Türkiye’nin günlerdir tanıklık ettiği belediye operasyonlarının yanı sıra dikkat çeken başka dava ve operasyonlar iktidar blokunda yıllardır var olan fay hatlarının çatırdadığı bir tabloya işaret ediyor.
Avukat Rezan Epözdemir’in tutuklandığı soruşturma, İBB borsası iddiaları kapsamında AKP’li avukat Mücahit Birinci’ye soruşturmaya verilen izin, İBB soruşturması itirafçısı Aziz İhsan Aktaş’a suikast planı iddialarının ardından silahlı suç örgütüne üyelikten tutuklanan Selahattin Yılmaz ve avukatlar Cem Duman ile Semra Ilık’ın ilişkileri hem AKP içinde hem de AKP-MHP arasındaki çatlakları daha fazla gün yüzüne çıkardı.
Operasyonlar ve davalardan basına yansıyan ayrıntılar iktidar blokundaki gerilim ve çatışmalarda siyasi eğilimlerden çok hangi aktörün kime yakın olduğuna odaklanıyor.
Bahçeli sahip çıktığı Selahattin Yılmaz'dan 'Cumhur İttifakı' mesajı
Son olarak Sabah gazetesi tarafından İBB soruşturmasında tutuklu Fatih Keleş’in talimatıyla Aziz İhsan Aktaş’a yönelik suikast hazırlığı içinde olmakla suçlanan ve önceki gün tutuklanan Selahattin Yılmaz cezaevinden gazeteci İsmail Saymaz’a mektup gönderdi. Yılmaz mektupta kendisine kumpas kurulduğunu ileri sürdü. CHP’yi suçlayan Yılmaz “Bahçeli’nin desteklemiş olduğu” Cumhur İttifakı’na bağlılık mesajı verdi.
“Müslüman bir Türk milliyetçisi olarak Türk dünyasının bilge lideri abim sayın Dr. Devlet Bahçeli liderimin desteklemiş olduğu Cumhur İttifakı’na canımızla, başımızla, her türlü bağlıyız. Aziz İhsan Aktaş’ın doğru ya da yanlış bir kişi olup olmadığını tartışmak istemiyorum. Devlete ve hükümete faydalı bir iş yapıyorsa destekler, arkasında, önünde, yanında dururum. Aklı başında olan bir insan nasıl olur da benim onu vurdurtacağımı söyler? Kaldı ki onu vurdurtmam kimin işine yarar? Tabi ki CHP’ye yarar. Benim düşünceme göre CHP kliklerinin, (bu olayın) ses getirmesi adına bilinen bir kişiyi kullanması gerekirdi. Beni seçtiler. Bu tezgahta (amacın) hem beni yıpratmak hem Aktaş’ı benim adıma tehdit edip sindirmeye çalışarak, konuşmasını engellemek olduğunu düşünüyorum. Böyle bir akıl tutulması olabilir mi? Çok ciddi sağlık sorunu olan oğlum ile bu işi yapacağım söyleniyor. Bunu ancak alçaklar yapar. Oğlum Alperen Göktuğ bana ‘Baba sen kendini gözümün önünde öldür, ben bir ay daha fazla yaşayacağım’ dese gözümü bir an bile kırpmadan kendimi feda ederim. Bu zavallı alçak tezgahı düzenleyenler bu tezgahın içinde kalacak olanlardır.”
'Burada ciddi bir şey var, çözemiyorum'
Mektupta “Aziz İhsan denilen kişi devletimize faydalı olmak için itirafçı olmuş. Bu adamı vurdurmam imkansızdır. Şu an suçsuz olduğumu nasıl anlatabilirim diye mücadele ediyorum. Siyasi görüşüm ve dini inancım olarak böyle bir adama zarar veremem. Burada ciddi bir şey var, çözemiyorum. Birisi bir tezgah kuruyor. Kurt kuzuyu yiyecek. Vurulan yoktur. Bir tokat dahi attığımız yoktur. Evine adam gönderdiğimiz yoktur. İnanılmaz bir kumpasın içindeyim” ifadeleri yer alıyor.
