İmamoğlu Çifti İsmek'teydi

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ile birlikte Enstitü İstanbul İSMEK kursiyerleriyle buluştu. 38 ilçede, 150 noktada hizmet verdiklerini belirten İmamoğlu, önümüzdeki dönemde 20 noktada daha hizmet verir hale gelecekleri bilgisini paylaştı. İBB’nin birçok biriminde kadın istihdamına önem verdiklerini aktaran İmamoğlu, “Eş, dost, akraba işini kamuda asla sevmedim, sevmem. Akrabalık yeri değildir siyaset. Akrabalık yeri değildir kamu kurumu. Benim eşim şahit; bilir. Akrabam kapıdan içeri giremez benim kurumumda, yönetici olduğum yerde. Akrabam gitsin işini yapsın, gücünü yapsın. Burası herkesin eşitlendiği bir yerdir. O bakımdan, inşallah herkesin liyakatinin karşılığını elde ettiği, çocuklarımızı ve gençlerimizin hakkını aldığı günleri hep beraber görürüz. Ben de bunun karşılığını vermek adına, bir nefer gibi çalışmaya, hepinizin huzurunda söz veriyorum” dedi.

19:33:33 | 2024-03-28

GAZİOSMANPAŞA / İSTANBUL

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, Gaziosmanpaşa Yaşam Merkezi’nde faaliyet gösteren Enstitü İstanbul İSMEK kursiyerleri ile buluştu. 100’den fazla kadın kursiyerle bir araya gelen İmamoğlu çifti, katılımcılarla samimi sohbetler gerçekleştirdi. Enstitü İstanbul İSMEK’in, Anadolu ve Trakya’nın farklı yerlerinden göçle gelen kadınların kentlileşme sürecine önemli katkılar sunduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Taşradan ya da bir kırsaldan ya da bir köyden ya da Anadolu’dan, herhangi bir şehirden İstanbul'a geldiğinde en fazla o uyumda uyum sağlamada zorlanan kesim kadınlar. Bu ve buna benzer hamleler, kadınların şehirle uyumunu çok güçlendiriyor. Onun için çok kutsal bir iş bu” dedi.

ANNE KART’IN ORTAYA ÇIKIŞ ÖYKÜSÜNÜ ANLATTI

Bir toplumun, kadınların mutluluğu kadar huzurlu olabileceğine vurgu yapan İmamoğlu, kendi yaşam sürecinde de benzer kesitlerin bulunduğunun altını çizdi. 0-4 yaş arası bebeği olan annelere sundukları Anne Kart hizmetinin çıkış noktasının da bu tespitten kaynaklandığını aktaran İmamoğlu, projenin ortaya çıkış öyküsünü şu sözlerle anlattı:

“Bugün birçok annenin cebinde olan kartın sebebi benim. Niye? Çünkü Beylikdüzü'nde belediye başkanlığı yapıyordum ve ben Beylikdüzü'nde belediye başkanlığı yaparken çok ev gezdim. Allah'a şükür, o benim için büyük bir eğitim alanı oldu, bana birçok şey öğretti. İnsanlarımı daha iyi tanıdım. Her yörenin insanını tanıdım. İnsanların dertlerini dinledim. En çok duyduğum feryat şuydu. Özellikle genç evli çiftler; işte eşi çalışıyor, kadın evde. Küçük bebeği var. ‘Sokağımdan başka bir yeri bilmiyorum. İstanbul'un hiçbir yerine gidemedim’ diyor. Böyle onlarca anne feryadı dinledim. Dedim ki; ‘Arkadaşlar, bir bakın bakalım böyle 0-4 yaş arası kaç çocuk var İstanbul'da. O zaman 1 milyona yakındı. Ve hala aynı sayılarda. Büyük rakam yani. Dedim ki, ‘Bu annelere, İstanbul'u rahatça dolaşabilecekleri bir imkan sağlamak ailelerin huzuru için, annelerin huzuru için, mutluluğu için de çocuğa daha faydalı olabilmesi adına da çok kıymetli bir hizmet olacaktır. Çalışma imkanı da sağlayabilecekti. Ki o bizi kreşe taşıdı. Bu teklifimiz, bu önerimiz çalışıldı. Sonra Meclis’e geldi ve Anne Kart dediğimiz projenin çıkış noktası aslında o. Ve ben, vicdanen çok değerli bir hizmeti sunduğumuzu düşünüyorum.”

