ESCON Enerji CEO’su Onur Ünlü: “Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi için atık yönetimi şart”
18 Mart Küresel Geri Dönüşüm Günü dolayısıyla açıklama yapan ESCON Enerji CEO’su Onur Ünlü, Türkiye’nin 2053 yılı net sıfır emisyon hedefine ulaşması için en öncelikli konulardan birinin atık yönetimi olduğunu belirterek, “Yalnızca kağıdı, camı değil atık ısıyı ve suyu da dönüştürmeliyiz. Bir işletmeden çıkan cam veya mermer parçaları başka bir işletmenin ham maddesi olabilir. Aynı şekilde bir fabrikanın bacasından çıkan gazların ya da atık suların enerjisi geri dönüştürülerek üretim süreçlerinde ısıtma veya soğutmada kullanılabilir” dedi.
Sanayi üretimi ve nüfustaki artışla birlikte her geçen yıl artan enerji ve ham madde ihtiyacı doğayı kirletirken iklim değişikliğinin etkilerinin de giderek daha şiddetli hissedilmesine neden oluyor. Gerek bu olumsuz etkileri azaltmak gerekse kaynak verimliliği sağlayarak rekabetçiliği artırmak için atılması gereken adımların başında ise atık yönetimi geliyor. Atık yönetiminin, Türkiye’nin 2053 yılı net sıfır emisyon hedefine ulaşması için de öncelikli bir konu olduğunu söyleyen ESCON Enerji CEO’su Onur Ünlü, 18 Mart Küresel Geri Dönüşüm Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, sanayideki atık ısının değerlendirilmesi ve endüstriyel simbiyoz hakkında bilgi verdi.
“Çevresel etkileri azaltmak için atık ısıyı geri kazanmamız gerekiyor”
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yapılan düzenlemeler ve Türkiye’deki ilgili kamu kurumlarının sıfır atık yönetimi uygulamalarıyla birlikte işletmelerin bu alandaki farkındalığının giderek arttığını belirten Ünlü, “Ancak atık yönetimi denildiğinde aklımıza genel olarak kağıt, cam, metal, evsel atık gibi atıklar geliyor. Bu atıkların döngüsel ekonomiye kazandırılması kuşkusuz çok önemli ve her işletmenin yapması gereken uygulamalar olsa da yeterli değil. Çevresel etkileri azaltmak için atık ısıyı ve suyu da geri kazanmamız gerekiyor. Çünkü bir prosesin atığı, başka bir prosesin girdisi olabilir. Bunu ‘pinch analizi’ denilen bir değerlendirme ile tespit edebiliyoruz. Ardından ısı pompası gibi sistemler kullanarak aslında kullanılamayacak olarak değerlendirilen düşük sıcaklıktaki atık ısıyı, yüksek sıcaklık ve katma değerle sisteme kazandırıyoruz. Dönüştürülen bu ısı, üretim süreçlerinde ısıtma veya soğutma amaçlı kullanılıyor. Böylece daha önce ısıtma-soğutma amacıyla kullanılan kazan, soğutma grubu, kule gibi sistemlere ihtiyaç kalmıyor ve elektrik, doğal gaz gibi enerji tüketimleri ya sıfırlanıyor ya da ciddi ölçüde düşürülüyor. Bu da işletmenin ölçeğine göre değişmekle birlikte sürdürülebilir karlılık artışı, enerji tasarrufu ve emisyon azaltımı sağlıyor” dedi.
“Endüstriyel simbiyoz ile yeşil OSB’ler oluşturabiliriz”
Atıkları değerlendirmenin önemli bir yolunun da endüstriyel simbiyoz olduğunu ifade eden Ünlü şöyle devam etti; “Çevresel sürdürülebilirlik alanında yapılan çalışmaların en başarılı örneklerinden biri olan endüstriyel simbiyoz, bir endüstriden çıkan atıkların başka bir endüstrinin ham maddesi olması anlamına geliyor. Örneğin bir fabrikadan çıkan mermer kırığı atıkları, bir başka fabrikada yapı kimyasalları üretiminde kullanılabiliyor veya cam kırıkları, bir yalıtım malzemesi olan cam yününün üretiminde değerlendirilebiliyor. Aynı şekilde atık ısı ve su da bir işletmeden diğerine kaynak olarak aktarılabilir. İşletmeler arasındaki bu iş birliği hem çevreye ve ekonomiye hem de işletmelerin sürdürülebilir karlılıklarına katkı sağlıyor. TÜİK’in atık istatistiklerine göre OSB’lerde oluşan atığın yalnızca yüzde 2,4’ü yine OSB’ler içinde değerlendiriliyor. Bu oranın artması yani endüstriyel simbiyoz uygulamaları ile birlikte geçtiğimiz yıl Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’na eklenen ‘Yeşil OSB’ kapsamına giren OSB’lerin sayısında da artış yaşanacaktır.”
OSB’deki atıkların yüzde 22’si bertaraf ediliyor
TÜİK’in son olarak açıkladığı atık istatistiklerine göre ülkemizdeki imalat sanayi iş yerlerinde 2022 yılında toplam 28 milyon ton atık oluştu. Toplam atığın yüzde 63,2'si satıldı veya lisanslı atık işleme tesislerine gönderildi, yüzde 14,5'i tesis bünyesinde geri kazanıldı, yüzde 13,5'i düzenli depolama tesislerine gönderildi, geri kalanlar ise doğaya yeniden kazandırıldı, toplandı, yakıldı veya bertaraf edildi.
Aynı yıl OSB’lerde ise 323 bin ton atık oluştu. Bunun 8 bin tonu OSB bünyesinde geri kazanıldı veya geçici depolandı, 243 bin tonu OSB dışında geri kazanıldı, 72 bin tonu ise OSB bünyesinde veya OSB dışında bertaraf edildi. Bu da toplam atıkların yüzde 22’sinin bertaraf edildiği anlamına geliyor.