İşte bu noktada sahneye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya çıktı. Yerlikaya, soruşturma kapsamında gözaltına alınan toplam 4 kişi için de ayrı ayrı paylaşım yaptı, hepsine hakaretler savurdu. Göreve geldiğinden beri kişisel sosyal medya hesabı üzerinden operasyonlara ait görüntüleri paylaşmayı pek seven Yerlikaya, gözaltı esnasında çekilmiş videoları paylaşmayı ihmal etmedi. "Şüpheliler" yüzüstü yere yatırıldı, gözaltı işlemini uygulayan polislerin dizleriyle ezildi, ters kelepçelendi, çıplak ayak sokakta yürütüldü ve kelepçeli kolları bükülüp, kafaları eğilerek ekip aracına götürüldü. Oysa gözaltılara gerekçe gösterilen soruşturmanın kendisi yok hükmündeydi. Neden mi? Bunun için geçmiş yıllarda Paris'te meydana gelmiş ve Türkiye'de de davalara konu olmuş örnek bir olaya bakmamız gerekiyor.

AYM geçen sene karar vermişti: İfade özgürlüğü

Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo'ya, İslam peygamberi Muhammed’e hakaret ettikleri iddiası üzerine kurulu bir propaganda kampanyasının ardından 7 Ocak 2015’te saldırı düzenlenmiş ve derginin Paris’teki ofisine giden cihatçı militanlar 12 kişiyi öldürmüş, 11 kişiyi de yaralamıştı. Katliamın ardından dergi “Her şey affedildi” başlığıyla çıkmış ve kapakta gözü yaşlı şekilde resmedilen Muhammed'in "Ben Charlie’yim” yazılı bir döviz tutan karikatürüne yer verilmişti.Bahse konu sayı Türkçeleştirilmiş, çok sayıda dijital ve basılı mecrada da yayımlanmıştı. Yayınların hedef gösterilmesi ise erişim engeline neden olmuştu. Erişim engeli kararı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınmış ve mahkeme tam 9 yıl sonra, yani geçen sene sonuçlanmıştı. Anayasa Mahkemesi, Muhammed'in resmedildiği karikatüre erişim engeli kararı verilmesini ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetmişti.Peki buradan hareketle dün geceye yaşananlara dönecek olursak, elimizdeki veriler neler?

  1. Anayasa Mahkemesi, geçen sene verdiği kararla Muhammed'in resmedilmesinin ifade özgürlüğü olduğunu ilan etti.
  2. Leman'da yayımlanan karikatürde Muhammed'in resmedildiği iddia edildi. Ancak Leman tarafından yapılan açıklamada bu iddia net bir şekilde yalanlandı.
  3. Aleni bir biçimde Muhammed'i resmetmek AYM tarafından suç sayılmamasına karşın, gerçekliği olmayan iddia üzerinden Leman hakkında soruşturma başlatıldı ve 4 kişi gözaltına alındı.

'Leman dergisine karşı yapılanları hukuk normları ile yorumlamak mümkün değil'

Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da soL'un bu duruma dair sorusunu yanıtladı:"Hatırlarsak gerici bir katliam ve bu katliama karşı bütün Avrupa ülkelerinin bir dayanışması oldu. Hatta dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun da Fransa'ya gidip o dayanışma yürüyüşüne katıldığını hatırlıyoruz. Akabinde Charlie Hebdo dergisinden bir seçki yayınlandığını ve Cumhuriyet gazetesinin dağıtımının engellenmesi girişimlerini hatırlıyoruz. Bugün Leman dergisine yapılan işlemleri Charlie Hebdo olayından çok da farklı düşünmemek gerekiyor. Hicve, ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin olarak evrensel normlar göz önüne alındığında Leman dergisine karşı yapılanları hukuk normları ile yorumlamak mümkün değil."