“BİZ GÖREVİMİZİ YAPIYORUZ, BİZE MİNNET DUYMAYIN”

Vatandaşa yönelik bu tür hizmetlerin lütuf değil, görev olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Size bir destek sunan, sizin hakkınız olanı size vermeye gayret eden yöneticinin verdiği şeyin, size ait olduğunu bilin. Ekrem İmamoğlu'na minnet duymayın. Ekrem İmamoğlu'na teşekkür edebilirsiniz. Ama minnet duymayın. Sizin bu para. Bu devletin her kuruşu, bu milletin. Dolayısıyla mesele, onu iyi kullanabilmekte. Yani devletimiz yardım ediyor… Edecek. Etmemesi için toplumu zenginleştirecek. Ya toplum zengin olacak ya da yoksulun yanında olacak. Bu, sosyal devlet. Sadece bu dönemde değil, Osmanlı'da da öyledir, tarihin her döneminde de öyledir. Devlet; yoksulun, ihtiyaçlının yanında olmak zorundadır. Dolayısıyla, biz görevimizi yapıyoruz. Bize minnet duymayın. Ben size hizmet etmekle yükümlü, belediye başkanıyım. Seçildim. Allah razı olsun, oy verdiniz. İnşallah hakkınızı helal edersiniz. 5 yıl biter, Dersiniz ki, ‘Helal olsun, gereğini yaptı.’ Yetki verirsiniz, vermezsiniz. Yine yetki sizin. Tekrar takdir ederseniz, bir 5 yıl daha görev yaparız” dedi.

“YÖNETİCİLERİN KUTSALLAŞTIRILMASINA KARŞIYIM”

Yöneticilerin kutsallaştırılmasına karşı olduğunu dile getiren İmamoğlu, “Bizim kutsallarımız var. İnancımız kutsal. Bayrağımız, vatanımız; bunlar kutsallarımız bizim. Ama yönetici kutsal değil. Yönetici… Tamam; Ekrem İmamoğlu'nu severiz sayarız. Tamam; eyvallah bir kardeşiniz. Bir vatandaşınız, küçükler için ağabey olabilir, arkadaş olabilir. Bu kadar. Herkes için aynı şey geçerli. Bunu toplumumuz öğrenirse, en çok kime faydası var biliyor musunuz? Evlerinizdeki çocuklara. O çocukların şöyle bir özgüveni olacak kendisine, kız evladımız veya erkek evladımız, ‘Ben vatandaşım. Benim haklarım var. Ben haklarımı savunurum. Ben hep söylüyorum. İtina ettiğim şey nedir? Ramazan ayındayız. Hak yemek; Allah muhafaza. Ben kimsenin hakkını yemem, hakkımı da yedirmem. Yönetici olarak da bir kişinin hakkını, bir başkasının yemesine müsaade edemem. Edemem. Benim adaletim bu olmak zorunda. O bakımdan evlerinizdeki çocuklar, bu dediğim kavramları anladığı zaman, öz güveni yüksek, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, ilim öğrenmesi hür… Bunu sağladığı zaman, o çocuklarımızın geleceğe dair her işinde başarı, her işinde muvaffakiyet vardır. Başka hiçbir şey olmaz. Güçlü toplumun bu şekilde oluşur. O zaman, kimse bizi aldatamaz” diye konuştu.

“BU MEMLEKET, PARTİZANLIKTAN ÇOK ÇEKMİŞTİR”

İBB tarihinde ilk olan Yuvamız İstanbul kreşlerini, öğrenci yurtlarını ve 100 bin üniversite öğrencisine karşılıksız olarak verdikleri bursları, bu anlayışın yerleşmesi adına önemsediklerini vurgulayan İmamoğlu, “Bu memleket, partizanlıktan çok çekmiştir. Ve hala çeker durumda. Benim öyle bir duygum yok. Parti, benim için hizmet ederken bir araç. Ama benim için amaç değil. Benim için amaç; bu şehirde yaşayan herkesin gönlüne girebiliyor musun? Mutlu edebiliyor musun? Adil bir yönetici olduğunu onlara gösterebiliyor musun? Benim için en kıymetli şey bu. O zaman ben başımı, huzur içinde yastığa koyabilirim. Başka türlü olmaz” ifadelerini kullandı. Kreşlere ve yurtlara alımlarda, “sıfır torpil” uygulamasıyla hareket ettiklerini belirten İmamoğlu, “Yöneticilerim burada. Ekrem İmamoğlu, ‘Şunu kreşe alın’ diye bir tane demişse, Allah benim evime gitmemi nasip etmesin. Hakkı olanı alın. 100 bin öğrenci bursa başvuruyorlar. Evrakları, belgeleri neyse, sistem üzerinden bursunu alıyor. Bu sene 7 bin 500 yüz lira verdik, seneye 15 bin lira vereceğiz” şeklinde konuştu.

