Çiftlik bank diye dalga geçtiğimiz...
İster siyasal İslamcı, ister muhafazakar, isterseniz dinci sermaye olarak nitelendirin Türkiye’nin yüzde 50’sine yakını; tekke ve zaviyelerin kapatılması ardından yeraltına çekildi ve ekonomik, siyasal, sosyal, hukuki ve kültürel hayatlarını bizim gözümüzden uzak yaşamaya devam ettiler.
Tarikatlar bu şekilde büyümeyi sürdürdü. Çağdaş demokratik laik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nde kendi hukuk sistemlerini kurdular ve iç işleyişlerini buna göre düzenlediler. 1950’lerle başlayıp günümüze kadar devam eden, Türk Aydınlanması Cumhuriyetin altını oyma operasyonu, 1980’den sonra hızlandı. ABD’nin yeşil kuşak projesinin bu hızlanma üzerinde önemli bir etkisi olduğunu söylemek gerekiyor. Bu noktada; Türkiye sağının (liberal –muhafazakar- milliyetçi-dinci hepsi dahil) son 70 yılda ABD ile girdiği ilişkinin boyutlarını da değerlendirmek sağlıklı olur.
Tarikatlar gözümüzden uzakta, “himmet paralarını” toplarken ve din kisvesi altında her tür pisliği yaşarken biz onları görmüyorduk. Ancak sosyal yaşama girmeye başladıklarında ve kendi yaşam tarzları bizim yaşam tarzlarımız üzerinde baskın olmaya başladığında ortaya şu anda yaşadığımız durumlar çıktı.
Ayrıca bu tarikatlar sosyal ve ekonomik yaşamda gün yüzüne çıkınca her on yılda bir toplanan Himmet paralarını aklama ihtiyacı doğdu. Bu paraların faturalandırılmadan devletin vergisini minimuma çekerek aklamanın yolu; Kombasan, Yimpaş, Çiftlikbank ve daha onlarcası gibi organizasyonlardı. Bunu yaptılar.
Yoksa “tombalak bir tosuncuk” çıktı milleti dolandırdı gitti aysbergin görünen yüzü. Son olarak Çiftlikbank meselesinin mecliste araştırma önergesi; AKP - MHP oylarıyla reddedildilmişti.
Yani mesele tombalak bir çocuğun – tosuncuğun- dolandırıcılığından fazlası…
Onun için bizim mütedeyyin yurttaşlarımızın "cennete gitme kriterleri" ile ilgili bazı değişimleri hayata geçirmesi gerekiyor.
World Media Group (WMG) Haber Servisi
Gündem
Gündem
Gündem