Yerlikaya sessizdi: Çünkü Beyoğlu'nda kimse gözaltına alınmadı

Öte yandan dün hukukun ayaklar altında alındığı bir diğer olayın başrolünde gericiler ve onlara müdahale etmeyen emniyet güçleri vardı.Leman'ın Muhammed'i karikatürleştirdiğine yönelik iddia sonrası çeşitli sosyal medya paylaşımlarında Charlie Hebdo saldırısı ve Madımak Katliamı'na atıfla ölüm tehditlerinde bulunuldu. Bunun üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından "terör örgütü" listesine alınan İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi'yle (İBDA-C) bağlantılı olduğu bilinen İBDA - C terör örgütünün yan kuruluşu Büyük Doğu Akıncıları Derneği de sosyal medya üzerinden Leman dergisi önüne çağrı yaptı. Leman'ın ofisi önüne toplanan gerici güruh, "Kahrolsun laiklik, yaşasın şeriat" ve "Kemalist köpekler hesap verecek" gibi sloganlar attı. Saldırganlar derginin ofisine saldırdı, sokaktaki kafe ve barlarda bulunan yurttaşlara ise saldırı girişiminde bulundu. "Ya onlar gidecek ya biz; ya onlar ölecek ya biz öleceğiz" tehditleri savrulurken, eylemlerde gösterdikleri şiddetle ve işkence haberleriyle gündeme polis ise saatlerce herhangi bir müdahalede bulunmadı. Eylemin yaklaşık üçüncü saatinde dağılmaları için kitleye ricada bulunan polis ve gerici güruh arasında zaman zaman ufak arbedeler yaşandı. Kitlenin polis barikatlarına çeşitli yabancı cisimler fırlattığı anlar kameralara yansıdı.Leman çalışanlarına yönelik gözaltıları sosyal medya şovuna dönüştüren Yerlikaya, Beyoğlu'nda saatlerce süren saldırılara dair tek bir paylaşımda bulunmadı. Çünkü Beyoğlu'nda kimse gözaltına alınmadı... 

'Leman'a değil, Leman'a karşı bu eylemleri gerçekleştirenlere soruşturma yapılması gerekiyor'

Ömer Faruk Eminağaoğlu ise bahse konu gerici eylemlerin, hukuk dışı olduğunu ve tahrik ortamı yaratılarak saldırganlık gösterine dönüştüğünü ifade etti.Kamu görevlilerin ortaya çıkan hukuk dışı eylemi bastırma konusundaki pasif tutumuna işaret eden Eminağaoğlu, bu gibi eylemlerin kamu düzenini bozma konusunda giderek daha da pervasızlaşabileceğini ve sınır tanımadan devam edebileceğini söyledi. Eminağaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:"Leman olayı bir fırsat olarak görüldü. Her an Türkiye'nin ve halkın nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kalabileceğini gözler önüne serdi. Gericiliğin ne düzeye ulaştığını, her an patlamak üzere fırsat kolladığını herkes görmüş oldu."Leman dergisine yönelik eylemleri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmenin mümkün olmadığını, eleştiri hakkının ötesine geçilerek laikliğe saldırıldığını vurgulayan Eminağaoğlu, "Bu durum tam aksine ifade özgürlüğünün sınırlarının aşılması, kamu düzeninin bozulması, açık ve yakın tehlike halinin ortaya çıkmasıydı" dedi ve devam etti:"Bu nedenle Leman dergisine değil, Leman dergisine yönelik bu eylemleri gerçekleştirenler hakkında etkili bir soruşturma yapılması gerekiyor kaçınılmaz bir biçimde."Charlie Hebdo'nun Türkçeleştirilmesinin ardından yaşananlara karşı, 2015 yılında ifade ve basın özgürlüğüne destek amacıyla dönemin Yargıçlar Sendikası Başkanı olarak Cumhuriyet gazetesini ziyaret ettiğini anımsatan Eminağaoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: "Ziyaret sonrası bana da disiplin soruşturması açılmış ve kınama cezası verilmişti. Türkiye'de iki mevcut tabloyu göstermesi için: O gün kınama cezası, bugün taşlı sopalı saldırılar. Her geçen gün tehlikenin ne kadar büyüdüğü, kamu makamlarının duyarsızlığından ziyade bu gibi eylemlere ortam yaratıldığını gösteriyor."