'Çağlayan, Bahçeli'nin beklediği adımları atmıyor'
Bahçeli’nin İBB’ye yönelik soruşturmaların artık tamamlanmasını istediğini kaydeden Saymaz’a göre MHP lideri Esenyurt ve Beylikdüzü belediye başkanları Ahmet Özer ve Mehmet Murat Çalık’ın tahliyesini gerekli görüyor.
İddiaya göre MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın sosyal medya paylaşımlarının asıl hedefinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olduğunu yazan Saymaz şu ifadeleri kullandı:
“Fakat Çağlayan, Bahçeli’nin beklediği adımları atmıyor. Çağlayan’ın siyasi nitelikteki kararlarda Beştepe’den habersiz ve onaysız işlem yapmayacağı biliniyor. Zaten var olduğu söylenen bu gerilime Yılmaz’ın tutuklanması da eklendi.
MHP’de belirsizliklere gebe bir bekleyiş var.
Bahçeli’nin “Dava arkadaşım ve ülküdaşımdır” dediği Yılmaz, bırakılacak mı?
Yoksa tutuklu mu kalacak?
O takdirde Bahçeli’nin tepkisi ne olacak?”
İstanbul merkezli 5 ilde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan Selahattin Yılmaz ile avukatlar Cem Duman ve Semra Ilık'ın da aralarında olduğu 10 kişi önceki gün tutuklanmıştı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Selahattin Yılmaz'a "ülküdaşım" ve "dava arkadaşım" sözleriyle sahip çıkmış ve “İnanıyorum ki, masum ve suçsuz olduğu anlaşılacak” demişti.
Özgür Özel’in önceki akşam Aydın mitinginde “Ak Toroslar çetesi Bahçeli’ye ayar veriyor” sözlerine de yanıt veren Bahçeli “Selahattin Yılmaz ismini temel alarak MHP’ye ayar verildiğini iddia etmek ise çok ağır bir bühtan, dayanaksız ve mesnetsiz bir uydurmadır. Kaldı ki MHP’ye ayar ve istikamet vermek hiç kimsenin yapabileceği bir şey değildir” ifadelerini kullanmıştı. Özgür Özel dün yaptığı açıklamada Bahçeli’nin bu sözlerle AKP’ye mesaj verdiğini savunarak “Özgür’üm sana söylüyorum, iktidar ortağım sen anla” demek istediğini söylemişti.
Şamil Tayyar'dan Akın Gürlek'e ziyaret: 'Yargıda FETÖ'den sonra yeni bir temizlik için tarihi fırsat'
Öte yandan AKP’li Şamil Tayyar bugün yaptığı bir paylaşımda İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i ziyaret ettiğini, Gürlek’i “kendinden emin” ve “çok kararlı” gördüğünü duyurdu.
Tayyar, "rüşvet" suçlamasıyla tutuklanan avukat Rezan Epözdemir ve lideri MHP'ye yakınlığıyla bilinen Selahattin Yılmaz'ın olduğu belirtilen "suç örgütü" operasyonunda tutuklanan avukatlar Cem Duman ve Semra Ilık hakkında, "Yargıda FETÖ’den sonra yeni bir temizlik için tarihi fırsat" ifadesini kullandı.
