"Kur Krizi" Sonrası Peşpeşe Analizler

Hafta içi yaşanan "kur krizi" ve sert dalgalanmalar ardında TCMB faiz indirim kararlarının özetlerini yayınladı. JP Morgan ve FT ise detaylı analizler yayınladı.

22:08:27 | 2021-11-25

 

 

 

TCMB, politika faizinin yüzde 15’e indirildiği Para Politikası Kurulu toplantısının özetlerini yayımladı. Özetlerde enflasyondaki kısa vadeli oynaklığa işaret edildi. Tutanak özetlerinde, “Enflasyonun kısa dönemde oynak bir seyir izlemesi bekleniyor” ifadeleri kullanıldı.

Özetlerde enflasyonla ilgili şunlar söylendi: “Enflasyonun kısa dönemde, başta emtia fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemesi beklenmektedir. Bununla birlikte, geçici etkilerin ortadan kalkmasıyla enflasyonun yeniden düşüş eğilimine dönmesini sağlayacak sıkılıktaki parasal duruş; enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi görecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.

Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve Döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.”

Özetlerde finansal istikrar vurgusu da dikkat çekti. Konuyla ilgili özetlerde şu ifadeler kullanıldı:

Kredi piyasası, iktisadi faaliyet, arz yönlü unsurlar ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda enflasyon üzerindeki talep ve maliyet yönlü etkiler yakından izlenmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki para politikası ile küresel risk iştahına ilişkin görünüm, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir. Bu bağlamda makroihtiyati politikaların krediler üzerindeki etkisi ile TCMB fonlamasının APİ ve swap işlemleri arasındaki kompozisyonu yakından takip edilmektedir.

JP Morgan : "Büyüme yavaşlaycak, enflasyon yükselecek"

JP Morgan ise, yayımladığı araştırma raporunda Türkiye'nin büyümesinin 2022'de yavaşlayacağını ve enflasyonun yüksek kalmaya devam edeceğini söyledi.

Bloomnerg HT'nin aktardığına göre enflasyonun yılın geri kalanında yüzde 20 civarında kalmaya devam etmesini bekleyen JP Morgan, Türk Lirası'ndaki değer kaybının devam edeceğini ve bunun küresel emtia fiyatlarındaki artışla birleşince ithal ürün fiyatlarında keskin bir yükselişe neden olacağını belirtti.

2021 için büyüme ivmesinin hala güçlü olduğunu belirten banka, yüzde 8.4’lük yıl sonu büyüme tahminleri için risklerin yukarı yönlü arttığını ifade etti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın daha fazla faiz indirimi için çok fazla alanı kalmadığını belirten JP Morgan ekonomistleri, temel göstergelere bakarak herhangi bir politika tahmini yapmanın çok zor olduğunu vurguladı.

TCMB’nin politika faizini yüzde 15’in altına indirip indirmeyeceğine şüpheyle yaklaştıklarını belirten banka, faiz indiriminin yerleşiklerin portföy tercihlerinde büyük değişiklikler yaşanmasını göze almadan mümkün olmayacağını söyledi.

FT : "Türk Trajedisi"

İngiliz finans gazetesi Financial Times'ın (FT) köşe yazarlarından Robert Armstrong, son gelişmeleri değerlendirdiği köşe yazısında 'Türk trajedisi' başlığını kullanırken, krizin yanlış ekonomi politikalarından kaynaklandığı yorumu yaptı.

Armstrong'un görüş aldığı uzmanlar ise TL'deki değer kaybını toparlamak için bu noktadaki seçeneklerin 'yumuşak sermaye kontrolleri' veya faiz atışı olduğunu söyledi.

Duvar'ın aktardığına göre Armstrong makalenin girişinde, TL'de 2014'ten bu yana yaşanan değer kaybının görüldüğü bir grafiği paylaşarak, "Recep Tayyip Erdoğan, faiz oranlarını düşürmenin Türkiye'nin para birimine istikrar getirmeye ve enflasyonu kontrol etmeye yardımcı olacağını düşünüyor. Yanılıyor" dedi.

