Sedat Peker’in Şifreleri …
Aslında her şey 9 Nisan 2021’de başladı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi tarafından 9 Nisan’da İstanbul merkezli 5 ilde düzenlenen operasyon kapsamında Organize Suç Örgütü Lideri olduğu şüphesiyle Sedat Peker'in evinde de arama yapılması üzerine suskunluğunu bozan Peker, Mehmet Ağar’ı operasyonun taşeronluğunu yapmakla suçladı. Operasyonun medya ayağını ise ‘’Pelikancılar’’ın yürüttüğünü iddia etti. Operasyonla ilgili Peker’in başka bir iddiası da İstihbarat Şubenin bu operasyonu yaptığı, organize şubenin yapmadığıydı. Operasyonun yapılış şeklinden istihbarat şubenin işi olduğu izlenimi edindiğini söylüyordu. Peker “bu operasyonda evinin aranmasına ve kızlarına silah doğrultulmasına” tepkisini dile getiriyor ve bu durumu oldukça kuvvetli şekilde vurguluyordu.
Sedat Peker’e İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından verildiği anlaşılan; “Nisan 2021’de ülkeye döneceği ve her şeyin değişeceği yönündeki” kendi deyimiyle “yurda dönüş biletini” yaktığı videolar yayınlanmaya başladığında, ülkede 7.0 şiddetinde siyasi depreme sebep olacağı da belli olmuştu. Sedat Peker’in iddiaları “demokratik laik sosyal bir hukuk devletinde” yalnızca bir bakanı değil bütün bir iktidarı devirecek nitelikte…
Sedat Peker’in Mehmet Ağar iddiaları
“CİNAYET…” iddiası
Eski Bakan ve suç örgütü kurup yönetmekten 5 yıl kesinleşmiş cezası olan – bunun da bir yılını cezaevinde geçiren - Mehmet Ağar’ın kendisi gibi milletvekili olan oğlu Tolga Ağar’ın Elazığ'da 28 Mart 2019'da evinde ölü bulunan Kazakistan uyruklu Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi ve Elazığ’da yerel bir TV’de çalışan Yeldana Kaharman cinayetine karıştığını iddia etmişti. Peker videosunda şunları söylemişti: “"Tolga Ağar'ın bir kız arkadaşı var Kazak uyruklu. Kızcağız jandarmaya gidiyor, 'Tolga Ağar bana tecavüz etti' diye... şikâyet ediyor. Daha sonra kız ölü bulunuyor. Orada bir garipcağız öldü, herkes biliyor kimse sesini çıkarmıyor."
Sedat Peker’in bu iddiası belki de en ciddi iddia ve savcıları harekete geçirerek araştırılmaya ihtiyacı var. İddia ve suçlamalara taraf olan Tolga Ağar ve Mehmet Ağar ise iddiaları reddediyor.
“UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞI…” iddiası
Kolombiya’dan beş ton uyuşturucu ile hareket eden ve İzmir Liman’ına gelmek üzereyken Panamada ele geçirilen 5 tona yakın uyuşturucu ile ilgili de Sedat Peker şunları dile getiriyor: "Kolombiya limanında 4 ton 900 kilo kokain yakalanmış. Bu Türkiye'ye geldiğinde, paketlenip satıldığında küçük bir Afrika ülkesinin milli hasılası kadar eder. Açıklama yapıyorlar, 'Bunlar Türkiye'ye gidecekti, İzmir limanına, bir kimya firmasına'. Türkiye'de teslim alacak yerle ilgili hiçbir operasyon yok. Hiç kimseye niye operasyon yok? Bu sehemin sahibi Mehmet Ağar. Eski bir milletvekili bir tane daha. Eski yardımcısı bunun. İki üç tane de mafyatik tip, kriminal bilinen narko ailesi. Hani!"
Ele geçirilen gemi üzerine Kolombiya içişleri bakanı açıklama yaparken; geminin gelmek üzere olduğu ülkenin yani bizim içişleri bakanımız kendisi hakkında ağır iddia ve ithamlarda bulunan Sedat Peker ve Peker ile arasında iletişimi sağlayan Hadi Özışık Hakkında hakkında suç duyurusunda bulunmak için Ankara Cumhuriyet savcılığına başvurdu.