Şamil Tayyar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Rezan Epözdemir. Cem Duman. Semra Ilık. Gösterişli hayatlar. Milyonlarca dolarlık lüks ofisler. 40/50 avukatlık hukuk timleri. Son model lüks çakarlı araçlar. Hakime/savcıya yurtdışı tatil promosyonu. Pahalı restaurantlarda hakimle/savcıyla alemler. Stadlarda hakimle/savcıyla loca keyfi. Var da var, saymakla bitmiyor. Ayrıca, siyaset dahil etkili her merkezle bağ kurup güç devşirmek de oyuna dahil. Art arda gelen bu operasyonlar, bir yönüyle şaşırtıcı bir yönüyle umut verici. Akın Gürlek Başsavcımızla da görüştüm bugün, çok kararlı ve kendinden emindi. Yargıda FETÖ’den sonra yeni bir temizlik için tarihi fırsat. Dilerim, heba edilmez. Edilmeyecek gibi gözüküyor” diye yazdı.
AKP'den istifa eden Mücahit Birinci’ye soruşturma izni çıktı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AKP'de çeşitli görevlerde bulunmuş Mücahit Birinci'nin İBB soruşturmasında tutuklanan Murat Kapki'yi tutuklu olduğu sırada ziyaret ettiğini ve "Bu ifade tutanağını imzala, 2 milyon dolar ver, tıpış tıpış git" dediğini söylemişti. Murat Kapki, Birinci'nin kendisini yalan beyana zorladığını belirterek şikayetçi olmuştu.
AKP’nin ihraç talebiyle disipline sevk ettiği Birinci partisinden istifa etmişti. Adalet Bakanlığı dün AKP’li avukat Mücahit Birinci hakkında soruşturma izni verdi.
AKP ile MHP arasında Meclis Komisyonu'nda çatlak iddiası
AKP ile MHP arasında son operasyonların yanısıra Meclis’te kurulan komisyona ilişkin de görüş ayrılıkları olduğu MHP kulislerine dayandırılan haberlerde dile getiriliyor.
Bugün Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberde MHP kulislerinde, AKP’nin sürece yönelik tavrının yeterince kararlı olmadığı yönünde eleştirilerin öne çıktığı belirtildi.
Habere göre ittifak ortağına yönelik eleştirilerde bulunan bazı MHP kaynakları “AKP, sürece yeterince sahip çıkmıyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Haberde MHP içinde AKP’nin "süreci daha çok teknik bir zeminde yürütmek istemesi”nin eleştirildiği, MHP’ninse “siyasi kararlılık ve şeffaflık beklentisi”nin öne çıktığı iddia edildi.
AKP kanadında ise komisyon çalışmalarının normal seyrinde olduğu ve sürecin kontrollü bir şekilde ilerlediği savunulurken kamuoyuna gerekli bilgilendirmenin yapılacağını belirtiyor.
AKP’nin temkinli tutumunun, Cumhur İttifakı ortakları arasında “öncelik” tartışmasına yol açtığının ifade edildiği kaydedilen haberde "İttifak içindeki ayrışmanın önümüzdeki dönemde hem komisyonun çalışmalarına hem de genel siyasi gündeme yansıyabileceği belirtiliyor. Kulislerde, Cumhur İttifakı’nın geleceğine ilişkin dengelerin de bu tartışmalardan etkilenebileceği konuşuluyor" denildi.
Cem Küçük CHP'li Ali Haydar Fırat'tan alıntı yaptı: 'Her satırına imza atarım'
İktidar içindeki çatlakların konuşulduğu bu dönemde Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’ün, CHP Parti Meclisi üyesi Ali Haydar Fırat’ın “Yarın Erdoğan siyaset sahnesinden çekildiğinde tıpkı diğer liderler gibi bizim siyasetimiz sudan çıkmış balığa dönecek” sözlerinin yer aldığı uzun bir alıntı yaparak “her satırına imza atarım” demesi dikkat çekti.
Küçük bugünkü yazısında “CHP’nin iktidar olma şansı var ama bu kafayla değil" ifadesini kullandı, CHP'nin "biraz daha öz eleştirel" olması gerektiğini savundu.
