PKK/YPG'ye NATO ve ABD Desteği

YPG: Yerel bir örgütten, NATO ülkelerinin desteklediği bir güce nasıl dönüştü?

13:54:53 | 2025-09-06

Türkiye'nin Suriye stratejisinde en önemli tehdit olarak gördüğü YPG, NATO üyeleri de dahil birçok ülke için Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) karşı savaşın en önemli aktörü oldu, birçok Avrupa ülkesinde ve ABD'de, siyasi kanadının temsilcilikleri açıldı. Peki yerel bir güç olarak kurulan ve kamuoyuna kurulduğu 2012'de açıklanan YPG bugüne nasıl geldi Demokratik Birlik Partisi (PYD), 2003'te Suriye'de kuruldu. Kuruluş bildirisinde PKK lideri Abdullah Öcalan'ın ifadelerine de yer veriliyor; Suriye'nin kuzeyi için "kutsal Rojava" deniliyordu. 2011'de Suriye'de iç savaş başladı ve PYD de birçok muhalif grup gibi, 2012'de silahlı örgütünü oluşturduğunu duyurdu: Halk Savunma Birlikleri (YPG).Savaşın ilk aylarında Suriye ordusu kuzeyden çekilince YPG burada savaşmadan hakimiyet kurmuş oldu. Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye sınırındaki Afrin, Kobani ve Kamışlı'daki devlet binalarının çoğuna PYD bayrakları çekildi. 

Tam bir yıl sonra, Ocak 2014'te de PYD Kobani, Kamışlı ve Afrin'de özerklik ilan etti. Aynı sıralarda IŞİD, sınırda Türkiye destekli muhaliflerin kontrolündeki bölgelere saldırdı ve YPG kontrolü dışındaki bölgelerin çoğunu ele geçirdi.

SDGKaynak,AFP
IŞİD, Eylül 2014'te ilk kez YPG'nin olduğu bir bölgeye, Kobani'ye saldırmaya başladı. Dönemin ABD Başkanı Barack Obama yönetimi, Suriye'deki bir gruba IŞİD'e karşı savaşması silah yardımı yapmaya başladı. Kobani'deki YPG birliklerine havadan silah yardımı yapıldı. Türkiye bu yardımlara sert tepki göstermişti. Ancak yoğun baskılar sonucu, YPG'ye destek vermek isteyen Peşmerge'nin Habur Sınır Kapısı'ndan girerek kendi toprakları üzerinden Kobani'ye girişine izin verdi.
O dönem PKK ile yürütülen çözüm süreci de devam ediyordu. PYD'nin o dönemki lideri Salih Müslim, Türkiye'ye birkaç kez gelerek yetkililerle görüşmüştü. Ancak Ankara, YPG'nin PKK ile aynı örgüt olduğunu söylüyor ve dünyaya YPG'yi de "terör örgütleri listesine alması" çağrısı yapıyordu.
ABD tarafından buna karşı ilk açıklama, silah yardımı başladıktan birkaç gün sonra, Dışişleri Bakanlığı'nın o dönemki sözcüsü Marie Harf'ten geldi. Harf, PYD'yi "terör örgütü olarak görmediklerini" açıkladı.
Kamışlı'da Öcalan bayraklı YPG destekçileriKaynak,Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,Kamışlı'da Öcalan bayraklı YPG destekçileri