“KREŞLERİMİZİN ÇALIŞANLARININ YÜZDE 98’İ KADIN”

Ekonomik krizin toplumun büyük kesimini olumsuz etkileri olduğunu vurgulayan İmamoğlu, Enstitü İstanbul İSMEK’leri bu kapsamda yenileyerek, geliştirdiklerini belirtti. Açtıkları Bölgesel İstihdam Ofisleri ile Enstitü İstanbul İSMEK’lerin ortak çalışmasının kendileri ve vatandaşlar için önemli olduğunu kaydeden İmamoğlu, buralardaki ve farklı alanlardaki kadın istihdamına yönelik çalışmalarını örneklendirdi. İmamoğlu, “Mesela, Enstitü İstanbul İSMEK’lerdeki eğitmenlerin yüzde 75’i kadın. Mesela, kreşlerimizin çalışanlarının yüzde 98’i kadın. Kreş açtık 100 tane. Düşünün; orada 1,500 yüz insan çalışıyor, yüzde 98’i kadın. Bir de böyle bir faydası var. Mesela Kent Lokantaları açıyoruz. Kent Lokantalarında da tamamını kadın dedik mesela. Ve açtığımız mahalleden alıyoruz kadın çalışanları. Her Kent Lokantasında 8-10 kadın çalışan var” bilgilerini paylaştı.

“BAZI İLÇE BELEDİYELERİNİN BİNALARINDA VERDİĞİMİZ HİZMETLERİ SONA ERDİRDİLER”

“38 ilçede, 150 noktada hizmet veriyoruz” diyen İmamoğlu, özetle şöyle konuştu:

“2019’da görevi devraldıktan sonra, ne yazık ki bizde oluyor bu işler, bazı ilçe belediyelerinin binalarında verdiğimiz hizmetleri sona erdirdiler. O binalardan bizi çıkardılar. Birçok merkezimiz eksildi. Ama yeni yerler yaptık. Sayımızı arttırdık. Şimdi daha da fazla yapacağız burası gibi ve inşallah o eksiği kapatacağız. İnşallah önümüzdeki dönem, 20 noktada daha hizmet verir hale geleceğiz. Çünkü çok talep ediliyor. Görüyorum ben de sahada. Bize de yakın olsun diyen semtler var. Bu bağlamda bunun sayısını arttıracağız ve inşallah, önümüzdeki 5 yıllık dönemde, Enstitü İstanbul İSMEK'in çok daha güçlü bir seviyeye gelmesini sağlayacağız. Buralar, sizin mekânlarınız. Hep beraber geliştirelim, hep beraber büyütelim ki, buralarda zanaatiniz, yeteneğiniz, sanatınız karşılık bulsun. Umut ederim ki her insanın kendi zanaatiyle, kendi sanatıyla para da kazandığı bir mekanizmayı hep birlikte kurarız.”

“SİZLERİN TAKDİRİYLE BİR 5 YIL DAHA HİZMET ETMEK İSTİYORUZ”

“1 Nisan Pazartesi sabahı, Allah nasip ederse, insanlarımız desteklerse, bir 5 yıl daha hizmet etmek istiyoruz sizlerin takdiriyle. Umarım olur, hazırlıklıyız. 5 yıldır hizmet ettik. Çok güzel işler yaptığımızı düşünüyoruz. Hem de gerçekten daha az parayla, daha çok iş yaptığımızı düşünüyoruz. Zor bir zamanda iş yaptığımızı düşünüyoruz. Pandemi yaşadık 1,5 sene. Evlerimizden çıkamadık. Gelirlerimiz düştü. Dayanışma süreci orada büyüdü. Biz, bizden önceki 5 yıla göre, bu dönem İBB’nin vatandaşa direkt desteklerini 6 kat artırdık. Artırmak zorunda kaldık. Niye? Hem ekonomik yoksulluklar buna sebep oldu hem de pandemi gibi bir dönem buna sebep oldu. İnşallah toplum olarak, milletçe fakirliklerin, eksikliklerin, yoksullukların değil de zenginliklerimizin konuşulduğu dönemleri hep beraber elde ederiz. Arzumuz odur. İşsizliğin değil de işin bol olduğu ortamları konuşuruz. Kötü ekonomik koşulların değil de iyi ekonomik koşulların varlığını konuşuruz. İyi ekonomi yönetilen dönemleri konuşuruz. İnsanların, gençlerin umutsuz olduğu değil de yurt dışına gideyim, edeyim değil de ‘Ne yurt dışısı? Bizim cennet vatanımızdan güzel vatan mı var’ deyip, burada ekmeğini çıkardığı, yeteneklerinin karşılığını bulduğu, hakkının yenmediği, liyakatle, ‘Ben çalışırsam, burada hakkımı alırım kardeşim. Ben çalışırsam, devletin istediğim yerine çıkarım’ diyebildiği bir ülke var ederiz inşallah. Bu çok önemli. Çünkü o çocukları ve gençleri diri tutan bir şey.”

