"Kalan Zeytinleri Elleriyle Söküyorlar"

Şeymanur Aklan: Bugün 16 Eylül 2025 Salı, bir basın toplantısında daha birlikteyiz. Takdir edersiniz ki bu hafta da gündem çok farklı değil. Biz Türk genci işsiz diyoruz, onlar gençler iş beğenmiyor diyorlar. Biz Türk genci okumakta zorlanıyor diyoruz, herkes okuyacak diye bir şey yok diyorlar. Ev genciyseniz zaten hevesi yoktu adam olmaya diyorlar. Bütün bunları eleştirince ne mi oluyor? O zaman da çıkar telefonunu diyorlar. Telefonumuzu değil ama düşündüklerimizi ortaya çıkarmaya devam edelim öyleyse. OECD bu hafta bir rapor yayınladı. Bu rapora göre Türkiye’deki üniversite mezunu her dört kişiden biri işsiz. Üstelik genç işsizlikte bu raporda birinciyiz. Raporda sonuncu olduğumuz bir şey de var: istihdam oranları. Öğrenci başına harcamada da OECD ortalamasının altında kaldık. Özetleyecek olursak Türk genci işsiz, istihdam düşük, öğrenci başına harcama az. Bunlar tesadüf mü peki?

Eğitim Bakanı bir açıklama yaptı dünyada örnek gösterilen bir eğitim hizmeti sunuyoruz diye. Biz bu yoruma katılıyoruz, herkes sizi örnek gösteriyor çünkü eğitim hizmeti sunmuyorsunuz. Dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasına köklü üniversitelerimiz dahi alt sıralardan giriyor. Bu durum hepimizi düşündürmelidir, çünkü bu üniversitelerde okuyan gençler ülkemizin geleceğini inşa ediyor. Liyakatsiz atamalar ve yandaş kadrolar nitelikli eğitim veren üniversitelerimizi içten içe çürütüyor. Hatırlarsınız, İTÜ Jeoloji bölümünden hepimizin tanıdığı Prof. Dr. Naci Görür, gerçek bilim adamlarının akademik hayata küstürüldüğünü, hangi topluluğa ait olduğunuzun uluslararası standartlardaki başarılarından daha önemli görüldüğünü söylemiş ve üniversiteden istifasını açıklamıştı. Bizler yalnızca başarılı akademisyenlerimizi değil, potansiyel başarılı öğrencilerimizi de kaybediyoruz.

YÖK tarafından bu hafta 2015-2025 yılları arasında 19 milyondan fazla öğrencinin üniversite eğitimini bıraktığı açıklandı. Sayın bakan bir başka açıklamasında da şöyle söyledi: “Veliler ‘1,5 milyon TL’ye okutulan özel okulla aynı statüde olmak istiyorum’ diyor.” Kendileri buna çözüm önerisi olarak velilerin çocuklarını o okullara göndermesini sunmuş. Madem bahsettiğimiz eğitim hizmeti örnek bir eğitim hizmeti o zaman insanlar çocuklarını neden özel okula göndermek istiyor? Eğitimde fırsat eşitliğinden uzaklaşılıyor, toplumsal eşitsizlikler derinleşiyor. Ben her hafta buraya çıkıp işsizlikten, eğitimden bahsediyorum. Gençlerde bir adaletsizlik duygusunun hâkim olduğunu anlatıyorum ve görüyorum bazı arkadaşlarımız her hafta aynı yerlere değindiğimizi söylüyorlar. Bu kürsü Türk gencinin iş, aş, gelecek kaygısını gündeme taşıdığı yer olacak dedik, sesi duyulmayanın sesi olacağız dedik, bu sözümüzü tutacağız. Türk gencinin en önemli iki sorununun ekonomik zorluklar ve adalet yoksunluğu olduğu anlaşılana dek konuşmayı sürdüreceğiz.

