Türkiye Varlık Fonu Turkcell’in en büyük hissedarı Telia’nın hisselerini almak için pazarlık masasında.
Telia tarafından dün akşam yapılan açıklamada ise, “Müzakereler ileri seviyede ve devam ediyor, ancak henüz anlaşmaya varılmış değil” denildi. Firma tarafından yapılan açıklamada satış için görüşülen miktarın 530 milyon dolar (3,6 milyar TL) olduğu açıklandı.
Telia, Turkcell'in yüzde 51'ine sahip olan Turkcell Holding şirketinde yüzde 47.1 paya sahip, bu da Turkcell'de yüzde 24 dolaylı paya karşılık geliyor. Turkcell Holding'in geri kalan payları ise Çukurova Holding ve Rus milyarder Mikhail Fridman'ın ortak olduğu L1 şirketine ait. Çukurova Turkcell’de sahip olduğu payları Ziraat Bankası’ndan aldığı krediye teminat olarak vermişti.
Turkcell’in yüzde 48,95’lik hissesi, borsada işlem görüyor.
Turkcell'in dünkü hisse kapanış fiyatına göre 32.4 milyar lira olan piyasa değeri, dünkü dolar/TL kuruna göre yaklaşık 4.7 milyar dolara karşılık geliyor. Telia'nın açıkladığı tutar ise, piyasa değerinin yarısının altında bir değerlemeye işaret ediyor.
Turkcell’in yönetim kurulu başkanlığını, daha önce AKP hükümetinde Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Bülent Aksu yapıyor.
Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın da şirketin yönetim kurulu üyeleri arasında yer alıyor.
Turkcell Yönetim Kurulu’nun 3 üyesi Mart 2020’de değişmişti. 2013’ten beri yönetimde yer alan AKP’li Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler, AKP’li eski Kültür Bakanı Atila Koç ile Ahmet Akça’nın görevleri sona erdi. Belediye başkanı seçildikten sonra Turkcell’deki görevini bırakmayan Hilmi Güler, uzun süre tartışma konusu olmuştu.
Söz konusu üç ismin yerine, AKP Siirt eski Milletvekili Afif Demirkıran, MÜSİAD ve DEİK’te genel başkanlık yapan Nail Olpak ile Hazine ve Maliye Bakanlığı Danışmanı Tahsin Yazar yeni üye olarak atanmıştı.
World Media Group (WMG) Haber Servisi
Moody's'in Türkiye ile ilgili yayınladığı ve kredi notu derecelendirmesi niteliği taşımayan raporda, Türkiye'nin kredi profilinin 'geçen üç yılda aşınan kurumsal ve yönetim gücündeki aşınmayı, uygulanan politikalardaki belirsizliği ve dış kırılganlıkları' yansıttığı belirtilirken, “Türkiye'nin finans piyasaları 2019'da geçici olarak istikrar kazandı, ancak o tarihten bu yana politikaların yönü ve şeffaflık konusundaki yeni endişeler istikrarı bozdu” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, politikaların ve şeffaflık konusundaki endişelerin rezervlerin daha da azalmasına, dolarizasyonun artmasına ve kurda tekrar yükselişe yol açtığı vurgulanırken, “Enflasyon ve dış kırılganlıklar yüksek seyretmeye devam ediyor, cari işlemler dengesinde dengenin neredeyse sağlanmasına rağmen lirada devam eden zayıflık bu duruma uygun koşullar yaratıyor” dendi.
"2021'de reel büyüme bekliyoruz"
Raporda Türkiye ekonomisine ilişkin şu ifadeler kullanıldı:
"Türkiye'de reel GSYH'nin 2020'de koronavirüs şoku nedeniyle sert daralmasını, 2021'de reel büyüme kaydedilmesini bekliyoruz. "Enflasyon ve dış kırılganlıklar yüksek seyretmeye devam ediyor, cari işlemler dengesinde dengenin neredeyse sağlanmasına rağmen TL'de devam eden zayıflık bu duruma uygun koşullar yaratıyor.
"2018'deki gibi kur krizine yol açabilir"
"Türkiye'de jeopolitik tansiyonun tekrar artması ve stagflasyonun daha da sürmesi ihtimali 2018'deki kur krizi veya zorlu koşulların tekrarlanmasına yol açabilir.
"Uygun demografisi ve çeşitlendirdiği ticaret ortaklıkları, AB ile gümrük birliği kredi notu açısından Türkiye'nin güçlü unsurları. Ilımlı borç yükü yetkililere bir miktar mali esneklik sunuyor.
"Türkiye'nin negatif görünümü göz önüne alındığında pozitif görünüm ya da not yükseltilmesi ihtimali son derece düşük.
"Dış finansal destek ve ABD ile gerilimin azalması kredi notunu olumlu etkileyebilir.
"Türkiye'nin kredi notu yurtdışından fonlama gereksinimlerini destekleyici etkin bir politika çerçevesi izlenmemesi, enflasyon baskılarının azaltılmaması ve ülkenin sürdürülebilir büyüme patikasına oturtulmaması halinde indirilebilir."
World Media Group (WMG) Haber Servisi
World Media Group (WMG) Haber Servisi