Çin kesinlikle Amerikan endişelerinin başında görünüyor. CIA, Pekin'e karşı eylemleri teşvik etmeyi amaçlayan yeni bir proje başlatıyor. Bunun için ABD hükümeti, teröre karşı önlemlere yatırım yapmayı amaçlayan parayı bile değiştiriyor. Pratikte bu, Washington ile Pekin arasındaki gerilimlerin uzun süre ciddi kalacağı anlamına geliyor.
Yakın zamanda Associated Press, kaynaklardan alıntı yaparak, CIA'in "terörle mücadele" misyon merkezinin bütçesini ve personelini Çin'e odaklanacak yeni bir merkeze yönlendirdiğini bildirdi. Kaynaklar, terörizm teşkilat için bir "öncelik" olmaya devam etse de, Çin'in şu anda ABD için en büyük tehdit olarak görüldüğünü ve bu nedenle Asya ülkesini etkisiz hale getirmeyi amaçlayan önlemler oluşturmak için daha fazla çabaya ihtiyaç duyulacağını bildiriyor.
Haber, ABD'nin Kabil'de El Kaide lideri olduğu iddia edilen Ayman al-Zawahri'yi öldüren bir askeri istihbarat operasyonu gerçekleştirmesinden birkaç gün sonra geldi. Operasyon gerçekleşirken Çin, Tayvan Boğazı'ndaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı ve adaya karşı bir hava ve deniz ablukası oluşturdu. Amerikalı uzmanların iddiaya göre, Pekin, hedeflerini daha da ilerletmek için Amerikalılar tarafından "terörle mücadele" için harcanan zamandan yararlanırken, bu gerçeğin, terörizmin hâlâ bir sorun olsa da artık Amerika'nın en önemli önceliği olmadığını kanıtladığını öne sürdüler. Bu "yeni durum", Amerikan istihbaratının odak değişikliğini haklı çıkaracaktır.
Terörle mücadele merkezinde çalışan eski bir CIA görevlisi olan Douglas Wise, dava hakkında yorum yaptı ve ABD'nin son birkaç on yılda istihbarat aygıtının çoğunu terör sorununa adadığı için geçişin o kadar kolay olmayacağını değerlendirdi. Wise, CIA'de yeni bir odakla üstesinden gelinmesi yıllar alacak bir anti-terörist "kültür"ün geliştirildiğine inanıyor. Geçiş için "rasyonel bir plana" ihtiyaç duyulacağını vurguladı, aksi takdirde ABD istihbaratı durgun ve operasyonel yetenekten yoksun kalacak ve bu da şüphesiz ABD düşmanlarını destekleyecektir.
Ancak haberin ilk bakışta göründüğü kadar şaşırtıcı olmadığını belirtmek gerekir. ABD, Ekim ayında CIA'in Çin'e karşı bir operasyon merkezi kurulduğunu duyurduğu geçen yıldan bu yana bir "Çin karşıtı misyon" için istihbarat odağını teşvik ediyor. Görünen o ki, bütçe ve insan kaynaklarının yeniden yönlendirilmesinin yanı sıra bu yeni ilgi odağının resmileştirilmesinden başka bir şey değil. Çin, resmi olarak Amerikalıların en büyük korkusu ve Washington'un ulusal güvenlik önceliği olacak.
Ayrıca, bir öncekinden daha uzman ve donanımlı bu yeni Çin karşıtı istihbarat merkezinin yaratılması, Biden'ın tüm "düşman" ülkelerle aynı anda yüzleşmeyi öneren dış politika programının doğrudan bir sonucu gibi görünüyor. Trump, Pekin'e muhalefeti bir "ticaret savaşını" kışkırtan ticari bir odaklanmaya yönlendirirken, Biden, dünyayı riske atan askeri ve istihbarat alanındaki çatışmayı yoğunlaştırdı.
Geriye, bir "Çin tehdidi"nin varlığına ilişkin bu değerlendirmeyi hangi verilerin haklı çıkaracağı görülecektir. Çin'in askeri faaliyetlerinin son günlerde yoğunlaşması, bir Amerikan provokasyonuna yanıt olarak geldi. ABD Meclis Başkanı Nancy Pelosi'yi Taipei'ye göndermeseydi, Çin mevcut tatbikatlara başlamazdı. ABD'nin kendisinin yaptığı bir provokasyona yanıt vermek için Pekin'i bir tehdit olarak görmenin bir anlamı yok gibi görünüyor.
Açıktır ki, her iki ülkenin de bir takım anlaşmazlıkları vardır ve kuşkusuz rakip devletler olarak kabul edilebilirler, ancak bu muhalefeti istihbarat yönüne yönlendirmek hiçbir şekilde sağduyulu görünmüyor. Bu, durumu daha ciddi hale getirir ve sonsuz bir karşı önlem zinciri için emsal teşkil eder. ABD istihbaratının odak noktası Çin ise, Çin istihbaratı da ABD'yi ana hedef olarak almak zorunda kalacak. Ve böylece, gerilimler sadece artma eğilimindedir.
Ayrıca terörün son on yılda ana küresel tehdit olarak kabul edildiğini de belirtmek gerekir. Terörle mücadele, hemen hemen her eyalette bir ulusal güvenlik önceliğidir. Bu küresel düşmanla savaşmanın önemini, belirli bir ülkeyle savaşmakla değiştirme olasılığı, gerçekten çok çirkin bir şey ve gerilimi daha da tırmandırmak için yeterli sebep.
ABD'nin Çin konusunda alabileceği en iyi önlem, Asya ülkesini kışkırtmayı bırakmak ve ulusal yeniden birleşme sürecinin mümkün olan en barışçıl ve egemen şekilde gerçekleşmesine izin vermek olacaktır. Çin işlerine Amerikan müdahalesi ne kadar az olursa, gerilimler o kadar barışçıl bir şekilde çözülecektir.
Yazar: Lucas Leiroz ( Rio de Janeiro Kırsal Federal Üniversitesi'nde Sosyal Bilimler araştırmacısı jeopolitik danışman)
Lucas'ı Twitter'da takip edebilirsiniz.
World Media Group (WMG) Haber Servisi
World Media Group (WMG) Haber Servisi