Kobani'de IŞİD'i mağlup eden YPG, ABD'den aldığı desteği sürdürdü. ABD'den hem maddi yardım hem de tırlarla silah yardımı alan YPG, bir süre sonra eğitim ve danışmanlık da almaya başladı ve Fırat'ın doğusunda Türkiye-Suriye sınırında kontrol ettiği alanı genişletti.
Temmuz 2015'te Türkiye'deki çözüm süreci sona erdi, Türkiye, YPG'ye karşı tutumunu sertleştirdi. Salih Müslim de "terörist" ilan edildi. Türkiye ile PKK'nın ateşkesi sonlandırdığı bu dönemde Washington, Ankara'nın tepkisini dindirmek için bir formül buldu: Sınırlı sayıda Türkmen, Arap ve Süryani gruplar birlikte YPG'nin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) kurdu.
Temmuz 2017'de ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, ABD'nin önemli düşünce kuruluşlarından Aspen Enstitüsünün Colorado eyaletinde gerçekleştirilen yıllık güvenlik toplantısında konuşmuş ve Türkiye'nin, terör örgütü PKK ile ilişkili görmesi sebebiyle YPG'ye "isim değiştirme" tavsiyesinde bulunduklarını, bunun üzerine örgütün, adını "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) olarak değiştirdiğini söylemişti:
"Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor ve 'Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz?' diyordu. Biz de bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Mesela, YPG dışında kendinizi nasıl adlandırmak istersiniz? Bir gün sonra adlarının 'Suriye Demokratik Güçleri' olduğunu ilan ettiler. Adlarının ortasına 'demokratik' ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı."
Şubat 2016'da Türk ordusu ilk kez Tel Rıfat'ta YPG hedeflerini bombaladı.
Türkiye, "YPG'nin Fırat'ın batısına geçişe izin vermeyiz" itirazına rağmen Ağustos ayında ABD, SDG ile birlikte Menbic'e operasyon başlattı. Sonrasında da kontrol ettiği toprakları güneye doğru genişletmeye devam etti. 2018 sonunda Suriye'nin dörtte birini kontrol ediyordu.
YPG, Suriye'de ABD askerlerinin desteğini aldıKaynak,AFP

Fotoğraf altı yazısı,YPG, Suriye'de ABD askerlerinin desteğini aldı

Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonlarının sonunda, Rusya'nın da YPG'nin olduğu Menbic ve Tel Rıfat bölgelerinde Türk ordusu ile YPG arasında tampon olduğu, Türk ordusunun ilerlemesini engellediği görüldü.
19 Aralık'ta ABD Başkanı Donald Trump, tüm bu askerleri Suriye'den çekmeyi planladığını açıkladı. Hem Washington'da hem uluslararası alanda, "IŞİD'i yenen Kürt savaşçıları yüz üstü bırakmakla" suçlanan Trump, sadece 1000'e yakın askerini çekti.
ABD, Rasulayn ve Tel Abyad arasından askerlerini çektiğinde, 9 Ekim 2019'da Türkiye, Fırat'ın doğusunda SDG'ye yönelik operasyonuna başladı.
ABD askeri Türkiye'nin operasyon bölgesinden çekildi. Bunun üzerine SDG, ilk kez Esad yönetimiyle bir anlaşma yaptı.
SDG'nin çekildiği sınır bölgelerine Suriye ordusu, yedi yıl sonra yeniden girmiş oldu. Bu kez Suriye'nin kuzeyinde tek bir kurşun atmadan egemenlik sağlayan Esad'ın ordusuydu.
Türkiye'nin operasyonu, ABD ve Rusya'yla varılan anlaşmalarla sona erdi. Rusya ile Türkiye'nin anlaşmasıyla, YPG'nin tüm sınırdan 30 kilometre güneye çekilmesi ve buraya Rus askeriyle birlikte Suriye ordusunun dönüşü imza altına alınmış oldu.
YPG'nin Suriye'nin güneyinde kısmen ABD ile işbirliği devam ederken bir yandan da Suriye ordusunun bir parçası olması yönünde Rusya aracılığıyla başlayan görüşmeler sürüyor.AKP - MHP ile PKK - PYD arasında son dönemde ilişkiler tekrar ısındı ve bunun üzerine Salih Müslim yeni bir açıklama yaptı. Türkiye ile Rojava arasında doğrudan görüşmeler olduğunu söyleyen PYD Yürütme Üyesi Müslim, "Tahmin ediyorum Dışişleri Bakanlığı düzeyinde. Bazı şeyler var ama gizli, açık değil" diye konuştu.Demokratik Birlik Partisi (PYD) Yürütme Komitesi Üyesi Salih Müslim, Türkiye'nin Rojava'yı "Siz PKK ile birliktesiniz" diyerek "terörizmle" suçladığını belirtti ve "Ama sen kendin PKK ile oturuyorsun ve barış yapmak istiyorsun, artık bu suçlamanın üzerimizden kalkması lazım" dedi.
PKK ile yürütülen sürece işaret ederek "Türkiye ile ilişkilerimiz eskisinden daha iyi olabilir" diyen Müslim, "Türkiye ile ilişkilerin seviyesi nasıl?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:“Duyduğumuza göre görüşmelerimiz oluyor, doğrudan görüşmeler. Tahmin ediyorum Dışişleri Bakanlığı düzeyinde. Bazı şeyler var ama gizli, açık değil."

