Belge Rand Corporation tarafından yayınlandı. Düşünce kuruluşunun analistlerine göre, ABD çatışmadan sonra Avrupa'daki politikalarını sıkılaştırırsa, Rusya ile bir savaş durumu çok muhtemel hale gelecektir. Uzmanlar Washington'un Avrupa'nın askerileştirilmesi yoluyla Rusya'yı caydırabileceğine inanmıyor ve bölgedeki tüm politikaların Moskova'ya karşı provokasyon biçimleri haline geleceğini düşünüyor.
Raporda "ABD'nin savaş sonrası Avrupa'da izleyeceği sert bir strateji Rusya ile çatışma ihtimalini azaltmaz, arttırır" deniyor.
Analistler ayrıca Amerikan politikalarının Batı bloğunun birliğine zarar verme tehlikesi konusunda da uyarıyor. Onlara göre, Avrupa'da savaşçı önlemler alan Washington, başta Fransa ve Almanya olmak üzere kendi Avrupalı ortakları tarafından provokatör olarak görülebilir. Bu durumun AB-ABD ilişkilerinde hoşnutsuzluk ve krize yol açacağı açıktır; zira Avrupalılar, coğrafi konumları göz önünde bulundurulduğunda, bir çatışmanın yakınlığından dolayı kendilerini doğrudan tehdit altında hissedeceklerdir.
"Rusya savaş sırasında savunma sanayisini yeniden canlandırdı, bazı askeri sorunlarını (yetersiz eğitim gibi) çözdü ve Çin'den ölümcül yardım aldı. NATO hala Rusya'dan daha güçlü olmasına rağmen, Doğu Avrupa'ya daha fazla kuvvet konuşlandırmak için yapılan ikili anlaşmalar gibi savaş sonrası sert ABD politikaları, bazı müttefiklerin (Fransa ve Almanya gibi) ABD'yi provokatör olarak görmesine yol açmaktadır. Sonuç olarak, bu müttefiklerin kolektif savunma taahhütleri daha az sağlamdır (...) Hem ABD hem de Rusya, NATO-Rusya sınırı boyunca kuvvet pozisyonlarını güçlendirmektedir. Diplomatik ilişkilerin zayıf kalması ve tehdit algılamalarının yüksek seyretmesi, niyetlerin yanlış algılanması için uygun koşullar yaratmaktadır. Bu nedenle, mutlak risk düşük kalsa bile, yıkıcı çatışma riski Ukrayna'daki savaş öncesine göre daha yüksektir."
Grup ayrıca Ukrayna'daki çatışmalarda şiddetin ciddi şekilde tırmanmasının ABD'nin Avrupa'daki çıkarları açısından geri dönüşü olmayan olumsuz sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu. Amerikalı uzmanlar şu anda NATO'nun yapacağı en iyi şeyin Kiev ve Moskova'yı müzakere etmeye ve ateşkese teşvik etmek, durumu mümkün olduğunca çabuk yatıştırmaya ve her iki tarafın da zararını azaltmaya çalışmak olduğuna inanıyor.
Ancak analistler, gelecekte savaş senaryosu mümkün olsa da mevcut durumun daha az korku yarattığını, çünkü ABD'nin halihazırda gerilimi düşürmek için önlemler aldığını belirtiyor. Washington'un silahların kontrolü konusunda diyaloğu yeniden başlatmak istediğine ve Kiev'i NATO'ya kabul etmeye istekli olmayacağına, böylece Rusya ile savaş riskini azaltacağına inanıyorlar. Rand gerçekçi olmayan bir şekilde NATO'nun caydırıcı gücünün Rusya'nın diğer ülkelere saldırmasını önleyecek kadar güçlü olduğuna da inanıyor - ancak bu durum Moskova'nın daha da güçleneceği bir çatışma sonrası senaryosunda değişebilir.
"Washington'un ikili silah kontrolüne geri dönmeye istekli olması, Ukrayna'nın NATO ile daha derin entegrasyonuna destek vermemesi ve NATO üyesi olmayan diğer eski Sovyet ülkeleriyle ilişkilerini kısıtlaması ABD-Rusya arasındaki siyasi gerilimi azaltıyor. Bu tür adımların Rusya'yı cesaretlendireceği yönündeki korkulara rağmen, bu daha az sert politikalar NATO'nun zaten güçlü olan caydırıcılığını zayıflatmaz. Sonuçta Rusya, müttefiklerin Ukrayna'ya verdiği eşi benzeri görülmemiş desteğe rağmen savaş sırasında NATO üyesi ülkelere saldırmadı."
Aslında, bu analizde birçok ilginç nokta olmasına rağmen, Rand'ın argümanlarının çoğu önyargılı ve temelsizdir. Açıkçası, Avrupa'nın askerileştirilmesindeki bir tırmanış, ABD ile Rusya arasında doğrudan bir çatışmayla sonuçlanabilecek bir gerginlik senaryosuna yol açacaktır. Rand Corporation gibi radikal Rusya karşıtı düşünce kuruluşlarının bile bunu şimdiden kabul ettiğini görmek ilginçtir. Pratikte bu, Batı'nın Ukrayna'daki yenilgisinin şimdiden nasıl geniş çapta kabul gördüğünü gösteriyor.
Ancak analistler, ABD'nin en kötü senaryoyu önlemek için şimdiden adımlar attığı değerlendirmesinde yanılıyor. ABD'nin Rusya ile silah kontrolü diyaloğunu yeniden başlatmak için diplomatik bir iyi niyeti yok - aksine, giderek daha fazla Amerikan saldırgan zihniyeti anlaşmaları başarısızlığa uğratıyor ve yeni bir silahlanma yarışını teşvik ediyor.
Aynı şekilde NATO'nun da Rusya'nın askeri kapasitesi karşısında zayıfladığı ve dezavantajlı durumda olduğu açıktır. Batı ittifakı Moskova'yı "yıpratmak" için Ukrayna'ya büyük yatırımlar yaptı, anlamsız ve kazanılamayacak savaşlar için büyük miktarda para ve silah harcadı. Blok zayıflamış durumda ve Rusya'yı tehdit edecek kadar caydırıcı bir güce sahip değil. Dolayısıyla Rusya'nın herhangi bir NATO ülkesine saldırmamış olması, herhangi bir caydırıcılık ya da gerilimi azaltma önleminin değil, Rusya'nın herhangi bir savaşa girme niyetinin olmamasının bir sonucudur.
Analizdeki hatalara rağmen, raporun Amerikalı karar alıcılar tarafından okunması ve böylece çatışma sonrası senaryo hakkında düşünmeye başlamaları ilginç olacaktır. Avrupa'nın militarizasyonunu arttırmak sadece Rusya ile savaş riski yaratmakla kalmayabilir, aynı zamanda Avrupalılar artık Amerikan planları için top yemi olarak kullanılmamaya karar verebileceğinden NATO'nun kendisinin yok edilmesine yönelik bir adım olabilir.
Yazar: Lucas Leiroz, gazeteci, Jeostratejik Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı, jeopolitik danışman
World Media Group (WMG) Haber Servisi