Aşırı iklim şartları nedeniyle çalışanlar için de acil durum planlarına ihtiyaç var
Risk, emeklilik ve sağlık konularında veri ve analizlerden faydalanarak profesyonel hizmetler sunan Aon, tehlikeli iklim olayları sırasında çalışanların fiziksel ve duygusal sağlığını korumak için iş birliğine dayalı acil durum planlarının hayata geçirilmesi için iş dünyasına çağrıda bulundu. Şirket bu amaçla izlenecek yol haritasının çizilmesi için önemli tavsiyelerde de bulundu.
Son zamanlarda dünya genelinde artan aşırı iklim olayları ve bu olayların neden olduğu felaketlerin insan hayatına yansımaları, iş dünyasında çalışanlar için de sağlık risklerini gündeme getirdi. Risk, emeklilik ve sağlık konularında veri ve analizlerden faydalanarak profesyonel hizmetler sunan Aon da iş dünyasına artan doğal afetler nedeniyle acil durum planlarına çalışanların sağlıklarını etkileyebilecek risklerin de dahil edilmesi uyarısında bulundu.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Aon Türkiye Eş CEO'su Ferhan Özay, “Katastrofik iklim olayları yalnızca çevremiz için risk oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda insan sağlığını ve toplumsal refahı da önemli ölçüde etkiliyor. Dünyada iklim değişikliğinden etkilenmeyen hiçbir bölge yok ve herkes bu gerçeğin ruh sağlığı ve toplumsal refah üzerinde yaratabileceği zarar verici sonuçlara karşı hassas. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü iklim değişikliğinin insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük sağlık tehdidi olduğunu da belirtmiş durumda. Bu nedenle şirketlerin de düşünmesi gereken önemli bir husus var. İşverenler, doğal afetleri de dikkate alarak çalışanlarının ve ailelerinin sağlık, güvenlik ve refahını merkeze alan bir yaklaşımla hareket etmelidir. Pandemi deneyimi herkesin hafızasında hala tazeyken işverenler o dönemde geliştirilen bazı uygulamaları alıp mevcut duruma uygulamalıdır.” dedi.
İşverenler çalışan sağlığı risklerini ele almalı
Aon tarafından yapılan açıklamada, orman yangınlarından kaynaklanan dumanların, yaz aylarında yangınların kapsamı ve yoğunluğu arttıkça ve orman yangını sezonu uzadıkça giderek daha fazla endişe kaynağı olduğuna dikkat çekiliyor. Yakın bölgede orman yangını olduğunda duman yüzlerce kilometre yol katedebiliyor. Bu nedenle hava kirliliği söz konusu olduğunda, hava filtreleme sistemleri kurmuş olan işletmeler çalışanlarına güvenli ofis ortamlarında çalışma seçeneği sunabiliyor. Bununla birlikte değerlendirmeye göre; işverenler, tehlikeli koşullarda işe gidip gelmekten kaçınmaları için çalışanlara N95 maskeleri veya mümkünse evden çalışma izni verebilir. Ayrıca hamile kadınlar veya astımı olan bireyler de dahil olmak üzere risk altındaki gruplara ekstra özen ve dikkat gösterilebilir.
Çalışanlar açık havada çalışıyorsa aşırı sıcak, hava kirliliği ve orman yangınları, seller ve tayfunlar gibi olaylardan kaynaklanan diğer sağlık tehlikeleri, kapalı bir işyerine gidip gelmekten çok daha riskli olabilir. Bundan ötürü işverenler çalışanlarına mümkün olduğunca evden güvenli çalışma seçenekleri, esnek çalışma saatleri, sıcak havaya uygun kıyafetler ve hava filtreleme maskeleri gibi güvenlik ekipmanları sağlamayı düşünmelidir. Aşırı koşullarda veya güvenlik ekipmanlarının zamanında temin edilememesi durumunda ücretli izin de bir başka seçenek olarak kullanılabilir.
İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri iş gücü planlarına dahil edilmeli
Aon'a göre hava ve iklim felaketleri yoğunlaştıkça ve sıklaştıkça, işverenler bu durumun sağlık etkilerini iş gücü dayanıklılık planlarına dahil etmek için harekete geçmeli. Bu konuda Aon'un işverenlere tavsiyeleri ise şu şekilde:
Konumlarına göre hangi çalışanların iklim değişikliğiyle ilgili risklere en çok maruz kaldığını ve hangi kesimlerin daha yüksek risk altında olduğunu belirleyin. Bunu yapmak için konum analitiği ve iş değerlendirmeleri iyi bir rol oynar. Hangi bölgelerin iklim olaylarının daha ağır sonuçlarıyla karşılaşma ihtimalinin daha yüksek olduğunu tespit edip bu bölgelerde bulunan çalışanlar için sıkı korumalar hakkında bilgi edinin. Konum analitiği, kasırga ve sel gibi felaketlerde bir işletmeyi ve çalışanlarını korumak için en iyi müdahale yönetimini ve acil durum desteğini sağlamak üzere acil durum bilgilerinin ve çalışanların konumlarının senkronize edilmesine yardımcı olabilir. Bu tür önlemler, kuruluşların felaketlerin tehditlerini değerlendirirken daha çevik olmalarını sağlayarak çalışanlarının güvenliğini sağlar.
Gerekirse işleri uzaktan yapılabilecek rolleri ve bireyleri belirleyin. Bu bilgi, işverenlerin kaynakları yeniden dağıtmasına olanak tanır, böylece olumsuz iklim koşullarından etkilenen çalışanlar daha güvenli konumlardan çalışabilir ve üretken olmaya devam edebilir.
Hamile kadınlar, çocuklar, yaşlılar, dezavantajlı topluluklar ve sağlık sorunları olanlar da dahil olmak üzere hassas çalışan gruplarının güvenliklerini sağlayacak eylemlerin mevcut olup olmadığını inceleyin. Hassas topluluklara ve sağlık hizmetlerine erişime özellikle odaklanın.
Mevcut sağlık ve güvenlik politikalarının iklimle ilgili farklı olaylarda ne yapılması gerektiğine dair maddeler içerip içermediğini değerlendirin. Örneğin, kuruluş hava kirliliği açısından riskli bölgelerdeki çalışanların ev tipi hava filtreleme sistemleri edinmelerine yardımcı olacak destekler sunuyor mu?
İklim değişikliğinden ağır şekilde etkilenen ve zorunlu tahliye durumunda yeni koşullara uyum sağlaması gereken nüfus için beceri kazandırma ve yeniden eğitim desteği sağlayın. Ayrıca, tehlikeli koşullardan ve sıcaklıklardan kaçınmak için mümkünse çalışma saatlerini gözden geçirmeyi düşünün.
İklim değişikliği kaynaklı olaylara daha iyi hazırlanmak için acil durum ve acil durum hazırlık programlarının yürürlükte olduğundan ve simülasyonların düzenli olarak yapıldığından emin olun.
İklim değişikliği ile ilgili sağlık risklerini işyeri risk değerlendirmelerine dahil edin.