"Bu kafayla giderlerse 2027 ya da 2028’de de hüsran görürler” diye yazan Küçük “CHP Parti Meclisi üyesi Doktor Ali Haydar Fırat’ın şu tespitleri inanılmaz önemli. Her satırına imza atıyorum. Umarım CHP biraz olsun ders alır” diyerek Fırat'ın sözlerinden uzun bir alıntı yaptı.
Fırat söz konusu açıklamasında şu ifadeleri kullanıyor:
“Yarın Erdoğan siyaset sahnesinden çekildiğinde tıpkı diğer liderler gibi bizim siyasetimiz sudan çıkmış balığa dönecek; ama sağ siyasetin üretkenliği yeni bir liderle yoluna devam edecek. Nitekim şimdiden yeni aktörler sahneye çıkmak üzere kendilerini hazırlıyorlar. Mevcut kısır döngüden çıkmadığımızda, bize düşen de maalesef aynı öfkeyi bu yeni lidere yöneltmek olacak.
Zaman daralıyor. Siyasetimizi gerçek bir zemine oturtmak zorundayız. Gerçek sorunlar ve çözümler ekseninde, “somut durumların, somut tahlilini yapan” belirleyici politikalar inşa etmek zorundayız.
70 yıldır süren, sadece sağ/muhafazakâr lideri eleştirme ve siyasi ödevlerini yeterince yerine getirmeme konforundan vazgeçmeliyiz.”
İktidar bloğunda çatırdama sesleri: Operasyonlar, klik savaşlarının uzantısı
Birbiriyle sürtüşen farklı ekiplerin, nasıl siyasi farkları olduğu sorusunun net bir yanıtı yok. Taraflar, siyasi eğilimlerinden ziyade "kime yakın" sorusuna göre ayırıyor, bu sorunun yanıtlarından biri de çeşitli batılı devletler oluyor.
Avukat Rezan Epözdemir’in tutuklanması, AKP’li avukat Mücahit Birinci’yi istifaya götüren ‘İBB borsası’ iddiaları, İBB itirafçısı Aziz İhsan Aktaş’a suikast planı iddiasıyla gözaltına alınan Selahattin Yılmaz ve avukatlar…
ürkiye belediye operasyonlarının yanı sıra dikkat çeken başka dava ve operasyonlara da tanıklık ediyor günlerdir.
Yapılan operasyonların ardında siyasi bir hesaplaşmanın olmadığını söylemek mümkün değil.
İBB operasyonlarının dışındaki Avukat Mehmet Yıldırım, ardından Avukat Rezan Epözdemir'in tutuklanması, organize suç örgütü lideri olduğu iddiası devletin kayıtlarında yer alan ancak Bahçeli’nin “dava arkadaşım” dediği Selahattin Yılmaz’ın tutuklanması hatta AKP’li siyasetçi ve Avukat Mücahit Birinci’nin yaşadıkları birbirinden bağımsız ele alınamaz.
Bahçeli Özel'e yüklenerek AKP'ye gözdağı verdi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Aziz İhsan Aktaş'a suikast hazırlığı" iddiasıyla gözaltına alınan, ancak suç örgütü yöneticiliği suçlamasıyla tutuklanan Selahattin Yılmaz'ın "ülküdaşı" ve "dava arkadaşı" olduğunu söyledi.
Bahçeli, bugün yaptığı açıklamasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Selahattin Yılmaz'a yönelik “kiralık katil ve suikastçı” ifadelerini öne çıkararak aslında iktidara mesaj verdi. Açıklamasında, “Selahattin Yılmaz ismini temel alarak MHP’ye ayar verildiğini iddia etmek ise çok ağır bir bühtan, dayanaksız ve mesnetsiz bir uydurmadır. Kaldı ki MHP’ye ayar ve istikamet vermek hiç kimsenin yapabileceği bir şey değildir. Ezcümle ve tekraren Selahattin Yılmaz ülküdaşım ve dava arkadaşımdır” ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda açıklamasında bir kez daha davaların ivedilikle sonuçlanması için çağrı yaptı:
“Milliyetçi Hareket Partisi görülen ve yürüyen davaların bir an evvel adalet ruhuna muvafık halde sonuçlanmasını, doğal olarak objektif hükmün açıklanmasını arzulamaktadır. Uzayan ve uzatılan soruşturma ve kovuşturmaların siyasi istismara maruz kalması, organize yıpratma kampanyalarına uğraması, kutuplaşma dinamiklerini tetiklemesi kaçınılmazdır.”
