Adana’nın ardından Antalya’da konuşan İmamoğlu, “Kendileri mevzubahis oldu mu ‘itibardan tasarruf olmaz’ deyip, har vurup harman savuruyorlar; vatandaşa gelince musluklar kısılıyor, vatandaşın payına sadece sabretmek düşüyor. Emekli, asgari ücretli, memur, çiftçi ve her meslekten emekçi açlığa ve yoksulluğa mahkum ediliyor. ‘Ekonomi uzmanıyım’ diye geçinenler, izledikleri yanlış politikalarla, milletin ocağına incir ağacı dikti” dedi.
“Tek adamcı ve tepeden inme siyaseti dayatmak isteyen zihniyet” olarak tanımladığı iktidar kanadının ön seçimden çok korktuğunu vurgulayan İmamoğlu, “Zira, özgürlük ve demokrasi bulaşıcıdır. Onlar ülkeyi seçimsiz, sandıksız yönetme hevesleri kursalar da biz, onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Demokrasi tarihimizin bu çaptaki ilk büyük önseçimini en yüksek katılımla, en doğru ve en güzel şekliyle tamamlayacağız. Gerçek bir demokrasi şöleni yaşayacağız ve yaşatacağız. ‘Halksız siyaset’ heveslerini kursaklarında bırakacağız” diye konuştu.
“Biz başarıya yaklaştıkça, iktidarın da zulmü artıyor” diyen İmamoğlu, kamuoyu ile ilginç bir bilgiyi daha paylaştı: “Biz, ‘Milleti birleştirelim, icraatı, hizmeti, liyakati ve refahı yaygınlaştıralım’ dedikçe, iktidarın algı operasyonları peş peşe geliyor. Şimdi de öğrendim ki, çalışma arkadaşlarımızı Emniyet Müdürlüğü’nden arayıp, ‘Savcılık sizi görüşmeye çağırıyor’ diyorlarmış. Arkadaşlarımız, ‘Avukatımı arayıp geliyorum’ deyince, ‘Avukata gerek yok, görüşecek sadece’ diyorlarmış. Ne demek ‘avukata gerek yok’ yahu? Böyle bir uygulama nerede var? Bakın; arkadaşımız avukatla adliyeye gitmekte ısrar edince, daveti yapan polise artık ulaşılmaz oluyor. Telefon numarası, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet’e ait. Ne oluyor Allah aşkına? Hani hukuk devletiydik Sayın Adalet Bakanı? Hukukçu kimliğinle sor bakalım, hangi uygulamaya giriyormuş avukatsız savcı görüşmesi. Bunlar iyice şaşırdılar. Bunların yaptıkları şeytanın aklına gelmez, şeytanın.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haftalar önce “Turpun büyüğü heybede” sözlerini kullandığını hatırlatan İmamoğlu, “Şunlara bak şunlara; hükümeti, yargısı kolluğu işi gücü bırakmış, benimle ilgili tertipler peşinde. Tek dertleri var; Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu kadar taş düşsün başına senin. Haksız, hukuksuz, gayrı meşru yollarla Ekrem İmamoğlu’nu yarış dışına atarsan, senin gireceğin yarış meşru olur mu? Bu millet, sana o yarışı yaptırmaz. Sen öyle bir yarışa sokturmaz” diye konuştu.
CHP üyelerini ön seçimde oy kullanmaya çağıran İmamoğlu, “Ön seçimde kullanacağınız her oy, demokrasinin, milli iradenin değerini gösterecek ve sandıktan kaçanların uykularını kaçıracak. Ön seçimde, CHP’nin zalimlere karşı nasıl tek yürek, tek bilek olduğunu göstereceğiz” dedi
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “maraton” olarak nitelediği yolculuğunu İzmir’den başlatmış, ardından Kayseri ve Adana merkezli bölge illerinden gelen coşkulu kalabalıklarla buluşmuştu. İmamoğlu’nun Burdur, Isparta, Karaman ve Konya illerini kapsayan Antalya buluşmasında da ilk üç şehirdekine benzer manzaralar yaşandı. Buluşma saatinden önce, Antalya’da çiftçilik yapan Ayşe-Ahmet Alataş, kızları Merve ve Nergis ile oğulları Durmuş’un köy evine konuk olan İmamoğlu, orucunu burada açtı. İmamoğlu’na iftar ziyaretinde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve CHP Antalya milletvekili Aykut Kaya eşlik etti. İmamoğlu ve beraberindeki heyet, iftarın ardından, Muratpaşa ilçesindeki Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen buluşmada, coşkulu bir kalabalıkla bir araya geldi. Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz’in de katıldığı buluşmada, sırasıyla; CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, Böcek ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
“’EKONOMİ UZMANIYIM’ DİYE GEÇİNENLER…”
Katılımcıların Ramazan aylarını tebrik eden İmamoğlu, “Bu ay, paylaşmanın ayıdır. Bu ay, bedenen ve ruhen arınmanın ve manevi temizliğin ayıdır. Bu günler; yardımlaşmanın, iyi ahlaklı olmanın ve hep öyle kalmanın günleridir. Ancak bir yandan da öyle kötü günlerde yaşıyoruz ki, bütün bu güzel meziyetleri unutmuş bir iktidar var ülkede. Ahlakı, dürüstlüğü, helal lokma yemeyi bir kenara bırakmışlar. ‘Halka hizmet demek, hakka hizmet d
emektir’ düsturunu unutmuşlar. Kendileri mevzubahis oldu mu ‘itibardan tasarruf olmaz’ deyip, har vurup harman savuruyorlar; vatandaşa gelince musluklar kısılıyor, vatandaşın payına sadece sabretmek düşüyor. Emekli, asgari ücretli, memur, çiftçi ve her meslekten emekçi açlığa ve yoksulluğa mahkum ediliyor. ‘Ekonomi uzmanıyım’ diye geçinenler, izledikleri yanlış politikalarla, milletin ocağına incir ağacı dikti… Tarımı, üretimi sanayiyi bitme noktasına getirdi” dedi.
“HER ŞEYİ EN İYİ BEN BİLİRİM DİYEN AKIL…”
Ekonomik bozulmanın Antalya özelindeki güncel rakamlarını paylaşan İmamoğlu, “Her şeyi en iyi ben bilirim diyen akıl, milletimizin birikimlerini heba etti. Bu ülkeyi yönetenler, sadece Antalya ve Batı Akdeniz bölgemize bunları yapmakla kalmadılar, daha da büyük kötülüklere imza attılar. Önce 250 bin dolara sonra da 400 bin dolara ev alan yabancıları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptılar. Ülkemizin vatandaşlığını, ticari bir ürün haline getirdiler. O zaman Antalya’dan bu evleri alanlar, bunları 3 sene sonra daha yüksek fiyata sattı ve hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu hem de para kazandı. İşte ben, buna karşıyım. Kendi vatandaşım kirasını ödeyemezken, çoluğunun çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamazken, başka ülke vatandaşının Türkiye vatandaşlığı üzerinden para kazanmasını kabullenemiyorum. Eskiden Antalya’ya tayini çıkan devlet memurunun, bir refah bölgesine gelmenin sevincini yaşarken, şimdi ‘Ben o kadar kirayı nasıl öderim, hayat pahalılığıyla nasıl mücadele ederim’ demesine üzülüyorum” şeklinde konuştu.
