
Meşher, Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisi kapsamında “Çağrışımlar” başlıklı panelin ikincisini düzenledi. Panelde, farklı disiplinlerden uzman isimler, serginin kendilerinde bıraktığı izleri ve deneyimlerini paylaşırken, İstanbul’un sanatın çeşitli alanlarında ve hafızalardaki izlerini sürdü.
Meşher, Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisi kapsamında düzenlediği “Çağrışımlar” başlıklı panelinin ikincisini 9 Ekim 2025 tarihinde Divan İstanbul’da gerçekleştirdi. Zeynep Çelik, Leman Yılmaz, Jale Parla, Nisan Ak, Sadık Karamustafa, Elçin Poyrazlar ve Tilbe Saran’ın konuşmacı olarak katıldığı panelin açılış konuşmasını Meşher direktörü Nilüfer H. Konuk yaptı. Panelin moderatörlüğünü ise Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisinin küratörleri Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin üstlendi.
Sergideki eserlerden yola çıkarak İstanbul’un sanatta ve hafızalarda bıraktığı izlerin farklı bakış açılarıyla ele alındığı panel, izleyicilerin değerli soru ve yorumlarıyla da zenginleşti.
Birinci Oturum
Panelin açılış konuşmasını Meşher Direktörü Nilüfer H. Konuk yaptı. Panelin ilk oturumu, serginin küratörlerinden Ebru Esra Satıcı moderasyonunda gerçekleşti.
“İstanbul, dışarıdan nasıl görüldüğüyle ilgilenen bir şehir”
Mimar ve mimarlık tarihi profesörü Zeynep Çelik, “Bir Serginin Öne Çıkardığı Sorular” başlıklı konuşmasında, Batılı yazarların ve sanatçıların İstanbul’a bakışını oryantalizm kavramı çerçevesinde değerlendirdi. Voltaire, Virginia Woolf ve mimar Le Corbusier gibi isimlerin İstanbul üzerine kurdukları tahayyülleri analiz eden Çelik, İstanbul’un sürekli dışarıdan nasıl algılandığıyla ilgilenen bir şehir olduğunu öne sürdü. Bu bağlamda “Neden Paris gibi şehirlerin böyle bir ilgisi yok?” sorusunu gündeme getirerek, İstanbul’un kültürel temsillerdeki özgün konumuna dikkat çekti.
“Eşik Kent” İstanbul
Akademisyen ve proje direktörü Leman Yılmaz, “İstanbul: Gizemin Odağında Bir Labirent Kent” başlıklı konuşmasında, İstanbul’un polisiye romanlardaki işlevini mercek altına aldı. Şehrin bu türde yalnızca bir dekor değil, bir karakter gibi işlendiğini belirten Yılmaz, Doğu ve Batı’nın kesişim noktası olarak İstanbul’un romanlarda nasıl bir eşik kent haline geldiğini örneklerle gösterdi. Şark Ekspresi ve James Bond gibi kült metinlerde İstanbul’un oynadığı roller üzerinden, kentin gizemli, geçişken doğasını vurguladı.
“İstanbul İmgelerine Akademik Bir Bakış”
Edebiyat eleştirmeni ve akademisyen Jale Parla, “Bir Sergiden Anılara Yolculuk” başlıklı konuşmasında, Batı edebiyatındaki Türk ve İstanbul imgelerine kendi kişisel ve akademik geçmişi üzerinden yaklaştı. Lord Byron’ın eserlerinden hareketle 19. yüzyıldaki oryantalist tahayyülün nasıl kurulduğunu inceleyen Parla, İstanbul’un bu tahayyüldeki rolünü hem edebi hem de duygusal bir bakışla yorumladı. Sergideki eserlerin, bellekteki imgeleri nasıl harekete geçirdiğini kendi deneyimi üzerinden aktardı.
İkinci Oturum
Panelin ikinci oturumu, serginin küratörlerinden Şeyda Çetin moderasyonunda gerçekleşti.
“E. Milok’un İzinde”
Orkestra şefi ve müzisyen Nisan Ak, “Bir Nota Kapağından Başlayan Macera” başlıklı konuşmasında, 1920’lerde İstanbul’da yaşamış, zamanla unutulmuş bir besteci olan E. Milok’un (Emil Hauck) izini sürdüğü çalışmasını anlattı. Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisinde yer alan Pera başlıklı nota kitapçığından hareketle başladığı bu araştırma, Milok’un İstanbul’a ve özellikle Pera’ya dair müzikal yorumlarını ortaya koyuyor. Ak, bestecinin Tango Orientalle, Belkıs, Esmerim, Çapkın (Tchapkine) ve Mustafa Kemal Marşı gibi eserleri üzerinden, İstanbul’un unutulmuş müzik mirasına dikkat çekti. Konuşmanın sonunda izleyiciler E. Milok’un Pera ve Mustafa Kemal Marşı eserlerini Nisan Ak'ın piyano kayıtlarından dinleme şansını da yakaladı.
