Ülkeyi Erken Seçime Götürmek İstiyoruz

Kurultay davası ertelendi, muhalefet yaptığı için yargılanan CHP'den ilk açıklama: Ülkeyi erken seçime götürmek istiyoruz.

CHP’de kurultay sonuçlarının iptali istemiyle açılan dava eylül ayına ertelendi.

CHP kurultayının iptali istemiyle açılan davanın duruşması 8 Eylül'e ertelendi. Kurultayın iptali talebi, eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı delegeler tarafından, delegelerin oylarının rüşvetle satın alındığı iddiasıyla açılan davalar sonucu gündeme geldi.

'Ülkeyi erken seçime götürmek istiyoruz'

Karar sonrası açıklama yapan Ali Mahir Başarır, "Bu ülkeyi erken seçime götürmek istiyoruz. Bizim gündemimiz bu. Bana göre 4 şizofrenik dilekçeyle dava açılıyor Bu davanın bir karşılığı yok. Bu davanın sonucundan da eminiz. Biz bizim gündemimizle koşturmaya devam edeceğiz" sözlerini kullandı.

Mahkeme başkanı ise davayla ilgili yaptığı açıklamada 'Ceza yargılamasının kesinleşmesi ve görevsizlik kararının sonucunu bekleyeceğiz' ifadelerini kullandı.

Lütfü Savaş ve Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay davasına katılmadı.

Sözcü'nün haberine göre Lütfü Savaş’ın avukatı “kayyum talebimiz yoktur” dedi. Ceza davasının da beklenmesine gerek olmadığını belirterek, taleplerinin kabul edilmesini istedi. “Bizim CHP’nin mahkeme koridorlarında tartışılmasını istemeyiz. Ama ortada bir şaibe var. Bu dava siyasi değil hukuki bir davadır.” dedi.

 

Davanın içeriği neler?
Dava dilekçesinde 38. Olağan Kurultay’ın yanı sıra, Özgür Özel’in yeniden genel başkan seçildiği 21. Olağanüstü Kurultay’ın da iptali isteniyor. Davacılar, 38. Olağan Kurultay’da delege iradesinin sakatlandığı ve bu nedenle Özel ve yönetiminin görevden alınarak, eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden göreve iade edilmesi gerektiğini savunuyor.

Parti yönetimi, mahkemenin mutlak butlan kararı verme yetkisi olmadığını ve davanın reddedilmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak olası bir butlan kararı durumunda eski yönetimin karar kesinleşmeden partinin başına geçemeyeceği, temyiz süreçlerinin bekleneceği ifade ediliyor.

CHP Genel Merkezi, istinaf ve Yargıtay sürecinin en az iki yıl süreceğini hesaplayarak, olağan kurultay sürecini hızlandırmayı ve 39. Olağan Kurultay’ı toplayarak davayı konusuz bırakmayı planlıyor.

Partiyi kim yönetecek?
Parti yönetimi, mutlak butlan kararı çıkması durumunda, eski yönetimin parti genel merkezine girmesini önlemeye yönelik adımlar atmayı planlıyor.

Dava sürecinde en çok tartışılan konulardan biri, mahkemeden çıkacak kararın ardından partiyi kimin yöneteceği. Bazı değerlendirmelere göre kayyum atanması, parti içi iradenin yok sayılması anlamına gelirken, diğer yandan Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararıyla göreve dönmesi seçeneği de genel merkezde rahatsızlık yaratıyor.

CHP yönetimi, böyle bir senaryoda Kılıçdaroğlu’nun olağan kurultay sürecini bir buçuk yıla yayabileceği ve il-ilçe kongrelerini kendi lehine dizayn edebileceği endişesini taşıyor. Bu nedenle parti kulislerinde, kayyum ya da Özel’in ifadesiyle “çağrı heyeti”nin bile daha iyi bir seçenek olabileceği konuşuluyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve Parti Meclisi Üyesi Engin Özkoç’un uzlaşma girişimleri sonuçsuz kaldı. CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol’un iki genel başkana yaptığı “uzlaşın” çağrısı da karşılık bulmadı.

Kılıçdaroğlu'nun 'başkanlığı' ve CHP'de olası bölünme
Kılıçdaroğlu’nun, mahkeme kararı sonrası olağan kurultay sürecini hızla başlatabileceği belirtilse de, partiyi “güvenli limana ulaştırana kadar” yönetebileceği görüşü de kulislerde dile getiriliyor. Bu sürecin 90 gün gibi kısa bir sürede tamamlanabileceğini savunanlar olduğu gibi, bir yıla yayılabileceğini düşünenler de var.

Partide bölünme ihtimali ise en çok konuşulan senaryolar arasında. Sürecin sonunda bölünmenin genel merkezden başlayarak yeni bir parti oluşumuna evrilebileceği, Özel ve ekibinin bu seçeneği masada tuttuğu ileri sürülüyor.

AK Parti ve MHP kulislerinde ise davanın yeni adli yıla kalması olasılığı ağırlık kazanıyor. İktidar çevreleri, kurultaya şaibe karıştığı iddialarının somut delillerle desteklenmesi halinde mutlak butlan kararının da ihtimal dahilinde olduğunu değerlendiriyor. Ancak AKP’nin YSK Temsilcisi Recep Özel, mahkemenin böyle bir karar verme yetkisi olmadığını savunarak, YSK kararlarının bağlayıcılığına dikkat çekiyor.