“KAMUDA EŞ, DOST, AKRABA İŞİNİ ASLA SEVMEDİM, SEVMEM”

“Gençlerin, ‘Ben çalışıyorum da yani ne yaparsam boş, tanıdığım yoksa olmaz…’ Bakın bu duygu, çok kötü bir duygu. Bütün çalışma arkadaşlarım bilir, belki yüzde 3-4’ünü tanıyorumdur. Çoğunu inanın yetenek gibi aradık, sorduk. CV'lerine baktık, davet ettik. Şimdi her birisi yöneticimiz oldu. Eş, dost, akraba işini de kamuda asla sevmedim, sevmem. Akrabalık yeri değildir siyaset. Akrabalık yeri değildir kamu kurumu. Benim eşim şahit; bilir. Akrabam kapıdan içeri giremez benim kurumumda, yönetici olduğum yerde. Akrabam gitsin işini yapsın, gücünü yapsın. Burası herkesin eşitlendiği bir yerdir. O bakımdan, inşallah herkesin liyakatinin karşılığını elde ettiği, çocuklarımızı ve gençlerimizin hakkını aldığı günleri hep beraber görürüz. Ben de bunun karşılığını vermek adına, bir nefer gibi çalışmaya, hepinizin huzurunda söz veriyorum.”

ÇATALCA’DA ÖNCE KÖY ZİYARETLERİ, SONRA HALK BULUŞMASI

İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A: O İŞ BİTTİ KARDEŞ BİR KİŞİ ÇIKTI, ‘EKONOMİYİ BEN BİLİRİM’ DEDİ, O GÜN YANDIK İŞTE

BİZİM İŞİMİZ İCRAAT, HİZMET, YATIRIM; ONLARIN İŞİ İHANET, İSRAF

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, önce Çatalca’nın köylerini ziyaret etti, sonra Cumhuriyet Meydanı’nda halkla buluştu.

Cumhuriyet rejiminde yöneticilerin vatandaşa had bildiremeyeceğini vurgulayan İmamoğlu, Cumhuriyette yönetici, vatandaşına bakarken haddini bilecek haddini. Öyle oy verenmiş, oy vermeyenmiş… Yok, o devir bitti. Öyle mülk sahibi falan yok. Mülk sahibi, 86 milyon yurttaş. Onun için, ‘Ben karar verdim, olacak!’ O iş bitti kardeş. Kanal İstanbul gibi felaket projelerine nasıl ‘dur’ dediysek, ‘dur’ demeye devam edeceğiz. Asla izin vermeyeceğiz” dedi.

İktidar kanadının yıllardır akla, bilime, ekonomi kurallarına aykırı işler yaptığına dikkat çeken İmamoğlu, “Biz de ceremesini çekiyoruz. Çiftçi ceremesini çekiyor. Emekli ceremesini çekiyor. Öğrenci ceremesini çekiyor. İftarı huzurlu bir şekilde hazırlayamayan bir ailenin sıkıntısını düşünsenize. Bu politikalar niye oldu? Niye oldu biliyor musunuz? Bir kişi çıktı, ‘Ekonomiyi ben bilirim’ dedi; yandık. ‘Ben ekonomistim’ dedi mi? Dedi. O gün yandık işte. Ekonomi yüzümüze bir daha gülmedi” diye konuştu.

Hükümetin 2023 seçimlerinde verdiği vaatleri tutmadığının altını çizen İmamoğlu, “Yokmuş gibi davranıyorlar. Biz gayret gösteriyoruz, çok çalışıyoruz, adil oluyoruz, dürüst hizmet yapıyoruz. Onun için kasamızda bereket var. Eskiden, ‘Çalıyor ama çalışıyor’ derlerdi, öyle mi? Şimdi onu biz yok ettik. Ne çalması ya? Hem çalmıyor hem de çalışıyor. Şimdi ne olacak biliyor musunuz? Dürüstlük kazanacak. Vicdan kazanacak. Biz, icraatçıyız. Biz, halkçıyız. Bizim işimiz icraat, hizmet, yatırım. Onların işi ihanet, israf” ifadelerini kullandı.