Tam bu günlerde; Kolombiya Medelin Karteli lideri Pablo Emilio Escobar Gaviria nın hayatının anlatıldığı netflix dizisinin sonuna gelmiş 74. Bölüme ulaşmıştım. Dizinin 74. Bölümüne gelinceye kadar Kolombiya’nın başkanından bile güçlü adamı ESCOBAR son bölümlerde en yakınları tarafından ihanete uğruyor ve artık sona doğru yaklaşıyordu, nitekim öyle de oldu. Yaşananlar bana bu dizinin kahramanının hayat hikayesini anımsattı.
Sedat Peker bu konuyla bağlantılı başka bir iddiası ise Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erhan Yıldırım’ın organizasyonun içinde olduğu. Peker bu konuyla ilgili şunları dile getiriyor: “ 9 Haziran 2020 tarihinde Kolombiya’dan yola çıkan ve Panama’da ele geçirilen 4.9 ton uyuşturucu, bu güzergahı değiştirmeleri ihtiyacı doğurdu. Kolombiya’dan Venezüella’ya oradan da Suriye / Lazkiye Limanı’na – yani denetimden arınmış- bölgelerden yeni güzergah belirlendi. Bu organizasyonu yapmak için Venezüella’ya eski başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erhan Yıldırım gitti. Ocak 2021’de 4 gün, şubat 2021’de 4 gün orada kalarak gemiler Caracas Limanı’ndan yer kiraladı. Bu uyuşturucunun “kara para trafiği de” Kıbrıs’ta etkili bir isim olan Halil Falyalı tarafından organize ediliyor. Halil Falyalı Kıbırıs’ı “kumar – uyuşturucu kara para merkezi” olarak kullanmaktadır. Mehmet Ağar’da bu organizasyonun göbeğinde yer almaktadır.
Burada Sedat Peker uyuşturucu trafiğinin ABD tarafından güvenliği sağlanan Panama’dan, Venezüella ve Suriye’ye kaydığını iddia ediyor. Burada bir ekleme de biz yapalım. Bu olayların patlaması da; ABD etkisindeki Panama’dan, Rusya etkisindeki Venezüella ve Suriye’ye güzergahın taşınması ardından oluyor. Rusya ile yaşanan gerilimlerden sonra bu durumun ortaya çıkması ise işin uluslararası boyutunu ortaya koyuyor.
Bodrum Yalıkavak MARİNAYA “ÇÖKME” iddiası
Bu arada şeker bayramında yayınlanmaya devam eden Peker videoları bir bir You Tube düşmeye devam etti. 5. Videoda ağırlıklı olarak Süleyman Soylu’ya yüklenen Peker; Ağarın derin devletin bir numaralı ismi olduğunu söylemişti.
Bodrum Yalıkavak Marina’nın el değiştirmesi ile ilgili de çektiği videoda şunları söyledi: “Sen devlet memuruydun, emekli oldun. Nasıl alabiliyorsun milyarlarca dolarlık yeri… Doğru. Sen üstüne almadın. İkili anlaşmalarla senin yüzünden garanti altına alındı, o Azerilerin üzerine yapıldı değil mi? Normal bir adamı nasıl FETÖ'cü yapıp mallarına çöktün. Hakimler dosyayı görüyor, ceza vermese olmaz, baskı var. 5 sene ceza verip 8 ay yatırıp tahliye ettiler" dedi.
Bu iddialar ile Mehmet Ağar’ın Bodrum Yalıkavak Marina’ya “çökmesi” ve Alaattin Çakıcı, Engin Alan ve Korkut Eken ile Marina önünde verdiği poz da açıklığa kavuşmuş oldu. Sedat Peker’e yapılan bir gönderme olduğu anlaşıldı.
1990’lardaki Susurluk olayı ve sonrasında yaşanan süreçte; silah ve uyuşturucu ile bağlantılı suç örgütü yöneticisi olmaktan 5 yıl hapis cezası alan Ağar’ın bu cezanın bir kısmını yattığını da herkes biliyor. Bundan çeyrek asır sonra Ağar’ın yine aynı minvaldeki olaylarla anılması ve suçlarla itham edilmesi, Türkiye’nin Susurluk sürecinden bu yana 1990 – 2020 arasında; soğuk savaş döneminde kullandığı çetelerle hesaplaşmadığı anlamına da geliyor. Aslında daha bir çok önemli iddia söz konusu ancak bu üç iddia bile savcıların harekete geçmesi için yeterli sanırım. Sedat Peker’de bunu istediğini videolarında belirtiyor. Bu şekilde sürdürdüğü pazarlıkta elinin daha güçlü olacağını düşünüyor. Haksız sayılmaz.