“SESİM KISILSA DA AYAĞIMA TAŞ BAĞLASALAR DA
BENİ ENGELLEMEYE ÇALIŞSALAR DA BİZE SIKINTILAR
VERMEYE ÇALIŞSALAR DA SİZE GÜVENİYORUM”
“Bu ülkeyi pek çok alanda çökerten, milletin yoksulluşmasına, devletin dağılmasına neden olan bir iktidar var karşımızda; bizim derdimiz bununla” diyen İmamoğlu, “Bizim, mutlaka yeni bir başlangıca ihtiyacımız var. Bizim, mutlaka yeni bir büyüme ve kalkınma hamlesine ihtiyacımız var. Neden? Çünkü ülke olarak, şehir şehir, sektör sektör patinaj yapıyoruz” ifadelerini kullandı. Antalya ve çevre illerinin, turizm ve tarımın yanı sıra, teknoloji alanında da büyük bir gelişim potansiyeline sahip olduğunun altını çizen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Hem Antalya’yı hem de Göller Bölgesi’ni bizim ‘tarım, teknoloji, turizm’ için geliştirdiğimiz ‘3T modeli’ ile kalkındıracağız. Tarım diyorum; çünkü yüzyıllardır hiçbir gelişmiş ülkenin vazgeçmediği, tam tersine yatırımları arttırdığı en stratejik sektör. Toprağını koruyamayan, ülkesini de koruyamaz kardeşim. Bu kadar net. Toprağını işleyemeyen suç işler. Bu akşam gittiğimiz çiftçinin evinde, bir kızımız Çocuk Gelişimi okuyor, bir kızımız bu bölgenin doğal güzellikleri üzerine, ormanları üzerine eğitim almak istiyor. 13-14-15 yaşındaki kız çocuklarımızın hayallerine baktığınızda, aslında önümüzde dizilen fırsatların haddi hesabı yok. Ben, bu ülkenin, bu bölgenin çok daha güzel günler göreceğine canı gönülden inanıyorum. Neden inanıyorum biliyor musunuz sevgili dostlar? Sesim kısılsa da ayağıma taş bağlasalar da beni engellemeye çalışsalar da bize sıkıntılar vermeye çalışsalar da size güveniyorum. Çünkü siz varsınız yanımda. Siz benimle berabersiniz. Köy evindeki kızlarımıza güveniyorum. Oğullarımıza güveniyorum. Bu ülkenin, milletimizin evlatlarına güveniyorum. Bu bölgenin gençlerine, girişimcilerine, yatırımcılarına, iş dünyasına güveniyorum.”
“ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ BULAŞICIDIR”
“Ben bu yola, sizinle, yol arkadaşlarımla birlikte çıkıyorum” diyen İmamoğlu, “Bu yola, kendime güvendiğim kadar, size güvendiğim için çıkıyorum. Bütün engelleri, bütün badireleri, bütün bedelleri birlikte göğüsleyeceğimiz için rahat, huzurlu ve mutluyum. Üstüme düşeni, bir nefer sorumluluğuyla yerine getirmek için, girdiğim bu yolda dalga dalga büyüyeceğiz. Hayalleri yerle bir edilmiş, gelecek kaygısı içindeki bütün vatandaşlarımızı, gençlerimizi, kadınlarımızı saflarımıza katarak büyüyeceğiz” şeklinde konuştu. “Aday belirleme kararımızdan telaşlananlar, ön seçim yapacağımızı duyunca, daha da paniğe kapıldı” diyen İmamoğlu, “Çünkü, demokrasiye alışık değiller. Kendi teşkilatları da ‘bizim de sözümüz kararlara ortak olsun’ der, diye telaşlandılar. Partimizin ön seçim kararı, Türkiye siyasetinde ilk defa gerçekleşen bir demokrasi devrimine yol açtı. Bu ülkede ilk defa, parti içi demokrasi bu çapta gerçekleşiyor… Ve bu durum, bazıları için kabul edilebilir değil. Onlar, yani Türkiye’ye tek adamcı, tepeden inme siyaseti dayatmak isteyen zihniyet, ön seçimden çok korktu. Zira, özgürlük ve demokrasi bulaşıcıdır. Biz bu memlekete, özgürlüğü ve demokrasiyi herkese yayılsın diye, her yerine dağılsın diye, bulaşıcı yapmak adına yola çıktık. Milletimize bunu bulaştıracağız. Onlar ülkeyi seçimsiz, sandıksız yönetme hevesleri kursalar da biz, onlara bu fırsatı vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“YENİDEN İKTİDAR OLMAK İÇİN KOLLARIMIZI SIVIYORUZ”
“Demokrasi tarihimizin bu çaptaki ilk büyük önseçimini en yüksek katılımla, en doğru ve en güzel şekliyle tamamlayacağız” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Gerçek bir demokrasi şöleni yaşayacağız ve yaşatacağız. ‘Halksız siyaset’ heveslerini kursaklarında bırakacağız. 23 Mart’ta birliğini, dirliğini sağlamış bir CHP olarak, iktidar yoluna çıkıyoruz. Bu parti, Cumhuriyetimizin kurucu gücüdür. Bu ülkede tiranlık rejimi kurmak isteyenlere, ısrarla ve gururla hatırlatacağız: 600 yıllık bir imparatorluk çökerken, 1923 şartlarında dünyanın en devrimci hareketlerinden birini yaratarak, tüm ezilen halklara ilham veren CHP’dir. Millet iradesine ve vatandaşlık esasına dayalı bir devletin inşa edilmesinde CHP’nin imzası vardır. 1970’lerde rahmetli Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Selamet Partisi’yle koalisyon kurarak, ayrışma yerine birleşmenin mümkün olabileceğini, yine biz gösterdik. Kıbrıs Barış Harekatı’nı yaparak hem müttefiklerimize hem de hasımlarımıza, güç ve kararlılık gösteren devletimizin yönetiminde yine CHP vardı. 1980’den sonra, ne yazık ki aynı kabiliyeti gösteremedik. Milletin kabahatinden değil, kendi eksikliklerimizden iktidar olamadık. O uzun yıllar boyunca, başımızdakiler yüzünden, bu devletin ekonomisi tepetaklak oldu. Köklü kurumları zayıfladı, meclisi işlevsizleşti, adalet sistemi çöktü. Çocuğa mikrofon tutuyorsunuz; adalet istiyor. İşçiye… Adalet istiyor. İş insanına… Adalet istiyor. Bürokrat adalet istiyor. Kadınlar adalet istiyor. Bu ülkede herkes adalet istiyor. Ve şimdi, yeniden iktidar olmak için kollarımızı sıvıyoruz. Yine aynı aşkla ama yenilenen bakışımızla, hep birlikte ayağa kalkıyoruz.”
“NE DEMEK ‘AVUKATA GEREK YOK’”
“Biz başarıya yaklaştıkça, iktidarın da zulmü artıyor. Biz, ‘Milleti birleştirelim, icraatı, hizmeti, liyakati ve refahı yaygınlaştıralım’ dedikçe, iktidarın algı operasyonları peş peşe geliyor. Şimdi de öğrendim ki, çalışma arkadaşlarımızı Emniyet Müdürlüğü’nden arayıp, ‘Savcılık sizi görüşmeye çağırıyor’ diyorlarmış. Arkadaşlarımız, ‘Avukatımı arayıp geliyorum’ deyince, ‘Avukata gerek yok, görüşecek sadece’ diyorlarmış. Ne demek ‘avukata gerek yok’ yahu? Böyle bir uygulama nerede var? Bakın; arkadaşımız avukatla adliyeye gitmekte ısrar edince, daveti yapan polise artık ulaşılmaz oluyor. Telefon numarası, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet’e ait. Allah aşkına bu nedir? Ben soruyorum size; bu nedir? Çalışma arkadaşlarımı ne için davet ediyorsunuz? Hani hukuk devletiydik Sayın Adalet Bakanı? Hukukçu kimliğinle sor bakalım, hangi uygulamaya giriyormuş avukatsız savcı görüşmesi. Bunlar iyice şaşırdılar. Bunların yaptıkları, şeytanın aklına gelmez, şeytanın.”