Özgür Özel'den Bahçeli'ye Selahattin Yılmaz yanıtı: 'Özgürüm sana söylüyorum, ittifak ortağım sen anla' diyor
Deprem nedeniyle ziyarette bulunduğu Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde gazetecilere açıklamada bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bahçeli'nin Selahattin Yılmaz hakkındaki sözlerinin sorulması üzerine yanıt verdi.
“Ben kimseye kiralık katil demedim” diyen Özel, Bahçeli'nin, asıl mesajı Cumhur İttifakı'ndaki ortağı AKP'ye verdiğini savundu.
“Sayın Bahçeli ile birlikte siyaset yapmak için birtakım yeteneklerinizi geliştirmeniz gerekiyor. Verdiği mesajları iyi anlamak gerekiyor” ifadesini kullanan Özel, “Ben kimseye kiralık katil demedim. Ama burada sayın Bahçeli yanlış anlamış değil. O anlıyor. 'Özgür’üm sana söylüyorum, iktidar ortağım sen anla' diyor” şeklinde konuştu.
İktidar klikleri ve operasyonlar
İktidar bloğu içerisinde farklı kliklerin olduğu uzun zamandır biliniyor. Bunlar arasındaki gerilim, son dönemde giderek artmış durumda.
T24 yazarı Tolga Şardan da “AKP’de ‘turnusol’ operasyonlar!” yazısında, gerilimin "parti tabanı ile Erdoğan’ın 'yakın çevresi' arasında bir süredir yaşanan ancak seslendirilemeyip saklanan krizi ortaya çıkardığı" tezini öne sürüyor. Ancak iktidar bloğundaki tablo, bu şekilde basitleştirilebilecek bir ikilikten çok daha karmaşık bir ilişkiler ağı sunuyor.
AKP'nin "parti tabanı"nın bir özne olduğu yorumuysa epey tartışmalı.
Bugün birbiriyle sürtüşen farklı grup ve ekiplerin, birbirlerinden nasıl siyasi farkları olduğu sorusunun net bir yanıtı yok. Ayrıntılara hakim olanlar, tarafları, siyasi eğilimlerinden ziyade "kime yakın" olduklarına göre ayırıyor, ve "kime yakın" sorusunun yanıtlarından biri de her zaman çeşitli batılı devletler oluyor.
Her ne kadar kriz, açık bir siyasi niteliğe sahip olmasa da, iktidar bloğunda yıllardır var olan fay hatlarının çatırdamasında, Türkiye'nin son dönemde çözüm süreci, İsrail, mutlak yoksullaşma ve eşitsizlik gibi ağır sorunlarının etkisi var.
Şardan yazısında ne anlatıyor?
Şardan yazısında Özgür Özel’in Tuzla mitinginde gündeme getirdiği İBB Borsası iddiasıyla ilgili olarak adı geçen avukat Mehmet Yıldırım ve Avukat Epözdemir’in adli soruşturmaya alınmasının parti tabanı ile Erdoğan’ın “yakın çevresi” arasında bir süredir yaşanan ancak seslendirilemeyip saklanan krizi ortaya çıkardığını öne sürdü. Burada taraflar parti içerisindeki siyasiler ve Erdoğan’la mesai yürüten siyasetçi-bürokrat-danışmanlar olarak ayrılıyor.