Bizi yöneten siyasal organizasyon soğuk savaş döneminin çete organizasyonlarını temizlemek yerine onlarla birlikte ülkeyi daha kolay yöneteceğini düşündü. Ancak dünya değişti. İtalya bile “temiz eller” operasyonu ile dünyanın en güçlü çetelerinden (İtalyan Mafyasından) kurtuldu. Bize de böyle bir hareket ve o hareketi başlatacak Bir savcı lazım. Demokrasi ve hukuk dışı çetelerden medet umanlar ve ülkenin finansmanın bu çetelerin “kara para trafiğine” bağlayanlara önerim Escobar’ın hayatının anlatıldığı diziyi izlemeleri...
Sedat Peker’in Süleyman Soylu İddiaları
Süleyman Soylu’nun oğlunun RÜŞVET TALEBİ İddiası
Peker ilk altı videosunun ilk üçünde; Pelikan Çetesi olarak kamuoyunun tanıdığı (Bosphorus Global Şirketi) ile onların etrafında kümelenen gruba ve Mehmet Ağar’a direkt suçlama ve eleştiriler getirirken aslında Berat Albayrak ve onun üzerinden kayınbabası Recep Tayyip Erdoğan’ı yıpratıyordu. Süleyman Soylu duruma atlayınca hiç ummadığı kişiden kendi deyimiyle “ memlekete dönüş biletinden” darbe yedi. Suçlamalar da ardı-sıra geldi. Süleyman Soylu’nun oğlunun bir uyuşturucu operasyonunda Yeniköy Motors’un sahibi Nevzat Kaya’dan adının uyuşturucu dosyasından çıkarılması karşılığında rüşvet talep ettiği ileri sürüldü. Peker’in konuyla ilgili iddiası şu şekilde: “Bu dünyanın en büyük uyuşturucu operasyonu diye bir operasyon yaptın ya 1.5 sene falan önce gazetelerde herkesi inandırdınız lüks arabalarını falan gösterip. Dünyanın en büyük uyuşturucu operasyonunda yarım kilo uyuşturucu olmaz mı? Nerede bu uyuşturucu? Allah aşkına dinleyin sayın savcılar delilleriyle anlatacağım. O operasyonda Nevzat Kaya diye şahıs var. Yeniköy Motors’un sahibi operasyondan 10 gün öncesine kadar kendi bindiği arabada Süleyman Soylu’nun oğlunun ihtisaslı plakası var. Yani Emniyet’ten oradan buradan geçer. Yani İçişleri Bakanı’nın ailesine ait görünüyor plaka. Durdurulmaz. Ayrıcalık da benim gibi. Ben de öyle ayrıcalıklıydım. Şimdi küstüm benim ayrıcalıklarımı aldılar ellerimden. Küstüm ben onlara. Operasyondan 10 gün önce gidiyor, Engin oğlum böyle böyle büyük bir operasyon olacak, bu ihtisası iptal etmemiz lazım. Tamam. Tarihine bakın operasyondan kaç gün önce? O Yeniköy Motors’un sahibi Nevzat Kaya’nın kullandığı araç plakasının ihtisası iptal edildi. 10 gün önce. İki; telefon irtibatları Engin’le ne zaman kesildi? 10 gün önce. Engin buna diyor ki, 5 milyon dolar verirsen seni bu dosyanın içinden çıkarabiliriz. O da diyor kardeşim ben onlara iki araba sattım niye para vereyim diyor. Anlamıyor. Tamam diyor. Operasyon oluyor bunu da alıyorlar. Bu cezaevinde, sonra karısı Engin’i arıyor. Ailece görüşüyorlar. Tabii bunlar dostlarına yapar en güzel özellikleri o.!"
Yeniköy – İstinye hattı bu işlerle uğraşan ve araştıran gazeteciler için yasal olmayan işlerin hayata geçirildiği yer olarak bilinir. Buradaki iddialar da araştırılmaya ve gerçeklerin ışığa kavuşturulmaya ihtiyacı var.
