumluluğumuz büyüktür. Allah bizi mahcup etmesin milletimize. Bu yolda yürüyen her arkadaşımızın güçlü emekleriyle, Türkiye'mizin geleceği aydınlık bir gelecek olacaktır. Bu işin başka yolu yok. Hepimizin yolu açık olsun…”
Konuşmaların ardından Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi’nin temeline ilk beton döküldü. İlk betonu döken butonlara, İmamoğlu ile beraber CHP Parti Meclisi üyeleri Bedirhan Berk, Ozan Işık, Tuzla Belediye Başkanı Bingöl, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin ve Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe ile ilçede görev yapan muhtarlar bastı.
*****
İMAMOĞLU: HALA İMZALANMAYAN HAZİNE ONAYLARINA RAĞMEN BİTİRİP, SONUCUNU VATANDAŞLARIMIZLA GURURLA PAYLAŞACAĞIZ
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu; 3 ilçeden geçecek, 11 istasyonlu, 13 kilometrelik Ümraniye-Ataşehir-Göztepe Metro Hattı’nda incelemelerde bulundu. Hattı, sıfıra yakın bir seviyede alıp, yüzde 90’lar seviyesine getirdiklerini belirten İmamoğlu, “İnşallah zor zamanda, zor koşullarda, zor finansallarda, hala imzalanmayan Hazine onaylarına rağmen bitirip, sonucunu vatandaşlarımızla gururla paylaşacağız” dedi. Hattın, 2025 yılı sonunda hizmete alınması planlanıyor.
ÜMRANİYE / İSTANBUL
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ümraniye-Ataşehir-Göztepe Metro Hattı’nın Kazımkarabekir İstasyonu’nda, Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel ve Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı ile birlikte incelemelerde bulundu. İBB Raylı Sistem Daire Başkanı Ceyhun Avşar’dan hattın geldiği aşamalar, yapılacak imalatlarla ilgili bilgiler alan İmamoğlu, inceleme gezisiyle ilgili değerlendirmelerini de aynı istasyonun peron katında yaptı.
“SADECE FİNANS ŞEHİR’DEKİ İSTASYON DURAĞI KABA İNŞAATI VARDI”
Hattın Ümraniye, Ataşehir ve Kadıköy ilçelerini birbirine bağlayacağını aktaran İmamoğlu, şunları söyledi:
“Çok önemli istasyonları var. Tavşantepe ve Kadıköy hattının bağlantısı, burayla eklentili olacak Yeni Sahra'da. Güneyde var olan, Kadıköy'ü etkileyen giriş-çıkışı, aynı zamanda kuzeyden de bir giriş-çıkış sağlayarak, Ataşehir'e de ayak basmış olacağız. Tabii aynı zamanda Finans Şehir’in önemli bir raylı sistemi. Aldığımızda, diyebiliriz ki, sadece Finans Şehir’deki istasyon durağı kaba inşaatı vardı. Onun dışında bir nevi sıfırdan başladığımız bir hat bu. Bugün geldiği seviyeyi görmek önemli. Yüzde 90’lara yaklaştı. Önümüzdeki sene güzel bir hattımız açılacak. Ama gittiği her yerde de bir istasyon estetiğini de yakalayacağız. Mesela burada… Ümraniye son durağımız burası bizim. Kazım Karabekir Mahallesi’ndeyiz. Burada istasyonda bir kreşimizi yerleştiriyoruz ve çevreyle uyumlu, çocuk oyun alanları yerleştiriyoruz. Yani mahalleyi canlı tutacak bir mekansalı tasarlanıyor. Aynı şeyi 60. Yıl Parkı’nda, Göztepe'de yaşatacağız. Aynı şeyi yine diğer istasyonlarda da farklı fonksiyonlarla, o yere uygun, vatandaşla uyumlu bir hat oluşturmuş oluyoruz. Hatta kattığımız o yeni yüzü hissettiren bir boyutuyla, seneye buluşacağımız ve böyle hani bitişini iple çektiğimiz tatlarımızdan birisi. İnşallah zor zamanda, zor koşullarda, zor finansallarda, hala imzalanmayan Hazine onaylarına rağmen bitirip, sonucunu vatandaşlarımızla gururla paylaşacağız. Emeği geçen bütün yüklenicilere, çalışma arkadaşlarıma ve gördüğünüz kıymetli emekçilere teşekkür ediyorum. Allah tamamına erdirsin.”
2017’DE YAPIMINA BAŞLANDI, 2018’DE DURDURULDU
Ümraniye-Ataşehir-Göztepe Metro Hattı, Anadolu yakasının doğu-batı yönündeki toplu taşıma koridorlarını, kuzey ve güneye bağlayan hızlı toplu taşıma koridorlarından birisi olarak hizmet verecek. 2017 yılında ihale edilen projedeki çalışmalar, 2018 sonunda durduruldu. İmamoğlu başkanlığındaki yeni İBB yönetimi, EBRD (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) ile yapmış olduğu finansman temini hususundaki görüşmeleri olumlu sonuçlandırdı. Böylece projedeki çalışmalar, 20 Ekim 2019 tarihi itibariyle yeniden başlatıldı. Hattın fiziki ilerlemesi yüzde 61 seviyesindeyken, 2025 yılının ortasında hattın tamamının yolculu işletmeye alınması hedefleniyor. Projeye bugüne kadar toplam 400 milyon € kredi temin edildi.
GÜNDE 400 BİN YOLCU TAŞINACAK
Günde yaklaşık 400 bin yolcunun seyahat edeceği hat; açıldığında, Göztepe İstasyonu’ndan Halkalı-Gebze Yüzeysel Metro Hattı’na; Yeni Sahra İstasyonu’ndan Kadıköy-Kartal-Tavşantepe Metro Hattı’na; Çarşı İstasyonu’ndan Üsküdar-Ümraniye-Çekmeköy/Sancaktepe Metro Hattı’na entegrasyon sağlanacak. Kadıköy, Ataşehir ve Ümraniye ilçeleri arasında 11 istasyona sahip hattın uzunluğu 13 kilometre olacak. Yolculuk süresi 21 dakika olurken, tek yöne yolcu kapasitesi 44 bin olarak ön görülüyor. Hattın başlangıç ve bitiş istasyonları, Göztepe 60. Yıl Parkı ve Ümraniye Kazım Karabekir Mahallesi olacak.
World Media Group (WMG) Haber Servisi