Bu problemin İstanbul Adliyesi’ndeki görev değişimi sonrasında daha da güçlendiğini ifade eden Şardan, “yeni güç tablosu, ekipler arasındaki savaşın kaynağı oldu” ifadelerini kullandı ve devam etti:
“Adliyedeki değişim sonrasında kulislere yansıyan iddialara göre, ‘Antepli avukatlar’ olarak tanımlanan grup başsavcılık yönetimiyle sorun yaşamaya başladı.
Bunun üzerine, Ankara’da yargı camiasında tanınan, hatta hakkında ‘Ankara Adliyesi’nin sivil başsavcı vekili’ tanımlaması yapılan bir avukatın, İstanbul Adliyesi’ndeki değişimden sonra kente giderek faaliyete geçmesi dikkatlerden kaçmadı.”
Epözdemir dosyası: Kim kazandı?
AKP içerisindeki yargı merkezli sıkıntının baş gösterdiğini söyleyen Şardan “Başsavcılıktan gerekli desteği bulamayan Antepli avukatlar, iddialara göre farklı bir kanal açarak savcılık üzerinde etkin hale gelmeye başladı” dedi. Bunun örneği olarak da Epözdemir dosyasını anlattı:
“İddiaya göre, Epözdemir ile ilgili dosyaya MİT destek verdi. Zira, Epözdemir’in dosyasında yer alan 2021 tarihli mesajlara bakıldığında, ünlü avukatın epeyce zamandır takipte olduğunun ipucu görülüyor haliyle.
Bu aşamada Ankara kulislerine yansıyan bilgilere göre; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Epözdemir’le ilgili soruşturmayı yürütmekte ‘çekimser’ kaldı. Ancak, ‘yukarı’dan gelen talimat sonrasında Epözdemir’in dosyası açıldı.
Epözdemir’in gözaltına alınacağı, daha bir hafta öncesinden İstanbul Adliyesi’nde konuşuldu. Adliyeyi yakından takip eden gazeteciler bu gelişmeden haberdarken, Epözdemir’in bilgisinin olmaması hayatın doğal akışına aykırı kuşkusuz.
Parti kanadı, Cumhurbaşkanlığı kanadına karşı şimdilik puanı kazanmış görünüyor.”
Epözdemir dosyasıyla birlikte bir yeni iddia olan “Uçum’un Epözdemir’le bağlantısı olduğu” gündemine ilişkin açıklamalara rağmen yazıda, İstanbul cenahından ısrarlı biçimde bağlantı vurgusu yapılmaya devam edilmesine dikkat çekildi.
İşin bir de Adalet Bakanlığı boyutuna ışık tutan Şardan şöyle anlattı:
“Yine kulislerdeki iddialara göre; Adalet Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkilinin yakını ile Epözdemir, İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki bir dosyada birlikte hareket etti.
Söz konusu cinayet dosyası 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde. İddiaya göre; bakanlık yetkilisinin yakını mahkeme heyeti ile görüşmek için bakanlığı devreye soktu.
Bu durum, ister istemez Adalet Bakanlığı ile İstanbul Adliyesi arasında bir ‘zorunlu birliktelik’ halini ortaya çıkardı. Kaldı ki, Bakan Yılmaz Tunç’un açıklamalarında bunu görmek mümkün. Ayrıca, oluşan atmosfer bakanlık ile başsavcılık arasında elbette ‘hat kopmasına’ neden olacak yakın zamanda. Sinyaller bunu gösteriyor.”
Birinci’nin istifası: Kapki’nin MHP’ye yakınlığı
Mücahit Birinci’nin yaşadıklarının yine AKP içindeki kontrol edilmeye çalışılan sürecin önemli parçası olduğunu söyleyen Şardan şu noktalara dikkat çekti:
“CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İBB soruşturmasında tutuklu iş insanı Murat Kapki’nin şikayetiyle başlattığı İBB Borsası iddiası hem yargıyı hem de AKP’yi sarstı.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Kapki aynı zamanda MHP Genel Merkezi’ne uzak olmayan isimlerden. Hatta gözaltına alındığında soruşturma savcılığınca ‘fazla bunaltılmaması’ yönünde MHP Genel Merkezi’nden telkinlerde bulunulduğu iddia edildi.