Silivri Emniyet Müdürü Süleyman Soylu’nun Yüzünden İNTİHAR ETTİ İddiası
Sedat Peker, kamuoyunu sarsacak açıklamalar yapmaya devam ediyor.
Peker, 31 Temmuz 2017 tarihinde makamında intihar eden dönemin Silivri İlçe Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’dan da bahsetti. Peker, Çalışkan’ın intiharından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sorumlu olduğunu ima etti. Peker, söz konusu videoda konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
"Silivri Emniyet müdürü temiz, genç bir arkadaş. Emniyet Müdürü arkadaşları onun neden intihar ettiğini biliyorlar, neden söylemiyorlar? Temiz Süleyman'a da soracağız bunu. Söylemediler çünkü söyleseler inanmayacaklardı, cezaevine atacaklardı, en iyi ihtimalle sürgüne yollayacaklardı. Demek şartlar uygun olmayabiliyor. Benim meselem şeref, namus meselesi."
Konuyla İlgili cumhuriyetten Ahmet Şık’ın aktardığına göre; “geçen temmuz ayı sonunda, Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin yaptığı rutin bir kontrol sırasında İçişleri Bakanı’nın oğlu Engin Levent Soylu’nun bir arkadaşı gözaltına alındı. Adli bir olay sebebiyle hakkında yakalama kararı bulunan kişi arkadaşı olan Engin Levent Soylu’ya telefon açtı ve yardım istedi. Oğul Soylu’nun arkadaşı, gözaltına alındığı bölge olan Silivri Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edilerek nezarethaneye konuldu. Ancak bir süre sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Koruma Daire Başkanı Ekrem Gülen, Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ı arayarak gözaltında bulunan şahsın serbest bırakılmasını istedi. Müdür Hakan Çalışkan’ın, talebe olumsuz yanıt vermesi üzerine iddiaya göre kendisine, “Şahıs Bakanın yakını ve serbest bırakılması isteniyor” karşılığı verildi. Koruma Daire Başkanı Gülen’in talimatı üzerine oğul Soylu’nun arkadaşı serbest bırakıldı. Ancak konu Bakan Soylu ile aralarında husumet olduğu iddiaları basına yansıyan İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’a aktarıldı. Bunun üzerine Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ı arayan İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, kendisinden İçişleri Bakanı Soylu ve Koruma Daire Başkanı Ekrem Gülen’in sorumluluğunu belirten bir tutanak tutarak olayla ilgili resmi işlem başlatmasını istedi. Hem Ankara’dan hem de İstanbul’dan amirlerinin oluşturduğu baskıya dayanamayan Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan, 31 Temmuz sabahı makamında intihar etti. Olayla ilgili adli ve idari soruşturma açılırken Emniyet Genel Müdürlüğü’nden üst düzey kişilerin Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinde baskı kurarak dosyayı kapatmaya çalıştığı da öne sürüldü.”
Diğer önemli iddialar…
- Peker; Eski AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın “karakolda kemiklerini kırdırdığını” söyledi. Almanya’da ‘Osmanlı Ocakları’ adlı yapılanmanın destekçisi ve onların operasyonlarını yöneten Eski AKP Milletvekili Metin Külünk’ün Sedat Peker’den 10 bin dolar maaş aldığı da gündemde. Fevzi İşbaşaran’ı dövülmesi olayında da, Hürriyet Gazetesine geçmişte yapılan baskın da da Metin Külünk’ün adı geçiyor.
- Doğan Medya’nın, Demirören Medya’ya dönüşmesinde Sedat Peker kendisinin etkisi olduğunu iddia ediyor. Hürriyet Baskınının bu değişimde kırılma olduğunu söylüyor.
- Mehmet Ağar’ın oğlu AK Parti Elazığ Milletvekili Zülfü Tolga Ağar'ın, restoran sahibi ve şef Nusret Gökçe'yi kurşunlatması. Peker bu suçun Mustafa Sarıgül'ün oğlu Emir Sarıgül'ün şoförüne nasıl yıkıldığını anlattı. Bu olay sırasında Ağar’ın uyuşturucu kullandığını ve bu durumun saç tahlili ile tespit edilebileceğini de belirtti .
