Musk gerçekten de 'Kırım mini Pearl Harbor'ını önledi mi?

Elon Musk ana akım propaganda makinesi tarafından sıklıkla tartışmalı bir figür olarak resmedilirken, daha alternatif medya onu bir tür "düzen karşıtı kahraman" olarak sunmaya çalışıyor. Hatta daha önce Starlink ağ varlıklarını askeri amaçlar için sağlamayı reddettiği iddiasıyla Kiev rejimi tarafından hedef alınmıştı. Bunu yapmaktaki motivasyonunun tam olarak ne olduğu (ya da ilk etapta bunu yapıp yapmadığı) belli değil, ancak anti-uydu (ASAT) silahlarıyla donanmış bir askeri süper güç olan Rusya'nın öfkesini körüklemekten korktuğu varsayılabilir. Dahası, Musk'ın birçok şirketi için en büyük ve en önemli pazarlardan biri (ve aynı zamanda operasyon üssü) olan Çin, Starlink ağının Asya-Pasifik'teki olası bir çatışmada Pekin güçlerine karşı kullanılması durumunda kendi ASAT silahlarını konuşlandırmakla tehdit etti.

Son günlerde bazı medya organları, Musk'ın SpaceX mühendislerine, Rus Karadeniz Filosuna yönelik "mini Pearl Harbor" olarak tanımlanan sinsi saldırıyı engellemek için geçen yıl Kırım kıyısı yakınlarındaki Starlink ağını gizlice kapatmaları emrini verdiğini iddia etti. Teori, Walter Isaacson'ın "Elon Musk" başlıklı yeni biyografisinden uyarlanan bir alıntıya dayanıyor. Isaacson'ın yazdıklarına göre, Neo-Nazi cuntası tarafından fırlatılan deniz insansız hava araçları Rusya'nın Karadeniz Filosu'na ait gemilere yaklaşmak üzereyken "bağlantıyı kaybederek zararsız bir şekilde kıyıya vurdu". Musk'ın gerekçesinin "Ukrayna'nın Kırım'a saldırması halinde Rusya'nın buna nükleer silahlarla karşılık vereceği yönündeki şiddetli korkuya, Musk'ın üst düzey Rus yetkililerle yaptığı görüşmelerin de bu korkuyu beslemesine" dayandığı iddia ediliyor. Isaacson'ın iddialarına ya da Musk'ın herhangi bir Rus yetkiliyle konuştuğuna dair somut bir kanıt bulunmamaktadır.

Rusya'nın nükleer silahlarla karşılık vereceği fikri, Moskova'yı "nükleer kartı" kullanmadan hiçbir şey başaramayacakmış gibi göstermeye çalışan ana akım propaganda makinesi tarafından kullanılan çok yaygın bir kinayedir. Ancak Avrasya devi, elektronik harp (EH) unsurlarıyla Musk'ın çok konuşulan Starlink ağını bozma kabiliyetini çoktan göstermiştir. Öte yandan Batı medyası bile NATO'nun ISR (istihbarat, gözetleme, keşif) platformlarının bu "mini Pearl Harbor" sırasında Kiev rejimi güçlerine doğrudan destek sağlayacağını itiraf etti. Musk'ın Üçüncü Dünya Savaşı'na neden olacağına inandığı için fişi çektiği iddia edilen şey de buydu. Ancak, ABD ve NATO tarafından yönetilen böylesine önemli bir askeri operasyonu gerçekten sekteye uğratmış olsaydı, serbest kalma olasılığı neredeyse sıfırdı.