Zafer Partisi olarak 3.Olağanüstü Tüzük Kongresi’ni 14 Eylül 2025’te gerçekleştirdik. Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ konuşmasının büyük bir kısmında gençlerin yaşadığı zorluklardan ve Zafer Partisi’nin bu sorunların çözümüne yönelik geliştirdiği politikalardan bahsetti. Maalesef çocuklarımızın güvenle büyüyemediği, öldürüldüğü, gençlerimizin uyuşturucu ve kumar çetelerinin tacizine maruz kaldığı, asgari ücret bile verilmeyen iş imkanlarının olduğu, kendi ülkemizde kontenjan bulup üniversiteye, yurda yerleşemediği, ekonomik kaynakların Türk gencine harcanmadığı bir gençliği yaşıyoruz. Zafer Partisi Türk gencinin gerçek sorunlarının farkında olan ve onları bu zorluklarla baş başa bırakmayan partidir. Keza bizler de bu sevginin karşılığını görüyoruz ve Zafer Partisi gençlerin desteğiyle, ilgisiyle yükselişine devam ediyor. Zafer Partisi iktidarında gençler barınma sorunuyla karşılaşmayacak çünkü üniversite köyü adındaki kampüslerinde barınma kampüslerinde tek kişilik öğrenci yurtları, taksitle alabileceği bir oda bir salon şeklinde evleri olacak. Ev alabilmek için bir ömür beklemeyeceğiz, yaşlanmayacağız. Türk genci ekonomik zorlukla karşılaşmayacak çünkü öğrencilerin kredi ve bursları asgari ücret seviyesinde olacak. Eğitim hayatı başarılı arkadaşlarımızdan mezun olduklarında geri ödeme istemeyeceğiz. Gençlerimiz uyuşturucu tacirleriyle karşılaşmayacak çünkü politikamızın da adı olan Tertemiz Türkiye’ye sahip çıkacağız. Halihazırda partimizde Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu ve Gençlik Kolları Bağımlılıkla Mücadele Birimimiz var. Sayın genel başkanımız yalnızca ‘Tertemiz Türkiye’ projesiyle ilgilenecek bir genel başkan yardımcısı atadığı müjdesini de kongremizde açıkladı.

Sevgili genç arkadaşlarım, Zafer Partisi Türk devletini tüm imkân ve kaynaklarıyla sizlere geri vermenin mücadelesini sürdürüyor. Bu hafta bir başka gençlik sorununa daha değinmek istiyorum: doğa katliamları ve su sorunu. Evet, bu bir gençlik sorunu çünkü ağaçlarımızı, zeytinliklerimizi sömürenler bize kurak bir toprak bırakıyor. O kestikleri ağaçlar buna onay verenlerden daha yaşlı ve bugün yenisini dikmeye kalkışsak o ağacın aynı yaşa geldiğini bugünün gençleri bizler bile göremeyeceğiz. Bir yandan orman yangınlarından etkilenen ülkemizin sağlam kalan ağaçlarını da elleriyle söküyorlar. Tek bir ağacın kıymetini bilmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz üstelik. Doğayla barışık bir yaşamın içinde olmak varken çok parası olanların cebine girecek birkaç fazla kuruş için binlerce yıllık ormanları katlediyorlar.

Dün Akbelen’de kamyonlar, kesim ekibi ve jandarmalar zeytinliklere girdi. Vatanının toprağını ekip biçen üreticiyle vatanının güvenliğini sağlayan askeri karşı karşıya getiriyorlar. Önceden peynir-zeytin yemek diye bir deyim vardı hani sofrada çok bir şey olmadığını anlatırdık. Şimdi bizi yönetenler o yediğimiz zeytine de göz koydu, hayır kömür yiyin diyorlar. Kömürle zeytin katma değer açısından mukayese bile edilemez ama bizler kömür yiyecekmişiz.

Su sıkıntısına gelelim. Türkiye su sorunu ve kuraklık yaşıyor. İznik Gölü, Beyşehir Gölü, Dünyanın nazar boncuğu Meke ve daha nicesi… Bu bir su sorunundan ziyade ülkemizin başına gelecek kötü günlerin habercisi. Su sıkıntısı yalnızca bir doğa sorunu değil çünkü tarımı, hayvancılığı, bütün bir ekonomiyi etkiliyor ama en önemlisi yaşamımızı tehdit ediyor. Bugün önlem almazsak yarın çocuklarımız içecekleri bir damla suya muhtaç olabilirler. Zafer Partisi bugünlerde su stratejik bir madde haline gelmişken ve dünya ülkelerinin planlarını şekillendirirken suyumuzu kurutanı da toprağımıza dokunanı da affetmeyecek ve geleceğimize her açıdan sağlıklı bir ülke bırakabilmek için vermiş olduğu mücadeleyi sürdürecek.

Güzel bir haberle toplantımıza son vermek istiyorum. Kadınlar Dünya Boks Şampiyonası’nda Milli Boksörlerimiz Buse Naz Çakıroğlu ve Büşra Işıldar kategorilerinde dünya ikincisi oldular. Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda ise 12 Dev Adam finalde vermiş oldukları mücadeleyle yüreğimizde devleşen bir gururun sebebi oldular ve onlar da ikincilikle tamamladılar. Türk gençlerine moral ve ilham olan sporcularımızı tebrik ediyoruz.

Türk gencinin sorunlarını dile getirmeye, sesi duyulmayanın sesi olmaya devam edeceğiz.