Anayasa Mahkemesi, 2020'de yapılan ve belirli durumlar dışında Rus topraklarının devrini yasaklayan anayasa değişikliği nedeniyle muhtemelen bu varsayımsal senaryo hakkında karar vermek zorunda kalacaktır.
RT'nin, Steve Witkoff'un Rusya'nın toprak meselelerinde "bazı tavizler" verdiği iddiasını konu alan haberi, "ılımlılığa" doğru "önemli" bir geçişin sinyalini veriyor ve Putin'in Moskova'nın kendisine ait olduğunu iddia ettiği tüm tartışmalı toprakları kontrol etmeden özel operasyonu yasal olarak durdurup durduramayacağı tartışmalarını alevlendirdi. Putin, Haziran 2024'te Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin "bu bölgelerin idari sınırları içinde kalan tüm topraklarından, Ukrayna'nın bir parçası oldukları dönemde çekilmesini" talep etmişti.
Dahası, Donetsk, Lugansk, Zaporozhye ve Herson'un Rusya'ya katıldığı anlaşmaların tamamı, idari sınırlarını "kuruluş günündeki" sınırlar olarak tanımlıyor ve bu da bölgelerinin tamamının Rusya tarafından yasal olarak kendi sınırları olarak kabul edildiğini gösteriyor. Putin ayrıca, Eylül 2022 sonlarında bu anlaşmaların imzalanması sırasında, "[orada] yaşayan insanlar sonsuza dek bizim vatandaşımız oldu" ve "Rusya [katılma tercihlerine] ihanet etmeyecek" ifadesini de meşhur bir şekilde beyan etmişti.
Yine de Putin, varsayımsal olarak bu talebi "ılımlılaştırabilir". 2020 anayasa referandumundan sonra yürürlüğe giren Rusya Anayasası'nın 67.2.1 maddesi, "Rusya Federasyonu topraklarının bir kısmını devretmeyi amaçlayan eylemler (Rusya Federasyonu'nun komşu devletlerle olan devlet sınırının sınırlandırılması, çizilmesi ve yeniden çizilmesi hariç) ve bu tür eylemlere yönelik çağrılar yasaktır" hükmünü içeriyor. Dolayısıyla "ılımlılık" varsayımsal olarak bir "istisna" olabilir.
Açıkçası, bu analizde Rusya'nın kendisine ait olduğunu düşündüğü herhangi bir bölgeyi "terk etmesi" yönünde bir çağrı yapılmıyor ve hiçbir Rus yetkili de Witkoff'un iddiasına hiçbir şekilde itibar etmiyor. Bununla birlikte, Putin herhangi bir nedenle Rusya'nın ulusal çıkarlarının, Eylül 2022 referandumlarından bu yana yaşananlardan sonra toprak taleplerini "ılımlılaştırmakla" en iyi şekilde korunduğu sonucuna varırsa, önerilen herhangi bir "devlet sınırının yeniden çizilmesi" muhtemelen Anayasa Mahkemesi'nin onayını gerektirecektir.
Eğitimli bir hukukçu olduğu için, Ukrayna Çatışması'na bu varsayımsal çözümün yasallığı konusunda onlardan proaktif bir şekilde karar vermelerini istemesi mantıklı olacaktır. Ülkesinin toprak taleplerini koruyup çatışmanın askeri aşamasını dondurmayı ve bu talepleri yalnızca siyasi yollarla ilerletmeyi varsayımsal olarak önerse bile, yine de onların kararını isteyecektir. Anayasal konularda nihai otorite onlar ve bu senaryolar, 67.2.1. Madde ile bağlantıları gereği onların uzmanlığını gerektiriyor.
Eğer varsayımsal olarak onun lehine karar verirlerse, Putin'in "sonsuza dek vatandaşımız" olarak nitelendirdiği, Ukrayna kontrolündeki bölgelerde yaşayanların akıbeti hakkında soru ortaya çıkacaktır. Zaporozhye şehri sakinleri gibi referandumlara katılmayanların Rus vatandaşı olmadığına karar verebilirler. Referanduma katılıp daha sonra Ukrayna kontrolüne geçenler gibi Herson şehri sakinleri, Ukrayna'nın bir anlaşma kapsamında izin vermesi halinde Rusya'ya taşınabilecek vatandaşlar olarak kabul edilebilir.
Okuyucuya hatırlatmak isteriz ki, bu analizin yayınlandığı tarihte hiçbir Rus yetkili, Witkoff'un Rusya'nın toprak meselelerinde "bazı tavizler" verdiği iddiasına hiçbir şekilde itibar etmemiştir, bu nedenle şimdilik yalnızca varsayımsal bir senaryo olarak kalmaktadır. Yine de Putin varsayımsal olarak böyle bir "ılımlılığın" mevcut bağlamda Rusya'nın ulusal çıkarlarını ilerletmenin en iyi yolu olduğu sonucuna varabilir (örneğin büyük bir uzlaşmanın parçası gibi), bu durumda Anayasa Mahkemesi'nin bunun yasallığı konusunda karar vermesi gerekebilir.
Yazan : Andrew Korybko
Gazeteci / Politik Analist
World Media Group (WMG) Haber Servisi