Teknoloji odaklı sürdürülebilirlik: genç yeteneklerin ilgisini çekmeyi hedefliyor

KPMG tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, yeni nesillerin daha fazla sorumluluk sahibi işverenler aradığını ortaya koyuyor. 1997 ve 2010 yılları arasında doğan ve "Z Kuşağı" adı verilen neslin üçte birinin, şirketin sürdürülebilirlik referanslarını beğenmedikleri takdirde iş teklifini reddedebileceğini tespit eden araştırmaya göre, rüyaları süsleyen işler için sadece cazip bir maaş ve kariyer olanakları gibi özelliklerin artık yetmediği açıktır. Ancak, imalat sanayisi hala daha sürdürülebilir uygulamaları benimsemeye çalışırken, kuruluşlar yeni nesil yeteneklerin ilgisini nasıl çekebilir? Burada, Sandvik Coromant'ın Sürdürülebilirlik ve EHS Yöneticisi Patrik Eurenius konu hakkında incelemelerde bulunuyor.

18:09:30 | 2023-07-12

KPMG'nin Ocak 2023'te yayınlanan araştırması, yetenek piyasasına dair net bir bakış açısı ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, 25-34 yaş grubundakilerin %55'inin, işverenler tarafından sunulan çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) taahhütlerine önem verme olasılığı çok yüksektir ve 18-24 yaş grubundakilerin %51'i de bu grupla aynı fikri paylaşıyor. Araştırmaya katılan her beş kişiden biri, yeni bir iş ararken şirketin sunduğu ESG taahhütlerinin değerlerine uygun olmaması nedeniyle iş teklini geri çevirdiğini söylüyor ve 18-24 yaş grubunda ise katılımcıların üçte biri aynı yanıtı veriyor.

Peki, imalat sektörü çevreye duyarlı yeteneklerin ilgisini çekmeye hazır mı? Deloitte, 2021 Sürdürülebilir Üretim: Vizyondan Eyleme adlı raporunda şu açıklamalara yer veriyor: "[İmalat sektörü] önemli bir değişikliğe hazırlanmakta ve bu da daha büyük düşünmeyi gerektirmektedir. Hazırlıksız yakalananlar geride kalabilirler." Raporda ayrıca, akıllı fabrikalara ve dijitalleştirilmiş tedarik ağlarına geçiş gibi eğilimlerdeki artışın hızlanacağı öngörülüyor. Güçlü ESG stratejileri hem kârlılık hem de işveren memnuniyeti açısından önemli bir unsurdur, ancak sektör her iki alanda da başarı gösterebiliyor mu?

 

Netlik önemlidir

Önemli sürdürülebilirlik hedeflerini aktarırken şeffaf olmak gerekir. İşletmeler sürdürülebilirlik politikasını aktarırken, yeşil aklama riskiyle karşı karşıya kalabilir. Yeşil aklama, bir şirketin çevresel etkisini fiilen azaltmak yerine, çevre dostu görünmeye çalışmak için zaman ve para harcadığı bir pazarlama şeklidir. Bu nedenle, bir işletmenin (özellikle de imalat şirketlerinin) sadece hedeflerini aktarmakla kalmayıp, aynı zamanda bu hedeflere ulaşmak için izlediği yöntemler konusunda da açık olması önemlidir.

Sürdürülebilirlik gündemi hızla gelişiyor ve bu da size dünyanın her zaman nerede olduğunuzu ve ne yaptığınızı bilmek istediğini hissettirebilir. Açık iletişimin sürdürülmesi çok önemlidir, aksi takdirde çabalarınız boşa gidebilir. Sürdürülebilirlik hedeflerini aktarırken basitleştirilmiş, tutarlı ve güvenilir bir hikaye anlatmak olumlu bir etki yaratabilir.

Sürdürülebilir dönüşüm için benimsenen ortak bir yaklaşım yoktur. Bir perakende işletmesi ile bir tezgah imalathanesinin aynı ihtiyaçlara sahip olması ve aynı stratejileri paylaşması pek olası değildir. Sürdürülebilirliğe yönelik çabaların hedefinde tercihen bir şirketin pazardaki konumuyla doğrudan ilişkili olan iş fonksiyonundaki iyileştirmeler bulunmalıdır. Örneğin, Sandvik Coromant'ın can damarı talaşlı imalat alanında gerçekleştirilen yenilikler ve gelişmelerdir. Tornalama kaliteleri ve endüstriyel matkap parçaları gibi takımlar ve kesici uçlar uzmanlık alanımızdır.

İşimiz büyük ölçüde etkili, son teknoloji takımların satışına dayandığından, bu alanı daha sürdürülebilir hale getirmemiz gerektiğinin farkına vardık. Sandvik Coromant birkaç yıldır esnek bir karbür geri dönüşüm programı sunuyor ve bu program, müşterilerin kullanılmış takımlarını geri dönüşüm için Sandvik Coromant'a geri satmasına imkan tanıyor. Ayrıca, müşterilere takım yenileme hizmeti sunuyoruz ve bu sayede aşınmış ancak hala kullanılabilir durumdaki takımların orijinal durumlarına geri döndürülmesini sağlıyoruz. Bu hizmetlerin ikisi de 2030 yılına kadar %90'ın üzerinde sirkülarite sağlamaya yönelik sürdürülebilirlik hedefimizi destekliyor.

