EYODER'den İklim Kanunu Çağrısı

EYODER'den İklim Kanunu çağrısı: “Yeşil dönüşüm destekleri artırılmalı, EPS Ulusal Katkı Beyanı’na dahil edilmeli”

Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ünlü, İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesini önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirdi. Bu kanunun, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefine yönelik faaliyetleri destekleyeceğini vurgulayan Ünlü, önümüzdeki süreçte Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), karbon piyasaları gibi somut mekanizmaların yasal zemine oturtulmasının, Enerji Performans Sözleşmeleri’nin (EPS) Ulusal Katkı Beyanı’na dahil edilmesinin ve yeşil dönüşüm desteklerinin artırılmasının uygulama açısından kritik olduğunu belirtti. Ünlü, EYODER olarak kanun kapsamında hazırlanacak ikincil mevzuatın geliştirilmesine katkı sunmaya hazır olduklarını da açıkladı.

Türkiye’nin yeşil kalkınma vizyonu ve iklim değişikliğiyle mücadelede sera gazı emisyonlarını azaltma hedefiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye’nin ilk ‘İklim Kanunu Taslağı’, TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. İklim değişikliği ile mücadelede sera gazı emisyon azaltımına yönelik tedbirler ve uygulama adımları, Emisyon Ticaret Sisteminin (ETS) kurulması gibi hususlar ile kurumsal çerçevede tanımlanmış rol ve sorumlulukları içeren kanunu, Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ünlü değerlendirdi. Kanun ile birlikte Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefine yönelik çalışmaların ve söylemlerin desteklendiğini vurgulayan Ünlü, “Paris Anlaşması’yla ortaya konulan irade, bu kanun ile birlikte kurumsal ve hukuki bir zemine oturmuş oldu. Kanunun çıkması, ülkemizin iklim politikalarını ciddiyetle sahiplendiğini gösteriyor” dedi. İkincil mevzuatla birlikte uygulama yaklaşımlarının netlik kazanacağına dikkat çeken Ünlü, dernek olarak mevzuatın geliştirilmesine katkı sunmaya hazır olduklarını vurguladı.

“Çifte vergilendirmenin önüne geçilecek, gelir ülkemizde kalacak”

İklim Kanunu’nun aynı zamanda ETS ve karbon piyasaları açısından yapısal bir adım olduğunu belirten Ünlü, “Bu yasa, ETS’nin kurulması ve karbon piyasası altyapısının inşası açısından bir ön adım niteliği taşıyor. Türkiye’nin aktif bir ETS sistemine sahip olması, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamındaki çifte vergilendirmeyi önleyecek. Çünkü sertifikalandırılmış ve belgelenmiş emisyonlar Avrupa'da ikinci kez vergilendirilmeyecek. Böylece kirli üretim olarak da adlandırılabileceğimiz karbon yoğun faaliyetlerin bedeli Türkiye’de kalacak. Bu kaynak, doğru yönlendirilirse ülkemiz için hem çevresel hem ekonomik açıdan önemli bir finansal enstrümana dönüşebilir. Ancak ETS kapsamında oluşacak gelirlerin yalnızca emisyon azaltımı ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yatırımlarda kullanılması büyük önem taşıyor. Başka amaçlarla kullanımı bu sistemin inandırıcılığına zarar verebilir. Bu gelirler fonlaştırılarak enerji verimliliği projeleri, yenilenebilir enerji yatırımları, enerji dönüşüm uygulamaları gibi alanlarda değerlendirilmeli” diye konuştu.

“EPS, Ulusal Katkı Beyanı’na entegre edilmeli”

Türkiye’nin güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’nda, Enerji Performans Sözleşmeleri’ne (EPS) de yer verilmesi gerektiğine dikkat çeken Ünlü şöyle devam etti; “İklim değişikliğiyle mücadele için yatırım yapmak gerekiyor. Bu yatırımlarının bedelinin karşılanması noktasında en önemli araçların başında ise EPS geliyor. Çünkü bu mekanizma, yatırımı enerji hizmet şirketlerinin (ESCO) üstlenmesini sağlıyor. Böylece gerek kamu gerekse özel sektör, maliyetsiz bir şekilde enerji verimliliği projelerine geçiş yapabiliyor.”

“Daha şeffaf ve denetlenebilir bir iklim politikası zemini oluşturulacak”

İklim Kanunu ile birlikte kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren tüm kurum ve kuruluşların, yasada belirtilen planlama araçları ve mevzuatlara ilişkin yükümlülüklerini en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar yerine getirmesi gerekiyor. Bu sürecin yalnızca bir uyum süreci değil, aynı zamanda veri temelli izleme ve raporlama altyapısının kurulması açısından da kritik olduğunu ifade eden Ünlü, “Halihazırda yalnızca büyük ölçekli tesislerin baca gazı analizleri çevrim içi olarak izlenirken yeni yasa ile birlikte kamu ve özel sektörden emisyon ve faaliyet verileri talep edilebilecek. Bu sayede daha şeffaf ve ölçülebilir bir iklim politikası zemini oluşturulacak. EYODER olarak teknik uzmanlığımız ve sektör bazlı çözüm önerilerimizle bu geçiş dönemine katkı vereceğiz” açıklamasında bulundu.

“Yeşil dönüşüm destekleri artmalı”

Kanunla birlikte enerji dönüşümüne yönelik desteklerin artacağına inandıklarını belirten Ünlü, “Bugüne kadar VAP destekleri, 5. Bölge Yatırım Teşviki, enerji performans sözleşmeleri gibi önemli adımlar atıldı. Ancak bu desteklerin daha stratejik bir plana bağlanması gerekiyor. Yeni yasa ile bu desteklerin daha sistemli ve sonuç odaklı bir çerçevede artmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.