Emekli Büyükelçi Aydın NURHAN: “Küreselleşme ve Doğu’nun Uyanışı”

Ekonomik küreselleşmeyi en basit anlamıyla “Birleşik Kaplar Ortamı“ olarak tanımlayabiliriz. Teorik olarak, mutlak rekabet ve bilgiye ayrıcalıksız ulaşım ortamında, üst düzey refah toplumları ile alt düzey refah toplumları orta seviyede birleşeceklerdir.

21:18:07 | 2021-03-12

Küreselleşme bir yandan Batılı köylü ve işçi sınıfları için tehdit oluştururken, diğer yandan da hür dünyaya açılma aşamasındaki kapalı toplumların seçkinlerinin avantajlarını tehdit etmekte, bu sosyal sınıfların da tepkisini çekmektedir.

İlginçtir, küreselleşmeye Batı dünyasından gelen tepkiler, Doğu dünyasından gelenlerden çok daha şiddetlidir.

Gerçekte küresel tek köy haline gelen dünyamızın ortak sorunları artık hiçbir insan beyninin veya merkezi bir elit sınıfın başedemeyeceği noktaya varmakta, işler kontroldan çıkmaktadır.

Paul Kennedy’nin “askeri ve ekonomik overstretch - aşırı yayılma” terimlerini hatırlayarak bu durumu da bir sonraki aşama, “Intellectual Overstretch - İnsan Beyninin Kapasitesinin Aşılması“ olarak adlandırabiliriz.

Doğal sürecinde çığ gibi hızlanan ve dizginlenmesi imkansız olan küreselleşme korkutucu, korkutucu olduğu kadar da çaresizlik veren bir fenomen haline gelmektedir.

Kömür, çelik ve petrol dünya savaşlarına sebep olmuşlardı. Bu kez Çin ve Hindistan uyanmakta, dünya nüfusunun üçte biriyle dünyanın stratejik gaz ve petrolüne büyük bir iştahla talip olmakta.

İstatistik verilerin ve genel kanının aksine, küreselleşmeden “Uyanan Doğu“ kazanmakta, zenginlik ve medeniyet rehavetindeki Batılı kaybetmektedir. O nedenledir ki, 21. Yüzyıl Pasifik Yüzyılı olacak denilmektedir.

Doğu’nun Uyanışı

Bilindiği gibi Avrupa Ortaçağlarda ahiret için yaşarken daha sonra Rönesans, Reform ve müteakip sanayi devrimi ile dünya malına uyanmış ve sonra da tüm dünyaya galebe çalmış, zirveye oturmuştu. Yaşlı Avrupa doygunluk ve zirveye oturmuşluğun rehavetiyle eski hırsını kaybederken, Doğu halkları “dolar“ için ahlaki değerlerini feda dahil, her türlü özveriye hazır durumda gelmekte.

Batı dünyasının dünya malına yeni uyanan enerjik kitlelerle  başetmesi zor görünmekte, bu aç saldırı karşısında savunma konumuna girmekte, elindeki nimetleri kaybetmeme telaşına düşmektedir.

Hatırlanacağı gibi imparatorluklar geniş coğrafyalarda ticareti güvencede tutuyorlardı. Modern, daralmış ulus-devletlerin doğuşuyla dünyada mal ve insan akışı akamete uğramış, Avrupa Birliği biraz da bu ihtiyacın zorlamasıyla doğmuştu.

Küreselleşmenin önce ulus devletler arasındaki ticari sınırları, sonra da diğer farklılıkları törpülemesi gündemdedir ve Türkiye’nin bu gerçekler bilinci içinde ön alıcı tedbirler geliştirmesi gerekir.

Kaynak :   * TASAM Yayınlarının "Bir Büyükelçinin Düşünce Dünyası" isimli kitabından alınmıştır.

World Media Group (WMG) Haber Servisi

World Media Group (WMG) Haber Servisi




ETİKET :   aydin-nurhan-kuresel-dogu

Tümü