CHP Genel Başkanı’nın açıklamaları sonrasında AKP içinde ve iktidar partisine yakın gazeteciler arasında ağır polemik yaşandı. Birinci, ihraç edilmesi yönünde süreç başlatılırken istifa etmeyi tercih etti. Bu tasarruf, Birinci ile karşısındakiler arasındaki henüz ilk raunt.
Bu olayda da parti tarafı, bir puan daha kazanmış görünüyor, şimdilik.”
Bahçeli’nin ‘dava arkadaşım’ dediği Selahattin Yılmaz’ın tutuklanması
Şardan yazıyı yazarken henüz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu açıklamayı yapmamıştı ancak, Yılmaz’a sahip çıkılan bu açıklamada “Selahattin Yılmaz ismini temel alarak MHP’ye ayar verildiğini iddia etmek ise çok ağır bir bühtan, dayanaksız ve mesnetsiz bir uydurmadır. Kaldı ki MHP’ye ayar ve istikamet vermek hiç kimsenin yapabileceği bir şey değildir. Ezcümle ve tekraren Selahattin Yılmaz ülküdaşım ve dava arkadaşımdır” ifadelerini kullanacaktı.
Yazıda Şardan konuyu şöyle ele almıştı:
“Yeraltı dünyasının önde gelen isimlerinden Alaaddin Çakıcı’nın çatısı altında organize suç örgütü faaliyetleri gösterdiği öne sürülen Yılmaz’ın gözaltına alınması hem AKP’yi hem de MHP’yi tartışılır hale getirdi.
Yılmaz, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin girişimiyle çıkartılan düzenlemeler sonrası serbest bırakılan isimlerden.
Hiç beklemediği anda gözaltına alındı. Ayrıca biri kadın iki avukat da Yılmaz’la bağlantıları olduğu iddiasıyla İstanbul’da gözaltındalar.
Her ne kadar Yılmaz’ın gözaltına alınmasının gerekçesi, İBB itirafçısı Aziz İhsan Aktaş’a yönelik suikast gerçekleştirmenin planlaması olsa da perde arkasında başka hesaplar var.
İlki, Yılmaz’ın piyasadaki konumu. Bilindiği üzere, bir dönem İstanbul’un hâkimi olan Çakıcı ve Sarallar’a bağlı grupların kentteki hakimiyeti sonlandı. Güç, el değiştirdi İstanbul’da. Şimdilerde Sedat Şahin ve ekibi kente hâkim görünüyor. Bu nedenle, Selahattin Yılmaz’ın sistemden tasfiye edilmesi gerekti.
Diğer yönden, Yılmaz’ın MHP ile yakınlığı. Kapki olayında MHP’nin CHP’ye ‘sufle verdiği’ iddiası var. AKP’yi zor durumda bırakan bu sufleye karşılık Yılmaz’a yönelik operasyonu bu kapsamda düşünmek gerekir.
Kaldı ki, aynı operasyonda Ankaralı iki Avukat Semra Ilık ile Cem Duman gözaltına alındı. Cem Duman’ın AKP Genel Merkezi ve Cumhurbaşkanlığı’ndaki bazı isimlerle yakınlığı var. Suç örgütü lideri Yılmaz, Duman’ın nikah şahidi. Nikahtaki diğer tanıklar BESA’nın sahibi Salih Bezci, Sampa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Altuncu, spor yorumcusu Şansal Büyüka ve Socar Holding CFO’su Teymur Abas, dizi oyuncusu Oktay Kaynarca ve Ankaralı müteahhit Önder Cavcav’dı.
