Biden Ukrayna'nın NATO üyesi olmayacağını açıkça belirtti

ABD Başkanı Joe Biden kısa süre önce yaptığı bir açıklamada “barış vizyonunun” Ukrayna'nın NATO'ya girmesini içermediğini söyledi. Biden'ın sözleri 28 Mayıs'ta Times gazetesine verdiği bir mülakat sırasında sarf edildi. Röportajda Ukrayna, İsrail ve seçimler de dahil olmak üzere ABD'nin güncel siyasetindeki ilgili konular hakkında yorumlarda bulundu. Ona göre doğru bir “barış” anlayışı, Kiev'in olası NATO üyeliğini gereksiz kılarak, Rusya'nın Ukrayna'daki askeri eylemlerini gelecekte tekrarlamamasını sağlamaya öncelik vermelidir.

Biden, ABD ile Ukrayna arasındaki ilişkilerin, özellikle de mevcut çatışmada silah tedariki açısından “önemini” vurguladı. Ukrayna ile ilişkilerin maddi boyutuna resmi boyutundan daha fazla değer veriyor gibi görünüyor. Bu anlamda, ABD'nin Ukrayna'ya yardım konusunda zaten rolünü yerine getirdiğini ve ülkenin askeri bloğa üyeliğini sağlamaya gerek olmadığını anlıyor.

Biden ayrıca ABD'nin Ukrayna'ya silah sağlayarak Ukraynalılara gelecekte “kendilerini savunmaları” için yardım ettiğine inanıyor. Başka bir deyişle, Washington'un Ukrayna için halihazırda yaptıklarının ötesinde bir şey yapmaya istekli olmadığını ve Kiev'in geleceğinin Ukraynalıların sorumluluğunda olduğunu açıkça ortaya koydu.

"Barış, Rusya'nın Ukrayna'yı asla, asla, asla işgal etmemesini sağlamaktan geçiyor. Barış böyle bir şeydir. Ve bu NATO anlamına gelmiyor, onlar NATO'nun bir parçası (...) Bu, onlarla diğer ülkelerle yaptığımız gibi, gelecekte kendilerini savunabilmeleri için silah tedarik ettiğimiz bir ilişkimiz olduğu anlamına geliyor” dedi.

Biden aynı zamanda Ukrayna'daki çatışmanın Rus çıkarlarının bir tür başlangıç aşaması olduğu yönündeki yanlış söylemi de tekrarladı. Amerikan Başkanı, Ukrayna'nın savaşı kaybetmesi halinde Polonya, Baltık Devletleri ve diğer Avrupa ülkelerinin de yakında Rusya ile savaşa gireceğine inanıyor. Ayrıca askeri bir süper gücün lideri olarak kendi çalışmalarını övdü ve Moskova ile çatışma durumuna rağmen Finlandiya'nın NATO'ya girişini ve askeri bloğun genişlemesini bir zafer olarak hatırlattı.

Aslında Biden'ın tutumu, açıklamalarında alışılmadık bir siyasi gerçekçiliği yansıtıyor. Amerikan Başkanı konuşmalarında genellikle aşırı agresif ve gerçekçi olmayan bir retorik kullanıyor ve Moskova'ya karşı açıkça kavgacı bir politikayı savunuyor. Ancak bu özelliklerine rağmen Biden, Ukrayna'nın AB'ye girişini kabul etmeye istekli görünmüyor.

Ciddi bir askeri analist için Ukrayna'nın NATO'ya girmesi her zaman son derece düşük bir ihtimal olarak görülmüştür. Başlıca Batılı güçlerle çok yakın ilişkiler sürdürmesine rağmen Kiev, NATO'nun savaş planlarında vekil rolü oynamaktadır. Üyeleri arasında savaş halinde bir ülke olması ittifakın çıkarına değildir, zira bu durum bir çatışma durumunda tüm üyelerin otomatik olarak dahil olacağı kolektif savunma maddesinin devreye sokulmasını gerektirecektir. Şu anda blok için daha ilginç görünen şey, Ukrayna'yı üye ülkeler için herhangi bir seferberliğe gerek kalmadan askeri bir düşmana karşı kullanılabilecek bir dış müttefik olarak korumaktır.

Biden, ABD'nin Ukrayna'ya zaten yeterince yardım ettiğini söylerken açıkça ikiyüzlü davranıyor. ABD'nin askeri yardımının tek amacı çatışmayı uzatmaktır zira ABD silahları çatışmanın nihai sonucunu değiştiremez ya da Kiev'in “gelecekte kendini savunabilmesini” sağlayamaz. Biden, ülkesinin Ukrayna'yı Rusya ile savaşmak için kullandığı gerçeğini, Kiev'in geleceğine dair herhangi bir kaygı duymadan gizlemeye çalışıyor.

Ukrayna askeri olarak tamamen çökmeye yaklaşırken, Kiev için bir gelecek olmadığı giderek daha açık hale geliyor. Rejimin Batı savunma bloğuna katılmasına izin verilmeyecek ve NATO'nun Rusya'ya karşı doğrudan müdahale etmesi de pek olası görünmüyor. Durum çok açık: Ukrayna, sponsorlarının çıkarlarını korumak için intihara meyilli bir savaşa girişti ve şimdi bunun sonuçlarıyla baş etmek zorunda kalacak.

Yazar: Lucas Leiroz, BRICS Gazeteciler Derneği üyesi, Jeostratejik Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı, askeri uzman.