“İstanbul’un Çok Katmanlı Yapısı“
Grafik tasarımcı ve sanat yönetmeni Sadık Karamustafa, “Ben İstanbul’a Denizden Düştüm” başlıklı konuşmasında, grafik tasarımın İstanbul’la olan ilişkisini kişisel deneyimleri ve görsel hafızadan yola çıkarak değerlendirdi. Amin Maalouf’un Doğu’dan Uzakta romanını bir çıkış noktası olarak kullanan Karamustafa, İstanbul’un çok katmanlı yapısını ve tasarım alanındaki yansımalarını ele aldı. Türkiye’de grafik tasarım eğitiminin gelişiminde önemli bir yer tutan Grafist etkinliğinin kuruluş sürecini aktararak, bu etkinlik sayesinde farklı ülkelerden tasarımcı ve eğitimcilerin İstanbul’a geldiğini, buradan bir “Grafist kuşağı” doğduğunu ifade etti.
“Her Seferinde Yeni Şeyler Sunan Bir Şehir”
Yazar ve gazeteci Elçin Poyrazlar, “Romancı Biraz da Casustur” başlıklı konuşmasında, casusluk edebiyatında İstanbul’un nasıl bir karaktere dönüştüğünü ve Doğu-Batı ekseninde nasıl kurgulandığını inceledi. Graham Greene ve Ian Fleming’in romanları başta olmak üzere, casusluk türünde şehirlerin yalnızca birer fon değil, aktif birer anlatı unsuru olduğunu vurgulayan Poyrazlar, İstanbul’un bu türdeki rolünü entrika, belirsizlik ve dönüşüm üzerinden okudu.
“Kişisel Bir İstanbul Anlatısı”
Oyuncu Tilbe Saran, “Bir Çocuk Yüzü, Bir Sokak Adı, Bir Kitap Sayfası…” başlıklı, panelin son konuşmasında 1960’lardan 80’lere uzanan kişisel bir İstanbul anlatısı sundu. Şehrin geçmişindeki detayları, semtlerin dönüşümünü ve toplumsal bellekteki karşılıklarını çocukluk anılarıyla birleştirdi. Sahne ve sinema geçmişinden izler taşıyan bu sunum, belleğin kentsel dönüşümle nasıl iç içe geçtiğine dair duygusal bir güzergâh önerdi.
Her iki oturumda da konuşmacıların sunumlarının ardından soru-cevap bölümü düzenlendi.
Sergi, 18 Ocak 2026’ya kadar görülebilecek
Hikâye İstanbul’da Geçiyor, Batı edebiyatının farklı türlerinde yer alan İstanbul temsillerine odaklanıyor, şehrin başta edebiyat olmak üzere diğer yaratıcı alanlar üzerindeki ilham verici etkisini gözler önüne seriyor. Ömer Koç Koleksiyonu’ndan yaklaşık 300 kitabı merkezine alarak, fantastik öykülerden bilimkurguya, grafik romanlardan casusluk hikâyelerine uzanan geniş bir seçki sunan bu sergi, 18 Ocak 2026’ya kadar Meşher’de görülebilecek.
Zeynep Çelik Hakkında:
Columbia Üniversitesi’nde kıdemli araştırmacı, New Jersey Institute of Technology’de emeritus profesördür. Osmanlı İmparatorluğu, oryantalizm ve mimarlık tarihi üzerine çok sayıda kitabı yayımlanmış, birçok sergiye küratörlük yapmıştır. The Remaking of Istanbul, Displaying the Orient ve About Antiquities gibi eserleriyle tanınmaktadır. Çeşitli ödüller ve burslar kazanarak, uluslararası akademik ve kültürel projelerde görev almıştır.
Leman Yılmaz Hakkında:
Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunudur. Cumhuriyet dönemi modernleşme sürecinde Türkiye’de dans üzerine yüksek lisans, İstanbul Üniversitesi’nde “dans ve tiyatroda hareket” üzerine doktora yapmıştır. Milliyet, Yeniyüzyıl ve Radikal gazetelerinde yazılar yazmış, çeşitli kültür kurumlarında görev almıştır. 2013–2024 arasında İstanbul Tiyatro Festivali’nin direktörlüğünü yürütmüştür; halen üniversitelerde ders vermekte ve DasDas ekibinde çalışmalarını sürdürmektedir. 2025 yılında kendisine Fransa Kültür Bakanlığı tarafından Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanı verilmiştir.
Jale Parla Hakkında:
Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden (1964) ve Robert Kolej Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden (1968) mezun olmuştur. Harvard Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat doktorasını 1978’de tamamlamıştır. 1978–2000 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde, 2000–2023 arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Hâlen İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde emeritus öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir.
