Haçlı Seferleri

Haçlı Seferleri; 11.yüzyılın sonu ile 13.yüzyılın sonu arasında, Avrupa Hristiyan dünyasının ağırlıklı olarak Ortadoğu’ya askeri seferler düzenlediği uzun bir dönemdir. Genel olarak 8 büyük Haçlı Seferi yapıldı. 1096 yılında Birinci Haçlı Seferi ile başladı, 1270 yılında ise Sekizinci Haçlı Seferi‘nin başarısızlığı ile sonuçlandı.

Haçlı Seferleri’nde ana aktör Katoliklerdi ve dini liderleri olan Papa hemen hemen hepsinde az veya çok rol aldı ve etkili oldu. Ortodokslar zaman zaman Haçlılarla işbirliği yaptı, bazen de çatıştı. Dördüncü Haçlı Seferi’nde (1204) Haçlılar, Konstantinopolis’i (İstanbul) yağmalayarak Ortodokslarla savaştılar. Doğu Hristiyan toplulukları da (Ermeni, Süryani, Gürcü) bazı dönemlerde Haçlılara destek verdiler.

Haçlı Seferlerinin; Kudüs ve Hristiyanlar için kutsal olan bölgeleri Müslümanlardan geri almak gibi dini nedenleri olduğu gibi, Papa’nın otoritesini ve egemenlik alanını artırma isteği ile Türklerin batıya ilerleyişini durdurmak gibi siyasi, yeni topraklar, ganimetler elde etmek ve Ortadoğu ile Doğu Akdeniz ticaret yollarını ele geçirmek gibi ekonomik ve Avrupa’daki nüfus artışı ve toprak kıtlığı gibi toplumsal nedenleri de vardı.

Dokuzuncu Haçlı Seferi ise bizzat Papa tarafından yaptırılan ayinlerle, Hristiyanlar için anlamlı olan bir yer ve zamanda, İznik’te başlatıldı. Geçmişteki Haçlı Seferleri‘nden farklı olarak bu seferi Katolik ve Ortodoks Ruhbanları yan yana, beraberce başlattılar ve Lozan’ın altını Türkiye’yi yöneten iktidarın izniyle oyarak, Fener Patriğine fiili Ekümenik hakkının yolunu bütün dünyanın gözleri önünde açtılar.

Hiç şüphesiz bu tiyatronun arkasında ABD ve liderleri ortada gözükmese de ABD nedeniyle Protestanlar ve Evanjelikler de var. Daha da kötüsü; geçmişte Haçlı Seferlerine karşı mücadele etmiş olan üzerinde yaşadığımız bu toprakların bugünkü siyasi yöneticileri de rol almıştı.

Dokuzuncu Haçlı Seferi’nin; Hristiyan dünyasını birleştirmek, Papa’nın otoritesini arttırmak, Fener Rum Patrikhanesi’ne siyasi ve yönetsel Ekümenik hakkı kazandırmak gibi dini, Büyük Ortadoğu Projesi de dahil, küresel ve bölgesel hegemonya mücadelesinde Hristiyan dünyasını tek merkezden belirlenen hedeflere yönelik olarak kontrol etmek, rakiplere karşı kışkırtmak ve manipüle etmek gibi siyasi, ekonomik, askeri ve toplumsal nedenleri var.

Dokuzuncu Haçlı Seferi’ndeki savaş kavramı, klasik orduların cephede çarpıştığı savaşlardan tamamen farklıdır. Burada ateş ve manevra asli unsur değildir. Bu yeni Haçlı Seferi; Beşinci Nesil Savaş şeklinde gerçekleşiyor. Beşinci Nesil Savaşta taraflar belirsizdir, saldırılar görünmezdir ve toplumların zihinleri hedef alınır. Bu savaşın unsurlarından bazıları; devlete bağlı olmayan aktörler, terör örgütleri ve liderleri, medya, iktidarların güdümündeki yargı unsurları, STK’lar, psikolojik harekat, beyin yıkama unsurları, sosyal medya, din, din üzerinden yapılan toplumsal manipülasyonlar, toplumsal mühendislik ögeleri, müdahale edilen seçimler, rejim değişiklikleri, dizayn edilmiş muhalefet, vekaleten savaştırılan güçler, ele geçirilen ve kontrol edilen siyasetçiler ve devlet adamlarıdır.