'Şara şaşkın ve ne yapacağını bilmiyor'

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Yürütme Komitesi Üyesi Salih Müslim, Rudaw'ın konuğu olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.“Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Kürtlere ne vermeye hazır?” sorusunu yanıtlayan Müslim, şöyle konuştu:“Vallahi biz bilmiyoruz. Çünkü Ahmed Şara şu ana kadar şaşkın, şaşkın kalmış ve ne yapacağını bilmiyor. Bir yandan Türkiye'den kendisine emirler geliyor, diğer yandan Suriye halkının ondan istediği şeyler var ama yavaş yavaş yola geliyor.
Eğer sözünün arkasında durursa, Suriye'de yönetime geldiği zaman kendisi ‘Bütün Suriye'nin bir olmasını, bütün Suriyelilerin bir arada olmasını istiyorum’ dedi ama demokrasi meselesini ağzına almadı. Bizim bütün taleplerimizi dile getirdi ama bu işlerin pratikte olması gerekiyor. Biz de kendimizi onların söylediklerine göre hazırladık.”

'Kürtler için en iyi sistem adem-i merkeziyetçiliktir'

Kürtler olarak Şam’dan taleplerinin ne olduğuna yönelik soruya cevap veren Müslim, “Biz bu ülkenin insanlarıyız, biz Suriyeliyiz. Projemiz Suriye'yi parçalamayacak, biz çözümün Suriye içinde olmasını istiyoruz” diye konuştu.Müslim, Kürtlerin Suriye'nin ortağı olduğunu söyledi ve "İster Özerk Yönetim'de olsun, ister başka bir şekilde. Biz bu vatanın ortağıyız. Bizsiz hiçbir şeyin yapılmaması gerekir" dedi.“Suriye'ye ve orada yaşayan bileşenlere göre Kürtler için en iyi sistem nedir?” sorusuna yanıt veren Müslim, şöyle konuştu:“Adem-i merkeziyetçiliktir. Bunu daha önce de söyledik. Zaten Yönetim'in kendi toplumsal sözleşmesinde bu var ve Suriye anayasası için de Demokratik Suriye Meclisi (MSD) bunu önermiş ve onaylamıştır. Onların çıkardığı anayasal deklarasyona karşılık MSD de bir alternatifini yayınladı ve kalıcı anayasa üzerine de tartışmalar yapıldı. Bu mesele öylece duruyor.Tek başına ‘ben bunları yapacağım’ diyemezsin, diğerleriyle oturman lazım, bir kabul görmesi lazım, çünkü tek başına bir taraf değilsin. Diğer taraf da var, onunla müzakere etmeli ve kabul etmesini sağlamalısın. Biz buna hazırız; anayasa meselesi, anayasal deklarasyon ve ortak yaşam konusunda birlikte neler yapabileceğimizi ve yönetimin nasıl olacağını konuşmaya hazırız."

