Uzmanlar, tükenmişliğin erken bir belirtisi olan bu durumun, çalışanların memnuniyetsizliklerini dile getirmeden içe kapanmalarına ve performanslarının sessizce düşmesine yol açtığını belirtiyor. Yönetimin çoğu zaman verimlilik düşüşü veya kilit yeteneklerin ayrılmasıyla fark ettiği bu "görünmez tükenmişlik", şirketler için ciddi riskler barındırıyor.
Sessiz Çatırdama Nedir ve Neden Tehlikelidir?
Elkin Consultancy Kurucusu Elif Elkin, “sessiz çatırdama” ilgili olarak şunları söyledi: “Quiet cracking, çalışan memnuniyetsizliğinin kademeli ve ince bir biçimidir; işten ayrılmaya, düşük performansa ve artan işten ayrılma oranlarına yol açabilir. Sessiz istifanın aksine, quiet cracking kasıtlı bir kopuş değildir. Çalışanlar genellikle iyi bir iş yapmak isterler, ancak karşılanmayan ihtiyaçlar düşük morale ve azalan üretkenliğe neden olur. Bu durum, yöneticiler tarafından genellikle fark edilmez, çünkü çalışanlar dışarıdan adanmış ve hırslı görünmeye devam ederler; her şeye ‘evet’ der ve işlerini teslim ederler. Ancak yüzeyin altında, bu aşırı çalışma kaçınılmaz tükenmişliğe, plansız işten ayrılmalara, kültürel erozyona ve inovasyonun baskılanmasına yol açar.”
Quiet Cracking'i Tetikleyen Faktörler Neler?
Elif Elkin, bu sinsi trendin ortaya çıkmasında birçok etkenin rol oynadığına dikkat çekti ve bu etkenleri şöyle sıraladı:
İK Liderleri İçin Acil Eylem Çağrısı!
Quiet cracking’in, şirketler için sadece çalışan tükenmişliği değil, kültürün, güvenin ve yetenek havuzunun yavaş yavaş aşınması riski taşıdığının altını çizen Elkin, “İyi haber şu ki, quiet cracking önlenebilir. İK liderleri, bu yükselen tehditle mücadele etmek için proaktif adımlar atmalıdır” dedi ve ekledi:
Yöneticileri Daha İyi Sorular Sormak İçin Eğitin: Yöneticiler, "Mevcut iş yükü kapasiteniz nedir?" gibi sorularla çalışanların gerçek durumunu anlamaya teşvik edilmelidir. Bu, savunmasızlığı cezalandırmadan dürüst konuşmalara kapı açar.
Nabız Anketleri Uygulayın: Düzenli ve kısa anketlerle çalışanların iş yükü, teslim tarihleri ve stres seviyeleri hakkındaki geri bildirimleri toplanmalı, böylece çatlaklar oluşmadan önce talepler yeniden dengelenebilir.
Sağlıklı Çalışma Davranışlarını Modelleme: Liderler, kendi sınırlarına saygı göstererek, izin kullanarak ve mesai saatleri dışında bağlantıyı keserek tüm organizasyon için bir örnek teşkil etmelidir. Bu, wellbeing'i korumanın sadece kabul edilebilir değil, gerekli olduğunu gösterir.
Zihinsel Sağlık Kaynaklarını Vurgulayın: Çalışanların mevcut zihinsel sağlık kaynaklarından haberdar olmaları ve bunlara kolayca, gizlice erişebilmeleri sağlanmalıdır.
Kırılmadan Önce Dayanıklılık Oluşturmak: Çalışanlar sessizce acı çekiyor çünkü bunun hayatta kalmanın tek yolu olduğuna inanıyorlar. Liderler, uyarı işaretlerini erken tespit edebilir ve çalışanların aşırı yüklenmiş değil, desteklenmiş hissettiği bir ortam yaratabilirler. Bu, dinlemek, şeffaflık ve wellbeing'i ortak bir öncelik haline getirmekle başlar. Şirketler, bu proaktif yaklaşımla sadece çalışanlarını korumakla kalmayacak, aynı zamanda daha dirençli, daha yenilikçi ve sürdürülebilir bir geleceğe adım atacaktır.
World Media Group (WMG) Haber Servisi