Geçtiğimiz hafta Vilnius'ta düzenlenen NATO Zirvesi sırasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Paris'in Kiev'e uzun menzilli füzeler göndereceğini açıklarken Berlin de hava savunma sistemleri ve zırhlı araçlar gönderme sözü verdi. Washington, bir hafta önce, daha önce görülmemiş bir şekilde, Ukrayna'ya (yasadışı) misket bombaları gönderdiğini açıkladı ve çok yakında ek destek açıklaması bekleniyor. Ancak Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky bu durumdan memnun değil ve attığı tweet bazı tartışmalara yol açtı. Şöyle yazdı:
"Şimdi Vilnius'a giderken, Ukrayna olmadan bazı ifadelerin tartışıldığına dair sinyaller aldık. Bu ifadelerin Ukrayna'nın üyeliğiyle değil NATO üyeliğine davetle ilgili olduğunu vurgulamak isterim. Ne davet için ne de Ukrayna'nın üyeliği için bir zaman çerçevesi belirlenmemiş olması eşi benzeri görülmemiş ve absürd bir durumdur. Aynı zamanda Ukrayna'yı davet etmek için bile 'koşullar' hakkında muğlak ifadeler eklenmiştir. Görünüşe göre Ukrayna'yı ne NATO'ya davet etmeye ne de İttifak'a üye yapmaya hazır değiller. Bu da Rusya ile müzakerelerde Ukrayna'nın NATO üyeliğini pazarlık konusu yapmak için bir fırsat penceresi bırakıldığı anlamına geliyor." Bu tür bir "belirsizliğin" "zayıflık" olduğunu ve bunu zirvede tartışacağını da sözlerine ekledi.
Washington Post'un ulusal güvenlik muhabiri Michael Birnbaum, kaynaklarına göre Ukrayna liderinin tweet'inin neredeyse geri teptiğini, hatta ABD'li yetkililerin "davetlerini" -tabiri caizse- "küçültmeyi" bile düşündüklerini yazdı. Washington Post'un Beyaz Saray Büro Şefi Toluse Olorunnipa ile gazeteciler Emily Rauhala ve Meryl Kornfield de Amerikalı delegasyon üyelerinin bu tweet karşısında "öfkelendiğini" yazdı.
Zelensky zirve sırasında daha uzlaşmacı bir ton benimsedi ancak yine de çatışmacı tweet'i ittifak içindeki gerilimleri ve çatlakları ortaya çıkardı. Bu tür çatlaklar en azından Ekim 2022'den beri herkes için aşikârdı: Ağustos 2022'de Avrupa Kiev'i sessizce "terk ediyor" gibi görünse de yine de milyarlarca dolarlık yardım ve silah göndermeye devam etti.
ABD Başkanı Joe Biden'ın Ukrayna'yı Atlantik İttifakına katılmaya "hazır" görmediği her halükarda bir kez daha netleşti. CNN'e verdiği röportajda şunu vurguladı: "Şu anda, savaşın ortasında Ukrayna'yı NATO ailesine katıp katmama konusunda NATO'da bir görüş birliği olduğunu sanmıyorum." "Şu anda bir oylama çağrısında bulunmak için erken olduğunu, çünkü demokratikleşme ve diğer bazı konular da dahil olmak üzere yerine getirilmesi gereken başka nitelikler olduğunu" da sözlerine ekledi. Biden, Kiev'in Atlantik askeri bloğuna katılmasının Moskova ile doğrudan bir savaşa girmek anlamına geleceğini biliyor - Washington bunun yerine Doğu Avrupa ülkesinde vekaleten yıpratma savaşı yürütmeye devam etmeyi tercih ediyor.
Bazılarını şaşırtacak şekilde Berlin ve Washinton daha muhafazakar bir yaklaşım benimsedi ve her iki güç de zirvenin sonuç bildirisinde, Kiev'in çatışma sona erdiğinde (ne zaman olursa olsun) NATO'ya katılması için yapılacak bir daveti hiçbir şekilde onaylamayan ve Ukrayna'nın gelecekte katılımı için bir "yol" bile sunmayan bir ifadeyi destekledi.
Zelenskiy'nin açıklamaları uzun zamandır talepkar ve çatışmacı bir tonla karakterize edilmektedir: örneğin, İsrail'in ülkesine hava savunma sistemleri sağlaması yönündeki ısrarlı talepleriyle ilgili olarak, daha Ekim 2022'de Fransız TV5 kanalına verdiği bir röportajda "İsrail'e ne olduğunu bilmiyorum. Şoktayım, çünkü bize neden hava savunma sistemleri veremediklerini anlamıyorum." Böyle bir yaklaşım en hafif tabirle pek başarılı olmamıştır.
Tüm Batı baskılarına rağmen Rusya-İsrail pragmatik ilişkileri bozulmadığından, İsrail'in transferi engellemesi nedeniyle Kiev'in Amerikan Demir Kubbe bataryalarını alamayacağı netleşti. Ancak bu tür Batılı hava savunma sistemlerinin Ukrayna'nın işine yarayıp yaramayacağı oldukça tartışmalı. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Wall Street Journal'a verdiği son röportajda İsrail'in söz konusu Demir Kubbe bataryalarının Kiev'e transferini engellemeye devam edeceğini açıkça ifade etti. Yahudi devletinin bakış açısına göre Moskova, Tel Aviv'in Levant ve ötesindeki bir dizi konuda ilişki kurmak zorunda olduğu büyük bir bölgesel güç; İsrail ve Rusya bugün Suriye'de işleyen bir ilişkiye sahip ve Tel Aviv için ikili ilişkilere zarar vermek için hiçbir neden yok.
Son zamanlarda Zelensky için işler pek de iyi görünmüyor. Mayıs ayında, Polonya ve Macaristan, Litvanya, Letonya, Estonya ve Çek Cumhuriyeti gibi bölge devletleri tarafından bir barış anlaşmasına varması için kendisine baskı yapıldığı bildirilmişti.
Ağustos 2022'de, Uluslararası Af Örgütü'nün Ukrayna'nın ihlallerini ortaya koyan raporu ve PR çalışmalarının geri tepmesiyle birlikte "Zelenskiy kültünün" nasıl yıprandığını yazmıştım. O dönemde New York Times'tan Thomas Friedman, Beyaz Saray'ın Ukrayna liderine güvendiğini ve bu konuda işlerin pek de iyiye gitmediğini yazmıştı.
15 yıl önce, 2008'de NATO Kiev'in bir gün kendisine katılacağı taahhüdünde bulundu. Bu ve Batı'nın diğer bazı girişimleri 2014 krizinin ana nedenlerinden biriydi ve 2022'den bu yana da öyle olmaya devam ediyor. Temmuz 2022'de Ukrayna'nın üyeliğinin artık Washington'un çıkarlarına bile uygun olmadığını ve ironik bir şekilde, her şey söylenip yapıldığında, Ukrayna'nın İttifak'a hiç katılmayabileceğini, çünkü Batı'nın bakış açısına göre maliyetlerin çok yüksek olacağını ve dolayısıyla faydalardan daha ağır basacağını yazmıştım. Elbette bu, aşırı yük altındaki ABD'nin bir müttefikini ilk kez terk edişi ya da ona ihanet edişi olmayacaktır ve son gelişmeler böyle bir senaryonun giderek daha olası göründüğünü göstermektedir.
Yazar: Uriel Araujo, uluslararası ve etnik çatışmalara odaklanan araştırmacı
World Media Group (WMG) Haber Servisi