“EKREM İMAMOĞLU KADAR TAŞ DÜŞSÜN BAŞINA SENİN”
“Artık biliyorsunuz; aralarında kimi yol arkadaşım, kimi tanıdığım, kimi hiç tanımadığım bir grup insanın mal varlıklarına, banka hesaplarına el koymuşlar. Yeni bir kumpas dalgasıyla, bana ve arkadaşlarıma itibar suikastı yapmaya çalışıyorlar. Malum şahıs, haftalar önce ne demişti hatırlayın; ‘Turpun büyüğü heybede.’ Şunlara bak şunlara; hükümeti, yargısı kolluğu işi gücü bırakmış, benimle ilgili tertipler peşinde. Tek dertleri var; Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu kadar taş düşsün başına senin. Akıllarınca beni korkutup, yıldıracaklar. Bu haktan ve hukuktan nasibini almamışların hiçbir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Bu gayrı meşru tertipler, beni milletime hizmet etme hedefimden milim saptırmayacak. Sesim kısık diye korkacağımı zannediyorsunuz değil mi? Bunlardan var ya şu saçımın telini yerinden kıpırdatacak kadar korkan, onlar gibi olsun. Gayrimeşru tertipler, beni milletime hizmet etme hedefimden milim saptıramayacak. Ben, yürüdüğüm bu yolda, önce Yüce Allah’a, sonra da milletime güveniyorum. Kumpaslarla, entrikalarla, fitneyle, fesatla kurdukları oyunları başlarına yıkacağız. Millet benimle, millet. Bu millet, haklıyı haksızı ayırt etmeyi iyi bilir. Bu millet, günü geldiğinde ‘Yeter artık’ demesini iyi bilir. Çünkü, temel haklarından vazgeçenlerin ne özgürlüğü ne güvenliği ne de refahı hak etmediğini, en iyi bu millet bilir. O yüzden bu millet büyüktür.”
“HAKSIZ, HUKUKSUZ, GAYRI MEŞRU YOLLARLA EKREM İMAMOĞLU’NU
YARIŞ DIŞINA ATARSAN, SENİN GİRECEĞİN YARIŞ MEŞRU OLUR MU?”
“Çok net bir şey söylüyorum: Eğer benim arkadaşlarım, en ufak bir haksızlığa veya hukuksuzluğa karışmışsa, gelin bütün dosyaları açın, bütün belgeleri bilgileri açıkça kamuoyu ile paylaşın. ‘Hodri meydan’ diyorum. Elinizde ne varsa, dökün ortaya. Ama öyle içi boş dosyalarla, uydurma gizli tanık beyanları ile değil; mertçe, hakka ve hukuka uygun olarak dökün. Bir derdiniz varsa, ben buradayım; bana gelin. Milletimle beraber, tam karşındayım. Bırak yan yollara sapmayı, bırak milletin banka hesaplarını bloke edip, mağdur etmeyi. Gel, millete gidelim. Amacınızı biliyorum: İstanbul’a, Türkiye’ye hizmet edemeyelim istiyorsunuz. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorsunuz. Haksız, hukuksuz, gayrı meşru yollarla Ekrem İmamoğlu’nu yarış dışına atarsan, senin gireceğin yarış meşru olur mu? Bu millet, sana o yarışı yaptırmaz. Sen öyle bir yarışa sokturmaz. Sadece bu ülke değil, tüm dünya görüyor kirli tertiplerinizi. Bu kurmaca siyaset yöntemleri ve bu yargısal tacizlerle yapılacak seçim ne özgür seçim olur ne de adil seçim.
“SANDIK GELECEK, BU MİLLET SENİ TIPIŞ TIPIŞ EVİNE YOLLAYACAK”
Kardeşlerim; alenen gördüğünüz gibi her gün, her hafta bize yeni bir sözde suç icat ediyorlar. Oysa ki, 2019’dan beri tek bir suçumuz var: Sandıkta yenilmemek, hep kazanmak. Tek suçumuz bu. Bu suçu işlemeye, seni yenmeye devam edeceğiz. 4 kere yenmiştim, 5’inci kere de yeneceğim. Ne yapsanız nafile. O sandık gelecek, millet seni sandığa gömecek. Sandık gelecek, bu millet seni tıpış tıpış evine yollayacak. Yıkılmayız, korkmayız, yorulmayız. Belki sesimiz kısılır ama bizim sesimiz kısıldığında başka Ekrem İmamoğulları konuşur. Milyonlarca Ekrem İmamoğlu var. Cesaretiniz varsa, karşımıza çıkın. Cesaretiniz varsa, milletin iradesi kararını versin. Hodri meydan.”
“BU ÜLKEDE YA ADALET OLACAK YA SEFALET”
“Bu ülkeyi yönetme sorumluluğunu almak için hazırız. Kendimize güveniyoruz. Bu ülkede ya adalet olacak ya sefalet. Başka bir seçenek yok. Bizim mücadelemiz ve tercihimiz net:
Biz, bu ülkede adalet olsun, bereket olsun ve birlik olsun istiyoruz. Biz, yalnızca bu büyük davaya, bu büyük sevdaya değil, aynı zamanda ülkemizi müreffeh hale getirecek stratejilere ve bu stratejileri hayat geçirebilecek güçlü kadrolara sahibiz. Çalışmaktan yorulmadan, hizmette geri durmadan, sorun yaratarak değil, çözüm üreterek, milletimiz için, milletimizle beraber, büyük bir yolculuğa çıkıyoruz. Çok çalışacağız, akılla çalışacağız, aşkla çalışacağız. Allah’ın izniyle, milletimizin gücü ve iradesiyle hep beraber başaracağız. 23 Mart’ta, hiçbir kayıp vermeden, bir demokrasi şöleni düzenleyeceğiz. Ön seçimde kullanacağınız her oy, demokrasinin, milli iradenin değerini gösterecek ve sandıktan kaçanların uykularını kaçıracak. Ön seçimde, CHP’nin zalimlere karşı nasıl tek yürek, tek bilek olduğunu göstereceğiz.”
“23 MART’TA, TÜRKİYE’NİN GÖZÜ KULAĞI CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NDE OLACAK”
“Partimizin bütün üyeleri, bütün yöneticileri, yapacağımız ön seçimin ülkenin bugünkü koşulları altında taşıdığı önemi tüm boyutlarıyla anlamak ve hissetmek zorundadır. Benim bu konuda hiçbir kuşkum yok. Söz konusu vatan olduğunda, CHP’liler, bütün teferruatları bir yana bırakır, el ele, kol kola partisine, ülkesine sahip çıkar. 23 Mart’ta, Türkiye’nin gözü kulağı Cumhuriyet Halk Partisi’nde olacak. Bizim kararlılığımızı gören milyonlar, iktidarın artık değişeceğini anlayacak ve rahat bir nefes alacaklar. Vatandaşın ‘hemen seçim’ çağrıları, dalga dalga büyüyecek. Yükü omuzlamanın vakti gelmiştir. Omuz omuza, sırt sırta, kol kola çıkılacak yolculuğun vakti gelmiştir. Sorumluluk almak için hazırız. Kendimize güveniyoruz. Milletimiz umuda muhtaç; ‘yeniden büyük Türkiye’ hayaline açken; bu büyük milletin gençleri, girişimcileri, sanatkarları ve her yaştan fertleri ‘konuşan Türkiye’ özlemiyle yanıp tutuşurken; aklın, bilimin ve devletimizin asırlara dayanan tarih, tecrübe ve birikiminin yolundan ayrılmadan; çalışmaktan yorulmadan, hizmette geri durmadan, mazeret değil, marifet üreterek; sorun değil, çözüm üreterek; Allah’ın verdiği aklı, milletin geleceği için kullanarak; milletimiz için, milletimizle beraber, büyük bir yolculuğa çıkmanın vakti gelmiştir.”