ÇATALCA / İSTANBUL

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Çatalca Belediye Başkan adayı Erhan Güzel ile birlikte; ilçenin kırsalında bulunan Muratbey, Ovayenice, Elbasan ve Çakıl mahallelerinde köy turu yaptı. Vatandaşlar, kendilerini selamlayan İmamoğlu ve Güzel’e sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu, köy meydanlarında kendisini karşılayan Çatalcalılara kısa konuşmalar yapıp, anı fotoğrafları çektirdi. Elbasan’da, İmamoğlu ile yaş almış bir kadın vatandaş arasında şu ilginç diyalog yaşandı:

ELBASAN KÖYLÜ VATANDAŞTAN İMAMOĞLU’NA ŞİİRLİ DESTEK

Vatandaş: Bir şey söyleyebilir miyim?

İmamoğlu: Söyle anneciğim.

Vatandaş: Hoparlör var mı? İçimde ukde kaldı. Sana şiirler yazdım. Söyleyeyim mi?

İmamoğlu: Ne mutlu bana. Söyle.

Çatalca’nın dağları

Açar erguvanları

Ekrem Başkan burada

Kaldıralım kolları

Çatalca dağları var

İçinde çamları var

Adam gibi bir adam

Bizde İmamoğlu var

İstanbul yedi tepe

Barajlar tepe tepe

İmamoğlu hakkını

Alacak söke söke

İstanbul’un dağları

Pul oldu paralar

Herkes hakkını arasın

Yürekler, beyler ağlar

Adı Ekrem eşi Dilek

Mangal gibi bunda yürek

Yalan demeye ne gerek

Yürü be İmamoğlu

 

 

“EKREM ABİ SENİNLE OLAN AŞKIMIZ, ÇİFTÇİNİN BORCU GİBİ HİÇ BİTMESİN”

Turun ardından ilçe merkezine ulaşan İmamoğlu ve Güzel, Çatalca Cumhuriyet Meydanı’nda halkla buluştu. Meydanı dolduran vatandaşlar, İmamoğlu ve Güzel’e sevgi gösterilerinde bulundu. Halk buluşmasına katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, CHP Parti Meclisi üyesi Berker Esen, CHP milletvekili Engin Altay ve Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de İmamoğlu ve Güzel’e destek oldu. Konuşma yapacağı platforma eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ile birlikte çıkan İmamoğlu, vatandaşların ellerindeki yaratıcı dövizlere yine kayıtsız kalmadı. İmamoğlu, “Ekrem abi seninle olan aşkımız, çiftçinin borcu gibi hiç bitmesin” dövizini okuduktan sonra, şunları söyledi:

“ÇİFTÇİYE 1 VER 10 AL, 2 VER 50 AL; BİR AVUÇ İNSANA 1000 VER, BİR TANE 1 LİRA GELMEZ”

“Kurban olurum sana. Allah korusun. Çiftçinin borcunu bitireceğiz. Çiftçiye, Çatalca'da güzel günleri daha fazlasını yaşatacağız. Çiftçiye desteklerimizi, tam iki katına çıkaracağız önümüzdeki dönemde. İstanbul'da çiftçiye 1 ver 10 al, 2 ver 50 al. Bak öyle bir şey bu. Bereket bu bereket. Bir avuç insana 1000 ver, bir tane 1 lira gelmez size. Bu bir avuç insana var ya, 1000 ver, hepsi gider. Onun için ver çiftçiye, bereket gelsin İstanbul'a kardeşim. Ver, üretene ver. Üretene ve üreten ahlaklı insanlara, bu güzel insanlara, bu memleketin yurdum insanına ver. Vereceksin. Emekliye ver. Emekliye vereceksin. Emeklinin başı öne eğildiği zaman, bu milletin başı öne eğik demektir. Bunlar saygıyı, hürmeti bile ezdiler. Emekliye verilecek 1 lirayı, ‘Bütçeye yük’ diye tariflediler. Doğru mu? Ama ‘Kanal İstanbul’ deyince gözleri böyle fır fır dönüyor bunların. İçinde bir para işareti var, onun adını söylemeyeceğim. Anladınız siz ne olduğunu. Ama bu memleketin, bu güzel şehrin havasını, suyunu, toprağını, çiftçisini, memleketin Boğaz’ını, o güzel coğrafyayı, tarihini, maneviyatını bu bir avuç insana, -bu kardeşiniz muhafızlık yapacak, 16 milyon İstanbullu muhafızlık yapacak- onlara yedirmeyeceğiz, yedirmeyeceğiz onlara.”