Nisan Ak Hakkında:
2019’da Forbes Türkiye’nin “30 under 30” listesine seçilmiştir. New York’ta kurduğu Turkish American Orchestra’nın müzik direktörlüğünü yapmaktadır, Carnegie Hall dâhil birçok uluslararası sahnede konserler vermiştir. Klasik müziği geniş kitlelere ulaştırmak için dijital platformlarda içerikler üretierek ve markalarla projeler geliştirmektedir. İstanbul doğumlu olan Ak, Bilgi Üniversitesi, City University of New York ve University of South Carolina mezunudur.
Sadık Karamustafa Hakkında:
1946’da Fatsa’da doğmuştur. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde grafik tasarım eğitimi almış 1979’da kendi atölyesini kurmuştur. MSGSÜ’de uzun yıllar öğretim üyeliği yapmış ve 2013’te profesör unvanıyla emekli olmuştur. Grafik tasarım, sergi, yayın ve kurumsal kimlik projeleri üretmiştir; uluslararası seçici kurullarda yer almıştır. 2008 Frankfurt Kitap Fuarı Konuk Ülke Türkiye programının baş küratörlüğünü üstlenmiş, Adalar Müzesi’nin kurucu ekibinde yer almıştır. Arşivi bugün SALT Araştırma’da erişime açıktır.
Elçin Poyrazlar Hakkında:
1975’te Bursa’da doğmuştur. ODTÜ İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra Belçika’da politik ekonomi doktorasına başlamış ve bu süreçte gazeteciliğe adım atmıştır. İstanbul, Brüksel, Washington, Londra ve Madrid’de çeşitli medya kuruluşları için çalışmıştır. Polisiye romanları arasında Gazetecinin Ölümü, Kara Muska, Mantolu Kadın, Ecel Çiçekleri, Kayıp Yüz, Çıplak Kalp ve Gölgenin Eli bulunmaktadır; 2016’dan beri İngiltere Polisiye Yazarlar Birliği üyesidir.
Tilbe Saran Hakkında:
İstanbul’da doğmuştur ve tiyatroya olan ilgisi Kenter Tiyatrosu’nda izlediği bir provayla başlamıştır. Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde eğitim görmüştür, ayrıca İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nü tamamlamıştır. 1984’ten bu yana Kenter, Dormen, Şehir Tiyatroları ve Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu gibi birçok sahnede rol almıştır; Fransa ve Türkiye’de uluslararası projelerde yer almıştır. Tiyatro, sinema, televizyon ve seslendirme alanlarında çalışan Saran, halen Kadir Has Üniversitesi’nde öğretim görevlisidir.
Hikâye İstanbul’da Geçiyor Sergisi Hakkında
Hikâye İstanbul’da Geçiyor, Batı edebiyatının farklı türlerinde yer alan İstanbul temsillerine odaklanıyor. 23 Ocak’ta açılan sergi, Ömer Koç Koleksiyonu’ndan yaklaşık 300 kitabı merkezine alarak, fantastik öykülerden bilimkurguya, grafik romanlardan casusluk hikâyelerine uzanan geniş bir seçki sunuyor. Voltaire, Virginia Woolf, Jules Verne, Ian Fleming gibi yazarların eserlerini bir araya getiren sergi, şehrin başta edebiyat olmak üzere diğer yaratıcı alanlar üzerindeki ilham verici etkisini gözler önüne seriyor. Küratörlüğünü Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin’in üstlendiği sergi, ziyaretçilere kitaplardan uyarlanan filmlerin gösterimlerinin yanı sıra çocuk ve yetişkinler için çeşitli atölyelerle zenginleşen bir deneyim vadediyor. Sergiyle aynı ismi taşıyan sergi kataloğu da sergiye dair derinlemesine bir bilgi kaynağı sunuyor. 16. yüzyıldan günümüze kadar uzanan bir dönemden eserleri kapsayan sergi, 18 Ocak 2026’ya kadar Meşher’de görülebilir.
Meşher Hakkında
Bir Vehbi Koç Vakfı (VKV) kuruluşu olan Meşher, tarihsel araştırmalardan çağdaş sanata uzanan sergileri ve yayınları, atölye ve konferanslar gibi kapsamlı paralel etkinliklerle zamanlar ve kültürler arasında yeni bir diyalog zemini sağlamayı amaçlıyor. Adını Osmanlı Türkçesinde “sergi mekânı” anlamına gelen kelimeden alan Meşher, faaliyetlerini disiplinlerarası yaklaşımıyla Eylül 2019’dan itibaren sürdürüyor. Orta Çağdan günümüze uzanan bir zaman aralığında, geniş bir konu yelpazesinde sergiler sunuyor. Çok yönlü programı, araştırmaya dayalı akademik yönü ve yayınlarıyla Meşher, bir referans noktası olarak kültür ve sanat ortamına katkıda bulunuyor. İstiklal Caddesi’nde yer alan Meşher’de, ziyaret, etkinlik ve sergi turları ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Pazartesi hariç haftanın altı günü ziyaret edilebilir.
World Media Group (WMG) Haber Servisi
Kültür Sanat
Kültür Sanat
Kültür Sanat