“TÜRKİYE’Yİ İÇİNE DÜŞÜRÜLDÜĞÜ DERTLERDEN KURTARACAĞIZ”
“Çok çalışacağız, akılla çalışacağız, aşkla çalışacağız ve Türkiye’yi içine düşürüldüğü dertlerden kurtaracağız. İsraf, iş bilmezlik ve kibrin sebep olduğu ekonomik krizden; yaşanan derin yoksulluktan; her gün kriz yaratan siyasetten; giderek artan toplumsal çürümeden; adalet, eğitim ve sağlıktaki çöküşten; her yere üşüşmüş mafya ve çetelerden; iş kazasında, yangında, depremde ihmal sebebiyle yaşanan ölümlerden, Türkiye’yi kurtaracağız. Allah’ın izniyle, milletimizin gücü ve iradesiyle, hep beraber bir Türkiye mucizesi gerçekleştireceğiz. 23 Mart, bu yolculuğun ilk kitlesel adımı olacak. O gün biz ne kadar güçlü bir irade ortaya koyarsak, iktidar yolculuğumuz o kadar kısalacak. Benim hiç kuşkum yok, başaracağız. Cumhuriyet Halk Partisi başaracak, Türkiye kazanacak. Milletçe hak ettiğimiz bir geleceğe bir adım daha yaklaşacağız. Tam bir birlik ve dayanışma içinde, çok ve büyük işler başaracağız. Onun için diyorum ki: Kurtuluş yok tek başına, haydi herkes, 23 Mart’ta sandık başına.”
TEK SUÇUMUZ; BU BİLEĞİ BÜKEMEDİLER
CHP’nin ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir’de başlattığı yolculuğunu İç Anadolu’ya taşıdı.
Kayseri’de coşkulu bir kalabalığa konuşan İmamoğlu, “Memleketin bereketini kaçıranları, önümüzdeki seçimde evine göndereceğiz. Seçim sandığı, milletin önüne bereketiyle gelecek” dedi. “Yerinde sayanlar değil, ayağa kalkıp hedefe yürüyenler başarır” diyen İmamoğlu, “31 Mart 2024’ten bugüne, iki şey sürekli artıyor. Bir yandan vatandaşlarımızın CHP’li belediyelerden duyduğu memnuniyet sürekli artıyor. Ama diğer yandan, başka çaresi kalmayan iktidarın, Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı yürüttüğü siyasi operasyonlar sürekli artıyor. Adaletsizlikleri sürekli artıyor. Çünkü iktidarın koltuğu, altından kayıyor” şeklinde konuştu.
Milletin aradığı alternatifin CHP olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Kurumları çürüyen, ilişkilerin yozlaştığı, partizanlığın her koridoruna girdiği bu ortamda, kendilerini devletin sahibi görüp, milletten itaat bekleyenlere benzemeyiz. Bizim anlayışımıza göre; millet, devletin efendisidir. Ve yöneticiler, yani bizler, vatandaş karşısında haddini bilmelidir. İşte 23 Mart'ta bu inancı, bu özgüveni, hep birlikte bütün ülkeye yayacağız. Yapacağımız ön seçimde, iktidara en korktuğu şeyi, neyi biliyor musunuz, sandığı göstereceğiz, sandığı.
Bu ülkenin başına bela ettikleri partizanlığı, kayırmacılığı, mülakatı, torpili, ailelerle bu ülkeyi yönetme anlayışını, bu ülkenin sınırlarının dışına değil, yerin dibine gömeceğiz. Bir daha bu hayatta bizi rahatsız etmeyecek” ifadelerini kullandı.
“Devlet, bir avuç insanın değil, milletin çıkarlarının, milletin güvenliğinin bekçisi olacak” diyen İmamoğlu, “Türkiye; adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek, özgürleşecek. Milletimizin en çok çektiği şey. Ne diyor? ‘Her şeyi ben bilirim’ diyor değil mi? ‘Ben ne dersem, o olur’ diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Biz demeyeceğiz. Bu kibirli anlayışı, bu akıl dışı anlayışı, devletimiz uygulamalarından ve hafızasından hep birlikte söküp atacağız. Tek adamlığın, partizanlığın, bırakın kendisini, gölgesi bile değemeyecek bu devlete, bu canım Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne” şeklinde konuştu.
Tanıdığı ya da tanımadığı bazı isimlere, kendisine yakınlığından dolayı uygulanan ekonomik baskıları bir kez daha gündeme getiren İmamoğlu, “Mal varlıklarına, banka hesaplarına el koymuşlar. Bir kez daha algı operasyonuyla, itibar suikastı yapıyorlar. Akıllarınca beni korkutup, yıldıracaklar. Yürüdüğüm bu yolda, hepinizin huzurunda bir kez daha söylüyorum: Önce yüce Allah'a, sonra milletime güveniyorum. Size güveniyorum. Kumpaslarla, kirli tezgahlarla, entrikalarla, fitneyle, fesatla kurdukları oyunları başlarına yıkacağız. Buradan sesleniyorum: Ey ilgili şahıs! O kendini biliyor. Ben aylardır, haftalardır ne diyorum? Mertsen, yiğitsen, ufacık da olsa vicdanın kırıntısı varsa, bu meydan okumaya yanıt verirsin” dedi.
Hayatında her mücadeleyi mertçe verdiğinin altını çizen İmamoğlu, “Ben hakkı, hukuku savunmakta sınır tanımam. Milletimize hesap vermekte de sınır tanımam. Bir derdiniz varsa, ben buradayım. Bana gelin, bana. Milletimle beraber, tam karşındayım. Amacınızı biliyorum. İstanbul'a, Türkiye'ye hizmet etmeyelim istiyorlar. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorlar. Size söyleyeyim mi? Korkuyorlar. Korkuyorlar öyle değil mi? O bir avuç insan korkuyor. Niye biliyor musunuz? Bu millete yanlış yapan korkar. Bu millete çok yanlış yapmışsın ki, korkun da çok büyük” diye konuştu.