“ÇİFTÇİNİN MAZOTUNU TRAKTÖRÜNÜN YANINA KADAR GÖTÜRDÜK”

Yeni dönemde görev almaları halinde Erhan Güzel’le birlikte Çatalca'ya mahcup olmayacaklarının sözünü veren İmamoğlu, konuyu kentin tarımına getirdi. “İBB, tarihinde ilk kez tarıma destek oluyor” diyen İmamoğlu, “Hem de öyle böyle değil. 8.200’ün üzerindeki çiftçi sayımız nasıl oldu biliyor musunuz? Bir anda 10 katına çıktı. 700-800 kişiyken, 8.200’ün üzerindeki çiftçimize tohum verdik, fide verdik, mısır verdik, büyükbaş hayvan yemi verdik, arı yemi verdik, gübre verdik, mazot desteği verdik. Hem de çiftçinin mazotunu ne yaptık biliyor musunuz? ‘Yolda mazot harcamasın diye, traktörünün yanına kadar götürün’ dedim. Pendik’in Göçbeyli Köyü’ne uzak-yakın demeden nasıl hizmet ettiysek, diğer ucunda da Çatalca'nın bütün köylerine hizmet edip, bütün yapılan ihmallerin önüne geçtik. Geçmeye bu dönemde de devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“CUMHURİYET NE DİYOR BİLİYOR MUSUNUZ?”

Hizmetlerini partizanlıktan uzak bir anlayışla gerçekleştirdiklerini vurgulayan İmamoğlu, “Ben memleketimin hiçbir insanını birbirinden ayırmadım ki, belediye başkanını birbirinden ayırayım. Bunlar öyle yapmaz. Parti devleti kurmak istiyorlar, söyleyeyim. 100 seneyi aşmış, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş, Allah'ın bir lütfu, bir çift mavi göz gelmiş, milletimizin atasıyla, dedesiyle Cumhuriyeti kurmuş, bize emanet etmiş ve bize görev vermiş: Bu şehri, bu ülkeyi koruyun, insanlarına saygı gösterin. Cumhuriyet ne diyor biliyor musunuz? Her insan eşit. Yok birbirimizden farkımız biliyor musunuz? Hiç kimsenin birbirinden farkı yok. Birbirinden şu kadar üstünlüğü yok, şu kadar. Cumhuriyette yönetici nasıl bakar biliyor musunuz? Gülerek bakar. Yönetici vatandaşına şefkatle bakar. Yönetici, vatandaşına sert bakamaz. Talimat veremez. Had bildiremez. Cumhuriyette yönetici, vatandaşına bakarken haddini bilecek haddini. Öyle oy verenmiş, oy vermeyenmiş… Yok, o devir bitti. Öyle mülk sahibi falan yok. Mülk sahibi, 86 milyon yurttaş. Onun için, ‘Ben karar verdim, olacak!’ O iş bitti kardeş. Kanal İstanbul gibi felaket projelerine nasıl ‘dur’ dediysek, ‘dur’ demeye devam edeceğiz. Asla izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“KIRIK SANDALYE”Yİ HATIRLATTI

İstanbul’da görev yapan 39 belediye başkanına, ilçelerine yaptığı her ziyaret için davetiye yolladığını kaydeden İmamoğlu, özetle şöyle konuştu:

“Hiç ayrımcılık yapmadık. Çünkü niye biliyor musunuz? Ben ilçe belediye başkanıyken, bir kez bile ziyaretime gelinmedi. Randevu vermediler. Telefonuma bakılmadı. Ben, kendime yapılmasını istemediğim bir şeyi başkasına yapmayacak kadar, sizler gibi güzel, sizler gibi iyi anne-baba terbiyesi aldım, anne. Onun için ben kendime yapılmasının istemediğin bir şeyi, başkasına yapmam. Doğrusu da budur. Oysa, sadece İstanbul'un sorunlarını konuşmak için, mesela Sayın Cumhurbaşkanı'ndan defalarca, yıllarca randevu istedim. Doğru mu? Verdi mi? Ayrımcılığa uğradık. Böyle bir şey olabilir mi? Bir kere bile randevu vermedi. Sadece ilk seçildiğimizde, fazla ısrarcı olunca, 30 tane büyükşehir belediye başkanını davet etti. Hatırlar mısınız? Ne tesadüfse, 30 kişinin orada herkesin önünde ismi yazıyor, bana kırık sandalye denk geldi. Bak, bak, bak. Hatırlıyor musunuz? Az kalsın düşüyorduk. Allah'tan sporcuyum da yerden böyle ayağa kalktık hemen yani. Sonra da bana demez mi? ‘Bak israf ediyorsun, sandalyeyi kırdın.’ Dedim ki, ‘Vallahi birincide değil ama ikincide daha sağlam oturuyorum da ondan’ dedim.”