- Mehmet Ağar’ın, Fethullah Gülen ziyaretine de değinen Peker; Ağar; devletin hangi birimi tarafından gönderilmiştir? Devletin bilgisi dahilinde Fethullah Gülen'le görüşmeye gittiğini söyleyen Mehmet Ağar'ın elinde yazılı emir var mıdır; yoksa devlet geleneğinde terör örgütü liderine sözlü talimatla insan yollanır mı?" diye bir de soru soruyor.
- Mehmet Ağar’ın; Behçet Cantürk, Hüseyin Baybaşin ve Savaş Buldan gibi isimlerle ortak çalıştığını –uyuşturucu kaçakçılığı yaptığını - sonra kendini kurtarmak için bu insanları öldürttüğünü ileri sürüyor.
- Aynı şekilde; Uğur Mumcu’nun da Terör – uyuşturucu ve kara para üzerine çalıştığı sırada öldürüldüğünü. Mumcu’nun şehit olduğunu ve Ağar bağlantılı öldürüldüğünü iddia ediyor.
Nereye Gider Neler Olur?
Özetin özeti son söz yerine…
Bu videoların bütününü değerlendirdiğimizde Sedat Peker; başlangıçta Recep Tayyip Erdoğan ve yakınları ile ilgili hiçbir eleştiri getirmiyordu. Bu “pazarlık” süreci olduğu ve ya “onay” verilerek konuştuğu izlenimi uyandırıyordu.
Sedat Peker’in Ağar’a serzenişinde; ise suçlamalarında ve eleştirilerinde kısmen “siyasal İslamcı” iktidara taşeronluk yapma söylemi sezilirken; Recep Tayyip Erdoğan’a hiç eleştiri getirmemesi ve “abi” demesi ayrı bir olgu olarak karşımızda duruyordu.
Ancak bu gün yayınlanan son video öncesinde kendisiyle görüşmeye gelen “devlet yetkilileri olduğunu belirttikten sonra eleştiri dozunu arttırması ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine dair serzenişte bulunup; Recep Tayyip Erdoğan’ın vazgeçemeyeceği üç kişiden birisi olan Binali Yıldırım’ı hedef alması önemli bir değişim olarak karşımızda duruyor.
Yine son videosunda FETÖ’cülere bir dizi eleştiri getiren Sedat Peker; Fetöcüler tarafınan Ergenekon davasında yargılanan ve hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’ı ve intihar eden Albay Ali Tatar’ı şehit olarak anıyor. Sultan Galiyev’in kendisi gibi “Sosyalist bir Turancı Olduğunu” söylüyor. Buradan da cephesini ve karşı cepheyi belirliyor ve çizgi çekiyor.
Eğer önümüzdeki günlerde Ağar ve Soylu tasfiye edilirse Recep Tayyip Erdoğan’ın olaya müdahil olduğunu söyleyebiliriz. Eğer AKP iktidarı sallanırsa başka bir durum ortaya çıkabilir.
İlk video yayınlandığında farklı gruplar arasında yorumlar yaparken; herkes Pelikancılar – Berat Albayrak kliği üzerine gidilir demesine karşın sürecin Süleyman Soylu ve Mehmet Ağar’ın AKP ve devlet yönetimi üzerindeki etkisini kırma sonucu doğuracağını söylemiştik. Nitekim süreç oraya doğru gidiyor. Ancak bu tarz durumlar ve gelişmeler ülke yakın tarihinde “alt – üst oluşları” da berberinde getirir. Yakın tarihimiz buna şahittir. Birkaç yıl içerisinde yönetimsel anlamda önemli değişimlere hazır olmak gerekir.
Genel bir “temiz eller süreci” için ise biraz daha beklemek gerekecek.
World Media Group (WMG) Haber Analiz
Not :
İlk 7 videosu 30 milyon kişi tarafından izlenen Sedat Peker iletişim anlamında da önemli değişimler yaşadığımızı ortaya koyuyor. “Ana Akım” olarak lanse edilen medyaların binlerle ölçümlendiği bu dönemde on milyonlara varan izlenme oranıyla dijital medyanın önemini ortaya koyuyor. Değişim hızlanıyor…Bu hıza ayak uyduramayanlar “Bir tripoda, bir kameraya yeniliyor” :)