“2014’ten beri benimle uğraşıyorlar” diyen İmamoğlu, “Hiçbir şey bulamadılar. Bir tane ‘ahmak davası’ var. Millet, o davanın ismini gördükçe, duydukça gülüyor. Şimdi de bir diploma davası uydurdular. Buradan herkese söylüyorum. 35 yıllık diplomaya -hem de olan diplomaya, olmayan diplomaya değil- göz koyan bu akıl, bu milletin 40 yıllık, 60 yıllık, 50 yıllık tapusuna da göz koyar. Bütün bu zulmü, bütün bu zalimliği niye yapıyorlar biliyor musunuz? 2019’dan bu yana, hatta 2014’ten bu yana, tek suçumuz var. Başka suçum yok benim. Ne biliyor musunuz? Sandıkta yenilmedik, yenilmedik. Tek suçumuz; bu bileği bükemediler. Bükemediler bu bileği. Buradan söylüyorum. Bu cümlemi aklına kazısın: Bu millete yenilgiyi öğretemeyeceksin. Seni yenmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
TALAS – MELİKGAZİ / KAYSERİ
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı olan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “maraton” olarak nitelediği yolculuğunu, bugün İzmir’den başlatmıştı. İzmir’den Kayseri’ye geçen İmamoğlu’nun şehirdeki ilk adresi ev iftarı oldu. Kayseri’nin önde gelen iş insanlarından Mehmet Karamercan ve ailesinin Talas ilçesindeki evine konuk olan İmamoğlu, orucunu burada açtı. Karamercan ailesiyle, iftarın ardından keyifli bir sohbet gerçekleştiren İmamoğlu, Melikgazi ilçesindeki Erciyes Kültür Merkezi’nde Kayseri, Niğde, Yozgat, Sivas, Tokat, Kırşehir ve Aksaray illerinden gelen CHP’lilerle ve vatandaşlarla buluştu.
KONUŞMA YAPACAĞI PLATFORMA ZORLUKLA ULAŞTI
Vatandaşlar 2 bin kişilik salonu hınca hınç doldururken, birçok yurttaş da İmamoğlu’nun konuşmasını dışarıda dinlemek zorunda kaldı. Vatandaşların coşkusu ve sevgi gösterileri altında salona giren İmamoğlu, zorlukla da olsa oturacağı alana ulaştı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan buluşmada, vatandaşlar sık sık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını attı. Zaman zaman izdiham altında geçen coşkulu buluşmada, sırasıyla, Kayseri CHP İl Başkanı Feyzullah Keskin, Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. İsmi anons edilen İmamoğlu, vatandaşların alkışları ve cep telefonlarıyla yaptıkları görsel şölen altında, yine izdihama varan görüntülerle konuşma yapacağı platforma zorlukla ulaştı.
“ADALETTEN AYRILDIKLARI İÇİN MEMLEKETİN BEREKETİNİ KAÇIRIYORLAR”
Vatandaşların rahmet ve bereket kavramlarıyla eşanlamlı olan Ramazan ayını tebrik eden İmamoğlu, “Anadolu'nun her yanında öyledir. Hepimiz evimizin, işlerimizin bereketli olması için dualar ederiz. Birbirimize bereket dileriz. Bereket, sadece bolluk ve zenginlik demek değildir. Bereket, aynı zamanda o bolluğun, zenginliğin, adaletli biçimde paylaşılması demektir. Bereket denince, benim için ferahlar. Bereket dileğinde bulunduğum zaman, karşı tarafa en güzel duyguyu hissederim. Biri bana bereket dilediği zaman, ona olan sevgim, saygım artar. Bereket kapısının iki anahtarı vardır. Bu anahtarlar gayret ve adalettir. Gayret göstermez, adaletli davranmazsanız, hiçbir işinizde bereket olmaz. İşte bu ne biliyor musunuz sevgili dostlarım? İşte tam da iktidarın, hükümetin hali gibi. İktidarın hali ortada. Millete hizmet etme hevesini, enerjisini kaybettikleri için, özellikle adaletten ayrıldıkları için, memleketin bereketini kaçırıyorlar” dedi.
“YOKSULLAR DA ZENGİNLER DE AYNI ŞEYİ SÖYLEMİYOR MU?”
Ülkenin dört bir yanındaki insanlarının “bereketsizlikten” şikayetçi olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Yoksullar da zenginler de aynı şeyi söylemiyor mu? ‘Elimizdeki paranın bereketi kaçtı diyorlar. ‘Çözüm nedir? Vallahi tek bir çözüm var sevgili hemşehrilerim; memleketin bereketini kaçıranları, önümüzdeki seçimde evine göndereceğiz. Seçim sandığı, milletin önüne bereketiyle gelecek. Ülkemiz gayretli, adaletli, çalışkan, yepyeni bir yönetime kavuşacak. ‘O gitsin, bu gelsin’ yaklaşımı içinde değiliz. Bizim derdimiz kişilerle değil. Biz, bu eşitsiz bu adaletsiz düzeni değiştirmek için yola çıktık. Biz, bu israf ve istibdat düzenine son vermek için yola çıktık. Biz, milletin hakkını millete vermek için yola çıktık” diye konuştu. Çıktıkları yolun zorluklarla dolu olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bu, kolay bir yolculuk değildir. Ama bilin ki, başarmak için her şeye sahibiz. Evet, taşlı tozlu bir yol. Evet, heyelanlı olabilir. Evet, bütün zorluklar içerisinde olabilir. Ama başarmak için bizim çok büyük gücümüz var. Ama her şeyden önce, güzel bir söz vardır ya; önce yola koyulmak gerekir. Yerinde sayanlar değil, ayağa kalkıp hedefe yürüyenler başarır” şeklinde konuştu.
“YALNIZCA SEÇİMİ DEĞİL, MİLLETÇE BİRLİĞİMİZİ,
KARDEŞLİĞİMİZİ YENİDEN KAZANMANIN PEŞİNDEYİZ”
Vatandaşların “Ceketi çıkar, kolları sıva” çağrısına kayıtsız kalmayan İmamoğlu, “Biliyorsunuz değil mi; bu ceketi çıkarıp, kolları sıvayınca, her şey çok güzel oluyor. Öyle değil mi? Çünkü bunun arkasında, milletin gücü var. Gençlerin yüreğinden çıkan o ses var. İşte onun için ne olacak? Biz de ayağa kalkacağız ve çığ gibi büyüyerek, hep birlikte hedefe ulaşacağız. Hedefimiz bellidir. Biz, yalnızca seçimi kazanmanın değil, milletçe birliğimizi, kardeşliğimizi yeniden kazanmanın peşindeyiz. Sevinçte ve kederde, büyük acılarda ve mutluluklarda, milletçe tek yürek olabilmenin peşindeyiz. Birbirimizi sevmenin peşindeyiz. Birbirini incitmenin peşinde olanları, biz istemeyiz. Biz, Hacı Bektaş-ı Veli'nin terbiyesini alanlarız” ifadelerini kullandı. CHP’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana, ülkenin ekonomik, siyasal, sosyal ve toplumsal değişim ve dönüşümlerine öncülük yaptığının kaydeden İmamoğlu, “Partimizin ve kurucumuz, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün değeri, bugün artık herkes tarafından çok daha iyi anlaşılıyor. Milletimiz, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'yi birleştiren güç olduğunu, açıkça görüyor. Partimizin, kime yapılırsa yapılsın, her türlü baskı ve hukuksuzluğa karşı sergilediği, onurlu, cesur tavrı herkese güç veriyor” dedi.