Kaynaklar, AKP’ye yakınlığıyla bilinen Duman’ın aynı zamanda bazı üst düzey MHP’lilerin de vekaletine sahip olduğunu belirtti.
Diğer Avukat Semra Ilık da yine Duman gibi AKP’ye yakın hukukçulardan. Cumhurbaşkanlığı’nda görevli isimlerin nüfuzunu kullanmaya çalıştığı ifade ediliyor. Ilık’ın Ankara Emniyeti’nden polis korumasının bulunduğu ifade ediliyor.
Bu operasyonun önemi şuradan belli; her operasyon için sabahları erkenden sosyal medya paylaşımı yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bile hiçbir bilgilendirme yapmadı.
Kimse ortaya çıkan tabloya bakıp nasıl pozisyon olacağını bilemiyor!”
'Siyasette ve bürokraside herkes herkese operasyon yapıyor'
Yazında MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal’ın adının sahte diploma skandalına karışmasına da dikkat çekiliyor ve partide bunun sıkıntı yarattığı anlatılıyor. Üç vekilin adının altın kaçakçılığıyla anılması, Sinan Ateş cinayetinde yine Olcay Kılavuz’un isminin karışması üzerine bu skandalı da ekleyince “Bahçeli yönetimini zor durumda bıraktı” değerlendirmesi yapan Şardan “Bu çerçevede, MHP’li Celal Adan’ın, Bahçeli’nin talimatı üzerine Adalet Bakanlığı’yla temasa geçtiği ve Bahçeli’nin ‘nereye kadar giderse gitsin’ şeklindeki mesajını ilettiği başkent kulislerinde konuşulanlardan” dedi.
Şardan son olarak şu değerlendirmeyle dikkat çeken yazısını sonlandırdı:
“Okuduklarınızın özeti şu: Siyasette ve bürokraside herkes herkese operasyon yapıyor!
Herkes kendine göre vaziyet almaya çalışıyor. Artık neler olacağını kimse bilmiyor! Bu kadar gürültüye karşın birkaç basit açıklamanın dışında sessizlik var.
Farkındayım, okuduklarınız fazlasıyla karışık. Fakat bu şekilde özetlemeye çalıştım.
Bu arada, Büyüteç’te okuduğunuz bu konuları, bu işlerin içindeki siyasiler, üst düzey bürokratlar, iktidara yakın gazeteciler hatta iktidar tarafından muhalif olarak tanımlanan kimi gazeteciler de biliyor.
Nedense kimse kamuoyu bilgilendirmesi yapmayı tercih etmiyor!”
İsmail Saymaz: MHP ile Çağlayan arasında soğuk rüzgarların estiği iddia ediliyor
Halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz da bugünkü yazısında aynı konuya değindi. Yılmaz’a operasyonun arkasında MHP’ye mesajını irdeleyen Saymaz şunları da ele aldı:
“Bahçeli, geçen ‘Türkiye’nin ağırlaşan, belediyeler başta olmak üzere pek alana yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması, süregelen soruşturma ve kovuşturmaların bir an evvel tamamlanması’ çağrısı yapmıştı.
Ayrıca MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın Twitter’da yargısal süreçlere dair yaptığı eleştirel paylaşımların İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yönelik olduğu ifade ediliyor.
MHP’nin Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın tahliye edilmesini istediği, ancak sonuç alamadıkları konuşuluyor.
Diğer taraftan, İBB soruşturmalarına destek veren bazı gazeteciler MHP’li avukatları İBB borsası kurmakla suçluyor.
MHP ile Çağlayan arasında soğuk rüzgarların estiği iddia ediliyor.
Bahçeli’nin, uğruna bütün siyasi hayatını riske attığı ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ile, kitlesiyle karşı karşıya gelme pahasına TBMM’deki komisyona katılmayı kabul eden CHP’ye yönelik operasyonları aynı anda sürdürmek imkansızlaşıyor.”
World Media Group (WMG) Haber Servisi