İç mimarlık ve tasarımda çevresel koruma yaklaşımlarının gözetilmesi önem taşıyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı, Peyzaj Yüksek Mimarı Dr. Öğretim Üyesi Beyza Çermikli, çevre dostu yaklaşımla alınacak önlemler sayesinde insan sağlığının korunması, enerji verimliliğinin sağlanması, su kaynakları, hayvan ve bitki türlerinin yanı sıra su kaynaklarının korunması gibi pek çok konuda önemli kazanımların sağlanacağını vurguladı.
İstanbul Atlas Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı, Peyzaj Yüksek Mimarı Dr. Öğretim Üyesi Beyza Çermikli, 5 Haziran Dünya Çevre Günü ve Türkiye Çevre Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, çevrenin korunmasıyla ilgili iç mimarlık alanında alınması gereken önlemlere ilişkin bilgi verdi.
Çevre dostu yaklaşım önemli…
İç mimarlık ve tasarımda çevre dostu yaklaşımların önemine işaret eden Çermikli, “İç mimarlık ve çevre tasarımında çevresel koruma yaklaşımlarının benimsenmesi ve uygulanması, insan sağlığını olumlu etkilerken, yaşam ve mekan kalitesini de yükseltmektedir. Çevreyi korumaya yönelik olarak atılan adımlar, hem bugünün hem de geleceğin ihtiyaçlarını karşılayarak sürdürülebilir bir yaşam alanı oluşturmasını sağlamaktadır. Bu kapsamda; seçilen malzemeden atık yönetimine, enerji sistemlerinden peyzaj düzenlemelerine kadar geniş bir skalada iç mekan ve çevresine yönelik çevre dostu yaklaşımlar geliştirilmektedir” dedi.
Doğa dostu malzeme kullanımı insan ve çevre sağlığını korur
Çevreyi gözeterek alınacak önlemler sayesinde insan sağlığının korunacağını belirten Çermikli, “İç mekan ve çevresinde geri dönüştürülebilir, düşük enerji tüketimi ile üretilmiş doğa dostu malzemeler kullanılması mekanların çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltırken, toksik olmayan ve düşük uçucu organik bileşenler (VOC) içeren boyalar ve kaplamalar iç mekan hava kalitesini dolayısıyla insan sağlığını da koruyacaktır. Ayrıca ahşap, bambu, mantar gibi doğal ve hızlı yenilenebilir malzemelerin kullanımı da çevre koruma üzerinde etkin bir yaklaşımdır” diye konuştu.
Enerji verimliliği gözetilmelidir
İç mimarlık tasarımlarında enerji verimliliğinin de gözetilmesi gerektiğini belirten Çermikli, “İç mekan ve çevresinde özellikle enerji verimli tasarım çözümleri, binaların enerji tüketimini azaltmayı ve enerji kullanımını daha sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlamaktadır. Burada yüksek performanslı yalıtım, çift cam uygulamaları ya da enerji tasarruflu pencere kullanımı, doğal aydınlatma-gölgeleme-havalandırma sistemleri, enerji yönetim sistemleri, aydınlatma kontrol sistemleri, güneş panelleri kullanılması vb. uygulamalar ile enerji tüketimini azaltmak amaçlanmaktadır. Geleneksel aydınlatmalara göre daha az enerji tüketen LED ve enerji tasarruflu ampuller kullanmak enerji tasarrufu sağlarken, akıllı termostatlar ve aydınlatma sistemleri kullanmak da önemlidir” uyarısında bulundu.
Su kaynaklarının korunması önemli
Dr. Öğretim Üyesi Beyza Çermikli, su tasarrufu sağlayan armatürler ve sistemlerin kullanılmasının, su kaynaklarının korunmasına yardımcı olacağını ifade ederek “Düşük akışlı musluklar-armatürler, gri su geri kazanım sistemleri ve verimli sulama sistemleri çevre korumada önemli araçlardır” dedi.
Akıllı bina otomasyon sistemleri kurulmalı
Akıllı bina otomasyon sistemlerinin de çevre koruma yaklaşımı açısından önemli olduğunu belirten Çermikli, “Enerji ve su tüketimini izleyen ve optimize eden akıllı bina otomasyon sistemleri kurmak, modüler sistemler, yeniden kullanıma olanak sunan malzemeler gibi inşaat ve kullanım sırasında atık üretimini minimize eden stratejiler geliştirmek, bina içinde ve çevresinde etkili geri dönüşüm programları oluşturmak yine çevre koruma yaklaşımları açısından önemlidir” diye konuştu.
Yeşil alanların artırılması ekolojik dengeye katkı sağlıyor
Günümüzde çevre koruma yaklaşımlarında peyzaj çalışmalarının da önemli bir etkisi bulunduğunu kaydeden Çermikli, “Çevre tasarımında yeşil alanların artırılması, şehirlerin ekolojik dengesine katkıda bulunur. Bahçeler, parklar, yeşil çatılar, dikey bahçeler, estetik, toplumsal, ruhsal ve çevresel faydalar sağlamaktadır. Yapı blokları içerisinde ve çevresinde doğru peyzaj tasarım yaklaşımlarıyla yerleştirilen bitkiler binaların ısı yükünü azaltarak enerji tasarrufu sağlamaktadır” şeklinde konuştu.
Hayvanların ve bitkilerin yaşam alanları da düşünülmeli
Peyzaj çalışmalarının, çeşitli bitki ve hayvan türlerine uygun yaşam alanları sağlayarak biyolojik çeşitliliği korumaya katkı sağladığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Beyza Çermikli, şöyle devam etti: “Ekolojik koridorlar oluşturarak doğal alanlar arasında bağlantı sağlayarak, hayvanların ve bitkilerin daha geniş alanlarda hareket edebilmesini ve genetik çeşitliliğin korunmasını desteklemektedir. Peyzaj tasarımı, yağmur suyu toplama sistemleri, biyolojik göletler ve geçirgen yüzeyler kullanarak su yönetimi sağlamaktadır. Yağmur suyu hasadı ile yağmur suyunu toplayarak sulama veya diğer ihtiyaçlar için kullanılabilir. Bitki örtüsü ve topografik düzenlemeler ile aynı zamanda toprak erozyonunu azaltmada etkin rol oynamaktadır”.
Yeşil doku iklim değişikliğine karşı direnci yükseltiyor
Peyzaj Yüksek Mimarı Dr. Öğretim Üyesi Beyza Çermikli, yeşil dokunun çevre için önemine işaret ederek sözlerini şöyle tamamladı: “Yeşil doku, hava kalitesini iyileştirmekte, atmosferdeki karbon dioksiti absorbe ederek karbon ayak izini azaltmakta, çevre sıcaklığını düzenleyerek kentsel ısı adası etkisini olumlu etkilemektedir. Yeşil çatılar ve duvarlar gibi peyzaj çözümleri, binaların enerji verimliliğini artırmakta ve kentlerin iklim değişikliğine karşı direncini yükseltmektedir.”
World Media Group (WMG) Haber Servisi