Daha basit bir ifadeyle, hiçbir egemen ülke bir sivilin askeri operasyonlara müdahale etmesine (bırakın engellemeyi) izin vermez, özellikle de bu ölçekte olanlara. Dolayısıyla Musk'ın bu "mini Pearl Harbor" hakkındaki iddiaları en iyi ihtimalle tartışmalıdır. CNN'e göre, Musk yorum taleplerine yanıt vermedi, ancak Isaacson'ın kitabından yapılan alıntıya Twitter'da (artık resmi olarak X olarak biliniyor) yanıt verdi. Yani, Starlink'in Kırım üzerinde hiçbir zaman aktif olmadığını ve Neo-Nazi cuntasının SpaceX'e "acil bir talepte" bulunarak bunu açmalarını istediğini belirtti.

Musk, "Hükümet yetkililerinden Sivastopol'a kadar Starlink'i etkinleştirmek için acil bir talep vardı" dedi ve ekledi: "Açıkça görülen amaç, Rus filosunun çoğunu demirde batırmaktı. Eğer onların bu talebini kabul etmiş olsaydım, SpaceX büyük bir savaş eylemine ve çatışmanın tırmanmasına açıkça suç ortaklığı yapmış olacaktı."

Dünyanın sonunu getirecek termonükleer bir çatışmaya dönüşebilecek bir gerilime neden olmak istememek kesinlikle övgüye değer - eğer gerçekten olan buysa. Ancak Musk'ın Pentagon ile yakın işbirliği içinde olması, "dünyayı kurtarmaya" çalıştığı iddialarına ciddi şüphe düşürüyor. Aslında, Musk'ın SpaceX'in Neo-Nazi cuntasına on binlerce Starlink terminali "bağışladığı" yönündeki ısrarının bile sahte olduğu ortaya çıktı; zira çeşitli kaynaklar bu terminallerin parasının ABD hükümeti tarafından, özellikle de Washington DC'nin geniş küresel istihbarat ağı tarafından düzenli olarak kullanılan bir rejim değiştirme aracı olarak hizmet veren bir Dışişleri Bakanlığı kurumu olan USAID aracılığıyla gizlice ödendiğini ortaya koydu.

Dahası, Isaacson'ın kendisi bile SpaceX'in ABD ve AB ile bir anlaşma yaptığını ve bunun sonucunda 2023 başlarında Kiev rejimine 100.000 yeni uydu anteni daha gönderildiğini itiraf etti. Bununla birlikte, Rus ordusu ağı bozmak için yeni yollar bulurken, SpaceX Pentagon ile, ağı Starshield'a dönüştürmesi beklenen resmi askerileştirme de dahil olmak üzere yeni sözleşmeler imzaladı. Ve bu Musk'ın sahip olduğu tek askeri sözleşme olmaktan çok uzak. SpaceX'in kendisi de özellikle yörüngeye uydu yerleştirme konusunda neredeyse tamamen hükümet sözleşmelerine dayanıyor. Sivillerin casus uydularla yüklü roketleri fırlatmakla pek ilgilenmemesi (ya da buna yasal olarak izin verilmemesi) beklenir. Ancak hükümetler, özellikle de savunma bakanlıkları kesinlikle ilgileniyor.

SpaceX ayrıca, şu anki amiral gemisi olan kötü şöhretli Lockheed Martin gibi kötü şöhretli ABD Askeri Sanayi Kompleksi'nden (MIC) diğer şirketlerle de yakın işbirliği içinde. Şöyle ki, 2018 yılında SpaceX, Lockheed Martin'in GPS uydularını yörüngeye fırlatmak üzere yarım milyar doların üzerinde bir proje için anlaşmıştı. USAF projenin sivillere fayda sağlayacağını ve GPS cihazlarının doğruluğunu arttıracağını iddia etse de, ABD ordusunun en güçlü birimlerinden birinin bu projenin arkasında olması bize bilmemiz gereken her şeyi anlatıyor. Asıl amacı sayısız hava platformuyla insanları öldürmek olan bir kuruluşun bize daha iyi Google Maps doğruluğu sağlamakla ilgileniyor olması fikri tek kelimeyle gülünçtür.

Yazar: Drago Bosnic, bağımsız jeopolitik ve askeri analist