Sonuç olarak, sürdürülebilirlik hedeflerinizi temel iş modelinizle uyumlu hale getirerek, kim olduğunuz ve ne yaptığınız arasında bir bağlantı oluşturarak bütüncül bir yaklaşım sağlayabilirsiniz. Dış iletişimde, özellikle yeni çalışanların ilgisini çekmeye çalışırken, açıklayıcı bir dil kullanılması işletmenizi, dünya üzerindeki etkisinin farkında olan ve tutarlı çalışmalara sahip bir şirket olarak gösterecektir.

Sürdürülebilir iş bilimi

Tutarlı bir sürdürülebilirlik stratejisine sahip olmak önemlidir, ancak bu stratejinin ifade edilmesi de gereklidir. Özellikle bilim, teknoloji, üretim ve mühendislik (STEM) alanlarında çalışanlar açısından, gerekçelerin bilimle desteklenmesi ayrıntıları verilmiş ve kanıtlanmış bir iddiayı takdirle karşılayacak potansiyel çalışan adaylarının ilgisini çekebilecek önemli bir güven göstergesidir. Bir şirketin sürdürülebilirlik söylemine daha fazla güvenilirlik kazandırmak için izleyebileceği bilime dayalı farklı modeller vardır.

Bunlar arasında CDP, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi, Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) arasında yapılan global iş birliği sonucunda kurulmuş Bilime Dayalı Hedefler girişimi (SBTi) de bulunmaktadır. Kurumsal emisyon azaltma hedefleri açısından küresel standartları ortaya koyan SBTi, 1,5°C'ye Yönelik İş Hedefleri kampanyasına liderlik etmektedir. Bu kampanya, BM ajansları ve sektör liderlerinden oluşan ve şirketleri küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlama hedefi doğrultusunda bilime dayalı net sıfır hedefler belirlemek amacıyla bir araya getiren küresel birliğin acil eylem çağrısıdır.

SBTi'ye bağlı şirketlerin, en az beş yıl ve en fazla 15 yılı kapsayan hedefler belirlemesi ve global sıcaklık artışını en azından sanayi devriminden önceki seviyelere göre 2°C'nin altında tutmak için karbon emisyonları seviyesinin düşürülmesine yönelik uygun tavır sergilemesi gerekir. Bunun yanında şirketler, 1,5°C ile sınırlama hedefini gerçekleştirmeye teşvik edilir.

Bilime dayalı hedeflerinin bulunması, bir işletmenin sürdürülebilirlik referanslarını geliştirmeye yönelik eylemde bulunduğuna dair kanıtlar sunar. SBTi tarafından yapılan bir araştırmada, şirket yöneticilerinin %79'u, marka itibarındaki artışın, SBTi'ye bağlı kalmanın sağladığı en önemli ticari avantajlardan biri olduğunu söylemiştir. Bugün itibariyle, küresel ekonominin toplam piyasa değerinin üçte birinden fazlasını elinde tutan 5.000'den fazla şirket SBTi'ye üye olmuştur. Sandvik (Sandvik Coromant dahil), 2022 yılında girişime katılmıştır. Sandvik Coromant, çevresel hedeflerinin bir parçası olarak, kendi uygulamalarındaki CO2 emisyonlarını düşürmeye yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor ve paydaşları, iş ortakları ve tedarikçileri ile yakın ilişkiler kurarak şirketin toplam karbon ayak izini azaltmaya yönelik adımlar atıyor.

Daha parlak bir gelecek

Z Kuşağı ve Y Kuşağı olarak adlandırılan genç nesiller, faaliyetlerimizin gezegen üzerindeki etkisine dair farkındalığın arttığı bir zamanda büyüdüler. Fark yaratma arzusuna sahip bu nesillerin, sürdürülebilirliğe öncelik verme olasılıkları daha yüksektir. Sonuç olarak, sürdürülebilir işletmelerin ileri görüşlü olduğu ve gelecekteki zorluklara uyum sağlayabilecekleri öngörülüyor. Bu değerleri bünyesinde barındıran bir işletmede kim çalışmak istemez ki?

İki yönlü avantajlar söz konusudur. KPMG'nin araştırmasının da gösterdiği gibi, açık, tutarlı ve sürdürülebilir referanslar gösterebilen şirketler, yeni nesil çevre dostu yeteneklerin ilgisini çekecektir. Aynı zamanda, sürdürülebilir işlere doğuştan ilgi duyan yeteneklerin ilgisini çeken şirketler, katılımcı ve geleceğe yatırım yapan bir iş gücünden faydalanacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   kpmg-sandvik

Tümü