“İCRAATÇI VE HALKÇI CHP'Lİ BELEDİYELERİN
BÜYÜK BAŞARISI, MİLLETİMİZE UMUT OLUYOR”
“İcraatçı ve halkçı CHP'li belediyelerin büyük başarısı, milletimize umut oluyor” diyen İmamoğlu, konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye'miz, bu iktidarın milletimize hapsetmeye çalıştığı, ayrışma ve kutuplaşma cenderesinden kurtuluyor. Bu iktidara oy veren milyonlarca vatandaşımız, hep en temiz, en halis duygularla hareket ettiler. Kendileri ve ülkemiz için, en iyisinin o olacağına inandıkları için oy verdiler. Ama elbette zaman içinde onlar da oy verdikleri iktidarın ne kadar büyük yanlış yaptıklarını, milleti nereden alıp nereye indirdiklerini, itibarımızı, paramızı, yaşamımızın kalitesini, çocuklarımızın umutlarını, gençlerimizin geleceğe bakış ışığını söndürdüklerini gördüler. Ama ülkenin çok büyük meseleleri var. Büyük bir mücadelenin içerisine giriyoruz. Birlikte çok büyük işler başarmak zorundayız. İktidarın bugün eleştirilmesinden daha ötede, çok büyük ve önemli işlerin milletimize anlatılması gerekiyor. İktidardaki bir avuç insan, hep milletimizi aldattılar. Hep milletimize, ‘CHP gelirse, çok daha kötü olur’ diyerek sürekli yalanlar ve iftiralar ürettiler. Fakat işler, dayanılmaz bir noktaya geldi. İktidarın yanlışları arttıkça arttı. Ülkemizin, bu güzel Cumhuriyetin, bu güzel ülkenin meseleleri hiç azalmadı. Aksine daha da büyüdü. Vatandaşa daha da ağır yük olmaya başladı.”
“MİLYONLARIN GÖZÜ, UMUDU ARTIK CHP’LİLERDE”
“Sonra ne oldu biliyor musunuz? Bu iktidara oy veren vatandaşlarımız, CHP’li belediyelerin farkını gördü. ‘CHP gelirse, çok daha kötü olur’ diye düşünenler, gerçeğin çok farklı olduğunu bizzat görüp, yaşadılar. Bu nedenle, işte 31 Mart 2024’te milletimiz, sizlerin büyük çabalarıyla, ezici bir çoğunlukla, yerel yönetimlerde iktidarı CHP’ye verdi. Birinci parti yaptılar hepimizi. O günden bugüne bugüne, iki şey sürekli artıyor. Bir yandan vatandaşlarımızın CHP’li belediyelerden duyduğu memnuniyet sürekli artıyor. Ama diğer yandan, başka çaresi kalmayan iktidarın, Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı yürüttüğü siyasi operasyonlar sürekli artıyor. Adaletsizlikleri sürekli artıyor. Çünkü iktidarın koltuğu, altından kayıyor. Ekonomik siyasi ve sosyal krizlerden yılmış milyonların gözü, umudu, artık sizlerde, CHP’lilerde. Milletimiz, CHP’li belediyelerde gördüğü icraatçı, halkçı, adaletli, şeffaf yönetim anlayışını ülke yönetiminde de görmek istiyor. Rahat bir nefes almak istiyor. Milletimiz israfa, ranta, partizanlığa geçit vermeyen, bütün engellemelere rağmen rekor düzeyde icraat ve yatırım yapan bir anlayış artık ülke yönetiminde de hakim olsun istiyor. Onun için her birimizin bu heyecanı ve bu isteği görmesi şart. Her birimizin büyük sorumluluk alması şart.”
“MİLLETİMİZ, ARADIĞI ALTERNATİFİ BULMUŞTUR”
“Her geçen gün yükselen, vatandaşlarımızın artık can havliyle dile getirdiği ‘erken seçim’ talebinin nedeni budur. Onun için araştırmalarda sonuçlar öyle çıkıyor. Milletimiz, aradığı alternatifi bulmuştur. Ve iktidarı ona teslim etmek için gün saymaktadır. Partimizin cumhurbaşkanı adayını, böyle bir atmosferde hep birlikte belirliyoruz. 23 Mart'ta Cumhuriyet Halk Partisi, tek yürek halinde iradesini ortaya koyduğunda, Türkiye'de siyaset, yeniden şekillenmeye başlayacak. Cumhurbaşkanı adayımızın bizzat üyeler tarafından belirlenmesi meselesi, her birimizi tek tek ayağa kaldıran, güçlendiren, bir demokrasi devrimi yapan kahramanlar haline getirecek. Buradan bu kararı alan başta Genel Başkanım Sayın Özgür Özel'e, bütün Merkez Yönetimimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubumuza, hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum. Tek adamların, dar kadroların iradesiyle şekillenen siyasete meydan okumaktır bu. Biz Cumhuriyetçiyiz, biz demokratız. Bizim anlayışımıza göre, nasıl ki vatandaşlar ülkenin sahibi, üyeler de partinin sahibidir. Onlar ne derse o olur. Onun için bir demokrasi devrimine imza atmaya, bütün Cumhuriyet Halk Partililer hazır mı?”
“YAPACAĞIMIZ ÖN SEÇİMDE, İKTİDARA EN
KORKTUĞU ŞEYİ, SANDIĞI GÖSTERECEĞİZ”
“Sorumluluğumuz çok büyük. Biz, kendilerini Cumhuriyetin ve bu devletin, özellikle düştüğü bu ortamda ve ne yazık ki kurumları çürüyen, ilişkilerin yozlaştığı, partizanlığın her koridoruna girdiği bu ortamda, kendilerini devletin sahibi görüp, milletten itaat bekleyenlere benzemeyiz. Bizim anlayışımıza göre; millet, devletin efendisidir. Ve yöneticiler, yani bizler, vatandaş karşısında haddini bilmelidir. İşte 23 Mart'ta bu inancı, bu özgüveni, hep birlikte bütün ülkeye yayacağız. Yapacağımız ön seçimde, iktidara en korktuğu şeyi, neyi biliyor musunuz, sandığı göstereceğiz, sandığı. 102 yaşına giren bizim bu güzel Cumhuriyetimizin ilanından bugüne, bu ülkede artık seçilmişlerin değil, seçenlerin üstün olduğunu herkese hatırlatacağız. Ön seçimde atacağınız her oy, demokrasinin, milli iradenin değerini gösterecek ve ne yapacak biliyor musunuz? Sandıktan kaçanları zangır zangır titretecek. Ön seçimde, CHP’nin zulme karşı nasıl tek yürek, nasıl tek bilek olduğunu göstereceğiz. Bir avuç zalimlik yapanların, uykularını kaçıracağız.”
“BU ÜLKEYİ, MİLLETİMİZİN EVLATLARIYLA YÖNETMEYE GELİYORUZ”
“Partimizin bütün üyeleri, bütün yöneticileri, yapacağımız ön seçimin ülkenin bugünkü koşulları altında taşıdığı önemi tüm boyutlarıyla anlamak ve hissetmek zorundadır. Ben, onun için sizlerin arasındayım. Benim bu konuda hiçbir kuşkum yok. Elbette ben kendimi sizlere emanet etmeye geldim. Elbette bu ön seçimi sizlere emanet etmeye geldim. Biliyorum ki söz konusu bu ülkenin varlığı ve geleceği olduğunda, bütün CHP’liler, bütün teferruatları bir yana bırakır, küskünlük vesaire unutulur, el ele, kol kola partisine ve tabii ki kutsalımız ülkesine sahip çıkar. Hep birlikte bu bozuk düzeni değiştirme yolunda büyük bir sorumluluk alırız. Biz Cumhuriyet Halk Partililer, her zaman Cumhuriyeti omuzlarında taşır. Başarıya, ancak her aşaması en geniş uzlaşmayla belirlenen, ilkeli, erdemli bir dayanışmayla ulaşabiliriz. O dayanışmanın gücünü hep beraber hissetmemiz lazım. Partimizin gerçekleştireceği ön seçim, ortak aklın, uzlaşma ve dayanışmanın ilk adımı. Ancak ön seçimde ortaya koyacağımız irade, bu bozuk düzeni değiştirmek isteyen herkese uzatılmış onurlu, güçlü bir dost eli olacak. Bu ülkeden partizanlığı söküp atacağız. ‘Bu ülkeyi, bu memleketi, milletimizin evlatlarıyla yönetmeye geliyoruz’ diyeceğiz.”
