"Kaan" Çıkmaza mı Girdi?

Türkiye’nin geliştirdiği KAAN savaş uçağıyla ilgili son haberler, iktidar yanlısı medyada dile getirilen iddiaların aksine Washington-Ankara ilişkilerinin hâlâ istenilen düzeyde olmadığını ortaya koyuyor.

İki Fransız ve İngiliz atasözü, Türk savaş uçağıyla ilgili yeni haberlerle birebir örtüşüyor. Fransızlar, “Henüz ayıyı avlamadan postunu satma!” derken; İngilizler, “Balığı yakalamadan kimseye balık sözü verme” diyor. Bu iki atasözü, Türkiye’nin savaş uçağı projesi hakkında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın sözleriyle gündeme gelen duruma işaret ediyor.

Fidan, New York'ta gazetecilere yaptığı açıklamada, Amerikan Kongresi'nin yakın zamanda Türkiye'ye savaş uçağı motoru satışına karşı çıktığını ve bu nedenle "Kaan'ın üretiminin durdurulduğunu söyledi!

Bu durum, birincisi, Türkiye'nin daha önce uçağın tamamen yerli üretim ve milli bir savaş uçağı olduğunu duyurmasına ve ikincisi, Erdoğan'ın partisini destekleyen medya kuruluşlarının Endonezya'ya 48 Kaan uçağı satışı için bir sözleşme imzalandığını büyük bir tantanayla dile getirmesine rağmen gerçekleşti.

Bir başka deyişle, Erdoğan ayıyı avlamadan postunu satmış oldu.

Türkiye’nin uzun yıllar Washington ve İsrail’de büyükelçilik yapmış ünlü diplomatlarından Namık Tan, “Bir gecede KAAN’ın F-35’in yerine geçebileceğini iddia ettiler. Böyle bir şey imkânsızdır.” dedi. Washington Post ise “KAAN motor krizinin, Trump ve Erdoğan arasındaki dostluk söylemlerinin üzerine gölge düşürdüğünü” yazdı.

ABD Kongresi'nin Türkiye'ye Kaan motorlarının satışına kısıtlamalar getirdiği haberi, Türkiye'deki iktidar partisi medyasında yer alan iddiaların aksine, Washington-Ankara ilişkilerinin hâlâ istenen yolda olmadığını gösteriyor.

ABD Kongresi’nin Türkiye’ye motor satışına yönelik sınırlamaları, Ankara’nın Rusya ile yaptığı füze anlaşmasıyla doğrudan bağlantılı. Washington, Türkiye’nin Rus yapımı S-400 sistemini satın almasının ardından yıllardır Ankara’yı baskı altında tutuyor.

Hakan Fidan, gazetecilere yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “2019’da yürürlüğe giren ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında, Türkiye’nin beşinci nesil savaş uçağı KAAN’da kullanılacak motorların ihracat izinleri askıya alındı. Motorlar teslim edilmediği için üretim başlayamıyor. Bu durum, Ankara-Washington hattında çözülmesi gereken öncelikli konulardan biridir.”

Gazetecilerin, “Eğer böyle bir sorun çözülmemişse, Erdoğan ile Trump’ın Beyaz Saray’daki görüşmesinden ne çıktı?” sorusuna ise Fidan şu cevabı verdi: “Bu önemli görüşmeye tanıklık eden biri olarak şunu söyleyebilirim: Her iki tarafta da sorunların çözümüne yönelik bir irade var. Niyet ve irade mevcuttur. Bu sorunların bazıları geçmişten kaynaklanıyor, bazıları koşullara bağlı, bazıları siyasetin doğasından geliyor, bazıları da dünya genelinde yaşanan olaylardan doğuyor. Ancak özellikle iki taraflı ilişkiler bağlamında, üçüncü tarafların olmadığı konularda Sayın Trump’ın bu sorunların çözümüne yönelik iradesine tanık olduk. Cumhurbaşkanımızın ikna edici bir gücü var. İlgili taraflar, özellikle de Savunma Bakanlığımız, bu konuyu ilerletmek için çaba gösterecek.

Ayrıca enerji alanında işbirliği de önemlidir. Nükleer enerji ve doğal gaz dâhil olmak üzere enerji konusunda yapılabilecekler üzerine mutabakat var ve somut adımlar atılmalıdır.”

Hakan Fidan'ın vurguladığı noktalar, gazetecilerin sorusuna açıkça diplomatik bir yanıt verdiğini ve askeri ambargonun kaldırılmasına ilişkin takvimin zaman alıcı olup olmayacağı henüz belli olmadığını gösteriyor. Tek net olan şey, Donald Trump'ın önemli anlaşmalara varabilmek için Erdoğan'dan Rusya'dan petrol ve doğalgaz ithalatını durdurmasını açıkça istemiş olmasıdır.