10 Mart anlaşması: 'Amerika'nın desteğiyle oldu ve bundan çekilemezler'

HTŞ yönetimi ile Rojava arasında yapılması beklenen ancak HTŞ tarafından askıya alınan Paris toplantısı hakkında konuşan Müslim, “Ertelendi. Çünkü toplantının Paris'te olmasını isteyen taraflar hala ısrar ediyor: Fransa ve Amerika. Ama İngiltere tereddütlü, istemiyor. Ancak biz toplantının yapılması konusunda ısrar ediyoruz. Bizim için yer önemli değil, bizim için en önemlisi garantör tarafların olması” ifadelerini kullandı.HTŞ yönetimine güvenmediklerini söyleyen Müslim, "Şam bugün bir şey söylüyor, sonra başka bir şey söylüyor. Bu yüzden aramızda başka bir tarafın olmasını istiyoruz" dedi. 10 Mart'ta varılan mutabakatın ABD'nin desteğiyle yapıldığını, bu nedenle HTŞ'nin bu anlaşmadan çekilemeyeceğini savundu ve "Amman'da yapılan toplantıda da Tom Barrack o anlaşmanın uygulanması gerektiğini söyledi" diye konuştu.

'Bizi terörizmle suçluyorsun ama kendin PKK ile barış istiyorsun'

“Türkiye ile ilişkileriniz nasıl?” sorusunu yanıtlayan Müslim, şöyle konuştu:“Türkiye ile ilişkilerimiz eskisinden daha iyi olabilir. Nasıl daha iyi? Kuzey'de (Türkiye’de) şimdi başlayan bu barış süreciyle ilgili Sayın Öcalan bir öneride bulundu ve bazı adımlar atıldı. Bu konudaki umutlarımız çok büyük.Türkiye'nin meselesine gelince; ortaya çıktığımız günden beri bizi terörizmle suçluyorlardı, ‘Siz PKK ile birliktesiniz’ diye. Ama sen kendin PKK ile oturuyorsun ve barış yapmak istiyorsun, artık bu suçlamanın üzerimizden kalkması lazım. Bahane ettikleri o şeyler, biz ona Kürt fobisi diyoruz, umarız Kürt fobisi biraz azalır. Gerçekten de biraz azaldı ama henüz tamamen ortadan kalkmadı. Kalkmadı çünkü bazıları var, Türkiye'deki iktidarın bazı kesimleri sanki bu barıştan rahatsızlar ya da çıkarlarını bunda görmüyorlar ya da çıkarlarını başka yerlerde görüyorlar."

'Duyduğumuza göre Türkiye ile Dışişleri Bakanlığı düzeyinde görüşmeler oluyor ama gizli'

Müslim, “Türkiye ile ilişkilerin seviyesi nasıl?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:“Duyduğumuza göre görüşmelerimiz oluyor, doğrudan görüşmeler. Tahmin ediyorum Dışişleri Bakanlığı düzeyinde. Bazı şeyler var ama gizli, açık değil."Geçmiş dönemde Türkiye’den çok sayıda isimle görüştüğünü belirten Müslim, görüşmelerin 2014-2015 arasında olduğunu belirterek bazı görüşmelerin Kahire’de bazılarının Avrupa’da gerçekleştiğini kaydetti.Müslim, "Aşağıdakiler, hepsi istihbarattandı, bilmem neydi, büyükelçiydi. Ulaştığımız seviye Feridun Sinirlioğlu idi; o zaman Dışişleri Bakan Yardımcısı'ydı, sonrasında da yanılmıyorsam Türkiye'nin Birleşmiş Milletler temsilcisi oldu ve bir süre önce de emekli oldu. Artık bizim muhatap olduğumuz, bizi ağırlayan kişi tamamen oydu. O zaman Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı'ydı. Recep Tayyip Erdoğan o zaman Türkiye Başbakanı'ydı, hepsinin (bundan) haberi vardı. Feridun Sinirlioğlu, 'Senin bu gelişlerin, görüşmelerin ve konuştuklarımız, olduğu gibi onlara gidiyor, haberleri var' dedi” diye konuştu.

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   akp-mhp-pyd-pkk-abd

Tümü
G-E326TP51F5