“İKTİDAR OLACAĞIZ”
“Zulme karşı adaletin, vicdanın, iyiliğin yanında saf tutan herkesle bir olacağız. Zor günleri birlikte aşacağız. Ön seçimde partimiz, unutmayın, bir kurtarıcı belirlemeyecek. Biz, 23 Mart'ta partimizin güçlü iradesini ortaya koyacağız. Bu ülkenin tüm cumhuriyetçilerine, demokratlarına, yurtseverlerine diyeceğiz ki; kurtuluş yok tek başına, haydi hep birlikte görev başına. Muhakkak başaracağız. Hep birlikte başaracağız. Bunu yaptığımız an, bu memleketin arzu ettiği ve özlediği -şu cümleyi aklınızdan çıkartmayın- iktidar olacağız, iktidar olacağız, iktidar olacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten aldığımız ilham ve vazifeye uygun olarak, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracağız. Uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, en ileri demokratik standartlara sahip olmak, imkan ve fırsatlara erişimde hak ve özgürlükleri kullanmada eşitlenmek demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, mahkemelerde olduğu kadar, gelir dağılımında adaletin sağlanması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, bilimde teknolojide öncü olmak demektir.”
“ŞU YA DA BU PARTİNİN EVLATLARI DEĞİL,
MİLLETİN EVLATLARI BU ÜLKEYİ YÖNETECEK
“İktidarı bir avuç insanın elinden alıp, millete verdiğimizde, artık devletin bütün yöneticileri, vatandaş karşısında haddini, hududunu bilecek. Milletimiz, bu ülkenin, devletin tek sahibi olduğunu en güçlü biçimde hissedecek, yaşayacak. Şu ya da bu partinin evlatları değil, milletin evlatları bu ülkeyi yönetecek. Bunu unutmayın. Bu ülkenin başına bela ettikleri partizanlığı, kayırmacılığı, mülakatı, torpili, ailelerle bu ülkeyi yönetme anlayışını, bu ülkenin sınırlarının dışına değil, yerin dibine gömeceğiz. Bir daha bu hayatta bizi rahatsız etmeyecek. Türkiye şu ya da bu şahsın, şu ya da bu partinin değil, milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yolunu belirleyecek. Devlet artık ortak aklıyla, milletin ortak değer ve hedeflerine uygun olarak hareket edecek. Devlet, bir avuç insanın değil, milletin çıkarlarının, milletin güvenliğinin bekçisi olacak. Türkiye; adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek, özgürleşecek.”
“BÜTÜN PROJELERİMİZİ, TEK TEK MİLLETİMİZLE PAYLAŞACAĞIZ”
“Önümüzdeki süreçte bütün projelerimizi, tek tek milletimizle paylaşacağız. Ve o zaman herkes, icraatçı ve halkçı bir iktidarın ülkemizi nasıl geliştirip, güçlendireceğini görecek ve anlayacak. İcraatçı karakterimizle, bu ülkenin ekonomisine büyük bir güç ve ivme kazandıracağız. Hakçı karakterimizle, sosyal adalet ve refahta milletimize çağ atlatacağız. Ama şunu hiçbir zaman yapmayacağız. Milletimizin en çok çektiği şey. Ne diyor? ‘Her şeyi ben bilirim’ diyor değil mi? ‘Ben ne dersem, o olur’ diyor. Öyle değil mi? Böyle bir şey olabilir mi? Biz demeyeceğiz. Bu kibirli anlayışı, bu akıl dışı anlayışı, devletimiz uygulamalarından ve hafızasından hep birlikte söküp atacağız. Tek adamlığın, partizanlığın, bırakın kendisini, gölgesi bile değemeyecek bu devlete, bu canım Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne. Bu söylediklerim temelsiz, kanıtsız, soyut vaatler değildir. Ben, icraatçilik vaat ediyorum. Çünkü nasıl yapılır, çok iyi biliyoruz. Türkiye'nin büyük bir modeli, tam bir özeti olan İstanbul'da, 6 yıldır sergilediğimiz performans, ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş düzeyde metro hatlarına, altyapı yatırımlarına, sosyal konutlara, çevre ve kentsel dönüşüm projelerine imza attık. Halkçılık vadediyoruz. Halkçılık, altı ilkemizden birisi. Çünkü nasıl yapılır, iyi biliyoruz.”
“ÜLKEM ADINA ÇOK ONURLU BİR YOLA ÇIKIYORUM”
“Bugün ben, ülkem adına çok onurlu bir yola çıkıyorum. Ben, odaların sayısını, günlük masrafını söylemeye bile utanacağım bir sarayda oturup, ülkeyi yönetmek gibi bir hayali olan insan, asla değilim. Ben, bir makama değil, ülkemizin bu zor zamanında baskıyla, ne yazık ki zulümle insanları bastırmaya çalışan bir dönemin tam göbeğinde, zorlu bir mücadeleye adayım. Tek derdim, tek hayalim, bu iktidarın yerle bir ettiği devlet yapısını, ekonomiyi, demokrasiyi, hukuku, eğitimi, sağlığı yeniden hep birlikte, bu milletin güzel evlatlarıyla, iyi yetişmiş insan kaynağıyla inşa etmek, devleti bir avuç insanın değil, milletin çıkarlarının, milletin güvenliğinin bekçisi haline getirmek. Bunu nasıl yapabiliriz? Ancak ve ancak hep birlikte yapabiliriz. Hep birlikte başarabiliriz. Ben, bu onurlu mücadelenin en çalışkan neferi olma iddiasıyla, partimizin ve milletimizin cumhurbaşkanı adayı olmaya talibim.”
“SİZE KENDİMİ EMANET ETMEYE GELDİM”
“Kayseri'deyim. Anadolu'nun göbeğinde, size kendimi emanet etmeye geldim. Yola çıktığım bu ilk günün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmasının, benim için anlamı ve değeri çok büyüktür. Hepinizin, hanımefendilerin, burada bulunan bulunmayan hanımefendilerin Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun. Emeğin ve kadının değerini bilmeyen hiçbir siyasi hareketten bu ülkeye fayda gelmez. Kadınları eşit kabul etmeyen, kadınların günlük hayatta yaşadıkları eşitsizliklerin, haksızlıkların çözümünü öncelikli görevi olarak görmeyen, kadınları her düzeydeki yönetim biriminde eşitlemeyi hedeflemeyen siyasetçiden bu ülkeye fayda gelmez, gelemez. Ülkemizin ve dünyamızın yaşadığı adalet sorunlarının en temelinde, kadınlara yönelik eşitsizlik ve haksız muameleler yatıyor. Bu konuda en önemli sorunlarımızdan birisi, sorunun özellikle fark edilememesi meselesi ve anormal olanın normalmiş gibi görülmesi.”