“BU NASIL BİR KİBİR?”

“Tabii işin esprisi ama bu gerçek. İBB Başkanı'na, yani 16 milyon insanının Belediye Başkanı’na randevu vermemek, yanıt vermemek; bu nasıl bir kibir? Başka da bir randevu talebimize yanıt almadım zaten. Onlar zannetti ki, İmamoğlu'nu yok sayarsak, İmamoğlu'nun işlerine engel olmaya çalışırsak, İmamoğlu da böyle yerine sinecek, bir dahaki seçimi de İstanbul'da kolayca alırız zannettiler. Öyle mi? Pışık! Biz öyle pes eder miyiz? Mümkün mü? Etmeyiz. Ben hayatımda, bir tek şeyi hiç yapmadım. Asla yılmadım. Ama yıldırdım. Ama yıldırırım onu söyleyeyim. Ne kadar kötülük yaparsa yapsınlar, biz ne yaptık biliyor musunuz? Daha fazla çalıştık. Engel çıkardılar; daha çok koştuk. O yüzden 5 yılda, onların dönemine göre daha az gelir elde ettiğimiz halde, onların 2 katı iş yaptık. Bereket geldi bütçemize, İstanbul'umuza. 31 Mart günü, hep birlikte sandığa gideceğiz. Doğru mu? İstanbul'u ne yapacak? Bir kez daha gücünü gösterecek mi? Eşit, adil hizmet üreten, vatandaşı ayırt etmeyen, herkese eşit bakan, 650 bin anneye çocuk kartı verirken, 100 bin gence burs verirken, çiftçiye destek dağıtırken ya da 600-700 bin haneye destek verirken, Allah aşkına bir kişiye Ekrem İmamoğlu, ‘Hangi partidensin’ diye sorar mı? Vatandaşı ayırt etmeye asla müsaade etmeyiz biz.”

“MİLLETİN EFENDİ OLDUĞUNU ANLAYACAKLAR”

“İşte vatandaşını bir gören bizler, sizlerle birlikte bu seçimi tekrar kazanacağız. Ve 31 Mart'tan sonra, her şey çok daha güzel olacak. Çünkü, 5 yıl boyunca engelleyici tavrın işe yaramadığını görecekler bu pazar günü. Engellemenin yanlış olduğunu, ‘o parti, bu parti’ demenin yanlış olduğunu, bu halkımız onlara öğretecek. Milletin efendi olduğunu anlayacaklar. Anlayacaklar mı? Çatalca gösterecek mi bunu? Ne olacak ondan sonra biliyor musunuz? Hemen geri adım atacaklar. Yöntem değiştirecekler. Uyguladıkları planın yanlış olduğunu görecekler. Geri adım atacaklar. Hem de tam vites. Bakın; yıllardır imzalamadıkları projelerimizi tek tek imzalayacaklar. Engeller tek tek kalkacak. O yüzden 31 Mart'tan sonra her şey çok güzel olacak. Sizin sayenizde biliyor musunuz? Siz, yanlış yapana haddini bildiren insanlarsınız. Benim yurdum insanı, benim hemşehrilerim, 16 milyon İstanbullu yanlışa evet demez. Vicdanıyla, ahlakıyla hareket eder.”

“BİR KİŞİ ÇIKTI, ‘EKONOMİYİ BEN BİLİRİM’ DEDİ, O GÜN YANDIK İŞTE”

“En büyük meselemiz hayat pahalılığı değil mi? Yüksek enflasyon değil mi? Mayıs seçimlerinde vaatler verdiler mi? ‘Her şey güzel olacak’ dediler mi? Hayat pahalılığı iki kat arttı. Bakın; yıllardır akla, bilime, ekonomi kurallarına aykırı işler yaptılar. Biz de ceremesini çekiyoruz. Çiftçi ceremesini çekiyor. Emekli ceremesini çekiyor. Öğrenci ceremesini çekiyor. İftarı huzurlu bir şekilde hazırlayamayan bir ailenin sıkıntısını düşünsenize. Bu politikalar niye oldu? Niye oldu biliyor musunuz? Bir kişi çıktı, ‘Ekonomiyi ben bilirim’ dedi; yandık. ‘Ben ekonomistim’ dedi mi? Dedi. O gün yandık işte. Ekonomi yüzümüze bir daha gülmedi. Hatırlıyor musunuz; bir bakan dedi ki, ‘Gözümüzdeki parıltıya bakın’ dedi. Ne parıltı kaldı ne bakan. Şimdi ne diyor? ‘İyi ücret veriyoruz ama iki ayda eriyor.’ Doğru mu? Size bir şey söyleyeyim mi? Yakında enflasyonu suçlarsa, şaşırmayın. ‘Bütün suç enflasyonda’ derse, şaşırmayın. Şimdi o yüzden zam vermeye devam etmek zorunda. Enflasyon karşısında her şeye eriyecek. ‘Zam vermeye gerek yok, nasılsa verdiğimiz eriyor’ diyen bir ekonomi aklını bana biri öğretsin, biri söylesin bunu. Vallahi billahi, biri anlatsın bana.”