 

TL/dolar grafiğine işaret eden Armstrong, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olduğu 2014'ten bu yana Türk Lirası'nın değer kaybettiğini yazdı; Merkez Bankası'nın son faiz indiriminden ve Erdoğan'ın salı günü 'küresel finansı lanetleyen hırçın konuşmasından' sonra bir döviz krizi yaşandığını belirtti.

'Durum halk açısından vahim, Merkez Bankası'nda rezerv yok'

FT yazarı, hisse senetlerine dolar ve TL üzerinden yatırım yapanların bu süreçte paralarının sadece yarısını kaybetmesinin dikkat çekici olduğunu belirtse de, "Fakat durum halk açısından vahim ve bir şeyler yapılması gerekecek. Merkez Bankası'nın salı günü yaptığı açıklamaya göre hükümet lirayı desteklemek için döviz piyasalarına müdahale edebilir ama bunu anlamlı bir ölçekte yapacak rezervlere sahip değil" ifadelerini kullandı.

Armstrong makalesinin bu noktasında, iki uzmandan aldığı görüşleri de paylaştı. Buna göre, yatırım şirketi Abrdn'de yükselen piyasalar uzmanı bir ekonomist olan Edward Glossop, gelinen noktada Türkiye’nin temel seçeneklerini faiz artırımları ve sermaye kontrolleri olarak gördüğünü söyledi.

Ancak Glossop, 'Erdoğan'ın kavgacı tavrı' nedeniyle faiz artışının muhtemel olmadığını, dolayısıyla bir sonraki adımın, 'döviz mevduatlarının belirli bir çerçeve dahilinde TL'ye çevrilmesini zorunlu kılmak' gibi 'yumuşak dokunuşlu sermaye kontrolleri' olabileceğini belirtti.

Yatırım şirketi Columbia Threadneedle'den Edward Al-Hussainy ise Glossop’un aksine, 'faiz artışlarının her geçen gün daha olası hale geldiği' yorumu yaptı.

 

'Başka piyasalara sıçramaz, kriz Türkiye'deki kötü politikadan kaynaklanıyor'

FT yazarı, söz konusu krizin 'kötü politikalar' nedeniyle Türkiye'ye özgü olduğunu ve başka yükselen piyasa ekonomilerine sıçrama riski görmediğini de belirtti. Armstrong şu ifadeleri kullandı: "Türkler dışında herkes için iyi haber şu ki, bu krizin ana sebebi Türkiye'ye özgü kötü politika ve başka yerlere yayılması için çok az kanal var.

Capital Economics'ten Jonas Goltermann'ın özetlediği gibi, Türkiye'nin ithalatı, çökmesi halinde dışarıda da büyük zarar yaratacak kadar yüksek bir küresel öneme sahip değil; Türkiye'deki dış yatırım yükselen piyasalara odaklı portföylerin bile küçük bir parçası haline gelecek kadar daraldı; ve Türkiye'deki karmaşa, yatırımcıların diğer pazarlarda da kriz olasılığından korkmasına yol açmayacak çünkü herkes, Ankara'nın politikalarının ne kadar kendine özgü şekilde kötü olduğunu ve para biriminin ne kadar savunmasız olduğunu biliyor."

'ABD'deki gelişmelerin zamanlaması da kötü'

Armstrong, makalesinin sonunda dünya çapında artan enflasyondan söz ederek, "Yükselen piyasa ekonomilerindeki Merkez Bankaları enflasyona karşı ABD gibi yumuşak davranamaz. Enflasyonu, büyümeyi öldüren faiz artışlarıyla hızla kontrol altına almaları gerekiyor ve Türkiye dışında birçoğu bunu yaptı. ABD'deki para politikasının sıkılaştırılması, Türkiye ve genel olarak yükselen piyasa ekonomileri için kötü bir zamanda geliyor" ifadelerini kullandı.

World Media Group (WMG) Haber Servisi

 

 

 

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   tcmb-jpmorgan-ft-analiz

Tümü