Fidan'ın ABD Kongresi'nin Kaan savaş uçağı motorunun satışına karşı çıkmasıyla ilgili sözleri o kadar önemliydi ki, bu konu birçok Ankara gazetesinin manşetlerine ve birinci sayfalarına taşındı.
Ankara’da yayımlanan Karar gazetesi, bu konuyu birinci sayfasına taşıyarak, “ABD ve Trump’ın vaatlerine güvenilemeyeceğinin” bir göstergesi olarak değerlendirdi. Gazete, haberi “büyük bir şok” olarak nitelendirerek yetkililere şu soruyu yöneltti: “ABD’den aldığınız tüm imtiyazlar bu muydu?”

Ankara’da yayımlanan bir diğer gazete Nefes ise, 1 Mayıs 2023’te Erdoğan’ın büyük ve abartılı bir törenle KAAN savaş uçağını “milli ve stratejik silah” olarak tanıttığını hatırlattı. Öyle ki birçok medya kuruluşu, “Artık kendi savaş uçağımızı üretiyoruz, o halde ABD’nin F-35 ve F-16’sını ya da Avrupa’nın Eurofighter’ını almamıza gerek yok.” yorumunda bulunmuştu. Ancak şimdi ortaya çıktı ki, tüm bunlar sadece 2023 seçimleri öncesi bir propaganda gösterisiymiş. Hakan Fidan’ın sözleri gerçeği net biçimde ortaya koydu: “ABD bize motor göndermiyor ve KAAN üretimi çıkmaza girmiş durumda.” Buna karşılık, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, Haziran ayında imzalanan anlaşmayla 48 adet KAAN’ın Endonezya’ya satılacağını duyurdu. Ayrıca 6 ülkenin daha sipariş için sırada olduğu açıklandı.

Sorun Yok, Üretim Devam Ediyor

Hakan Fidan’ın New York’ta, “Türk Evi” olarak bilinen binada söylediği sözlerin yayınlanmasının sadece birkaç saat sonrasında, bazı Türk internet haber sitelerinde şu manşet ortaya çıktı: “Görgün, Fidan’ın sözlerini yalanladı.”

Bu başlık altında şu açıklama yer aldı: “Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Fidan’ın iddialarını reddederek, KAAN’ın üretim ve teslimat programında hiçbir aksama bulunmadığını kesin bir dille bildirdi. Yerli ana motor TF35000 ile yardımcı güç ünitesi APU60 üzerindeki gelişim faaliyetleri planlandığı gibi devam etmektedir. Sonuç olarak, bu milli savaş uçağının kaderi asla tek bir ülkenin ihraç motoruna bağlı değildir. Mühendislerimize güveniyoruz. Prototip için gerekli tüm motorlar temin edilip Türkiye’ye teslim edilmiştir ve üretim tam hızla sürmektedir. Eğer yabancı tedarikte olası bir sorun çıkarsa, çevik sistem mühendisliği yaklaşımı sayesinde tasarım ve geliştirme süreçleri motor değişimini planlarda kayda değer bir gecikme olmadan mümkün kılacak şekilde düzenlenmiştir.”

Bunlar söylenirken, Türkiye’deki uzmanlar iç motor geliştirme sürecinin 2032 yılına kadar süreceğini ve Türkiye’nin 2028 sonuna kadar ABD menşeli motorlara ihtiyaç duyacağını belirtiyorlar.
Türkiye Savunma yetkilisi ayrıca şu ifadeyi kullandı: “ANKA ve KIZILELMA insansız hava araçlarının (İHA) motorlarını üretmede çok başarılı olduk ve Endonezya’ya ihraç edilecek 48 KAAN jeti milli motorlarla çalışacaktır; ABD menşeli motorlarla değil.”

Bu, bir yetkili kaynağın ilk defa Hakan Fidan’ın sözlerini açıkça çürüttüğü bir olay oldu. Fidan ne MİT İstihbarat Servisi'nin başında olduğu dönemde, ne de Dışişleri Bakanlığı'na başladığı iki yıl boyunca, sözlerinin düzeltilmesi veya yalanlanması gereken bir siyasetçi olarak görülmedi.

Bu durum, içeride eleştirileri de beraberinde getirdi. Aşırı sağcı siyasetçi ve Zafer Partisi lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ, “KAAN’ın motoru yok ve uçağı uçuramayız. Buna rağmen rahatça Endonezya’ya satıyoruz. Bu strateji değil; parti propagandası.” diyerek projeyi eleştirdi ve “algı mühendisliği” ifadesini kullandı.

Bağımsız yayın organı Medyascope ise durumu bir kriz olarak nitelendirip Türkiye’nin itibarını sorguladı. Savunma sanayi uzmanı Arda Mevlutoğlu da, motoru olmayan iddialı bir milli muharip uçak projesinde ısrar etmenin gösteriden öteye gitmeyeceğini; motorun gerçek operasyonel kabiliyet için hayati olduğunu ve teknik eksikliklerin siyasi nutuklarla örtülmemesi gerektiğini belirtti.