“TÜM MESLEK DALLARINDA LİYAKATLİ
KADINLARIN ÇALIŞABİLMESİNİ SAĞLADIK”
“İstanbul'da, belediyede biz bunu çok yaşadık. Bünyesinde, 12 meslek dalında hiç kadın yoktu. Biz, o sanki erkeğin işiymiş gibi, 12 meslek dalının kadınlara uygun olmadığına karar verilen o anlarının ve fiilen bu kadroların kadınlara kapalı olduğu, o haldeki ortamın anormalliğini fark ettik. Ve onlar için normal olan düzeni değiştirdik. İBB'den o düzeni, o aklın, o zihniyeti söküp attık. Belediyemizin bünyesinde, tüm meslek dallarında liyakatli kadınların çalışabilmesini sağladık. İBB tarihinde ilk defa kadın çalışanlar her yerde var. En tepede de var, genel müdürler var, genel sekreter yardımcıları var, otobüs şoförü de var, itfaiyeci de var, metro istasyonu amiri de var, denizci olarak görevlerinin başında olan kadınlar da var. Kadınlara yönelik icraatlarımızı bir lütuf olarak elbette görmüyoruz. Yaptıklarımız ve yapacaklarımız, eşitlik ve adaleti sağlama çabasında kadınların yanında olmaktır. Bu ülkeyi tam da bu gayretle, bu vicdanla kimlerle yöneteceğiz biliyor musunuz? Bu güzel ülkenin, güzel hanımefendileriyle, kadınlarıyla birlikte yöneteceğiz. Hep birlikte yöneteceğiz.
“BU HAKTAN VE HUKUKTAN NASİBİNİ ALMAMIŞLARIN HİÇBİR
SALDIRISINDAN KORKMADIM, KORKMUYORUM, KORKMAYACAĞIM”
“Biz başarıya yaklaştıkça, bir şeyler oluyor. Bugün bahsettim, sizinle de dertleşeceğim. Yüreği güzel, kalbi güzel, haksızlığa karşı, zulme karşı dik duran, bu güzel Anadolu'nun tam göbeğinden, Kayseri'den bütün ülkemize sesleneceğim. Dün öğrendim ki; aralarında kimi yol arkadaşlarım, kimi tanıdıklarım, hatta hiç tanımadıklarım… Mal varlıklarına, banka hesaplarına el koymuşlar. Bir kez daha algı operasyonuyla, itibar suikastı yapıyorlar. Akıllarınca beni korkutup, yıldıracaklar. Beni korkutabilirler mi? Benim arkamda milyonlarca, on milyonlarca milletimiz var. Bu haktan ve hukuktan nasibini almamışların hiçbir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Yürüdüğüm bu yolda, hepinizin huzurunda bir kez daha söylüyorum: Önce yüce Allah'a, sonra milletime güveniyorum. Size güveniyorum. Kumpaslarla, kirli tezgahlarla, entrikalarla, fitneyle, fesatla kurdukları oyunları başlarına yıkacağız. Millet; hakkın, hukukun yanındadır. Millet haklının yanındadır.”
“BURADAN SESLENİYORUM: EY İLGİLİ ŞAHIS!”
“Buradan sesleniyorum: Ey ilgili şahıs! O kendini biliyor. Bunu özellikle söylüyorum. O kendini biliyor. Bak! Ben, senin dediğin gibi, ‘şantaj, montaj’ demiyorum. Çok net bir şey söylüyorum. Eğer itibarlarını yerle bir etmeye çalıştığın, malına çökmeye çalıştığın benim arkadaşlarım en ufak bir haksızlığa veya hukuksuzluğa karışmışsa, gelin bütün dosyalarını açın. Bütün belgeleri, bilgileriyle açıkça kamuoyuyla paylaşın. Kaçan yok. Buradan sesleniyorum. Hodri meydan diyorum size. Elinizde ne varsa, dökün ortaya. Uydurma gizli tanık beyanlarıyla değil, hakka ve hukuka uygun olarak getirin. Millet de görsün. Hatta gelin, TRT de canlı yayın yapsın. Benim TRT'de yüzümü bile göstermediler altı senedir. Çünkü onlar, sadece iktidara yüzünü dönen bir yayına döndüler. Hem de sizin paralarınızla. Yolsuzluğun daniskası orada yapılıyor. Senin savcıların sorsun, benim arkadaşlarım yanıtlasın. Kim ahlaklı, hangi dönem kamu ve millet korunmuş; hangi dönem milletin kaynakları çarçur edilmiş, peşkeş çekilmiş, canlı yayında bu memleket izlesin. Getirin, yapın. Ama yüreği yok bunların. Bunların cesareti yok.”
“MERTSEN, YİĞİTSEN, UFACIK DA OLSA VİCDANIN
KIRINTISI VARSA, BU MEYDAN OKUMAYA YANIT VERİRSİN”
“Ben aylardır, haftalardır ne diyorum? Mertsen, yiğitsen, ufacık da olsa vicdanın kırıntısı varsa, bu meydan okumaya yanıt verirsin. Ben, hayatımda her mücadeleyi mertçe verdim. Burada da söylüyorum. Ben hakkı, hukuku savunmakta sınır tanımam. Milletimize hesap vermekte de sınır tanımam. Bir derdiniz varsa, ben buradayım. Bana gelin, bana. Milletimle beraber, tam karşındayım. Yan yolu bırakın, millete bakın. Bırak bu milletin banka hesaplarını bloke edip, mağdur etmeyi. Ben diyorum ki; ‘Yahu gel, zulüm yapmayın. Hep beraber millete gidelim. Milletin huzuruna gidelim. Amacınızı biliyorum. İstanbul'a, Türkiye'ye hizmet etmeyelim istiyorlar. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorlar. Size söyleyeyim mi? Korkuyorlar. Korkuyorlar öyle değil mi? O bir avuç insan korkuyor. Şuradaki benim güzel fıstık kızım da cep telefonuna yazmış büyük harflerle, bana gösteriyor: ‘Başkanım sana sarılabilir miyim’ diye. Annelerimiz güzel hanımefendiler, sevgili kardeşlerim, arkadaşlarım, abisi olacağım nice gençler; buradayım. Yahu insan beni görünce korkar mı? İnsan beni görünce mutlu olur. Öyle değil mi? Ama bu korkuyor. Niye biliyor musunuz? Bu millete yanlış yapan korkar. Bu millete çok yanlış yapmışsın ki, korkun da çok büyük.”
“SENİ YENMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
“Bize sözde suç icat ediyorlar. 2014’ten beri benimle uğraşıyorlar. Hiçbir şey bulamadılar. Bir tane ‘ahmak davası’ var. Millet, o davanın ismini gördükçe, duydukça gülüyor. Şimdi de bir diploma davası uydurdular. Buradan herkese söylüyorum. 35 yıllık diplomaya -hem de olan diplomaya, olmayan diplomaya değil- göz koyan bu akıl, bu milletin 40 yıllık, 60 yıllık, 50 yıllık tapusuna da göz koyar. Bütün bu zulmü, bütün bu zalimliği niye yapıyorlar biliyor musunuz? 2019’dan bu yana, hatta 2014’ten bu yana, tek suçumuz var. Başka suçum yok benim. Ne biliyor musunuz? Sandıkta yenilmedik, yenilmedik. Tek suçumuz; bu bileği bükemediler. Bükemediler bu bileği. Buradan söylüyorum. Bu cümlemi aklına kazısın: Bu millete yenilgiyi öğretemeyeceksin. Seni yenmeye devam edeceğiz. Sevgili Cumhuriyet Halk Partililer, çok çalışmaya hazır mıyız? Beşinci kere, hep beraber yenilgiyi bir kez daha yaşatmaya hazır mıyız? ‘O sandık gelecek, bu millet seni yenecek’ demeye hazır mıyız? Evine yollamaya hazır mıyız? Bunu diyoruz biz. Milletin önüne sandıkla gel. Cesaretle, mertçe gel, karşımıza çık. Millet, iradesi kararını versin. Hiç kuşkunuz olmasın, hep birlikte bu bozuk düzeni birlikte değiştireceğiz. Birileri için değil, hep birlikte kazanacağız.”
World Media Group (WMG) Haber Servisi