“HANİ FAİZ DÜŞMANDI? FAİZ ALDI BAŞINI GİDİYOR”

“Enflasyonu siz yarattınız. Hani faiz düşmandı? Faiz aldı başını gidiyor. Öyle değil mi? Tutabiliyor mu faizi? Bakın; milyarlarca dolar bozdular sırf bu seçim için. Neymiş? Dolar artmayacakmış! Tutabiliyorlar mı doları, Euro’yu? Tutamazlar. Enflasyon düşmez. Enflasyonu istediği kadar suçla. Suçlu sizsiniz. Siz, ekonomiyi yönetemediniz. Siz, bir de kalktınız Kanal İstanbul projeleri için parayı vermeyi göze alıyorsunuz, ihaleleri yapıyorsunuz. Ama emeklilere vereceğiniz birkaç lirayı, emekliye fazla görüyorsunuz. Neymiş? Para eriyecekmiş. Kanal felaketine para verirken güzel, emeklinin başı öne eğilirken, ona vereceğiniz parayı bütçeye yük görüyorsunuz. Dertleri başka. Bakın onların derdi millet değil. Onların derdi millet olmaz. Onların derdi millet olsa, emeklinin yanında olurlar. Onların derdi millet olsa, mülakatı kaldırırlar mıydı? Kaldırırlardı. Ama kaldırmazlar. Çünkü işlerine gelmez. İki tane laf diyecek. ‘Mülakatı kaldırın’ diyecek; demiyor. Çünkü, daha yapacakları kötülükler var.”

“2023’TE VERDİKLERİ VAATLERİ TUTTULAR MI?”

“Bakın; bir yıl geçti neredeyse seçim geçeli. 2023’te verdikleri vaatleri tuttular mı? Hayır. Yokmuş gibi davranıyorlar. Biz gayret gösteriyoruz, çok çalışıyoruz, adil oluyoruz, dürüst hizmet yapıyoruz. Onun için kasamızda bereket var. Eskiden, ‘Çalıyor ama çalışıyor’ derlerdi, öyle mi? Şimdi onu biz yok ettik. Ne çalması ya? Hem çalmıyor hem de çalışıyor. İşini yapacak bu memleketin insanı, bu memleketin yöneticisi. Bizden önceki 5 yılda, 147 kez, çoğu da rutin denetleme, rutin denetleme yapmışlar Büyükşehir Belediyesi’nde. Bu kardeşinizi, 5 yıl bile değil, 3 ayımızı çaldılar biliyorsunuz, tam bin 19 kere soruşturmaya gelmişler. 1,5 günde bir müfettiş bir kapıdan giriyor. O daha çıkmadan, öbür kapıdan öbürü giriyor. Ben bundan şikayetçi değilim. Niye? Devlet işi yapıyoruz biz. Tabii ki teftiş yapılacak. Ama kendileri, kendilerine bunu yapmazken, bize onun 10 katını yapmışlar. Yani aslında ne yaptılar biliyor musunuz? Bize dürüstlük madalyası verdiler, dürüstlük. Dürüstlüğümüzü onlar tescilledi, biz de onların yalanlarını tescilledik. Nedir yalanları biliyor musunuz? Hatırlar mısınız; 2019’da ne dediler? ‘Gelirseler, bunlar sosyal yardımları kesecekler.’ Biz ne yaptık? 6 kat arttırdık. Kimin dürüst, kimin iftira attığını milletimiz gördü. Şimdi ne olacak biliyor musunuz? Dürüstlük kazanacak. Vicdan kazanacak. Biz, icraatçıyız. Biz, halkçıyız. Bizim işimiz icraat, hizmet, yatırım. Onların işi ihanet, israf.”

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   imamoglu-cift-ismek-catalca

Tümü